Özgül Gürkut Mutluyakalı

Organ nakliyle ilgili yasal düzenlemenin ardından yapılan ameliyatlarla bir hasta babasının, bir hasta eşinin, bir hasta da arkadaşının verdiği böbrekle hayata yeniden tutunmanın mutluluğunu yaşıyor.

Cumhuriyet Meclisi’nin 27 Ekim 2014’teki toplantısında oybirliğiyle kabul edilen “İnsan Hücre, Doku ve Organ Nakli ile İlgili Kuralları Düzenleyen Yasa” uyarınca bugüne dek Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde 3 böbrek nakli ameliyatı yapıldı.

Durumları nakile uygun olan böbrek hastalarından 123’ü, çok eziyetli bir süreç olan hemodiyalizle yaşamak yerine organ nakliyle yaşamlarında yeni bir sayfa açtı. Hastalardan 120’si Türkiye’de veya Güney Kıbrıs’ta geçirdikleri böbrek nakli ameliyatlarının ardından çok daha sağlıklı ve kaliteli yaşayabiliyorlar.

Organ nakli ameliyatlarının KKTC’de de yapılmaya başlamasıyla hastalar artık yurt dışında çare aramak zorunda kalmıyor.

Sinsi seyreden ve ilerleyen böbrek hastalıklarıyla mücadelede önemli bir umut kapısı olan organ nakli, KKTC’de ilk kez 28 Temmuz 2015’te yapıldı. 10 yaşından beri böbrek hastası olan Gönyelili 23 yaşındaki Murat Porsnok için babası bir böbreğini bağışladı.

Diyabete bağlı böbrek yetmezliği olan 62 yaşındaki Mustafa Madi’nin imdadına hayat arkadaşı Ayşe Madi yetişmiş. Şimdi ikisinin de yüzü gülüyor.

Ameliyat sonrası halen hastanede tedavisi süren, özel bir şirkette çalışan Serdarlılı 42 yaşındaki Ali Alodalı ise, hayatının bundan sonrasını arkadaşından aldığı böbrekle sürdürecek.

BÖBREKLER…

İnsan vücudunda bel omurunun sağ ve solunda, yaklaşık 150 gram ağırlığında, 12 santimetre uzunluğunda ve 8 santimetre genişliğinde bulunan böbrekler, kanı atıklardan temizleme, su ve tuz dengesini sağlama ve hormon üretimi görevi yapıyor.

Böbreklerin görevlerini yerine getirememesi durumunda vücutta zararlı maddeler, tuz vesu birikerek dengenin bozulması sonucu ortaya çıkıyor. Bu da kalp, akciğer, beyin ve diğer organların görevini yerine getirememesine sebep oluyor.

KKTC’de dünya ortalamasına göre iki kat fazla olan kalıtımsal etkenler yanında böbrek yetmezliğinin nedenleri arasında kontrol altına alınmayan uzun süreli diyabet, fazla tuz kullanımı, yüksek tansiyon, yanlış kullanılan ilaçlar bulunuyor.

MUSTAFA MADİ: “ÜZÜNTÜDEN DİYABET OLDUM”

1954’te Yeniboğaziçi’nde doğan ve öğretmen olan babasını görevi nedeniyle yaşamını birçok yerde sürdüren Mustafa Madi’ye böbrek yetmezliği teşhisi 2009’da konulmuş.

PEYAK’ta çalışırken işsiz kaldığı için üzüntüden diyabet olduğunu anlatıyor Madi... Ardından da böbrek yetmezliği başlamış. 32 yıllık eşi, 2 çocuğunun annesi 53 yaşındaki Ayşe Madi’nin uygun bir donör olduğunun saptanması ise aile için dönüm noktası olmuş.

AYŞE MADİ: “HİÇ AMELİYAT GİBİ HİSSETMEDİM, BİR HAYAT KURTARACAKTIM, ÜSTELİK EŞİMİN HAYATINI…”

Detaylı tetkiklerin ardından 11 Ocak’ta böbreğinin birini eşine veren Ayşe Madi, “Hiç ameliyata girer gibi hissetmedim, bir hayat kurtaracaktım, üstelik eşimin hayatını... O nedenle rahattım” diyor.

Eşinin kısa süre diyalize girdiği o dönemin bile çok acı verici olduğunu vurgulayan Ayşe Madi, 2009’da Dr. Deren Oygar tarafından teşhis konulmasının ardından çok sıkı diyet uyguladıklarını ancak yine de böbreklerin yetersiz kalacağını ve bir gün bu sonuca varacaklarını bildiklerini söyledi.

