KKTC Başsavcısı Aşkan İlgen, ülkedeki müşavir sayısının ve bu kişilere ödenen maaşların kamu vicdanını rahatsız ettiğini kaydederek, gerekli yasal düzenlemelerin Meclis’ten bir an önce geçirilmesi gerektiğini vurguladı.

2016-2017 Adli Yılı için Lefkoşa’da Açık Öğretim Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen törende konuşan Aşkan İlgen, yargıdaki sıkıntıların yanı sıra ülke gündemindeki diğer sorunlarla ilgili de açıklama yaptı, “KKTC nüfusuna göre suç işleme oranı yüksek, işlenen suçların çeşitliliği de artıyor. Yasalarımızın süratle gözden geçirilerek gerek suç nevileri gerekse cezalar bakımından güncellenmesi gerek” dedi.

Uyuşturucu konusuna da dikkat çeken İlgen, “Maalesef uyuşturucuyla ilgili olan suçlar her geçen gün artmakta, her geçen gün yeni bir uyuşturucu madde türü ortaya çıkmakta, polis ve mahkemelerin uyuşturucuyla mücadelesi yetersiz kalmaktadır. Toplumumuzda kanayan bir yara olan uyuşturucuyla mücadelede polis ve mahkemelerden çok, eğitimin etkili olacağına inanıyorum” dedi.

Konuşmasında, mahkum olan suçluların cezalarını çekerken ıslah olup, topluma yeniden kazandırılmasının devletin görevleri arasında olduğunu da vurgulayan İlgen, “Merkezi Cezaevi’nin şartları göz önüne alındığı zaman devletin bu görevini yerine getirebildiğinden bahsetmek mümkün değil” dedi

“YARGININ SORUNLARI ÇÖZÜLMÜYOR, SORUNLARA YENİLERİ EKLENİYOR”

Her adli yıl açılışında mutad olarak yargının sorunlarından bahsedildiğini kaydeden Aşkan İlgen, “Ancak bu sorunlar çözülememekte ve maalesef bu sorunlara yenileri eklenmektedir” ifadesine yer verdi.

KAMU VİCDANINI RAHATSIZ EDEN KONULAR...

Buna rağmen gerek polisin, gerek savcılığın gerekse mahkemelerin kısıtlı imkanlarla ellerinden gelen çabayı gösterdiğini, adaletin sağlanması için çalıştığını söyleyen İlgen “Ülkemizde Adli Tıp Laboratuarı bulunmaması, polisimize gerekli teknolojik altyapının sağlanmamış olması, bilişim alanında gerekli yasaların tam olarak çıkarılmamış olması, şahadet yasalarındaki eksiklik gibi hususlar ceza davalarının seri bir şekilde görülmesine engel teşkil ederken, müşavirlik, çocuk ıslahevinin bulunmaması, merkezi cezaevindeki koşullar, uyuşturucu suçlarındaki artışlar da kamuoyunun vicdanını rahatsız etmeye devam eden konulardır” dedi.

“ADLİ TIP LABORATUARI’NIN OLMAMASI ÖZVERİYLE ÇALIŞAN POLİSİN DAHA BAŞARILI OLMASINI ENGELLİYOR”

Son 10 yılın Adli Yıl açılış konuşmalarına işaret eden Aşkan İlgen şöyle devam etti:

 “Her yıl belirtildiği üzere ülkemizde Adli Tıp Laboratuarı bulunmamaktadır. Bunun sonucunda ise, adli tıp laboratuarına ihtiyaç duyulan meselelerde Türkiye Cumhuriyeti Emniyet Genel Müdürlüğü’yle işbirliğine gidilmekte ve gerekli incelemenin yapılması için emareler Türkiye’ye gönderilmekte veya Türkiye Cumhuriyetinden uzmanlar adamıza gelmektedirler. Adli Tıp Laboratuarının olmayışı özveriyle çalışan Polis örgütünün daha başarılı olmasını ciddi surette engellemekte, soruşturmaları yavaşlatmaktadır. Suçların gittikçe arttığı ve nitelik kazandığı günümüzde Adli Tıp laboratuarının mutlak surette polis örgütüne kazandırılması gerekmektedir”

“YASA DIŞI KÜRTAJ DAVASI’NDAKİ RAPORUN GECİKMESİ FARKLI YORUMLARA NEDEN OLDU”

Adli Tıp laboratuarının eksikliği nedeniyle son zamanlarda kamuoyunu meşgul eden ‘yasa dışı kürtaj’  olayıyla ilgili de bu sorunun yaşandığını kaydeden Başsavcı şunu ekledi:

“Raporun gelmesinin gecikmesi kamuoyunda farklı yorumlar yapılmasına yol açmıştır. Bu nedenle gerek sanıklar gerekse müştekiler için adaletin bir an önce sağlanmasına yardım için Adli Tıp Laboratuarının ülkemize mutlaka kazandırılması gerekmektedir.”

