Rahme Çiftçioğlu 

Baro Konseyi Başkanı Ünver Bedevi, ülkedeki cezaevi koşullarının iyileştirilerek insan haklarına ve onuruna uygun hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.

Suç işlemiş çocukların ve gençlerin şimdiki gibi cezaevine değil, alternatif bir merkeze veya alternatif cezalara ve eğitime sevk edilmesi gerektiğini kaydeden Bedevi, “Sistemin bundan yoksun oluşu kabul edilemez. Gelmiş geçmiş hükümetler bunu görmezden gelmeye daha ne kadar devam edecek?” diye sordu.

2016-2017 Adli Yılı Açılış töreninde KKTC Barosu’nu temsilen konuşan Baro Konseyi Başkanı Ünver Bedevi, baronun her zaman bilinçli şekilde siyasetten uzak durmaya özen gösterdiğini belirtti.

Yargıdaki ve ülkedeki sorunlar konusunda değerlendirmelerde de bulunan Bedevi, “Mahkemelerdeki en büyük yığılma ve gecikme alacak-verecek davalarında. Salt yargıç artırmak ve bina büyütmekle sorun çözülmez” ifadesine yer verdi.

Uyuşturucu konusuna da dikkat çeken Bedevi, “Bu illetle ilgili olarak artık söz ve nutuk yetersiz kalıyor. Kullanıcıların veya piyonların ötesinde uyuşturucudan büyük paralar kazanan baronların yakalanması gerek” dedi.

Mahkemelerin bütçesiyle ilgili de bir değerlendirmede bulunan Bedevi, “Dışişleri Bakanlığı bütçesinin mahkemelere ayrılandan daha yüksek oluşu ilginç ve düşündürücü” ifadesine yer verdi.

“MECLİS SİYASET KAZANI HALİNE GELDİ, GEÇİRİLMESİ GEREKEN YASALAR, MEVCUT YASALARDA EKSİKLİKLER VE YANLIŞLIKLAR VAR”

Cumhuriyet Meclisi’nin işleyişi konusunda da değerlendirme yapan Bedevi, Meclis’in yasa yapma ve yürütmeyi denetleme yerinden ziyade, hükümetlerin yönetimindeki siyaset kazanı haline geldiğini de ifade eden Bedevi, “Meclis’ten geçirilmesi gereken birçok yasa, mevcut yasalarda eksiklikler ve yanlışlıklar mevcut. Uygulamada ciddi sıkıntılar yaşanıyor” dedi.

Kaliteli ve gerekli yasalar için Meclis'in daha çok hukukçu desteğine ve üyeye, ödenekli hukukçulardan oluşacak hukuk komisyonlarına ve sistemi örtüşen ülkelerden ve Avrupa Birliği Müktesebatından faydalanma ihtiyacı olduğunu söyleyen Ünver Bedevi, “Özellikle hükümet ve Meclis'in bu denli iç içe ve etkileşim içinde oluşu yargının bağımsızlığına vermemiz gereken önemi ve değeri artırmaktadır” şeklinde konuştu.

“ÇOK ŞÜKÜR BERTARAF EDİLDİ”

Demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin, hukukun üstünlüğünün teminatının bağımsız yargı olduğunu vurgulayan Bedevi, “Yakın geçmişte Ekonomik Protokol kapsamına yargıyı dahil etme girişimi çok şükür bertaraf edilmiştir. Ülkemizdeki yargı bağımsızlığının kıymetini bilip daha ileriye taşımak için bilinçli bir uğraş içerisinde olmamız gerekmektedir” dedi.

“HUKUK EĞİTİMİNDE TİCARET, KALİTENİN ÖNÜNDE GİDİYOR”

Konuşmasında avukatlığı tehdit eden sorunlara da işaret eden Bedevi, bu meslekteki en önemli sorunun avukat enflasyonu olduğunu vurguladı ve şunları ekledi:

“Avukat sayısı yıllardır kontrolsüz bir şekilde artmakta, kalite hızla düşmektedir. Hukuk fakülteleri ve hukuk mezunları sürekli çoğalmakta, dileyen sınavsız kaydolabilmekte, kaydolanlar mezun olmaktadır. Hukuk eğitiminde ticaret, kalitenin önünde gitmektedir.”

YENİ AVUKATLAR YASASI...