Mustafa Madi ise, “Ameliyat zor geçti ancak şu anda kendimi rahat hissederim, çok şükür problemim yok, rahatım. Eşim bana dört dörtlük bakıyor. Onun bir parçasını taşımak da ayrıca güzel…” diye anlatıyor duygularını…

“KAN VE ORGAN BAĞIŞLAYIN”

Halka da şu mesajı veriyor:

“Hayat güzel!. Halkımız bunu anlamalı. Hayat kurtarmak istiyorlarsa, organ ve kan bağışında bulunmaları lazım. Kan bağışı ne yazık ki ülkemizde çok az…

Bir insan diyetine dikkat ederse sağlıklı yaşar. En önemlisi düzenli beslenmedir. Düzenli beslenirsen her şeyi başarırsın.”

Mustafa Madi, böbrek nakli öncesinde yaptığı diyetle 25 kilo vermiş; “Canım artık yağlı, tuzlu, tatlı çekmiyor” diyor.

MURAT PORSNOK

KKTC’de ilk böbrek nakli ameliyatını geçiren hasta ünvanını taşıyan 23 yaşındaki Murat Porsnok, daha ilkokuldayken böbrek sorunu yaşamaya başlamış. 10 yaşında da teşhis konulmuş ve 13 yılın sonunda da babasının verdiği böbrekle hayatında yeni bir sayfa açmış.

28 Temmuz 2015’teki ameliyat öncesinde 11 yıllık ilaç tedavisinin ardından geçen yıl marttan itibaren diyalize giren Porsnok, duygularını şöyle anlattı:

“İlk nakil benim. İnsanlar çekiniyorlardı nasıl olacak diye. Ben hiç çekinmedim, bize nakil olabileceğini söylediklerinde hemen onay verdik. Ben böbrek naklinden çok memnunum. Hiçbir ağrım sızım olmadı. Babam da inşaatta çalışır, bir ay sonra işine devam etti. Organ nakli konusunda herkesi biraz daha cesaretli olmaya çağırıyorum. Vericiye hiçbir sağlık sorunu yaratmıyor.”

DR. OYGAR: “BÜYÜK MUTLULUK”

Aynı zamanda Organ Nakli Koordinasyon Kurulu Genel Sekreterliği görevini de sürdüren Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Hemodiyaliz Servisi Sorumlusu Nefrolog Dr. Düriye Deren Oygar, böbrek nakli ameliyatlarının KKTC’de yapılmasının kendileri için büyük mutluluk olduğunu söyledi.

Oygar, Ekim 2014’te Meclis’ten geçen organ nakliyle ilgili yasanın ve Haziran 2015’te onaylanan tüzüğün ardından Sağlık Bakanlığı bünyesinde koordinasyon kurulu oluşturulduğunu anlattı.

Ayrıca “Etik ve Onay, Ruhsatlandırma ve Denetleme” komiteleri de bulunduğunu belirten Oygar, ilk böbrek naklinin 28 Temmuz 2015’te yapıldığını ardından iki nakil daha yapıldığını ifade etti.

Akraba olmayan kişiler arasındaki organ naklinin mutlaka Etik ve Onay Komitelerinden geçtiğini belirten Dr. Deren Oygar, polis ve savcılıktan temsilcilerin de yer aldığı komitelerin gerekli araştırmaları yaptığını kaydetti.

Oygar, organ nakli konusundaki çalışmalar konusunda Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’yle 2 yıllık protokol de imzalandığını belirterek, ameliyatlara bu üniversiteden hocaların da katıldığını bildirdi.

Dr. Deren Oygar, organ naklinin sadece cerrahi bir olay olmadığını; multidisipliner yaklaşım gerektiren bir tedavi şekli olduğunu; öncesindeki uzun süreli hazırlık ve sonrasında uzun süreli takip gerektirdiğini anlattı.

HEDEF TRANSPLANTASYON MERKEZİ

Nakil işlemini hem ürolojinin hem de genel cerrahinin yapılabileceğini; Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ndeki böbrek nakli ameliyatlarını ise ürologların yaptığını bildiren Oygar, ameliyatlara katılan Hacettepe Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Fazıl Tuncay Aki ve ekibinin de katkılarıyla bir transplantasyon merkezi haline gelmenin hedeflendiğini söyledi. Oygar, Hacettepe’den eğitimler konusunda da destek aldıklarını bildirdi.

Oygar, yasanın canlı nakiller yanında kadavradan organ nakline de imkan verdiğini ancak henüz kadavradan nakil yapılmadığını; bunun için “beyin ölümü tanımının” şart olduğunu ifade etti.