BİR YILDA 32 BİN 335 TRAFİK VE CEZA DAVASI...

İlgen, konuşmasında, geçtiğimiz yıldan bazı rakamlar da paylaştı.

KKTC Başsavcılığı olarak geçen adli yılda yoğun bir yıl geçirdiklerini belirten Aşkan İlgen, başsavcı dahil 21 savcı ve 10 savcı yardımcısının görev yaptığını söyledi.

KKTC Başsavcılığı’nın geçtiğimiz yılda; 385 Ağır Ceza Davası, 32 bin 335 trafik ve ceza davası, 17 Anayasa Mahkemesi, 411 Yüksek İdare Mahkemesi, bin 400 Hukuk Davası’nda devleti temsil ettiğini dile getiren Aşkan İlgen, “Aynı şekilde Taşınmaz Mal Komisyonu huzurunda bulunan 4 bin 1 başvuruda da İskan işleriyle görevli bakanlık, başsavcılık tarafından temsil edildi. Bu belirtilenler dışında, Başsavcılık tarafından devlet organlarına 691 hukuki mütalaa ve 873  polis dosyaları için mütalaa verilmiştir” dedi.

“UYUŞTURUCU KANAYAN YARA... MÜCADELEDE POLİS VE MAHKEMELERDEN ÇOK, EĞİTİMİN ETKİLİ OLACAĞINA İNANIYORUM”

Bugün uyuşturucunun toplumu ve özellikle gençliğin geleceğini tehdit ettiğini kaydeden  Aşkan İlgen şöyle devam etti:

 “Toplumumuzda kanayan bir yara olan uyuşturucuyla mücadelede polis ve mahkemelerden çok, eğitimin etkili olacağına inanmaktayım. Maalesef uyuşturucuyla ilgili olan suçlar her geçen gün artmakta, polis ve mahkemelerin uyuşturucuyla mücadelesi yetersiz kalmaktadır. Her geçen gün yeni bir uyuşturucu madde türü ortaya çıkmakta, bu maddeler genellikle gençlerimize zarar verdikçe kamuoyunun ve yetkili makamların bilgisine gelmekte ve ancak bundan sonra gerekli yasal düzenlemeler yapılmaktadır. Bu nedenle, toplumumuz bu konu hakkında bilinçlendirilmeli, özellikle anne babalar uyuşturucuyla ilgili olarak çocuklarını kontrol etmelidirler. Okullarda gençlerimiz uyuşturucunun zararları hakkında bilgilendirilmeli, uyuşturucunun insan beyninde yaptığı tahribat gençlerimize anlatılmalıdır. Polis ve mahkemeler suç ortaya çıktıktan sonra devreye girmektedirler. Gerçek bir mücadele yapılabilmesi için gençlerimizin uyuşturucuyla tanışmasını engelleyecek önleyici tedbirlerin alınması gereklidir. Sadece polisin veya mahkemelerin çabasıyla bu sorunun önüne geçilmesi mümkün görülmemektedir.”

“DENETİMLİ SERBESTLİK YASASININ KATKISINA İNANIYORUM”

Başbakanlık bünyesinde oluşturulan ‘Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu’nun  başarılı çalışmalar yaptığını dile getiren ve komisyonun uyuşturucu sorununun çözülmesine büyük katkı koyacağı inanç belirten İlgen,  “Aynı şekilde, eksiklikler olduğu kanaatinde olsam da, bu yıl içerisinde Cumhuriyet Meclisi tarafından yasalaştırılan ‘Uyuşturucu Madde Bağımlıları ve Kullanıcıları Hakkında Denetimli Serbestlik’ Yasasının da uyuşturucu illetine bulaşmış kişilerin bu bağımlılıktan kurtulmalarına katkı yapacağına inanıyorum” dedi.

“KKTC NÜFUSUNA GÖRE SUÇ İŞLEME ORANI YÜKSEK”

KKTC nüfusuna göre suç işleme oranının yüksek olduğunu da söyleyen Aşkan İlgen, suç oranının yüksekliği yanında, işlenen suçların çeşitliliği de artmaktadır. Bu nedenle yasalarımızın süratle gözden geçirilerek, gerek suç nevileri gerekse cezalar bakımından güncellenmesi gerek” ifadesine yer verdi.