Üzerinde çalıştıkları yeni Avukatlar Yasası’na da işaret eden Bedevi, “Baro sınavları dahil, staj ve icra-i meslek şartlarını uluslararası kabul görmüş ve uygulanmakta olan kural, uygulama ve standartlara getirmeye çalışmalıyız. Hukuk meclisi olarak baro sınavlarını değiştirip zorlaştırmamız bu çerçevede algılanmalı. Üzerinde çalışmakta olduğumuz Yeni Avukatlar Yasası bunu daha da ileriye taşıyacaktır” dedi.

“YIĞILMA VE GECİKME ALACAK-VERECEK DAVALARINDA... SALT YARGIÇ ARTIRMAK VE BİNA BÜYÜTMEKLE SORUN ÇÖZÜLMEZ”

Mahkemelerdeki en büyük yığılmanın ve gecikmenin alacak-verecek davalarında olduğunu da kaydeden Bedevi, “Salt yargıç artırmak ve bina büyütmekle sorun çözülmez. Her türlü personel seçiminde ve terfisinde önceden belirlenmiş şeffaf, bilimsel ve objektif kriter ve yöntemler uygulanmalı, meslek içi eğitime önem verilmelidir” dedi.

İyi idare için önlemler alınması gerektiğini de kaydeden Ünver Bedevi, “Dava yönetimine işlevsellik kazandırmalı, Usul Tüzüğü’nde değişikliklere hazırlıklı olmalıyız” diye konuştu.

“HER MESELENİN DURUŞMAYA, HER HÜKMÜN İSTİNAFA GİTMEMESİ SAĞLANMALI”

Teknolojinin daha fazla ve daha iyi kullanılması gerektiğini kaydeden Bedevi, şunları aktardı:

“Davalarda kullanılan bilgi ve belgelerin temini masrafsız ve pratik olmalı. Davaya gitmeksizin çözüm sağlamak için avukatların devrede olacağı alternatif çözüm yöntemlerini yürürlüğe sokmalıyız. Özellikle küçük davalarda ve çoğu istidalarda seri ilerleme ve netice sağlamalıyız. Her meselenin duruşmaya, her hükmün istinafa gitmemesi sağlanmalı. Tebliğlerde sağlanan iyileştirmeleri ileriye taşımalıyız. Hüküm sonrası icra aşamalarında gerekirse mevzuatı düzeltmeli, ama uygulanmasını sağlamalıyız. Özellikle aile yuvası hariç gayrimenkul mecburi satışlarında Tapu Dairesi değil Mahkeme eli ile seri işlem yapılabilmelidir. İflas müessesesini çalıştırmak gerekir. Şirket tasfiyelerindeki tıkanıklığa çözüm getirilmelidir. Yapılandırma Yasası’nda yer alan tarihlerin güncellenmesi, ayrıca devlet alacaklarına ve donuğa düşmemişler dahil tüm borç-alacak ilişkilerine şamil kılınması gerekir. Devam eden veya ileriye dönük tüm borç-alacak ilişkileri için faiz hadlerini ve/veya katını sınırlayan Fasıl 150 benzeri bir Faiz Yasası şarttır. Mahkemelere, taraflar arasında imzalanmış veya birinin diğerine imzalatmış olduğu sözleşmeleri veya bazı maddelerini müracaat üzerine denetleme, makuliyet testine tabi tutma veya geçersiz kılma yetkisi verecek yasal düzenlemeye de ihtiyaç vardır. Bir de, genel olarak borçlandırma yapılırken önlem alınıp gerekli teminat yerleştirilmeli, yüksek faizden değil sürümden kazanmak benimsenmelidir.”

“HER YIL BİNLERCE YANLIŞ PARK DAVASI DOSYALANIYOR, BUNLARA HARCANACAK VAKİT VE ENERJİ DAHA CİDDİ SUÇLARA VE ÖNEMLİ KONULARA HARCANMALI”

Mahkemelerin veya avukatların hukuk ve adaletle uğraştıklarını, tahsilatçı olmadıklarını vurgulayan ve bunun bilinmesini isteyen Bedevi şunları da kaydetti:

“Alacak- verecek davalarının haricinde diğer bir yığılma ve geciken alanı da cezai meselelerdir.
Nispeten önemsiz veya basit denebilecek birçok meselede ceza davaları dosyalanıp yürütülmektedir. Örneğin her yıl binlerce yanlış park davası dosyalanmaktadır. Bunlara harcanacak vakit ve enerji daha ciddi suçlara ve önemli konulara harcanmalıdır. Polisin avukat- zanlı görüşmelerine engel olmaması, öncelik vermesi şarttır.”