BEYİN ÖLÜMÜ EKİBİ… OTOMASYON… ORGAN BAĞIŞINI ARTIRACAK KAMPANYA

Dr. Deren Oygar, kadavradan nakil için beyin ölümü ekibinin kurulması, kadavradan çıkan organın kime verileceğini belirleyen puanlamaya uygun bir otomasyon ve ayrıca halkı organ bağışı konusunda bilgilendirecek ve organ bağışını artıracak bir kampanya gerektiğini vurguladı.

“HAYAT KURTARAN, HAYAT KALİTESİNİ ARTIRAN BİR TEDAVİ”

Otomasyon konusunda çalışmaların sürdüğünü kaydeden Oygar, “Otomasyon hazır olduğu andan itibaren organ bağışı kabul edilecek ve vatandaşlara bu çağrıyı yapacağız ama şimdiden halkı bilgilendirmeye ve bunun insanların hayatını kurtaran, hayat kalitesini artıran bir tedavi olduğunu anlatmaya başlamalıyız” dedi.

Kadavra nakillerinin başlamasıyla kalp, karaciğer, kornea, pankreas ve ince bağırsak nakillerinin de yapılabileceğini anlatan Oygar, canlı nakillere böbrek nakliyle başlangıç yapıldığını söyledi.

340 HASTA VAR… 100’Ü BÖBREK NAKLİNE UYGUN

Dr. Deren Oygar, KKTC’de hemodiyaliz hastası sayısının 180 civarında olduğunu; 40 kişinin de periton diyalizi yaptığını belirtti. Hemodiyaliz hastasıyken böbrek nakli ameliyatı geçiren de 120 hasta bulunduğunu kaydeden Oygar, hastaların çoğunun Türkiye’de, bir kısmının da Güney Kıbrıs’ta nakil olduğunu anlattı.

Oygar, toplamda ise 340 böbrek hastası bulunduğunu; bunların 100 kadarının böbrek nakline uygun olduğunu söyledi.

İstatistiklere göre, toplam diyaliz hastalarının ortalama yüzde 50-70 arasının nakil için bekleme listesine girebildiğini kaydeden Dr. Deren Oygar, bunun nüfusa ve yaşlara göre değiştiğini; birçok hastalık gibi KKTC’de nüfusa göre çok böbrek hastası bulunduğunu anlattı.

“İDRAR TESTİ ÖNERİYORUZ”

Oygar, kronik böbrek hastalığının ilerleyici bir hastalık olduğunu, rakamların şu anda toplumda 34 bin kişinin risk altında olduğunu gösterdiğini belirterek, sinsi bir hastalık olan böbrek hastalığının teşhisinde önemli ipuçları veren, basit ve ucuz olan idrar testini önerdiklerini söyledi.

Deren Oygar, diyabet, hipertansiyon hastaları, ailesinde böbrek hastası olanlar, taş düşürenler, sık idrara çıkanların düzenli böbrek testlerini yaptırmalarıyla hastalığın erken evrede saptanıp önlem alınabileceğini anlattı.

“BÜYÜK MUTLULUK”

Hayatını böbrek hastalarına adayan Dr. Deren Oygar, böbrek nakli ameliyatlarının Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde yapılmasının kendileri için büyük mutluluk olduğunu söyledi.

Yurt dışındaki ameliyatların hastalar için hem maddi, hem manevi olarak sıkıntılı bir süreç olduğunu ifade eden Oygar, nefroloji kliniğinin bölümlerini sürekli geliştirmeye çalıştıklarını; canlı naklin gerçekleşmesinin hekimleri de mutlu ettiğini anlattı.

Oygar, kadavra nakillerle, vericisi, akrabası olmayan insanlara da imkan doğacağını, en büyük mutluluğun da bu olacağını belirtti.

Dr. Deren Oygar, “Bu yolda adım adım yıllar içinde ilerlememiz ve bütün zorluklara rağmen meyvelerini almamız benim için mutluluk verici” diye konuştu.

DÜNYA BÖBREK GÜNÜ… TEMA: “BÖBREK HASTALIKLARI VE ÇOCUK”

Öte yandan Dünya Böbrek Günü nedeniyle Sağlık Bakanlığı; Türkiye Böbrek Vakfı ve diğer bazı sivil toplum örgütlerinin işbirliğiyle 10 Mart’ta “Böbrek hastalıkları ve çocuk” temalı toplantılar düzenleyecek.

Sosyal program halka açık; bilimsel program ise yoğun bakım hekim ve hemşireleriyle diğer ilgili uzman hekimlere yönelik olacak.