Fileleftheros “Eide’nin Bavulu Dolu... Birbiriyle Alakalı Yönlerin Paralel Görüşülmesi ve Öneriler Sunulması” başlıklı haberinde liderlerle ayrı ayrı ve ortak görüşmelerde bulunmak üzere bu hafta Ada’ya gelecek olan BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin, Ortak Açıklama’yı “İncil” gibi göstererek, hareket çerçevesini müdahil tarafların önüne koyduğunu yazdı.

Gazete BM’nin hareket şeklinin, son günlerde yapılan dolaylı görüşmelerde netleştiğini belirterek şöyle devam etti:

“1- Kıbrıs sorununun birbiriyle paralel ikişer yönü seçilerek bütün başlıklarını paralel müzakere edecek.  BM yetkililerinin gazetemize söylediklerinden ortaya çıktığı üzere seçim, bir tarafın müzakere etmek üzere öteki tarafın önüne koymak istediği bir başlıkla ilgili olacak. BM yetkilileri müzakerelerin bu yeni aşamasında, geçmişte müzakere edilmemiş olanlar da dâhil, bütün yönlerin bu şekilde görüşüleceğini söylüyor.

2-BM, Sayın Eide ve grubunun köprü kurucu öneri sunmasına müdahil tarafların yeşil ışık yakmasından sonra kendini ‘serbest’ hissediyor. BM bunu, iki tarafın görüşleri arasındaki uçurumu kapatacak fikirler sunmak için iyi bir araç görüyor. Hemen hatırlatalım, BM arşivinde, Downer’ın ekibi tarafından tutulan uzmanlar tarafından hazırlanmış köprü kurucu öneriler içeren belgeler var.  Anayasal konular ve mülkiyetle ilgili o önerilerin temeli, reddedilmiş Annan planı idi. BM’nin denemeden kaçınıp, Aleksander Downer’ın bıraktığı ‘mirası’, o hazır malzemeyi mi değerlendireceği yoksa yenilerini mi hazırlayacağı bilinmiyor.

BM’den kaynaklar, sunulacak önerilerin sözlü olacağında, bağlayıcı olmayacağında ısrar ediyor. Hemen hatırlatalım; ara istasyonunda hakemliği bizim tarafın da kabul ettiği, referanduma götüren 2000’deki prosedür de bu yaklaşımla başlamıştı.”

Prosedürün yeni aşamasının her iki ekseninin de gerek Kıbrıs Türk gerekse Rum tarafı açısından bir dayanıklılık testi olacağına işaret eden gazete şu ana kadarki gidişata bakıldığında “Türk tarafının, Kıbrıs sorununun başlıklarının paralel ve bağlantılı görüşülmesini zorlaştıracağını, BM öneriler sunmaya başladığında da Rum tarafının zorlanacağını yazdı.

“Kıbrıs sorunuyla ilgili prosedürün darboğazında şekillenmekte olanların haricinde, özellikle perde gerisindeki çabaların, bölgede cereyan edenlerden etkilendiği” belirtilen haberde, perde önünde ve gerisinde Kıbrıs sorunundaki ve bölgedeki gelişmeleri etkileyen unsurların,  öncelikler koyduklarını ve yakınlaşmalarda da bulundukları belirtilerek bu görüş şöyle izah edildi:

“Örneğin Washington ve Ankara, ilişkilerindeki krize rağmen, ortak düşmanın, cihatçıların göğüslenmesi arifesinde ‘uygun adım’ düzeninde bulunuyor. Ankara ittifaka çekilmiş olabilir ancak bu katılımını çok pahalıya satmaya hazır görünüyor. Bu, Kıbrıs sorununda da cereyan edecek olanlar açısından dikkate alınması gereken bir unsurdur.”