Suna Erden

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Tufan Erhürman, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakerelerde dört başlık altında yönetim ve güç paylaşımı, ekonomi, Avrupa Birliği ve mülkiyetin büyük ölçüde halledildiğini, toprak, güvenlik ve garantiler başlıklarının ise olduğu gibi durduğunu ifade etti. Tufan Erhürman, “Ancak büyük ölçüde halledilen dört başlıkta da birer temel konu hala olduğu gibi duruyor. Bunlardan biri yönetim ve güç paylaşımıdır. Yönetimde dönüşümlü başkanlık konusu henüz halledilmiş değil. Ekonomide ise geçiş dönemi dediğimiz Kıbrıs Türk ekonomisinin genel ekonomiye entegrasyonu konusunda ortak bir mutabakata varılmış değildir. AB başlığı altında da birincil hukuk meselesi olduğu gibi durmaktadır. Bir de mülkiyet bazı nüanslar iki taraf arasında hala çözülmemiştir” dedi. 

BUNDAN SONRA CESARET ŞART 

Açıklamasında Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın açıklamalarına atıfta bulunan CTP Genel Sekreteri Tufan Erhürman, çalışma gerektiren konuların büyük ölçüde bittiğini ifade ederek şunları söyledi: “Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı dedi ki; ‘çalışma gerektiren konular büyük ölçüde bitmiştir. Bundan sonraki konular irade ve cesaret gerektirir’. Ben de buna katılıyorum. Çünkü bu dört başlıkta katedilen mesafe gerçekten çok fazladır. Bunlar işti, yani bir tür hamaliyeydi. İşin hamaliye kısmı bitti. Artık bu noktadan sonra kalan işler bugüne kadar müzakere sistematiği ile çözülebilecek işler değildir.” 

ADRES BELLİ 

Tufan Erhürman çözüm adresinin bundan sonraki süreçte beşli konferans olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Belli ki Sayın Nikos Anastiades’in henüz mutabakata varmadığı konular büyük ölçüde al vere bırakmak için tuttu. Al ver toprak, mülkiyet, güvenlik ve garantiler, AB ekonomi, yönetim ve güç paylaşımı arasında yaşanacak. Ancak bu al verin iki liderin bugüne kadar oturdukları masada olabileceğine çok fazla ihtimal vermiyorum. Esas mesele artık bundan sonra beşli konferansa gidilmesidir. Beşli konferansa gidilirse al ver konusu da halledilebilir. Benim tahminin Cumhurbaşkanı Akıncı’nın New York’ta beşli konferansı zorlamakla uğraştığıdır. Eğer New York’ta beşli konferans yapılacak diye bir işaret çıkarsa gerçekten umutlu bir nokta olur ve bizi ileriye taşır. Ancak bu yönde bir işaret çıkmadıkça artık bu noktadan çok fazla ileriye gidilebileceği kanaatinde değilim.” 

ÖNEMLİ OLAN NİYET 

Müzakere masasında kalan konuların çalışma gerektiren konular olmadığını yineleyen CTP Genel Sekreteri Tufan Erhürman, kalan konuların cesaret ve kararlılık gerektiren konular olduğunu ifade ederek, “Geri kalan konular eğer istenirse 9 günde de çözülebilir. Önemli olan niyettir.2016 yılının sonlarına doğru konular kapatılabilir. Ancak Annan Planı’nda olduğu gibi konunun metne dönüştürülüp referanduma sunulması 2017’nin ortalarını bulabilir. Ancak her iki tarafın da niyeti varsa 2016’nın sonuna kadar konular üzerinde anlaşabilir” dedi. 

TÜRKİYESİZ OLMAZ 

Müzakerelerde tartışmalı olan garantiler konusuna da değinen Erhürman, “Garantilerle ilgili de Türk tarafının pozisyonu net. Bunun değişmesi de zaten mümkün değil. Türk tarafı diyor ki; kendimizi güvende hissetmemizin tek yolu Türkiye’nin garantiler konusundaki yetkisinin devam etmesidir. Sayın Akıncı ve Türkiye’de illaki 1960’taki garanti anlaşmasının noktası virgülü değişmez demiyor. Bu değişir ancak garanti edecek olan Türkiye’dir. Tüm tarafların bunu anlaması gerekir. 

“AKINCI NE DİZ ÇÖKTÜ NE BARIŞ DİLENDİ NE DE TAVİZ VERDİ” 

Müzakerelere liderlik yapan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya Başbakan Hüseyin Özgürgün ve Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş’ın yönelttiği eleştirilere de değinen Erhürman sözlerini şöyle sürdürdü: “ Ben görüşmelerle ilgili tutanakları okuyorum. Akıncı’nın düzenlediği bilgilendirme toplantılarına katıldım. Neler üzerinde anlaşıldığını biliyorum. Sayın Akıncı’ya tam destek veriyorum. Sayın Özgürgün ile Denktaş , ‘Cumhurbaşkanı barış dileniyor, diz çöktü’ diyorlar. Ben de defalarca çeşitli platformlarda sordum. Lütfen benim göremediğim bir şey varsa bana gösterin ve deyin ki; şuana kadar şurada diz çöktü, şurada hata yaptı. Şurada Kıbrıs Türk Halkı’nın çıkarlarına zarar verdi. Görmediysem özür dileyeceğim. Âmâ ben size diyorum ki nerde anlaştıysa hiçbirinde siyasi eşitliğimizi zedeleyen bir şey yok.”