BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, Türkiye'nin 3 milyondan fazla Suriyeliyi çok cömert şekilde misafir ettiğini belirterek, "Türkiye ile birlikte Suriyeli sığınmacıları misafir eden diğer komşu ülkelerin çok büyük bir sorumluluğu üstlendikleri açık ve bu ülkeler uluslararası toplumun daha fazla desteğini hak ediyorlar." dedi.

BM Genel Sekreteri Ban, İstanbul'da gerçekleştirilecek BM Dünya İnsani Zirvesi öncesi, AA muhabirinin zirve, sığınmacı krizi ve Ortadoğu'da yaşanan problemlere ilişkin sorularını yanıtladı.

Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemi'nin "kimsenin arkada bırakılmaması" taahhüdünde bulunduğunu hatırlatan Ban, bunun hayata geçirilmesinin hem uluslararası toplum hem de BM için öncelik olduğunu belirterek, "İstanbul'da düzenlenecek Dünya İnsani Zirvesi hem siyasi olarak hem de milyonlarca insana yardım ulaştırılması için bir ivme sağlayacak." dedi.

Dünyanın silahlı çatışmalar ve doğal afetler nedeniyle çok kritik bir dönemden geçtiğini, en az 130 milyon kişinin günlük insani yardıma ihtiyaç duyduğunu, bunların 60 milyonunun ise yerlerinden edilen sığınmacılar olduğunu vurgulayan Ban, şunları söyledi:

"Türkiye 3 milyondan fazla Suriyeli sığınmacıyı çok cömert şekilde misafir ediyor. Günümüzde insani yardıma ihtiyacı olan insan sayısı BM'nin sürdüremeyeceği ve yönetemeyeceği biçimde katlanarak artıyor. Muhtaç durumdaki insanlara yardım sağlamak zorundayız ancak kaynaklar ve uluslararası toplumun bu soruna cevabı yetersiz. Siyasi liderlerin taahhütlerine ihtiyacımız var. Bu nedenle bu zirveyi gerçekleştiriyoruz. 170'ten fazla ülke katılacak. 60'tan fazlasını devlet ya da hükümet başkanları temsil edecek."

Türkiye, Ürdün ve Lübnan'daki mülteci kamplarını ziyaret ettiğini, milyonlarca insanın kendilerinin nedeni olmadıkları krizler yüzünden acı çektiğini anlatan Ban, "Bu sorunu Suriye'deki siyasi liderler yarattı." diye konuştu.

Bu kriz karşısında şefkat ve dayanışmanın ön plana çıkması gerektiğini ifade eden Ban, "Türkiye'nin 3 milyon sığınmacının barınması konusunda yaşadığı güçlükle ilgili AB ile Türkiye arasında bir anlaşma var. Bu anlaşmanın içtenlikle uygulanmasını dilerim. En önemlisi Suriye sorununa diyalog içinde politik çözüm bulunması. Uluslararası Suriye Destek Grubu ile yakın işbirliği yaparak bunu sağlamaya çalışıyoruz." dedi.

"TÜRKİYE İNSANİ KRİZLERLE MÜCADELEDE BİLGİ, TECRÜBE VE GELENEĞE SAHİP"

Genel Sekreter Ban, zirveye 6 bin civarında kişinin katılacağını, hükümetler yanında özel sektör ve sivil toplum liderlerini de mücadeleye dahil ederek 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan en ağır insani krizin çözümü için bir sinerji oluşturmak istediklerini söyledi.

Bu zirvenin alanında ilk olacağını vurgulayan Ban, zirvede öncelikle insani yardımların gerekli bölgelere acil ulaştırılmasını görüşeceklerini, ihtiyacın azaltılması konusunun da önemli bir başlık olacağını ifade etti.

