Özlem Çimendal

KKTC eski  Meclis Başkanı ve Başbakanlarından  Hakkı Atun Demokrat Parti içerisinde art arda yaşanan istifaları Yeni Bakış’a değerlendirdi.Parti içinde ciddi anlamda özümsemezlik sorunu yaşandığına dikkat çeken Hakkı Atun, bunda da en büyük etkenin, Serdar Denktaş’ın istişareden uzak, kendi kafasına göre aldığı bağlayıcı kararlar olduğunu savundu.

“DP’deki sıkıntı UG’den kan almasıyla başlamıştı”

Demokrat Parti’nin son seçimde Ulusal Güçler’den kan alarak seçime girmesinin bir zafiyet, sıkıntı yaşandığının göstergesi olduğunu anlatan Hakkı Atun, “Parti içerisinden aldığım bilgilere göre, fazla çalışılmadığı, Güzelyurt’ta örgütün çok zayıfladığı yönünde yorumlar var. Politika çok çalışmayı gerektiren bir iştir. Zaman zaman geziler yaptıklarını halkla bir araya geldiklerini biliyoruz ancak yeterli mi bu girişimler? Öncelikle bunu sorgulamak gerekiyor. Partilerin halk ile bağlantının sıcak ve canlı biçimde sürmesi gerekiyor. Halkın nabzını tutmak önemlidir. Aslında ben bunu en başından beri görmüyordum. Şimdi de aynı şekilde halkla tabanla bir kopukluk söz konusu” dedi.

DP’nin güven vermeme zafiyeti Denktaş ile birlikte başladı

Serdar Denktaş’a görevleri devrettikten sonra parti içerisinde bir kopukluğun başladığını, iletişim konusunda bazı sıkıntıların söz konusu olduğundan da sözeden Atun, “Halkın nabzını bilmeniz ve ilişkiyi sıcak tutmak genel kuraldır. Bir de güven meselesi var. Eğer karşı tarafa yani sizi destekleyen oy verenlere güven vermiyorsanız, istikrarlı bir çalışma içerisinde değilseniz gittikçe güç kaybedersiniz” ifadelerini kullandı.

“Taçoy, DP’yi benimseyemedi”

Hasan Taçoy’un istifasını da değerlendiren Atun, Taçoy’un UBP içerisinde ilk günden beri rakipleri olmasına rağmen çalışkan biri olduğunu gözlemlediklerini ve doğal olarak da kendine has öz güveni olduğunun da görülebildiğini söyleyerek, Taçoy'un, UBP içerisindeki son dönemdeki dalgalanmalarla birlikte DP’ye tüm benliğiyle ve partinin temel kuruluş ilkelerini benimseyerek geçmediği inancında olduğunu ifade etti. Hasan Taçoy’un Demokrat Parti’ye geçiş sürecinde adaptasyon sorunu yaşadığını ifade eden Atun, “Demokrat Parti’nin kuruluşundaki düşünce ve gerekçelere sahip olmanız gerekir, partiye adapte olup ısınabilmeniz için. Parti Genel Sekreterliği’ne getirilmesi partiye daha çok sahip çıkması adına iyi bir adımdı” şeklinde konuştu.

“Bu arkadaşlar daha çok başa güreşiyorlar”

Başbakanlığı döneminde,  İrsen Küçük’ü DP’ye dahil edeceği ve örgütlenmeden sorumlu görev vereceğini anımsatan Atun, UBP tabanından gelen telkinlerle İrsen Küçük’ün Eroğlu tarafından "Affedildiğini" ve UBP’ye döndüğünü anımsattı. Atun, “Ama o da sonunu getiremedi. Eroğlu’yle yine ters düştü. Bu arkadaşlar daha çok başa güreşen ve uzun süredir politikada olduklarına inanarak bir yerlere gelme çabasında olan arkadaşlardır” dedi.

“Taçoy, Denktaş’la uyum sağlayamadı”

Serdar Denktaş’la çalışmanın oldukça zor olduğu noktasına işaret eden Atun, Serdar Denktaş’ın istişare ederek, kolektif bir çalışma sistemiyle yürümeye yatkın bir lider olmadığı için Hasan Taçoy’un da bu yaklaşım içerisinde Denktaş’la uyum sağlamış gibi görünmediğini ifade etti.

“Partiden kopmaların nedeni Denktaş'ın  kafasına göre aldığı bağlayıcı kararlardır”

Demokrat Parti’nin geçmişi incelendiğinde Serdar Denktaş’ın danışmadan kafasına göre birtakım kararlar verdiğinin görülebileceği ve kopmaların da gerekçelerin bu düzlemde değerlendirilmesi gerektiğini anlatan Atun, “Bu konuda eğer ben yanlıyorsam Serdar Denktaş’ın da fikrini sormamız gerekir bu tutumundaki düşüncesi nedir diye. Daha istişare içerisinde çalışarak, danışarak yapması gerekir icraatlarını, kendi başına bağlayıcı kararlar vermemesi gerekir. Ertuğrul Hasipoğlu'nun da  istifa nedeni istişare mekanizmasının çalışmadığı düşüncesinden kaynaklıydı” ifadelerini kullandı.

