Bahçeli, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet'inde askeri zaruretler çıkarsa ne yapacağız, Kıbrıs'ı da Mersin'e, Antalya'ya, Yozgat'a mı nakledeceğiz?" diye sordu.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, şöyle konuştu:

“Bu olacak, yenilecek, yutulacak şey değildir. Davutoğlu, buna başarı demekte, bu rezillikle övünmektedir. Cumhurbaşkanı, söz konusu bozgun için 'Her türlü takdirin fevkinde, başarılı bir operasyon' yorumunda bulunmaktadır. Özel Genelkurmay Başkanı, 'geride değerli emanetler bırakılmadığını', Davutoğlu da 'manevi emanetler alındıktan sonra geride kalan yapıların kullanılmaz hale getirildiğini' şuursuzca dile getirmişlerdir. Demek ki vatan değerli görülmemektedir. Büyük atamızın kemiklerini oradan buraya taşımak, marifet olarak sunulmaktadır. Bugün Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'ndan rahatlıkla ve gurur duyarak vazgeçenler, Allah muhafaza yarın Erzurum'u, Diyarbakır'ı, Edirne'yi önüne gelene peşkeş çekeceklerdir. Sayın Özel Paşa, senin için vatan nedir? Yoksa Harbiye'de vatan konusu işlenirken dersi mi kırdın, okuldan mı kaçtın? Sayın Davutoğlu, ya sana ne demeli? Ya seni nasıl izah etmeli? Stratejik derinliğin çuvalına her şeyi koydun da bir tek vatanı mı unuttun? Sayın Erdoğan, bu çerçevede sana bir şey demek zaman israfıdır, zira sen vatanla yollarını çoktan ayırdın, çoktan bu defteri kapattın."

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel "Suriye'de ortaya çıkan güvenlik sorunları ve askeri zaruretleri bahane göstererek kaçma operasyonunu gerekçelendirmeye çalıştığını" öne süren Bahçeli, Suriye'deki güvenlik
sorunlarının 4 uzun yıldır sürdüğünü söyledi. Genelkurmay Başkanlığı'nın Hükümet kanalıyla askeri zaruretlerin neler olduğunu açıklamak durumunda olduğunu iddia eden Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

"Hani ihtiyaç olduğu anda Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'na gidilecek, Türkiye'nin vatanı savunulacaktı? Nerede kaldı kararlılık mesajları, nereye gitti meydan okumalar? Davutoğlu ile birlikte Özel Paşa karargahta an be an geri çekilmeyi izlerken en küçük bir utanma, mahcubiyet hali göstermemişlerdir. Başbakan, ceketi çıkarmış, masaya serilmiş harita üzerinde incelemeler yaparak sanki fethe çıkmış muzaffer komutan edasıyla pozlar vermiştir. Öyle ya, AKP'nin lügatinde erkekliğin onda dokuzu kaçmak, kalan kısmı da susmaktır. Korkaklığın sembolleri koruyamadığı vatan topraklarımızı algıyönetimiyle örtmeye kalkışmışlar, zaaflarını fuzuli hamlelerle telafi etmeye çabalamışlardır. Bu çerçevede Hükümet, sınırlarımızdan 200 metrelik uzaklıkta bulunan Suriye'nin Eşme Köyü'ne askeri birliği intikal ettirmiştir. Sanki gece gündüz ziyaret edecekmiş gibi, Milli Savunma Bakanı'na göre bu uzaklık yürüme mesafesidir."

"BUNU YAPANLARA YAZIKLAR OLSUN VE HAKKIMIZ VARSA DA HARAM OLSUN"

Bahçeli, "AK Parti'nin bir tarafta bayrak indirirken diğer tarafta bölücülerin denetim ve kılavuzluğunda bayrak diktiğini" ileri sürerek şöyle konuştu:

"Geride iz bırakmamak adına, Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nu imha eden AKP Hükümeti, böylelikle vatan topraklarını bombalayan siyasi bir yönetim olarak Türk tarihinin kara sayfalarına adını yazdırmıştır. IŞİD'ten kaçan Başbakan ve Hükümeti, Süleyman Şah Türbesi'ne ABD'nin izni, PKK'nın yardım ve desteğiyle ulaşmıştır. AKP'nin, PKK-PYD'den ricacı olduğu bölücü çevreler
tarafından devamlı gündemde tutulmuştur. Şu işe bakınız ki AKP'nin işbirlikçiliği resmilik ve alenilik kazanmıştır. Erdoğan, Davutoğlu ve Özel Paşa, şehit yuvası, Peygamber ocağı TSK'yı, Türk milletine ölüm yağdıran PKK'yla aynı çizgiye getirmişlerdir. Ayn El-Arap'tan, yani Kobani'den açılan koridordan geçen birliklerimiz PKK'nın mihmandarlığıyla hareket etmiş, caniyle kahraman aynı kefeye konmuştur. Bunu yapanlara yazıklar olsun ve hakkımız varsa da haram olsun."

"IŞİD'ten kaçarken, PKK-PYD'nin hakimiyetinde bulunan Eşme Köyü'ne konuşlanmak da neyin nesidir?"

Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nun IŞİD tehdidiyle boşaltıldığını savunan Bahçeli, bir şehit dışında diğer askerlerin sağ salim vatanlarına döndüklerini, buna söyleyecek bir şeylerinin olmadığını belirtti. Bahçeli, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Fakat IŞİD'ten kaçarken, PKK-PYD'nin hakimiyetinde bulunan Eşme Köyü'ne konuşlanmak da neyin nesidir? Bir yanda Türk bayrağı dalgalanırken hemen yakınında Öcalan canisinin ve PKK'ya ait paçavralarının direklerde sallanmasına nasıl tahammül edilecektir? Burada da bir sorun olursa, nakil işlemi nereye yönelik olacaktır? Cizre'de tehdit var diye, Silopi'de terör saldırısı oluyor diye, Hakkari'de güvenlik zafiyeti olur bahanesiyle buraları da kamyonlara yükleyip nereye götürelim? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet'inde askeri zaruretler çıkarsa ne yapacağız, Kıbrıs'ı da Mersin'e, Antalya'ya, Yozgat'a mı nakledeceğiz?"