“İŞKENCENİN, ZORLA İFADE ALMANIN KÖKÜ KAZINMALI”

İşkencenin, zorla ifade almanın artık kökünün kazınması gerektiğini vurgulayan Bedevi, “Polisteki iç disiplin süreci ve cezai işlemler toplum vicdanını tatmin edici şekilde yapılmalıdır. İfade alınırken ses ve görüntü kaydı yapılmalı ve avukatın hazır olduğu bir ortamda yapılmalıdır. Aksi takdirde ifade otomatikman geçersiz kılınmalıdır” dedi.

“ADLİ YARDIM MÜESSESESİ YASA VE DEVLET KATKISIYLA HAYATA GEÇİRİLMELİ, KİMSENİN AVUKAT YARDIMINDAN MAHRUM KALMAMASI SAĞLANMALI”

Ünver Bedevi, şöyle devam etti:

“Adli Yardım Müessesesi yasa ve devlet katkısıyla hayata geçirilmeli, kimsenin avukat yardımından mahrum kalmaması sağlanmalıdır. Ceza davaları, olayın üzerinden çok uzun bir süre geçtikten sonra gelmektedir. Teminat emirleri bazen yıllarca yürürlükte kalmaktadır. Hatta bazen hiç dava gelmeyebiliyor veya beraatla neticelenebiliyor. Bu ve benzeri durumlarda mahkeme müdahale etmeli ve devlet aleyhinde tazminat olmalıdır.”

“ADLİ TIP KURUMU OLUŞTURULMALI... CEZAEVİ KOŞULLARI İYİLEŞTİRİLMELİ”

Ülkedeki hukuk sistemine uygun, tarafsız ve güvenilir bir Adli Tıp Kurumu’nun tam donanımlı şekilde oluşturulması gerektiğini kaydeden Bedevi, konuşmasında cezaevi koşullarına da işaret etti.

“Cezaevi koşullarının iyileştirilip insan hakları ve insan onuruna uygun hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan Bedevi,  şöyle devam etti:

“Mahkumlar cezaevinde geçirdikleri süre zarfında eğitilmeli ve tahliye edildiklerinde kendilerine devlet eliyle ödenekli iş sağlanarak topluma kazandırılmalıdırlar.

Suç işlemiş çocuk ve gençleri şimdiki gibi cezaevine değil, alternatif bir merkeze veya alternatif cezalara ve eğitime sevk etmeliyiz. Sistemin bundan yoksun oluşu kabul edilemez. Gelip geçen Hükümetler bunu görmezden gelmeye daha ne kadar devam edecektir? Genç çocukları, suç işlemiş olmalarına rağmen, ileri suç eğitimi için cezaevine göndermeye daha ne kadar devam edilecek?

Keza mültecilerle ilgili gücümüze göre insani vazifemizi yapmak yerine, tutuklayıp yargılama veya başka toplumlara pas etme içeren uygulamalarımızı etrafımızdaki yangına rağmen daha ne kadar sürdüreceğiz? Bir de kadına ve çocuğa karşı aile içi şiddet olaylarında mağdurları koruma ve suçluları yargılayıp cezalandırma konusundaki tutukluk ne zaman aşılacak? İnsanların yedikleri dayak ve gördükleri şiddet yanlarına kalmakta, izlerini de ömür boyu taşımaktadırlar.”

“KULLANICILARIN VEYA PİYONLARIN ÖTESİNDE UYUŞTURUCUDAN BÜYÜK PARALAR KAZANAN BARONLARIN YAKALANMASI GEREK”

“Uyuşturucuyla ile ilgili olarak artık söz ve nutuk yetersiz kalmaktadır” diyen Bedevi, şunları da ekledi:

“Özellikle genç nesil bu sebeple tükenmektedir. Her kesime, her kuruma, her bireye bu konuda görev düşmektedir. Uyuşturucu imalatının, ticaretinin ve kullanımının etkin bir şekilde denetlenip engellenmesi, bireylerin eğitilmesi ve kullanıcıların tedavi edilmesi gerekir. Geçmiş başarısız uygulamalarımızı revize edip, yeni Denetimli Serbestlik Yasasının düzeltilmesi, altyapısı ve başarısı için elbirliği ile çalışmamız lazım Uyuşturucu kullanıcılarının veya piyonların ötesinde bu işten büyük paralar kazanan baronların artık yakalanması gereklidir. Toplum bunu bekliyor. Bunu başaramayan Polis başarısız polistir.”

