Ece Göksedef

1974’teki Barış Harekâtı’nın ardından iki parçaya ayrılan Kıbrıs’ta, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) arasında kaçınılmaz bir ekonomik etkileşim var. İki tarafın büyüme hızı, enflasyonu, işsizlik rakamları dolaylı da olsa birbirini etkiliyor. İki tarafa gelen yabancı yatırımcıyı ve turizm gelirlerini de görece artan ve azalan fiyatlar belirliyor.

Birleşmiş Milletler'in tanımadığı KKTC ekonomisi, doğrudan Türkiye’ye bağlı. Büyüme hızı ve enflasyonu da Türkiye’nin ekonomisine göre değişim gösteriyor. 2012’den beri ekonomik krizle mücadele eden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ise Yunanistan ekonomisiyle entegre. Yunanistan’da yaşanan ekonomik kriz ve borç sorunu henüz çözülme aşamasına gelmediği için, Rum Kesimi'ndeki ekonomik sorunların da uzun yıllar sürmesi öngörülüyor.

Ada’da 11 Şubat 2014’te başlayan ve iki devletli federasyon devleti kurulmasını hedefleyen müzakereler, Ekim ayında doğal gaz arama krizi sebebiyle durdu. Birleşmiş Milletler aracılığıyla sürdürülen müzakereler, KKTC’de 19 Nisan’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası yeniden başlayacak.

‘Güney’deki kriz KKTC’yi de etkiledi’

Ada’nın ekonomisini, iki bölgenin etkileşimini ve olası bir çözümün sağlayacağı faydaları KKTC Doğu Akdeniz Üniversitesi Ekonomi Bölüm Başkanı Prof. Mehmet Balcılar, Al Jazeera’ye değerlendirdi. Çözümün iki taraf için de yeni kapılar açacağını söyledi.

Balcılar’a göre Güney’deki kriz yatırımcıyı uzaklaştırsa da, görece azalan fiyatlar yabancı turistin Güney’i tercih etmesine ve Ada içerisindeki ticaretin Kuzey’in aleyhine gelişmesine yol açtı:

“Güneyde ekonomik krizden dolayı finansal sistem güvenilirliğini yitirdi. Zaten çoğu güneylinin finansal mal varlığı bankalarda donduruldu. Şimdi likidite kıtlığı var. Güney Kıbrıs’ta yaşanan ekonomik krizin KKTC’ye iki önemli etkisi var. Birincisi Güney, Kuzey’e göre fiyat avantajı sağlamış durumda. Burada yüzde 3.4 civarında bir enflasyon var ama orada negatifte olduğu için fiyatlar 2013’te düştü ve bir daha artmadı. Bazı ürünlerde göreli fiyat avantajı var. Özellikle elektronikte, çocuk oyuncaklarında ve gıda ürünlerinde bu fiyat avantajı var. Bu sebeple iki bölge arasında bagaj ticareti arttı, Türkler Güney’den alış veriş yapıyor orada fiyatlar ucuz olduğu için. Ama bu durum Kuzey açısından dezavantaj oldu. Yabancı turistler de Güney’i tercih etmeye başladı. Özellikle Avrupa’dan gelen turist sayısında artış oluyor sürekli Güney Kıbrıs’ta. İkinci olumsuz etki de Kuzey’den formal olarak Güney’e geçip günlük olarak çeşitli işlerde çalışan Türkler vardı. Bunda önemli ölçüde azalma oldu. Güney’deki istihdam ve işsizlik artınca öncelikle KKTC’li Türklerin işlerine son verdiler.”

info_kibris.jpg

‘Rumların vetosu sebebiyle izolasyon hafifletilmedi’

Balcılar, Ada’da henüz çözüme ulaşılmadığı için izolasyon altında olan KKTC’nin gelirlerinin yaklaşık yüzde 30’unun Türkiye’den gelen hibe ve kredilerle sağlandığını söylüyor. Bu krediler çoğunlukla kalkınma ve büyümeyi sağlayacak projeleri desteklemek için veriliyor.
2004’te BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın müzakereler sonrası hazırladığı Annan Planı’nı Rum tarafı reddetti. Buna ragmen aynı yıl Güney Kıbrıs Avrupa Birliği’ne üye oldu ve bu sayede gelen birçok hibe ve kredi, Güney’in ekonomisinin hızla büyümesine katkı sağladı.
Balcılar’a göre Annan Planı’nın kabul edilmesi olasılığı bile, KKTC’de olumlu etki yaratmıştı:

“Yatırımcı gelmeye başladı, çözüm olacak beklentisiyle bir de inşaat patlaması oldu. Plan geçmeyince beklenen satışlar yapılamadı, çok sayıda inşaat yarım kaldı. Burada tamamlanamamış çok sayıda site var. 5 bin civarında konut var elde kalan. İnşaat geliştiricileri önemli ölçüde yerli firmalardı. Annan Planı’nı Rum tarafı reddettiğinde, AB iki önemli alanda burayı destekleme kararı aldı. Bunlardan biri kalkınmayı destekleyici fonlardı. Belli ölçüde fonlar mobilize oldu. Eğitim bursları, kanalizasyon sistemi gibi yatırımlar yapıldı. Son birkaç yılda bunlar da durdu. Diğeri ise izolasyonlarda hafifletmeydi. Rumların vetosu sebebiyle bunda hiçbir ilerleme olmadı.”

'Çözüm tüm Ada’yı olumlu etkileyecek'

Ekonomistlerin değerlendirmesi burada çözümün her iki taraf için de önemli bir ekonomik canlanma yaratacağı yönünde… Balcılar da ‘ekonomik canlanma olacağından şüphemiz yok’ diyor:

“Kuzey’de izolasyon olmayacağı için yaşanacak büyük canlanmanın olumlu etkileşimi olacaktır. Örneğin dünyanın en kaliteli patatesi Kıbrıs’ta yetişiyor, burası patates cenneti. Ancak Türkiye başka ülkelerden ithal ediyor bu tür ürünleri. Rum ticareti Türkiye üzerinden önemli ölçüde canlanma yaşayacak. Güney için yeni pazarlar açılacak, iki taraf için de doğrudan ulaşım sağlanabilecek. Türkiye limanlarının açılması enerji ticaretini geliştirecek.”

Balcılar’a göre Ada’nın açıklarında bulunan ve henüz sismik araştırma faaliyetleri süren doğal gazın uluslararası pazarlara açılmasının en düşük maliyetli yolu da, Türkiye’den geçiyor. Ancak bunun sağlanması için Kıbrıs’ta çözüm şart.

Kaynak: Al Jazeera