“DP yeterince çalışmıyor”

Parti içerisindeki kopukluğun getirdiği olumsuzlukların farkına kendisinin de daha sonradan vardığını dile getiren Atun, “Bana da pek fırsat verilmemişti. Partiyi daha seçime götüremeden ayaklarımın içerisinde ortalığı karıştırmaya başladılar. Bunlara müdahalede bulunulamadı. Parti o zamanlarda deprem geçirmeye başlamıştı. Bir türlü kendine gelip, güven veremiyor ve yeterince çalışmıyor. Gelinen noktada yaşanan bu iki istifa da parti için hiç hoş bir gelişme değil” diye konuştu.

Geri dönme şansları hala varsa bu değerlendirilmeli

Serdar Denktaş’ın önlem alması gerektiğine işaret eden Atun, “İstifa eden bu kişilerin hala geri dönme şansları varsa oturup konuşup, görüşmesi gerekir” dedi.

KKTC’de parti yapılanmaları yanlış işliyor

Partide art arda yaşanan istifaların, parti içerisinde bir kopukluk olduğunun ve ahenk içerisinde bir çalışmanın olmadığını gösterdiğini belirten Atun, “Birbirinden kopuk çalışılıyor. Bütünlük ortadan kalkıyor. Bir motorun pistonları gibi bir partinin çalışması lazım. İktidara soyunacaksınız ve iktidar için bir parti olacaksınız ama yeterince çalışmayacaksınız, bu kabul edilebilir değildir. Ülkenin bütün sorunlarını bilerek ve o konuda mukabil projeler geliştirilerek çözüm üretilmesi gerekir” şeklinde konuştu. KKTC’de parti yapılanmasının ve örgütlenmesinin gerektiği gibi yapılmadığını da savunan Atun şu şekilde konuştu: “Bizde hep tepeden inme oluyor her şey. Durum böyle olunca da siyasette beklenen sonuç alınamıyor. Parti bir okuldur. Partinin devamlı insan eğitmesi, insan kazanması ve devamlılığını güçlendirerek sağlaması gerekir. Parti içerindeki durumu sağlıklı değerlendiremeyenlerin bu işi yapmaya devam etmesi de anlamsızdır.”

“DP-UG hep eğreti durdu”

DP-UG de bir hazmedemeyişin hep olduğuna ve partinin  eğreti durulduğuna da değinen Atun, “İki taraf da birbirilerine ısınamadı. Bunun nedeni de parti içerisindeki kopukluk ve iletişimsizliktir. Onursal başkanlığını hala sürdürdüğüm partinin geldiği durum beni çok üzmektedir” dedi.

“Anahtar parti olma pozisyonunu yitirdi”

Demokrat Parti’nin  sürekli anahtar parti konumunda olduğuna değinen Atun, şu an parti içerisinde gelinen durumun kendisini üzdüğünü ifade etti.  Atun, “Şu an parti sürekli kan kaybediyor” ifadelerini kullanarak, istifaların partinin yıpranmasına da neden olduğunu söyledi.  

DP’nin son yaşanan Menteş Gündüz istifasıyla birlikte Meclis’teki sayısının 5’e düşmesini de değerlendiren Atun, “Müzakereler devem ettiği sürece Türkiye’nin de etkisiyle UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün koalisyon hükümetini sürdürmek niyetinde. CTP de su konusunda yaptığı dönüş ve uyum ile birlikte bu koalisyon hükümetinin de sağlamlaştırmıştır. Hal böyle olunca da DP’nin anahtar parti rolü üstlenmesi de artık pek mümkün görünmüyor” dedi. Atun, DP’nin ya UBP’yle ya CTP’yle iktidarda olmayı hep arzu ettiğini de söyleyerek, “İstifalar artık, anahtar parti konumuyla hükümet olma olasılığını da ortadan kaldırmıştır” diye konuştu.

40 yıldır hala partileşmeyi beceremiyoruz

40 yıllık çok partili sistemi denedikten sonra hala parti içerinde nasıl partileşebilineceğine dair bir sitem geliştirildiğini göremediğini ifade eden Atun, şu ifadeleri kullandı: “Dünyadaki örneklerinde partileri gençleştirme eğitimi vardır. Kadrolar gençleştirildikten ve eğitildikten sonra partiden görev istemelidirler. Bu işler dıştan eklemeyle olmuyor. Parti kendi içinde, her alanda yetiştirilerek okul gibi çalışmalı. Kısacası artık partili olmak ve hükümete talip olmak artık çok çalışmayı gerektirir. Toplumun ihtiyaçlarını iyi analiz ederek onlarla bütünleşmeyi gerektirir.”