Deniz Abidin

KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel, TÜRK-SEN Başkanı Arslan Bıçaklı ve Kamu- İş Başkanı Sami Dilek, Kıbrıs müzakerelerinde gelinen son durumu değerlendirdi. Kamu- İş Başkanı Sami Dilek, Kıbrıs sorunu görüşmelerinin yıllardır devam ettiğini belirterek, Amerika, AB, Yunanistan, Türkiye ve İngiltere'nin çalışma içinde olduğunu söyledi. Dilek, Kıbrıs sorununda bugüne kadar gelindiğini ve Rum tarafının uzlaşmacı olmadığının belli olduğunu savunarak, çözüme ihtiyaç duymadığını kaydetti. Her dönem referandumun gündeme geldiğine vurgu yapan Dilek, Rum tarafının şımarık tutumlar içinde olduğunu ve AB'ye girdiklerinden dolayı çözüme katkı koyma isteklerinin olmadığını söyledi. Dilek, dünyanın ve lobilerin Rum tarafını desteklediğini ifade eden Dilek, Türk tarafı olarak sıkıntı yaşandığına dikkat çekti. Dilek, toprak ve mülkiyet gibi sorunların hemen çözüm bulacağına inanmadığını belirterek, toplumun da bu noktada bir beklentisinin olmadığını söyledi. Dilek, Amerika, AB, Yunanistan, Türkiye ve İngiltere'nin Kıbrıs'ta çıkan petrol noktasında büyük beklentisi olduğunu belirterek, çıkarların beklemede olduğunu, bu nedenle de Kıbrıs sorunu sürecinin de beklemede olduğunu kaydetti.

Dilek: "Ülke üzerinde oynanan oyunlar devam ediyor"

Dilek, şöyle devam etti, "Kıbrıs'ta bir çözümün olmasını istemeyen iki tarafı da kontrol altında tutarak İngiliz üsleri söz konusudur. Süreç devam ediyor. Herkes kendi bölgesinde rahat, kendi bölgesinde işini, gücünü yapıyor. Günün sonunda ekonomik dengelerde değişiklikler yaşansa da süreç devam ediyor. Ülke üzerinde oynanan oyunlar da devam ediyor. Çözüm,  Kıbrıs Türkleri açısından çok önemlidir. Ancak, günün sonunda bu devlet bizimde KKTC kurulduysa bu topraklara sahip çıkma adına her türlü yatırımı ve olanağı yapmalıyız. Ülke ekonomisi ile birlikte yaşanabilecek ve bu topraklara sahip çıkabilecek bir noktaya gelmeliyiz"

"Ülkenin bütünsel varlığı sıkıntılı"

Dilek, "Tek çözüm bana göre, ülkemize toprağımıza sahip çıkmaktır" diyerek, gelecek için çocuklarımıza güzel bir Kıbrıs bırakmamız gerektiğini vurguladı. Dilek, Kıbrıs'ta siyasi bir çözümün gelecekte o günün şartlarına bağlı olduğunu söyleyerek, "çözüm olmazsa mahvoluruz gideriz" gibi bir anlayışın bir tarafa bırakılması gerektiğini belirtti. Dilek, ülkede kurum ve kuruluşların var olduğunu, ancak iyi idare edilemediklerini belirterek, siyasetin beceriksizliği içinde bir takım süreçlerden geçildiğini dile getirdi. Ülkenin bütünsel varlığının bu noktada büyük sıkıntı içinde olduğunu anlatan Dilek, İngiltere'nin de AB'den çekilmesiyle birlikte AB'nin de fonksiyonlarını yitirdiği anlamına geldiğini kaydetti.

"Dünya kabuk değiştirme noktasına geliyor"

Dilek şöyle devam etti, "AB büyüdükçe pastanın küçüldüğü görülmektedir. Almanya, Fransa'da bana göre çok rahat değildir. Ekonomik olarak sıkıntı içindedirler ve zarar görmüşlerdir. Dünya bir kabuk değiştirme noktasına geliyor. Rum tarafına bakacak olursak ekonomik çöküntü yanında Kıbrıs sorunu çözümü sürecinde sıkıntılı olduklarını görüyoruz. Ekonomik olarak bir toparlanma süreci içindeler. O nedenle bir çözüme şu an uzak görünüyorlar. Çünkü çözümle birlikte ekonomik sıkıntının büyüyeceği hesabını çoktan yapmışlardır. O nedenle günü geçirme adına bir takım açıklamalar yapılıyor. Halkı germeme noktasında oyalama taktikleri içindeler"

Bıçaklı: "İki lider de görüşmelere devam etmeyi sürdürmeli"

TÜRK-SEN Başkanı Arslan Bıçaklı, Kıbrıs konusunun basit bir konu olmadığını belirterek, 40 yıldan beridir sürdürülmekte olan görüşmeler olduğunu kaydetti. Bıçaklı, her iki tarafta bu konunun çözümüne yönelik sıcak bakanlar olduğu gibi bakmayanların da olduğunu söyledi. Bıçaklı, güven artırıcı önlemler denilen veya ikili ilişkilerde zaman zaman bir takım işbirliklerinin iki toplum arasında yapılmakta olduğunu ifade etti. Bıçaklı, Trodos yangınını örnek göstererek, zaman zaman da iki toplum arasında işbirliği yapılamadığını belirterek,  yangında yapılamadı diye Kıbrıs sorununda artık birşey yapılamaz demenin doğru olmayacağını söyledi. Bıçaklı, her konuda birlikte işbirliği içinde olmanın sürece olumlu katkı sağlayacağına dikkat çekerek, sürecin devam etmekte olduğunu ve her iki liderin de görüşmelere devam etmeyi sürdürmesi gerektiğini vurguladı.