Polis örgütünün gerek personel sayısının azlığı, gerekse teknolojik altyapısının yetersizliğine rağmen özverili bir şekilde çalışmalarını sürdürdüğünü vurgulayan Başsavcı Aşkan İlgen,  “Elindeki mevcut imkanlar göz önünde bulundurulduğunda Polis Örgütümüzün suçların önlenmesi ve suçluların yakalanması bakımından başarılı olduğu kanaatindeyim” şeklinde konuştu.

“POLİS ÖRGÜTÜ’YLE İLGİLİ ŞİKAYETLER TARAFIMIZDAN TİTİZLİKLE ARAŞTIRILMAKTA”

Zaman zaman kamuoyunda, polis gözetimindeki kişilerin kötü muameleye maruz kaldığı yönünde iddiaların da gündeme geldiğini söyleyen İlgen, “Burada önemli olan hususun bu kişilere müsamaha gösterilmemesi ve ibret olacak cezalar verilmesi olduğu kanaatindeyim. Belirtmek isterim ki, KKTC Başsavcılığı olarak Polis Örgütü’yle ilgili şikayetler tarafımızdan titizlikle araştırılmakta ve gereği yapılmaktadır” dedi.

POLİS MEMURU HAKKINDA SORUŞTURMA VE CEZA DAVASI

Geçtiğimiz ay içerisinde kamuoyunda da çok tepki çeken, İskele Polis Müdürlüğü’ne bağlı bir polis tarafından darp edildiği şikayetinde bulunan vatandaşın şikayetinin işleme konulduğunu belirten KKTC Başsavcısı Aşkan İlgen, ilgili polis mensubu hakkında hem polis örgütü tarafından disiplin soruşturması, hem de KKTC Başsavcılığı tarafından ceza soruşturması yapıldığını anlattı.

KKTC Başsavcısı Aşkan İlgen şu bilgileri de verdi:

“Yapılan soruşturma sonrasında ilgili polis mensubu ‘zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması’ ve ‘ciddi  darp’ suçlarıyla  itham edilerek, bu polis mensubu hakkında   ceza davası açılmıştır. Polis gözetiminde olan kişilere karşı kötü muamele ve/veya işkence iddialarına karşı Başsavcılığımızın tolerans göstermesinin mümkün olmadığını ve sonuna kadar bu iddiaların araştırılacağını bir kez daha vurgulamak isterim.”

“270 MAHKUM KAPASİTELİ MERKEZİ CEZAEVİ’NDE ŞU AN 380 MAHKUM VAR”

İlgen, konuşmasında Merkezi Cezaevi’ne de değindi.

Mahkum olan suçluların cezalarını çekerken ıslah olup, topluma yeniden kazandırılmalarının da devletin görevleri arasında olduğunu kaydeden Aşkan İlgen, “Merkezi Cezaevi’nin şartları göz önüne alındığı zaman devletin bu görevini yerine getirebildiğinden bahsetmek mümkün değildir” dedi.

270 mahkum kapasiteli Merkezi Cezaevi’nde şu an 380 mahkum bulunduğunu dile getiren Başsavcısı Aşkan İlgen, “Cezaevi ıslah etme amacına hizmet etmemekte, cezaevinde gerek mahkumlar gerekse gardiyanlar arasında büyük huzursuzluklar yaşanmakta. Merkezi Cezaevi’nin fiziki koşulları gözden geçirilmeli ve insan onuruna yakışır bir ortam mahkumlara sağlanmalı, bu kişilerin  cezaevinde  oldukları  sürece  eğitime  tabi  tutulmaları  gerekmektedir” şeklinde konuştu.

Mahkumların cezaevinde her türlü baskı ve tehditten uzak şekilde yaşamını sürdürebilmesi gerektiğini söyleyen İlgen, “Cezaevinde herhangi bir mahkuma diğer  mahkumlar  üzerinde  otorite  kurma  imkanı  tanınmamalı, hiçbir  mahkuma  da  ayrıcalıklı  davranılmamalıdır. Disiplini bozan mahkumlara gerekli yaptırımlar geciktirilmeksizin eylemleriyle orantılı olarak  uygulanmalıdır. Merkezi Cezaevi’yle ilgili mevzuatın gerek gardiyanlar gerekse mahkumlar için yasa koyucu tarafından gözden geçirilerek günümüz koşullarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir” ifadesine yer verdi.

