Avrupa Parlamentosu AP’nin Strasbourg’da yaptığı genel kurul çalışmalarında Türkiye oturumu yapıldı. AP’deki siyasi grupların ezici çoğunluğu Türkiye’yle müzakerelerin dondurulması yönünde görüş ortaya koydu. Avrupa Parlamentosu'ndan müzakerelerin dondurulması kararının 24 Kasım’da çıkmasına mutlak gözle bakılıyor.

Avrupa Komisyonu’nun 9 Kasım’da açıklanan eleştiri dozu yüksek son Türkiye raporunun ardından bugün Strasbourg’da AP genel kurulunda “AB-Türkiye İlişkileri” başlıklı bir oturum düzenlendi. Oturumda siyasi gruplar adına yapılan konuşmaların tamamında, Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve hukuk devletine saygı konusunda yaşanan “gerileme” gerekçe gösterilerek, üyelik müzakerelerine ara verilmesi çağrısında bulunuldu. AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve Avrupa Komisyonu’nun genişleme ve komşuluk ilişkilerinden sorumlu üyesi Johannes Hahn ise idam cezasının “Türkiye’nin Avrupa ailesinden dışlanması” anlamına geleceğini bir kez daha hatırlattılar.

AP’nin sayıca en büyük grubu olan Avrupa Halk Partisi (Hristiyan Demokratlar) adına söz alan Alman parlamenter Manfred Weber, “hukuk devleti sıralamasında Birmanya’nın arkasına düştüğünü” söylediği Türkiye’nin bir “yol ayrımında” olduğunu belirtti. Gelinen noktada Ankara ile müzakerelerin “dondurulması” gerektiğini savundu. Türkiye’nin yüzünü Rusya ve Çin’e döneceği senaryosuna inanmadığı mesajı veren Weber, “Türkiye AB’ye Rusya ve Çin’e yaptığı ihracatın 3 katını gerçekleştiriyor” ifadelerini kullandı.

AP’nin ikinci büyük grubu konumundaki Sosyal Demokratlar adına söz alan İtalyan parlamenter Gianni Pitella, 15 Temmuz sonrası Türkiye’deki kitlesel tutuklamalara vurguda bulundu. Bu tutuklamaların “AB’nin de kınamış olduğu darbe ile meşru gösterilemeyeceğini” söyledi. Müzakerelerin dondurularak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “kuvvetli bir mesaj” gönderilmesi gerektiğini savunan Pitella, “Sosyal demokratların bir gün böyle bir öneride bulunacakları aklıma gelmezdi ama başka çare kalmadı” şeklinde konuştu.

Muhafazakar grup adına konuşan İngiliz parlamenter Syed Kamall, AB’nin Ankara ile ilişkilerde “hem kendisi hem de Türkiye ile dürüst olması” gerektiğini ifade ederek, “Mevcut ilişki yürümüyor, üyelik yerine yeni bir işbirliği üzerinde çalışmalıyız” önerisinde bulundu.

Liberal Grup adına konuşan Belçikalı parlamenter Guy Verhofstadt, Türkiye’nin “Avrupa prensipleriyle uyuşmayan bir ülke” haline geldiğini söyledi. Türkiye hukuk devleti ilkesine geri dönene kadar müzakerelerin dondurulmasını istedi. Verhofstadt, “otokrat” olarak tanımladığı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya lideri Putin’in “AB’yi şamar oğlanına çevirdikleri” görüşünü de ileri sürdü.

Yeşiller Grubu adına söz alan Alman parlamenter Rebecca Harms “Yaşananlar Türkiye ile bundan böyle eskiden olduğu gibi devam edemeyeceğimizi gösteriyor. Kurduğumuz köprüler yıkıldı. Çok üzgünüm” dedi.

Türk resmi makamları kendisiyle görüşmek istemediği için geçen hafta Ankara’ya planlanan ziyareti son anda iptal olan AP Türkiye raportörü Hollandalı parlamenter Kati Piri ise konuşmasında “Türkiye'de gelinen nokta bize müzakereleri geçici olarak dondurma seçeneğinden başka bir şeçenek bırakmıyor” ifadelerini kullandı.

Avrupa Komisyonu’ndan idam ikazı

Oturumda Avrupa Komisyonu adına da görüş belirtildi. Komisyon Başkan Yardımcısı ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini Türkiye’deki durumun kaygı verici olduğunu belirtmekle birlikte, üyelik müzakerelerinin sona erdirilmesi fikrini savunmadı. “AB-Türkiye ilişkileri yol ayrımında çünkü Türkiye yol ayrımında” şeklinde konuştu. Hukuk devleti konusunda Türkiye’nin, üyesi olduğu Avrupa Konseyi ile işbirliğinin önemine vurguda bulundu. Müzakere süreci sona ererse AB ve Türkiye’nin kendilerini “kaybet-kaybet” senaryosu içinde bulacaklarını savundu. Böyle bir senaryoda Avrupa’nın “Türkiye ile önemli bir diyalog kanalı ve nüfuzunu”, Türkiye’nin ise “çok şey” kaybedeceğini söyledi.

Mogherini, Türkiye’nin somut olarak ne istediği konusuna açıklık getirmesi gerektiğini de söyledi. İdam cezası konusundaki retoriğin pratiğe dönüşmesi halinde Türkiye’nin “Avrupa ailesinin parçası olmak istemediği mesajı göndermiş olacağını” belirtti.

Oturum sonunda söz alan Johannes Hahn da Türkiye’nin son yıllarda giderek artan biçimde “AB’den uzaklaştığını, bu durumun görmzeden gelinemeyeceğini” söyledi.

Taslak metinlerde ne var?

AP’deki siyasi gruplar müzakerelerin dondurulması konusunda görüş birliği içinde olsalar da bu durumun kağıda nasıl dökülmesi konusunda henüz anlaşmış değiller. Hristiyan Demokratların metninde “müzakereler geçici olarak ertelensin” ifadesi kullanılırken, Sosyal Demokratların metninde “müzakereler, Türk hükümeti hukuk devletine ve insan haklarına saygı yoluna dönene kadar geçici olarak dondurulsun” ifadelerine yer veriliyor.

Liberaller "Türkiye ile üyelik müzakereleri derhal askıya alınsın”, aşırı sağcı “Uluslar ve Özgürlükler Avrupası” grubu “Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerine son verilsin” ifadesini kullandı. AB karşıtı “Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi” grubu "Türkiye artık Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getiren bir ülke değil, katılım müzakereleri derhal durdurulsun. Türkiye fon aktarımına son verilsin” ifadelerine yer verdi. Komünist Grup tarafından hazırlanan taslak metinde ise “katılım müzakerelerinin dondurulması süreci başlatılsın” ifadeleri kullanıldı.

Siyasi grupların genel kurulda oylamanın yapılacağı Perşembe gününe kadar ortak bir karar tasarısı metni üzerinde uzlaşmaları bekleniyor. Taslak genel kurulda geçerse AP, Ankara ile üyelik müzakerelerinin başladığı 2005 yılından bu yana ilk defa bu sürecin dondurulması yönünde karar almış olacak. Kararın hukuksal bağlayıcılığı olmasa da siyasal açıdan AB liderlerinin görmezden gelemeyecekleri yorumu yapılıyor.