Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Yılmaz Bora, "haklı ve meşru olarak Kıbrıs Türk halkının ezici çoğunluğu ile ilan edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden ve Kıbrıslı Türklerden her türlü maddi ve manevi desteği esirgemeyen Anavatan Türkiye’den asla vazgeçilemeyeceğini" kaydetti.

Bora, 11 yıl Kıbrıs Türk halkının yaşama hakkını elinden almak isteyen ve 52 yıldan beri gayri meşru bir şekilde Kıbrıs Cumhuriyeti’ni silah zoru ve terörle gasp eden haksız bir düşmana “bazıları öyle istiyor” diye asla boyun eğilemeyeceğini vurguladı.

Bora, yaptığı yazılı açıklamada, devletin varlığını hazmedemeyenlere, tutarsız olumsuz ve haksız görüşler ortaya koyanlara halkın itibar etmediğinin aşikar olduğu görüşünü dile getirerek, “Böyle olmakla beraber ısrarla bu menfi görüşlerle halkımızın huzurunu bozmaya yönelik gayretlerinin boşuna olduğunu artık anlamaları gerekir” dedi.

Kıbrıs sorununu kimlerin, neden yarattığının ortada olduğunu ifade eden Bora, Kıbrıs Türk halkının 1878’den sonra adadaki varlığını sürdürerek bugünlere gelebilmesinin bir mucize olduğunu söyledi.

O tarihten sonra Rumların Kıbrıs Türk halkına yönelik yıldırma metotlarına başladığının bilindiğine de dikkat çeken Yılmaz Bora, şöyle devam etti:

“Sebepsiz yere Türklerin öldürülmeye başlanması boşuna değildi. Bizler çok gerilere gitmeyelim. 1 Nisan 1955’de ‘ENOSİS’ amaçlı ‘EOKA’ terör örgütünün açıkça silahlı eyleme başlamasını Kıbrıs Türk halkı hoşgörü ile mi karşılayacaktı? İlk hedeflerinin İngilizlerin ve daha sonra Türklerin olacağını açıkça söylemediler mi? O zaman bugünkü ortamda birkaç yazarın savunduğu görüşlerle hareket edilseydi bahse konu yazarlar ile gazetelerinin bugünkü varlıkları söz konusu olabilir miydi? 1 Nisan 1955’de İngiliz, Rum ve Türk demeden arkadan vurmaya başlayan ‘EOKA’ tedhiş örgütüne dur diyecek bir güç lazımdı. Yani nefsi müdafaa için! Kıbrıs Türk halkını savunmak ve korumak için böyle bir gücün oluşturulması suç mu oluyordu?”

16 Ağustos 1960’da iki halkın siyasi eşitliğine dayalı ve Anavatan Türkiye ile Yunanistan’ın garantör ülkeler olarak yer aldıkları bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilanından sonraki süreci anımsatan Bora, Rumların 21 Aralık 1963’de Kıbrıs Türk halkını Akritas imha planı ile bertaraf etmeye kalkıştıklarını kaydetti.

Bora, 11 yıl Kıbrıs Türk halkının yaşama hakkının elinden alındığını vurgulayarak, Kıbrıs Türk halkının 11 yıl boyunca yaşadıklarına dikkat çekti.

“15 Temmuz 1974 Rum ve Yunan ikilisinin ‘ENOSİS’ amaçlı darbesi karşısında garantör Anavatanımız Türkiye 20 Temmuz 1974’de müdahale etmemiş olsaydı Taşkent, Muratağa, Atlılar ve Sandallar katliamları ile Kıbrıs Türk halkının akıbetinin nereye varacağı belli değil miydi?” şeklinde devam eden Bora, “Bugünkü günkü barış, huzur ve güven ortamını sağlayan ve koruyan Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri ve Güvenlik Kuvvetlerimiz olmasa halimiz nice olur” dedi.

“Bağımsızlığımızı sağlayan ve Kıbrıs’taki varlığımızı sürdürmemizin teminatı olan garantör Anavatan Türkiye’yi bugünkü çıkmazlardan sorumlu göstermeye çalışan zihniyete sahip kişilerin aramızda bulunması esef vericidir” şeklinde devam eden Yılmaz Bora, 1963-1974 yıllarında Türkiye’nin uyarılarının dikkate alınmadığını belirterek sonucun ortada olduğunu söyledi.

Bora, bugünkü ortamda yine Anavatan Türkiye’nin haklı uyarılarının dikkate alınmadığını ifade etti.