Toplantının Türkiye'de gerçekleştirilmesi kararına da değinen Ban, "Türkiye'nin, Avrupa, Asya ve Ortadoğu'nun kalbinde stratejik bir konumu var. İstanbul'un elverişli konumu ve oldukça gelişmiş alt yapı imkanları da bu düzeyde bir etkinliğin yapılması için önemli avantajlar. Doğal afetler yaşayan ve 3 milyondan fazla sığınmacıyı misafir eden Türkiye, insani krizlere cevap verme konusunda tecrübe, bilgi ve geleneğe sahip." dedi.

"TÜRKİYE VE DİĞER ÜLKELER DAHA FAZLA YARDIMI HAK EDİYOR"

Ban Ki-moon Türkiye, Ürdün ve Lübnan'ın Suriyeli sığınmacılar konusunda yaptığı fedakarlıklara da değinerek, "Türkiye ile birlikte Suriyeli sığınmacıları misafir eden diğer komşu ülkelerin çok büyük bir sorumluluğu üstlendikleri açık ve bu ülkeler uluslararası toplumun daha fazla desteğini hak ediyorlar. Bu beş yıllık çatışma sürecinde Suriyeliler, ailelerinin ihtiyaçlarını karşılama ve çocuklarını okutma ümitlerini kaybediyorlar. Küresel dayanışmaya ihtiyacımız var." diye konuştu.

Ülkelerin ortak insanlık değerleri adına bir araya gelmesini isteyen Ban, şöyle konuştu:

"Ülkeler daha fazla maddi bağış yaparak ve daha fazla Suriyeli sığınmacıyı ülkelerine kabul ederek sorunun çözümüne destek vermeliler. Tüm milletlere daha fazla sığınmacı kabul etme çağrısı yapıyorum. Düzgün şekilde yönetilirse mülteci kabul etmek herkes için kazançlı olur. Mülteciler eğitime ve kendi ayakları üzerinde durmaya daha fazla önem verir. Yaşlanan iş gücüne yeni yetenek ve dinamizm getirirler. Onları öcüleştirmek hem suç hem de olgusal olarak yanlıştır. Liderlere, yabancı düşmanlığı ve korku tüccarları ile mücadele etme, yanlışlarla da gerçek bilgilerle savaşmaları çağrısı yapıyorum."

"SİVİLLERE YÖNELİK SALDIRILAR MAZUR GÖRÜLEMEZ"

Genel Sekreter Ban, Suriye'deki iç savaş ve diplomatik çözüm çabalarına da değinerek, bu soruna çözüm bulmanın oldukça zor olduğunu kaydetti.

Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ile soruna çözüm bulmaya çalıştıklarını anlatan Ban, "Suriye sorununa çözüm, BM Güvenlik Konseyi ve Uluslararası Suriye Destek Grubu'ndan yeterli destek gelirse başarılabilir. Diplomatik çözüm bulunacağına inanıyorum." dedi.

Ban, Suriye'de sivillere, hastane, okul ve pazar yerlerine düzenlenen saldırılara yönelik soru üzerine de "Bu saldırıları kınıyorum. Sivilleri hedef alan saldırılar uluslararası hukukun ihlalidir ve mazur görülemez. Bu suçları işleyenler hesap vermelidir." diye konuştu.

Suriye'de çatışan tüm tarafları, çatışmaların durması anlaşmasına bağlı kalmaya çağıran Ban, "Uluslararası Suriye Destek Grubu ve özellikle ABD ile Rusya'yı çatışmaların durması konusunda taraflara baskı yapmaya ve El Kudüs Hastanesi saldırısı ile benzerlerinin güvenilir şekilde soruşturulmasını temin etmeye çağırıyorum. Suriye'de taraflar sivil bölgeleri bombalamak yerine siyasi sürece odaklanmalılar." ifadelerini kullandı.

FİLİSTİN KONUSU

BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, İsrail'in, Filistinlilerin mülkünü yıkıp yeni yerleşim birimi inşa etmeyi sürdürmesinin bu ülkenin nihai hedefi konusunda soru işaretlerine neden olduğunu belirterek, "Bu faaliyetler, İsrail'in asıl niyetinin, Filistinlileri Batı Şeria'nın belirli bölgelerinden çıkararak yaşayabilir bir Filistin Devleti ihtimalini ortadan kaldırmak olabileceği sorusunu gündeme getiriyor." dedi.

