Dernek adına açıklama yapan Niyazi Türkseven, sel felaketinin suçlusunun, orada yaşayan canlılar değil, derelerin belli başlı noktalarda çarpık yapılaşma nedeniyle daraltılması, yapılan yanlış köprüler ve derelere dökülen çöp ve molozlar olduğunu belirtti.

Tükseven, sel felaketinin önüne geçilmesi için, “Çok acil dere kenarlarının yerleşime kapatılarak, kamu yararına istimlak edilmesi; Daha önceden dere kenarına yapılan ve bugün sel felaketinin yaşanmasına neden olan yapıların yıkılması; Hesapsız kitapsız yapılan ve yetersiz olan köprülerin yenilenmesi; Derelerin içerisine dökülen moloz ve çöplerin kaldırılması” gerektiğini söyledi.

Derelerin içini dozerlerle sıyırmanın soruna çözüm olmayacağını vurgulayan Türkseven, “Bu, bir tek katliama neden olmaktadır. Bugüne kadar yıllarca derelere lağım sularının, çöplerin, molozların dökülmesine derelerin içerisine çarpık yapıların yapılmasına seyirci kalanlar şimdi hınçlarını dereden çıkarmaya çalışmaktadır” dedi.

Niyazi Türkseven, şöyle devam etti:

“Dereler gerek barındırdığı canlılar gerekse şehir içerisindeki yağmur sularını şehir dışına çıkaran doğal kanallar olması nedeniyle önemlidir bu nedenle daha 1930 lu yıllarda dönemin İngiliz idaresi tarafından önemi kavrandığından yasa ile koruma altına alınmıştır. Ama ne yazık ki günümüz idarecileri daha bu çağda derelerin önemini kavrayamadığından yasaya rağmen dereleri tahrip etmektedir. Yapılan talan durdurulmazsa sadece derelerin içerisindeki canlılar yok olmayacak onların yaşam alanları da yok olacaktır. Yüzyıllar içerisinde suyun şekil verdiği kayaçlar da dozerlerin paletleri altında ezilecek ve telafisi mümkün olmayan tahribat oluşacaktır. Ayrıca ülkemizin tek tatlı su kaplumbağası olan ve sadece Kanlı Dere’nin Lefkoşa sınırları içerisindeki bölümünde yaşayan Çizgili Kaplumbağa’sı da yok olacaktır”

Derelerin, ‘’Kamu Derelerini Koruma Yasası” na göre koruma altında olduğunu ve dereye kimsenin müdahale etme hakkı olmadığını kaydeden Türkseven, “Derelerin dozerlerle kazılması bu yasaya göre suçtur. Ayrıca dere, Çevre Yasası’na göre sulak alan olarak kabul edilir. Sulak alanlar da koruma altındadır çevre yasasına göre de tahrip edilmesi suçtur. Yine çevre yasasına göre koruma altında olan canlıları öldürmek onların yaşam alanlarını yok etmek suçtur ve cezası vardır. Dere içerisinde yaşayan çizgili kaplumbağa sözde koruma altındadır” dedi.