"İki toplumun da çözüme ihtiyacı var"

Bıçaklı, şunları söyledi, "Her iki toplum da gelecekleri son noktayı mutlaka halka sunacaktır. Bunda da iki halk karar verecek. Ancak, maalesef Kıbrıs sorununda ilgili taraflar sadece iki toplum değildir. Bizim dışımızda da birçok ülke ilgilidir. Doğal olarak onların da hal ve hareketleri önem taşır. Ben olumlu düşünceden ayrılmak istemiyorum. İki toplum liderinin yaptığı görüşmelerde bir sonuca umarım ki varılır ve 2016 yılı bitmeden kalıcı bir çözüme ulaşılır. Bu küçük adada her iki toplumun da buna ihtiyacı vardır"

"Biz bu filmi çok gördük"

Bıçaklı, her iki liderin de 2016 yılını hedef koyduğuna vurgu yaparak, görüşmelerin de bu çerçevede yoğunlaştırıldığını anlattı. Bıçaklı, 2016 yılı sonuna kadar Kıbrıs konusunda bir şey olmazsa bundan sonra da olmaz yaklaşımına katılmadığını belirtti. Bıçaklı, "Biz bu filmi çok gördük. Denktaş Bey döneminde başlayan süreçte de biz bunu gördük. O yıllarda da bir takım tarihler verildiğini çok gördük. İnşallah 2016 barış yılı olur, ancak olmazsa da her şey biter anlamını taşımaz. Hayat devam ettiği sürece belki de bizden sonraki nesiller bunu devam ettirecektir. Ancak arzumuz, bunu şu andaki iki liderin başarmasıdır. Çünkü, bu iki lider hem Kuzey'deki hem de Güney'deki referandumda evet diyen iki liderdir. Bu da beni olumlu düşünmeye yöneltiyor" diye konuştu.

Gökçebel: "Çözüm bir gerekliliktir"

KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel, Kıbrıs'ta iki toplum arasında birçok konuda yapılamayan işbirlikler üzerinden yapılan siyasi üstünlük taleplerinin her iki liderin temel prensibi haline geldiğini söyledi. Siyasi bir olaydan üstünlük elde etmeyi bir takım önceliklerin önüne konduğunu ifade eden Gökçebel, bunun sıradan insanları ve şövenist, ırkçı kesimleri de yüreklendirdiğini kaydetti. Gökçebel, bunun tasvip edilecek birşey olamayacağını dile getirerek, şunları söyledi:

 "Çözüm, iki toplumun birbirini sevmesiyle veya ilişki kurması sonucu oluşacak birşey değildir. Çözüm bir gerekliliktir. İki topluma da uzun vadede birtakım iyi şeyler sağlayacaktır. Çözüzmle birlikte anlayışta ve işbirliğinde değişme olacaksa bu uzun vadede her iki toplum için de önemli çıkarlar sağlar. Çözümle birlikte oluşacak momenti yakalamak önemlidir. Çünkü Kıbrıs'ta var olan bu statüko sürdürülemez.  Bunun yıkılması tepeden anlaşmalarla başlayan ve samimi işbirliklerine dönüşen süreci kapsamaktadır"

"Bir taraf mutsuzken diğer tarafın mutlu olma şansı yoktur"

Gökçebel, en başından beri müzakerelerin bir maskaralık olduğunu söylediğini hatırlatarak, çözüm iradesinin ortada olmadığını belirtti. Gökçebel, çözüm gerekliliğini toplumların algılamasının olmamasının bile bazı çıkarların ve endişelerin gerisinde durduğunu düşündüğünü söyledi. Çözümün ne kadar gerekli olduğunun mutlaka toplumların boğazına yapışacağına vurgu yapan Gökçebel, dünya konjektöründe veya Ortadoğu'da yaşanan bir hadisenin bile bütünü etkilediğini kaydetti. Gökçebel, "Aynı ülkede yaşayan insanların bir yangını dahi söndürememesi ve işbirliğinin sağlanamaması tamamen bir gerekliliktir. Ve bir zafiyettir. Bunu oluşturmanın yöntemi bu ülkede bir normalleşmenin bir çözüm sürecinin yakalanmasından geçer. Bir ülkede yaşayan iki toplumun bir tarafının mutsuz, çevresi yağmalanmış, kültürü bitmiş ise diğer tarafın mutlu olma şansı yoktur. Çıkarlar ortaktır. Bunu yakalamak için işbirliğine ihtiyaç vardır. Bu toplumsal bir gerekliliktir. Çözüm, hayatın dayattığı bir gereklilik olacağından ulaşılmak zorundadır. Bu şartlar oluşmuş mu? Bana göre müzakereler göstermeliktir. 40 yıldır yapılan görüşmeler nasıl bir çözümün ortaya çıkacağının parametrelerini oluşturmuştur. Diğer kısmı siyasi iradesizliktir" dedi.