“DEFİN İŞLERİ DİN GÖREVLİLERİNİN İŞİDİR”

Cenazelerin karıştırılması olayının ilk olmadığını; geçmişte satın alınan mezar yerlerine de yine farklı kişilerin gömülmesi olayının yaşandığını anımsatan din görevlileri, tüm defin işlemlerinin din görevlileri tarafından yapılmasının önemine dikkat çekti. Ülkede defin işlerinin belediyelerin bünyesinde olması ve Din İşleri Başkanlığı’nın kontrolünde olmamasının yanlış olduğu da iddia ediliyor. İlçe belediyelerine bağlı defin işleri birimlerinde, belediye personellerinin yerine Din İşleri Başkanlığı’nın uhdesinde, din görevlilerinin hazır bulunması ve görev yapması gerektiği vurgulanıyor.

“YAKINLARI ÖLÜ YÜZÜNÜ GÖRMEK ZORUNDA BIRAKILMAMALI”

Cenaze yıkama, defin işleri ve morg işlemlerinde Din İşleri Başkanlığı’nın bir elemanının bulunmasının elzem olduğunu kaydeden din görevlileri, “Ölüye saygı dinimizin en önde gelen konularından bir tanesidir” diyerek, hastane morglarında da teşhis için ailelerin, yakınlarının ölü yüzünü görmek zorunda bırakılmaması gerektiğini vurguladılar ve teşhis olayının yanlışlığına dikkat çektiler.

Rana SARRO

Ülkede defin işlerinin belediyelerin bünyesinde olması ve Din İşleri Başkanlığı’nın kontrolünde olmamasının yanlış olduğu savunuluyor. İlçe belediyelerine bağlı defin işleri birimlerinde, belediye personellerinin yerine Din İşleri Başkanlığı’nın uhdesinde, din görevlilerinin hazır bulunması ve görev yapması gerektiği iddia ediliyor.

Öte yandan, defin işlerinin yanı sıra hastane morglarında da birer din görevlisinin bulundurulmasının şart olduğuna da dikkat çkiliyor.

Detay Gazetesi’ne konuşan din görevlileri, ülkemizde skandal olarak nitelendirilen cenazelerin karıştırılması olayının ilk olmadığını; geçmişte satın alınan mezar yerlerine de yine farklı kişilerin gömülmesi olayının yaşandığını anımsattılar ve tüm defin işlemlerinin din görevlileri tarafından yapılmasının önemine dikkat çektiler.

Cenaze yıkama, defin işleri ve morg işlemlerinde Din İşleri Başkanlığı’nın bir elemanının bulunmasının elzem olduğunu kaydeden din görevlileri, “Ölüye saygı dinimizin en önde gelen konularından bir tanesidir” diyerek, hastane morglarında da, teşhis için ailelerin, yakınlarının ölü yüzünü görmek zorunda bırakılmaması gerektiğini vurguladılar ve teşhis olayının yanlışlığına dikkat çektiler.

Din Görevlileri Sendikası Başkanı Süleyman Çakır, mezarlıkların Din İşleri Başkanlığı’nın malı olduğunu, dolayısıyla Din işlerine ait olması gerektiğini, defin işlerinin de din işleri başkanlığının görevi olması gerektiğini vurguladı. Çakır, defin işlerini yapan elemanların riyakarlı kişilerden oluşması gerektiği üzerinde durdu ve şunları söyledi:

DİN GÖREVLİLERİ SENDİKASI: “EHLİYET SAHİBİ VE RİYAKÂRLI İNSANLAR YAPMALI”

“Ölüye saygı dinimizin en önde gelen konularından bir tanesidir. Ölülerin karıştırılması olayında bir ihmal vardır. Bu görevi yapan insanların ehliyetli ve riyakarlı olması lazım. Yıllardan beri bizim bağırıp çağırdığımız işte budur. Mezarlıkta görevi olan imamlar, ölüleri yıkayan kadın ve erkeğin tümünün bilgili ve çok dürüst olması gerekiyor. Daha önce de aynı konu olmuştu. Mezar yerlerini farklı insanlar satın almış ama farklı insanlar gömülmüştü. Bunların ehliyet sahibi ve riyakarlı insanlar tarafından yapılması gerektiği düşüncesindeyim.”