“ŞARTLI TAHLİYEYLE İLGİLİ KURALLAR YENİDEN DÜZENLENMELİ”

Ülkede şartlı tahliyeye ilişkin bir düzenleme bulunduğunu da anımsatan İlgen şöyle devam etti:

“Bu müessesenin amacına tam olarak hizmet ettiği düşüncesinde değilim. Şöyle ki, şartlı tahliye gerek mahkumlar gerekse avukatlar tarafından doğal olarak bir hak olarak görülmekte ve Şartlı Tahliye Tüzüğünde belirtilen süre dolduğu anda Şartlı Tahliye Kuruluna başvuruda bulunulmaktadır. Bu şekil bir uygulamanın mahkemeler tarafından verilen hapis cezalarını anlamsızlaştırdığı gibi, mahkumların ıslah olmasına bir katkısı da bulunmadığı kanaatindeyim. Bu nedenle  şartlı tahliyeyle ilgili kuralların yeniden düzenlenmesi  ve Şartlı tahliye müessesi  yanında, uyuşturucu suçları için getirilen denetimli serbestlik düzenlemesinin belli suçlar için de getirilmesinin, suç işleyen kişilerin topluma kazandırılması için çok daha etkili olacağına inanmaktayım.”

Genç suçlularla ilgili olarak bugüne kadar bir ıslah evi yapılmamış olmasının da ülke açısından büyük  bir  eksik olduğunu belirten Başsavcu,  Anayasanın 57’nci, 60’ıncı, 140’ıncı maddelerine işaret etti.

“ALTERNATİF CEZALAR YASALARIYLA DÜZENLENMELİ...”

İlgen şöyle devam etti:

“Ülkemizde Fasıl 157 Suç İşleyen Çocuklar Yasası’nda yer almasına rağmen maalesef çocuklar ve genç suçlular için ıslahevi bulunmamaktadır. Genç suçlular cezalarını ayrı ve diğer mahkumlarla temas etmeden çekmeli, uluslararası normlara uygun olarak çocuk ve genç suçluların topluma kazandırılmalarını sağlayacak alternatif cezalar yasalarıyla düzenlenmelidir. Bu nedenle gerek ıslah evi gerekse alternatif cezalar için Fasıl 157 Suç İşleyen Çocuklar Yasasının da bir an önce Cumhuriyet Meclisi tarafından ele alınıp tadil edilmesi gereklidir kanaatindeyim.”

“DEVLET ALEYHİNE AÇILAN DAVALARDA ARTIŞ VAR”

Yüksek İdare Mahkemesinde ve kaza mahkemelerinde Devlet aleyhine açılan davaların her yıl artış gösterdiğini de belirten İlgen şöyle kaydetti:

 “Bu artışta, kişilerin hak arama bilinçlerinin her geçen gün gelişmesi yanında, idare adına hareket eden bazı  kamu görevlilerinin  davranışlarının da sebep  olduğu görüşündeyim. Yüksek İdare Mahkemesinde  açılıp, devlet aleyhine sonuçlanan davalara bakıldığı zaman, bu davalara idare adına hareket eden veya karar alan bazı  kişilerin bilgi eksikliğinin sebep olduğu görülmektedir. Bu nedenle kamu görevlilerinin görevleriyle ilgili mutad bir şekilde hizmet içi eğitime tabi tutulmaları, tayin ve terfiler yapılırken liyakata önem verilmesi önemlidir.Ayni şekilde üst kademe yöneticileri atanırken de ‘kişiye göre mevki’ değil, ‘mevkiye göre kişi’  atanmasına dikkat edilmesi gereklidir.Bunların yapılması halinde Devlet aleyhine açılan dava sayısının asgariye ineceği ve hem Devletin hem de vatandaşın mağduriyetinin azalacağı kanaatindeyim.”

“ÜÇLÜ KARARNAMEYLE ATAMA... GEREKLİ YASAL DÜZENLEMELERİN MECLİS’TEN GEÇİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR”

Üçlü kararnamelerle atama sistemine de değinen İlgen, “Ülkemizde müşavir olarak adlandırılan kişilerin sayısı ve bu kişilere ödenen maaşlar kamu vicdanını rahatsız etmektedir. Aynı şekilde bu kişilerin çoğunluğu da bu şekilde anılmaktan ve atıl durumda bulunmaktan rahatsız olmaktadır. Bu nedenle bu kişilerden bir şekilde yararlanmayı sağlayarak ve yeni müşavir yaratılmasını engelleyecek yasal düzenlemelerin Meclis’ten bir an önce geçirilmesi gerekmektedir düşüncesindeyim” dedi.

Öte yandan, programda konuklara hitap edeceği belirtilen TC Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı Nuri Necipoğlu, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit  ve Türkiye Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan törende konuşma yapmadı.

Adli Yılın Açılışı, önceki gün hayatını kaybeden eski Sağlık Bakanlarından Mustafa Erbilen için Cumhuriyet Meclisi’nde düzenlenen tören nedeniyle planlanan süreden erken tamamlandı.