Çiğdem Aydın

Kuzey Kıbrıs’ta hızla artan boşanmaların, evlenenlerin sayısını yakalaması ciddi endişeleri de beraberinde getirdi. Diyalog muhabirinin elde ettiği bilgilere göre, geçtiğimiz yıl içinde 850 evlilik gerçekleşti. Buna karşın, 798 çift de boşandı. Boşanma ve evlenme rakamlarının eşitlenmesini değerlendiren uzmanlar, 2014’te boşanmaların, evlilikten daha fazla olduğuna dikkat çekiyor.

Boşanmaların genellikle çiftler arasındaki uyumsuzluk, güven bunalımı, ekonomik nedenler ve aile müdahalesinden kaynaklandığını belirten uzmanlar “evlenmek isteyenler birbirlerini iyice tanıdıktan sonra karar vermelidirler” diyor. 

Birbirlerini yeteri kadar tanımıyorlar…

Gerek ekonomik nedenler, gerekse psikolojik sorunlar ve gerekse evlenen kişilerin birbirlerini yeteri kadar tanımamalarından kaynaklanan sorunlar nedeniyle evlilik kurumu çok kısa sürede yıkılıyor...

İstatistiklere bakıldığı zaman, her geçen yıl artan boşanmaların, evlenenlerin sayısına yaklaştığı görülüyor. 

Diyalog muhabirinin elde ettiği istatistiklere göre, 2015 yılında yaklaşık 850 evlenme gerçekleşirken, 798 de boşanma gerçekleşti. Halbuki; 2009 yılında bin 261 evlenme gerçekleşirken, 669 da boşanma meydana geldi, 2010 yılında bin 354 evlenme, 706 da boşanma gerçekleşti, 2011 yılında bin 344 evlenme, 739 boşanma, 2012 yılında bin 238 evlenme, 803 boşanma gerçekleşirken, 2013 yılında bin 175 evlilik, 818 boşanma meydana geldi, 2014 yılında yaklaşık 800 evlilik gerçekleşti, 829 da boşanma meydana geldi.

Boyra: Toplum yapısı bozuluyor

Diyalog TV’de her Salı akşamı yayınlanan “Hukuk Dosyası” programında evliliklerin boşanma ile sonuçlanmasını yorumlayan Avukat Boysan Boyra, “Hızla evlenip hızla boşanıyoruz” dedi. 

Avukat Boysan Boyra, “Toplumun yapısı bozuldukça, evlenirken kişilerin birbirlerine açık ve net olarak bazı soruları sormayarak, birbirlerini iyi tanıyamadan ve hızlı karar vererek evlenmelerinden dolayı boşanmalar da artıyor” ifadelerini kullandı. 

Boyra, “Boşanan çiftlerin rakamsallığına da bakılınca çiftler en çok evliliklerinin 6. ve 10. yıları arasında boşanmaya karar veriyor ama en çok boşanma 16 yılın üzerinde evli kalan çiftlerde görünüyor” dedi. 

Boşanma oranları ile ilgili bir çalışma yaptığını ve yaptığı çalışmalar sonucu son 10 yıl içerisinde binlerce çiftin boşandığını ifade eden Boyra, bunun hatalı evlilik sayısının fazlalığını gösterdiğini söyledi. Boşanmalara neden olan en önemli unsurun kişilerin birbirini tanımadan ve ne istediğini bilmeden evlenmeleri olduğunu savunan Boyra, doğru yapılmayan seçimlerin mahkeme salonlarında son bulduğunu ifade etti.

Çiftler en çok hangi nedenle boşanıyor?

Boyra açıklamasının devamında şunları aktardı, “KKTC mahkemelerinde boşanma sebebi olarak genelde “şiddetli geçimsizlik” öne sürülerek yapılmaktadır. Bu durum, üst başlık olarak doğru bir sebep olabilir ancak, mahkemelerde esas sebeplerin, yani ailenin mahrumiyetinin ortaya dökülmemesi için davanın esası, şiddetli geçimsizlik olarak yürütülüyor. Olaya daha somut bakacak olursak, benim gözlemlerimde aldatma, cinsel ilişkiden kaçınma, dayak, ağır hakaret, eşini ailesi ile görüştürmemek, anne veya babanın ailedeki asli görevlerinin ihmali, aşırı kıskançlık ve ekonomik bazı nedenler boşanmaların esasını oluşturuyor. Kişilerin kendilerine veya çocuklarına daha fazla zarar vermemeleri esastır. 

“Boşanmaların artması üzücü değil…”

Bana göre boşanmaların artmış olması üzülünecek bir durum değildir. Bilakis kadınların kendilerine olan güveninin ortaya zaman içerisinde çıkmış olmasıdır. Yürümeyen bir ilişki asla sürdürülmemeli. Her bireyin kendi yaşam deneyimlerini istediği gibi yaşaması taraftarıyım. Belki sosyologlar kızacak ama boşanmaların artışı daha sağlıklı bir toplum yetiştirildiğini gösteriyor diye düşünüyorum. Hastalıklı birlikteliğin ne topluma ne de bireylere bir faydası yoktur. Benim kanaatimce, kadınlar günümüzde daha fazla boşanma davası açan taraf halini aldı. Artık kadınlar boşanma eyleminden depresyona girmiyor ve daha güçlü oluyorlar.” 

