Türkiye Dışişleri Bakanlığından, "ABD'nin tarafımıza ilettiği, Menbiç operasyonun ardından herhangi bir PYD/YPG unsurunun Fırat Nehri'nin batısında kalmayacağı yolundaki taahhüdünün bir an önce gerçekleşmesini bekliyoruz." açıklaması yapıldı.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, ABD Savunma Bakanı, Savunma Bakanlığı Sözcüsü, Beyaz Saray Sözcüsü ve DAEŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi'nin Fırat Kalkanı harekatına yönelik kamuoyuna yansıyan beyanlarına ilişkin soruyu yanıtladı.

Fırat Kalkanı harekatının amacının belli olduğuna işaret eden Bilgiç, "Harekat, uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkımız ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı ilkesi çerçevesinde, oradaki terör belası Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını rahatsız etmeyecek noktaya geriletilinceye kadar sürecektir." dedi.

Bilgiç, "Müttefikimiz ABD’nin, Menbiç şehir merkezine yönelik haziran ayında başlayan ve şehrin DAEŞ’tan arındırılması suretiyle tamamlanmış bulunan operasyon öncesinde tarafımıza ilettiği, herhangi bir PYD/YPG unsurunun operasyonun ardından Fırat Nehri'nin batısında kalmayacağı yolundaki taahhüdünün bir an önce gerçekleşmesini bekliyoruz." diye konuştu.

ABD’li yetkililerin Fırat Kalkanı harekatının kapsam ve hedefleri konusundaki beyanları üzerine ABD’nin Ankara Büyükelçisi nezdinde üst düzeyde gerekli girişimin yapıldığını da bildiren Bilgiç, bu tarz beyanların hiçbir şekilde kabul edilemez bulunduğunu ve müttefiklik hukukuyla bağdaşmadığının vurgulandığını kaydetti.

ABD MERKEZ KUVVETLER KOMUTANI VOTEL

ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Joseph Votel, terör örgütü DAEŞ ile Suriye'nin kuzeyinde mücadele eden grupların, kendi aralarında çatışmasını istemediklerini, bu unsurları ayrı tutmaya çalıştıklarını belirterek, "Kürtlerin büyük bölümü, SDG'nin parçası olan Kürt gruplar şu anda Fırat'ın doğusunda. Bize verdikleri taahhütlerine bağlı kaldılar." dedi.

ABD'nin Ortadoğu ve Orta Asya'daki kuvvetlerinin komutanı olan General Votel, Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında, komutasındaki güçlerin faaliyetleri hakkında bilgi verdi ve soruları yanıtladı.

Cerablus'taki Fırat Kalkanı Harekatı hakkında konuşan Votel, Türkiye'nin DAEŞ'e karşı mücadelesinin uluslararası koalisyona çok yardımcı olduğunu belirterek, "Görmeyi istediğimiz şey, ortaklarımızın ve güçlerimizin hepsinin şu anda DAEŞ'e karşı odaklanması." dedi.

"Kürt gruplar Fırat'ın batısına ilerlerse ABD yardımını kaybedecekler mi?" sorusunu cevaplayan Votel, "Bizim tüm gruplara desteğimiz DAEŞ'e karşı mücadele etmelerine bağlı. Bu da böyle olmaya devam edecek. Ortaklarımızın kendi aralarında çarpışmasını istemiyoruz. Bunu önlemeye çalışmayı sürdüreceğiz. Bizim için önemli olan hem SDG'nin hem de Türk ortaklarımızın DAEŞ'e odaklı kalmasını sağlamak." diye konuştu.

Votel, YPG'nin Fırat'ın doğusuna çekilip çekilmediği konusunda, "Kürtlerin büyük bölümü, SDG'nin parçası olan Kürt gruplar şu anda Fırat'ın doğusunda. Bize verdikleri taahhütlerine bağlı kaldılar." ifadesini kullandı.

Terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı YPG öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) sadece Kürtlerden oluşmadığını, Suriyeli Araplar, Türkmenler ve diğer Suriyelilerin de bunun içinde olduğunu söyleyen Votel, örnek olarak Menbiç'te güvenliği sağlaması için bırakılan unsurların özellikle Menbiçlilerden oluştuğunu dile getirdi.

"Destekledikleri Kürt unsurların büyük ölçüde dönmeyi kabul ettikleri yerlere döndüklerini" savunan Votel, "Kürtlerin kalmalarını istediğimiz yerlerde kalmalarının harekat planımızda ilerlememize katkısı olacaktır." şeklinde konuştu.

"İKİ TARAFLA DA ÇALIŞMAK İSTİYORUZ"

Votel, "Türkiye, Kürt gruplara desteğinizi kesmenizi istiyor. Desteklediğiniz gruplar içinde Arapların sayısını artırmak için uğraşıyor musunuz?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Hem Türkiye hem de SDG, DAEŞ ile mücadelemize katkı yapıyor. Türkiye olağanüstü bir rol oynuyor. İki tarafla da çalışmayı sürdürmek istiyoruz. Arapların sayısını artırmak için kesinlikle uğraşıyoruz. SDG, DAEŞ'e karşı etkili bir unsur olduğunu kanıtladı. Diğer unsurların da onlarla hareket etmesini istiyoruz. Bunu teşvik etmeyi sürdüreceğiz."

"ERKEN BAŞLADI" İDDİALARI

Votel, "Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı'na ABD'ye söylenenden erken başladığına" dair iddiaların sorulması üzerine de şunları söyledi:

"Erken başladıklarını söyleyemem. DAEŞ'e karşı Cerablus'a ilerleme kararlarında harekatı destekledik. Askeri liderler fırsat ararlar ve bulduklarında harekete geçerler. Sanırım onlar da bir fırsat gördüler ve hızlıca harekete geçtiler. Biz de destek verdik. DAEŞ'ten başka bir şeye odaklandıklarında desteğimizi çekmek zorunda kaldık. Şimdi o unsurları ayrı tutmaya ve DAEŞ'e odaklı kalmalarını sağlamaya çalışıyoruz."

"Türkiye'den DAEŞ ile Suriye içinde mücadelesini sürdüreceğine dair bir teminat aldınız mı?" sorusu yöneltilen Votel, özel olarak bir teminat almadıklarını, Fırat Kalkanı Harekatı kapsamındaki güçlerin Cerablus'tan sınır boyunca batıya doğru ilerlediklerini gördüklerini söyledi.

Votel, "Bu çok iyi haber. Bize çok yardımcı olacaktır. Önemli olan niyettir. Sahada gördüğüm şey DAEŞ'le mücadeleye çok bağlı oldukları." ifadesini kullandı.

 "TÜRKİYE NEREDE OLDUĞUMUZU İYİ BİLİYOR"

Votel, ayrıca ÖSO ile doğrudan iletişim halinde olmadıkları, iletişimi Türkiye aracılığıyla kurdukları bilgisini aktardı.

Cerablus'tan ayrılan DAEŞ militanlarının nereye gittiği sorusunu yanıtlayan Votel, bu kişilerin batıya ve güneybatıya, El Bab bölgesine ya da Rakka'ya gitmiş olabileceklerini söyledi.

Türkiye'nin YPG'yi hedef alırken SDG'ye destek veren Amerikan özel operasyon güçlerini vurmasına yönelik endişe taşıyıp taşımadığı sorulan General Votel, "Türk güçlerle uzun süredir lokasyonlar konusunda birlikte çalışıyoruz. Nerede olduğumuzu çok iyi biliyorlar. Tabii ki hatırlatabiliriz ama açıkçası Türkiye öncülüğündeki güçlerle koordinasyonumuz ve durumsal farkındalığımız iyi. Bu benim için bir endişe kaynağı değil." karşılığını verdi.