Tunç Özden

Çevre eski Bakanı Hamit Bakırcı, işçilerine maaş veremeyecek durumda belediyeler olduğunu vurgulayarak, “Bunlar suyu nasıl yönetecek” dedi. 

Asrın Projesi olarak adlandırılan Türkiye’den su getirme projesi KKTC’yi ikiye böldü. Belediyeler suyun idaresini talep ederken, bazı siyasiler suyun dağıtımı için altyapı ve büyük maliyet gerektiğini vurgulayarak, dağıtımın Türkiye’de kalmasını istedi. 

Dün bir televizyon programına katılan Çevre eski Bakanı Hamit Bakırcı, “Birçok belediyeye bakıyorum, işçilerine maaş veremeyecek durumda belediyeler var. Bunlar suyu nasıl yönetecek? İmkânınız varsa Su Yasası’nı yaparsınız, devlet olarak yönetirsiniz.  Su Dairesi’nde 4 tane Geçici Mühendis var ve siz proje yapmaya çalışıyorsunuz. ‘İşletmeyi kim yapacak’ konusundayız şimdi. Bir vatandaş olarak bu suyun kesintisiz olarak gelmesi,  kaçakların olamaması lazım… Atık suların arıtılmasını isterim” dedi.

“5 yıl sonra ah keşke demeyelim”

5 yıl sonra “ah keşke” dememek için doğru kararları vermek gerektiğine dikkat çeken Bakırcı sözlerini şöyle sürdürdü: 

“İmkânınız varsa suyu yönetirsiniz. Ben birçok belediyeye bakıyorum işçilerine maaş veremeyecek durumda belediyeler var. Bunlar suyu nasıl yönetecek! Birçok belediye su parasını ya topluyor ya toplayamıyor. 24 saat su verildiğinde borular patlıyor. Yatırım maliyeti olacak. Yaklaşık 550-600 milyonluk bir yatırım olmalı. Su kazanç kaynağı olmamalı. Gerekirse bedava olmalı. Çünkü su bir temel bir ihtiyaçtır. İşletmeci değil fiyatı belirleyecek olan, yönetim olmalıdır. Özellikle suyun geldiği bölge Türkiye’den bu kadar yatırım yapıldı. Hatta topraklara geçici el koyduk, borular döşendikten sonra mal sahiplerine geri verdik. Devlet Su İşleri bütün her şeye müdahale ediyor ve biz oturup izliyoruz. 

“Avrupa Birliği’ne girilirse KIB-TEK’i özelleştirebiliriz”

Türkiye’nin Kıbrıs’ı kendine bağlama amacı olsaydı bunu yıllar öncesinden yapardı. Bu su Türkiye’den gelecek. Peki bunun bedeli ne olacak? Suya bedel ödemiyoruz. Türkiye bize gelen suyla bir kazanç elde etmeyecek. Bir elektrik maliyeti olacaktır, zaten suyun maliyeti budur. Bunun pompalaması var, arıtılması var, bunlar için enerji lazım. Bunun bir bedeli var. Bizde elektrik zaten yüksek fiyatla. Bunun için bir maliyeti olacaktır. Kısmet olur Avrupa Birliği’ne girersek KIB-Tek’i özelleştirebiliriz.

“Bu suyla bu ülke para kazanabilir”

Bu su gelirse İsrail’e gidecek söylentileri doğru değildir. Ama keşke gitse! Bu su benim toprağımdan geçeceği için para kazanacağım. ‘Türkiye’den gelen suyu kullanmam’ diyenlere inanmıyorum. Bunlar kafa karıştırmak için söylenen sözlerdir. Güney de büyük su sıkıntıları çekiyor. Ve Türkiye gücünü gösterip, borularla Kıbrıs’a su getirebileceğini göstermiştir. Yönetim nasıl olursa olsun, bu su, bu ülkeye geldi. Önemli olan budur. Çözümden sonra biz adada iki toplum olarak bu suyu kullanabiliriz neden kullanmayalım?”