“Gerçek nedenler davalara yansımıyor…”

Meslek hayatı boyunca boşanmak isteyen onlarca çiftin davasını üstlendiğini ve boşanma sürecinde yaşanan birbirinden ilginç birçok olaya tanık olduğunu söyleyen Boyra, gerçek boşanma sebeplerinin davalara yansımadığını belirterek, “aldatıldığı ya da şiddet gördüğü için boşanmak isteyenler bu gerekçeleri saklıyor ve başka nedenler öne sürüyor” dedi. Toplumun ayıplayacağı şeylerin boşanma davalarından uzak tutulduğunu kaydeden Boyra, aldatılan kişinin bunu çevresinden sakladığını ve başka nedenler öne sürdüğünü ifade etti.

Beyoğlu: Çocuğunuzu taraf olmak zorunda bırakmayın

Öte yandan boşanmış ailelerin çocuklarına yaşanan bu durumun nasıl izah edilmesi ve çocuklar üzerindeki etkileri noktasında görüşüne başvurduğumuz Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Erdem Beyoğlu, çocuklarda en çok görülenin duygusal dengesizlikler olduğunu belirtti ve ekledi, “Çocuklarınıza yalan söylemeyin, birbirinizi suçlamayın, çocuğunuzu taraf olmak zorunda bırakmayın.” 

Duygusal dengesizlikler gözleniyor…

Erdem Beyoğlu da boşanma süreci ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda sorunların temel kaynağının eşlerin duygusal davranışları olduğu ve evliliğin niteliği, sosyo ekonomik koşullar gibi nedenlerin ise etkisinin daha az olduğunu saptandığını söyledi. 
Mahkemeye başvuru ve mahkeme kararı evrelerinde strese bağlı olarak sıklıkla ebeveynlerde duygusal dengesizlikler ve öfkelenmeler gözlendiği ifade eden Beyoğlu, “Ancak boşanma sonrasında daha düzenli ve kararlı bir yapıya geçtikleri saptanmıştır” dedi. 

“Çocuklar bir gün bırakılacağını düşünür…”

Beyoğlu ayrıca şu açıklamalarda bulundu, “Boşanma ebeveynler üzerinde stres yaratmakta ve onları olumsuz etkilemektedir. Bu çocuk ve ergenler için de geçerlidir. Özellikle çocuklar bir gün kendisinin de bırakılacağını ve terk edileceğini düşünür. Beslenme, barınma, giyinme gibi yaşamsal alanlarda sorunlarla karşılaşabileceğini düşünüp korkar. En çok gördüğümüz  problem ise ebeveynlerin iletişim yönetimi ile ilgili  olarak yapmış oldukları hatalardır. Aileler  mutlaka boşanmış olsalar dahi kurallar koymalıdırlar ,koyamadıkları ve koymak istemedikleri gibi çocuklara olması gerekenden daha fazla  hediyeler alırlar ve çocuklar anne ve babalarını birer  noel anne veya noel baba gibi görmeye başlar. Bu durum da sağlıklı bir durum değildir. 

“Çocuklara boşanma net bir dille anlatılmalı”

Burada biz uzmanlar genellikle boşanmış veya boşanmak üzere olan ailelere önerimiz kendi dengelerini kurabilecek bir yaşam düzeni kurmaları anne ve babanın ağırlığını gösterebilecekleri bir düzen kurmalarıdır. Bir araya gelmeseler dahi iletişim halinde olmaları gerekmektedir. İş resmiyete döküldüğü zaman çocuklarına boşanacaklarını sade ve net bir dille gerçeği anlatmaları gerekmektedir. Çünkü çocuk büyüyünce yanıtları arayacak ve kendince gerçek yanıtları bulacaktır işte o aman çelişen bir cevap çıkarsa güven eksikliği söz konusu olur. Yalın ve sade bir şekilde anlatılmalı fakat burada “beni aldattı ve boşandık” gibi açıklamalar da yanlıştır bunun yerine “anlaşamadık ve ayrılmak zorunda kaldık bu şekilde daha mutlu olacağız” demek doğrudur, çünkü kişilerin birbirlerini aldatmaları çocukların sorunu değildir ve çocuklar da bir taraf değildir. Çocuk tercih yaptırılmak durumunda bırakılmalıdır. Çocuğu kimin haklı olduğu önemli olmamalıdır çocuk bu açıdan asla taraf bırakılmamalıdır.” 

Erkal: Sıkıntı çocukluktan başlıyor… 

Uzman psikolog Deniz Erkal ise boşanmaların artışının pek çok etkene bağlanabileceğini belirtti. Erkal, klinik çalışmalarında ağırlıklı olarak, çiftleri en çok yoran problemlerin başında iletişimin geldiğini belirtti. Çoğu zaman başımıza gelen olaylar değil o olaylarla nasıl başa çıkmaya çalıştığımız önemlidir diyen Erkal, “Boşanan ya da ilişkisini yıpratan çiftlere baktığımızda bu çiftlerin boşanmayan çiftlere göre daha fazla kötü yaşam olayı yoktur. Ancak bu çiftler başlarına gelen kötü olaylarla iyi bir şekilde baş edemezler. Yani, ilk sıkıntımız kötü iletişim becerileri” dedi. 

Deniz Erkal boşanma nedenleri arasında, maddi problemler, taraflardan birinin sorumluluk duygusunun yetersiz olması, sadakatsizlik olduğunu belirtti. 

“KKTC'de aileler çok koruyucu bir şekilde çocuklarını yetiştirdikleri için kişiler bağımsızlık duygularını kazanamıyor ve bireyselleşemiyor” diyen Erkal, bu nedenle de aileden bağımsız olamayan kişiler evlilikte de uyum sorunu yaşıyorlar” dedi.