İsrail'in yerleşim faaliyetlerinin ve bunu geriye dönük "yasal hale getirme" süreçlerinin hızla sürdüğünü kaydeden Ban, "Bu süreçler ve Mart ayında İsrail'in 'devlet arazisi' ilanı, bu ülkenin, gelecekte Filistin Devleti kurulması planlanan bölgede stratejik yerleşim planlarına devam edeceğini gösteriyor. Tekrar belirtmek isterim ki yerleşim birimi kurma faaliyetleri uluslararası hukuk altında yasa dışıdır ve iki devletli çözümün altını oymaktadır." dedi.

Bu faaliyetlerin İsrail'in gerçek niyeti hakkında soru işaretlerine neden olduğunu vurgulayan Ban, "İsrail'in Filistinlilerin mülkünü yıkıp yeni yerleşim birimi kurarak sahada yeni durum oluşturması İsrail'in nihai hedefi konusunda soru işaretlerinin doğmasına neden olmaktadır. Bu faaliyetler, İsrail'in asıl niyetinin, Filistinlileri Batı Şeria'nın belirli bölgelerinden çıkararak yaşayabilir bir Filistin Devleti ihtimalini ortadan kaldırmak olabileceği sorusunu gündeme getiriyor." diye konuştu.

Tarafları tekrar masaya çağıran Ban, tehlike altında olan iki devletli çözüm hedefinin ancak müzakereyle sağlanabileceğini söyledi.

"YENİ GENEL SEKRETER KADIN OLABİLİR"

Ban Ki-moon, bu yıl sonunda dolacak 10 yıllık görev süresine ilişkin "bu süredeki performansınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, bunun değerlendirmesini kendisinin yapmasının doğru olmayacağını, performansına ilişkin kararı üye ülkelerin ve diğer insanların verebileceğini söyledi.

"Genel Sekreterlik dönemimin sonuna yaklaştığım şu günlerde genel olarak uluslararası sistem ve Birleşmiş Milletler içinde gerçekleştirdiğimiz reformların kalıcı olmasını umut ediyorum." diyen Ban, görev süresi boyunca yeni Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri belirlediklerini, iklim değişikliği ile mücadele için de güçlü bir İklim Anlaşması kabul edildiğini hatırlattı.

Bu iki konunun bu yüzyılın önde gelen problemleri olduğunu vurgulayan Ban, "Bu iki konudaki başarımız gelecek nesillerin 21. yüzyılın sınamaları ile mücadelesine somut temel sağladı.

Hükümetler, sivil toplum ve iş dünyasının mücadeleyi bunun üzerine bina etmelerini umuyorum." dedi.

Kalan görev süresinde de sorunların çözümü için çabalarını sürdüreceğini ifade eden Ban, geçen sürede dünyanın birçok noktasında barışın sağlanması için verdikleri çabaların ise halen başarıya ulaşamadığını kaydetti.

Görev süresine ilişkin pişmanlığını da anlatan Ban, "Dünyada hala barışın olmadığı çok yer var. Barış için ortaya koyduğumuz çabaların başarıya ulaşmış olmasını isterdim. Suriye'den Güney Sudan'a, oradan Doğu Kongo'ya eğer uluslararası toplum birlik olursa tüm problemli coğrafyalara barış ve birlik gelir." diye konuştu.

Kendisinden sonra göreve gelecek Genel Sekreterin seçimine ilişkin soru üzerine de Ban, "Genel Sekreterliğe en uygun kişinin bu göreve getirilmesini dilerim. Belki de BM tarihinde ilk kez Genel Sekreterliğe en uygun görülen kişi bir kadın olacak." ifadelerini kullandı.