“KULLANIM YAYGINLAŞIYOR”: Avukat Dilem Morris, mahkemeye yansıyan davalar dikkate alındığında KKTC’de Sentetik Cannabinoid olan Bonzai türü uyuşturucu kullanımının giderek yaygınlaştığını, ülkede Bonzai kullanım yaşının ise 13’e kadar düştüğünü söyledi

Avukat Dilem Morris, mahkemeye yansıyan davalar dikkate alındığında KKTC’de Sentetik Cannabinoid olan Bonzai türü uyuşturucu kullanımının giderek yaygınlaştığını, ülkede Bonzai kullanım yaşının ise 13’e kadar düştüğünü söyledi.

KKTC’de uyuşturucu ile mücadele noktasında yürütülen çalışmaların yetersiz olduğunu öne süren Morris, “Ülkemizde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı nezdinde çeşitli çalışmaların yapılmakta olduğu ve 2014 yılı sonlarında Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu’nun kurulduğu, komisyonun yoğun bir şekilde çalıştığı bilgimdedir. Ancak ülkemizdeki Bonzai türü uyuşturucu kullanımındaki artış göz önünde tutulduğunda bugüne kadar yapılan çalışmaların yetersiz olduğu inancındayım” dedi.

“İlk kullanımda bağımlılık yapabiliyor”

Avukat Dilem Morris, uyuşturucu maddeler ile ilgili yapılan çeşitli araştırmalar doğrultusunda Bonzai’nin en tehlikeli uyuşturucu maddeler arasında yer aldığını kaydetti.

Bonzai türü uyuşturucu maddelerin ilk kullanımda bile bağımlılık oluşturabildiğini ifade eden Morris, Bonzai’nin ilk kullanımda ölüme bile neden olabildiğini belirtti.

“Tedavi süreci ve yoksunluk”

Dilem Morris, Bonzai bağımlılığı tedavisinde süreç kadar tedavinin akabinde gelebilecek yoksunluk belirtilerinin ortadan kaldırılmasının da önemli olduğuna vurgu yaptı.

Avukat Morris, “Bonzai bağımlılık tedavisinde ilk gerekenin vücudu maddeden arındırıp, akabinde gelebilecek olan yoksunluk belirtilerinin ortadan kaldırılması, tedavi sürecinin ise en az bir yıl devam etmesi gerekliliğidir” şeklinde konuştu.

“Bonzai’ye istedikleri anda, kolayca ve ucuza ulaşabiliyorlar”

Madde kullanımı ile ilgili acil tedbirler alınması gerektiğini ifade eden Avukat Dilem Morris, denetimlerin de arttırılması gerektiğini dile getirdi.

Morris, şunları söyledi: “2014 yılı içerisinde Bonzai tasarrufu ve kullanımıyla ilgili avukatlığını yaptığım özellikle 14 ve 16 yaşında iki çocuk ile ofisimde dava ile ilgili belli süreler geçirdim. Bu çocukların Bonzai ile tanışmalarının kendilerinden yaşça büyük bireylerin aracılığı ile olduğu, Bonzai’yi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nden kolayca, istedikleri anda ve ucuza temin edebildikleri gibi ifadeleri beni çok üzdü. Ülkemizin kanayan yarası haline gelen madde kullanımı konusunda acil tedbirler alınmalı, denetimler artırılmalı, toplum bilinçlendirilmeli, küçük yaşlardan itibaren uyuşturucu madde ve zararları hakkında eğitim verilmeli, sivil toplum örgütleri yaptıkları çalışmalardaki somut çözüm önerilerinin sonuna kadar takipçisi olmalıdırlar. Önce koruyucu, önleyici tedbirler alınmalı, cezalandırma ise son çare olmalıdır.”

“Cezaların arttırılması çözüm değil”

Avukat Dilem Morris, KKTC’de uyuşturucu madde kullanımı ile ilgili kesin istatistiki verilerin bulunmadığı ve 1996 yılında Meclis’ten geçmiş, iç hukuk metni haline gelen “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi”nin tam anlamıyla uygulanmadığını söyledi.

Morris, “Bununla ilgili süratle çalışmaların yapılması gerekir. Özellikle konu çocuklar ve genç bireyler olduğunda konuya daha hassasiyetle yaklaşılmalıdır. Örneğin 17 yaşındaki bir bireyin madde kullanımından dolayı hapis cezası alıp merkezi cezaevine gönderilmesi, cezasını yetişkin bireylerlerle birlikte (yasalarımızın öngördüğü ıslah okullarının bugüne kadar kurulmamış olması nedeniyle ve yasalarımızın açıkça çocuklar ile yetişkin mahkumların bir arada tutulması gerektiğini öngörüyorsa da) aynı ortamda ve şartlarda tamamlayıp çıkması ile sağlığına kavuşacağı, topluma kazandırılacağı inancı bende yoktur” dedi.

Morris, cezaların arttırılmasının da bu konuda çözüm olmadığı ve zaman kaybetmeden rehabilite merkezlerinin kurulması gerektiğini söyledi.

“Devlet gereken yasal düzenlemeleri yapmalıdır”

Uyuşturucu ile mücadele konusunda devletin üzerine büyük görev düştüğünü dile getiren Avukat Dilem Morris, şöyle dedi: “Devletler, çocukların sağlıklı gelişimlerini sağlayacak bir aile ve yaşam ortamı sağlamak, koruyucu ve önleyici tedbirleri almak, bunu engelleyen sosyal, kültürel ve ekonomik koşulları ortadan kaldırmak, çocuklar konusundaki politikaları geliştirmek, zor şartlar altında yaşamını sürdürmek zorunda kalan çocukların istismara uğramalarını engellemek, rehabilite etmek, çocukların sağlık, eğitim, hukuk danışmanlığı gibi konulardan yararlanabileceği koşulları yaratmak ve gereken yasal düzenlemeleri süratle yapmakla mükelleftirler.”

“Islah okulları olmalıdır”

Gelişmiş ülkelerde çocuklar cezaevi veya ıslah evlerine göndermek yerine ıslah okulları tercih edildiğine dikkat çeken Dilem Morris, “Islah okullarında çocukların rehabilitesinin sağlanması, insan hakları eğitimi ve mesleki konularda eğitim verilmesi, suça herhangi bir sebeple dahil olmuş çocukların topluma sağlıklı düşünüp hareket edebilen bireyler olarak topluma iadesinin çok daha rahat sağlandığı görülmektedir” dedi.

Morris, “Devletlerden de bunun sağlanması için gerekli yasal ve idari tedbirlerin alınması istenmektedir. Sözleşmeye taraf devletlerin özellikle eğitim, sağlık, sosyal hizmetler, emniyet güçleri ve adli makamlar tarafından çocukların korunmasından, cinsel sömürü ve istismarının önlenmesinden, madde kullanımı ile ilgili gerekli tedbirlerin alınıp, buna karşı mücadeleden sorumlu farklı organların ulusal ve yerel düzeyde iş birliğini sağlamak için gereken tedbirlerin alınması önemlidir” diye konuştu.