“TEŞKİLAT YASASI’NIN OLMAMASI CİDDİ BİR EKSİKLİK”

“Teşkilat Yasası’nın olmaması ciddi bir eksikliktir. Mezarlıklar Din İşleri Başkanlığı’nın malıdır. Din işlerine ait olması lazım. Bu işlerin de din işleri başkanlığının görevi olması lazım. Defin işlerinde yalnız din işlerinden bir tane görevli var. Geriye kalan hepsi belediyelerin personelidir. Ve tüm sorumluluklar da belediyelerindir. Benim olmadığım yerde sorumluluğum ve konuşma hakkım olmaz.”

DİN GÖREVLİLERİ BİRLİĞİ: “HERKES YAKININ ÖLÜ YÜZÜNÜ GÖRMEK ZORUNDA BIRAKILMAMALI”

Din Görevlileri Birliği Başkanı Fahrettin Öğdü de, hastanelerin morgunda düzgün bir kayıt tutulsa bu sorunların yaşanmayacağına dikkati çekti ve ailelerin, yakınlarının ölü yüzünü görmek zorunda bırakılmaması gerektiğini vurguladı.

Fahrettin Öğdü, cenaze yıkama, defin işleri ve morg işlemlerinde Din İşleri Başkanlığı’nın bir elemanının bulunmasının elzem olduğunu kaydetti. Din İşleri Dairesi’nin teşkilat yapısının günün koşullarına göre uyarlaması gerektiğini de anımsatan Öğdü, şöyle konuştu:

“YAKINLARININ ÖLÜ YÜZÜNÜ GÖRMEK ZORUNDA BIRAKILMAMALI”

“Ölülerin yıkanması sırasında aile görebilir. Ancak her ailenin görmesi zorunda değildir. Ayrıca hastanelerin morgunda düzgün bir kayıt tutulsa bu sorunlar yaşanmaz. Ailelerin, yakınlarının ölü yüzünü görmek zorunda bırakılmaması gerekiyor.”

“DEFİN İŞLERİ VE MORGDA DİN GÖREVLİLERİ BULUNMALI”

Defin işlerinin olduğu yerde mutlaka en az bir din görevlisinin bulunması gerekiyor. Cenaze yıkama, defin işleri ve morg işlemlerinde Din İşleri Başkanlığı’nın bir elemanının bulunması elzemdir. Belediye işi olarak görülmemesi lazım. Orada aileler ani bir olayla karşı karşıya kalıyor. Dolayısıyla oradaki ailelere dini yönden telkin, psikolojik destek olması için din görevlilerin bulunması, dini boyutuyla teselli etmesi gerekiyor. Bunu belediye görevlileri yapamaz.”

“ÜLKEDE 180-190 DEFİN İŞLERİ BİRİMİ”

“Teşkilat Yasası ile ilgili eylemler yaptık. Yetkili mercilerden çalmadığımız kapı kalmadı. 93 sayılı Teşkilat Yasası eski bir yasa, merkezi sistemli bir yasadır. Kıbrıs’ta 180-190 birim var. Bunların sadece merkezden idare edilmesi zordur. Dolayısıyla ilçelere yönetim ağı yayılarak hizmet verilmesi gerekiyor. Din İşleri Başkanı, kendi kontrolü altındaki görevlilere hükmedemez durumda. Bu çift başlılıktan ötürü yaşanan sorunlar var.”

“260 PERSONEL VAR”

“260 civarı personel var. Bu personelin sadece 5-10 tanesi kadrolu, tüm personel kadrosuz çalıştırılıyor. Bunların sözleşmelerinde, ‘hiçbir gerekçe gösterilmeksizin işinize son verilebilir’ yazmaktadır. Dolayısıyla her an durdurulma korkusuyla bu insanlar görev yapmaktadırlar. Biz Teşkilat Yasası’nı hazırladık ve yetkililere sunduk. Meclis’e getirilmesi ve görüşülmesini bekliyoruz.”