“KIBRIS KONUSU... ANLAŞMA OLMALI, OLMAZSA BİLE ÇÖZÜM GERÇEKLEŞTİRİLMELİ”

Konuşmasında Kıbrıs konusunda da değerlendirmelerde bulunan ve baronun buna yaklaşımından söz eden Bedevi, kim ne derse desin ülkedeki mevcut durumun sağlıklı ve sürdürülebilir olmadığını belirtti, “Anlaşma olmalıdır, fakat olmazsa bile çözüm artık gerçekleşmelidir” dedi.

Bedevi, “Kıbrıs Türkü’nün geleceğine dair siyasi belirsizlik, ekonomik sağlıksızlık ve umut eksikliği noktasında baro Kıbrıs meselesinin artık neticelenmesini, Kıbrıs Türkü’nün toplum olarak legal hale gelip bir an önce Avrupa ve dünya yörüngesine girmesini desteklemektedir” dedi.

RUM KEMSİNDEN TEKRAR HAYIR ÇIKMASI HALİNDE TÜRK TARAFININ “AKIBETİ MEŞRU VE TANINMIŞ OLMAK OLMALIDIR”

“Adil ve emniyetli bir çözüm planına Rum kesiminden tekrar hayır çıkması halinde Türk tarafının akıbeti meşru ve tanınmış olmak olmalıdır” şeklinde konuşan Bedevi, uluslararası topluluğun bunu şimdiden kabul ve taahhüt etmesi gerektiğini söyledi,“Bunu ıslarla talep etmeliyiz” ifadesine yer verdi.

Tarafların bunu bilip kabul etmesinin sağlanması gerektiğine de vurgu yapan Bedevi, “Çözüme ulaşabilmenin yöntemi kanaatimce budur” dedi.

Ülke zeminindeki bozuklukların, sakatlıkların artarak devam ettiğini kaydederek, “Özellikle alacak davalarında ve suçlarda öğütülebilmesi veya önlenebilmesi zor artış var. Adalet sistemi bunun ilave sıkıntısını sürekli yaşıyor” diye konuştu.

KKTC’deki ekonominin Türkiye’den gelen para ve memur maaşları üzerine kurulduğunu, üretimin ve ihracatın yok denecek kadar az, turizmin kısıtlı olduğunu söyleyen Bedevi, serbest sektörün ve çalışanlarının kaderine terk edildiğini belirtti.

“EĞİTİMİN YETERSİZ, DENETİMİN YOK DENECEK KADAR AZ OLMASI ÜRKÜTÜCÜ BOYUTTAKİ SOSYAL VE EKONOMİK SORUNLARDANDIR”

Mecliste çıkan yasaların yetersiz olduğunu, ülkede Faiz Yasası bulunmadığını kaydeden Bedevi, şöyle devam etti:

“Yönetimde parti rozetine verilen ehemmiyet ve keyfilik, tükettiğimiz gıdalara güvenmeyişimiz, trafikte yaşadığımız felaketler ve alt yapı eksiklikleri, asbest borularının altımızda durması, hastaneleri yetersizliği, uyuşturucu kullanımının okullara inmesi, bahis, casino ve internet kumarının başını alıp gitmesi, her konuda eğitimin yetersiz, denetimin yok denecek kadar az olması ürkütücü boyuttaki sosyal ve ekonomik sorunlardandır. Tüm bunlara bir de mahkemenin bina, altyapı, araç-gereç, sair ihtiyaç, teknolojik donanım ve bütçe sorunu eklendiğinde adaletin erken ve sağlıklı tecellisi zorlaşmaktadır. ”

“MEDYA MASUMİYET KARİNESİNE RİAYET ETMELİ”

Konuşmasında Bedevi, medyaya da işaret eden ve tüm bunların topluma aktarılmasında önemli bir görev üstlenen medyanın yüksek bir sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini söyleyen Bedevi, “Özellikle masumiyet karinesine riayet edilmesi; toplumun doğru ve sağlıklı bilgilendirilmesini tiraj ve reyting kaygısına tercih edilmemeli” dedi.