Özlem Çimendal

Uzman Sosyolog ve Aile Danışmanı Ayça Kurnaz, her yıl artış gösteren boşanmaların ana nedeninin şiddetli geçimsizlik olduğunu, bunun nedeninin de çiftlerin birbirinin yeterince tanımadan aldıkları evlilik kararı olduğunu ifade etti. Kurnaz’ın 2013-2014-2015 yılları içerisinde mahkemeler tarafından boşanmayla sonuçlanan davaları esas alarak yaptığı değerlendirmeye göre en dikkat çekici ve birinci sırada yer alan neden “şiddetli geçimsizlik”.

Geçmişte daha uzun yıllar evli kalan çiftler bugünlerde neden kalamıyorlar?

“Geçmişte daha uzun yıllar evli kalan çiftler bugünlerde neden kalamıyorlar?” sorusunun cevaplanmasıyla sorunun kaynağına inilebilineceğine dikkat çeken Kurnaz,  “Bu sorunun birçok nedeni var, birkaç nedene bağlı kalmak, bu sorunu sığ olarak görmemize neden olur. Evlilik yemininde ‘iyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta’ diyorlar ve her türlü koşulda birbirlerinin yanında olacağına söz veren çiftlerin, bazen 3 ay sonra, bazen 1 yıl sonra, bazen daha uzun yıllar sonra, evlilik sarayında başlayan hikâyeleri Aile Mahkemeleri’nde son buluyor” şeklinde konuştu.

İki tarafın rızasıyla sonuçlanan ayrılıklar

2013-2014 ve 2015 mahkeme verileri incelendiğinde boşanmalarda her geçen yıl artış olduğunun görüldüğünü söyleyen Kurnaz, “Mahkemeye sunulan boşanma nedenlerine bakıldığında ise en fazla görülen neden olarak ‘Evlilikleri en az bir yıl sürmek koşuluyla bir taraf öteki tarafın davasını kabul etmişse’ gibi bir ifadenin olduğunu görüyoruz. Bu ifade bize boşanmaların büyük bir kısmının anlaşarak yapıldığını ve boşanma nedeni olarak herhangi bir neden ileri sürmediğini göstermektedir. Anlaşarak ayrılan çiftlerin genellikle birbirleriyle anlaşamadıkları, geçimsizlik yaşadıkları için birbirlerini ikna ederek boşanma yoluna gidebildikleri görülmektedir. Başka bir ifadeyle bu çiftler neden anlaşamadıklarını açıklamak yerine, anlaşarak ayrılmayı tercih etmişlerdir. Bu neden sonrasında gelen boşanma nedeni ise ‘şiddetli geçimsizlik olup’ bu da birçok evliliği bitiren bir nedendir. Peki nedir bu ‘şiddetli geçimsizlik’? Ve neden anlaşamıyoruz?” sorularının tarafların ve herkesin kendisine sorarak cevap aramasının durumu özetleyebileceğini ifade etti.

Karakter farklılığı

Boşanmanın nedenlerinden birinin “yanlış tercih veya mizaç farkı” olabildiğine değinen Kurnaz, “Kişilik olarak birbirlerine uygun olmayan, aynı zevkleri paylaşmayan çiftler ya birbirlerini yeteri kadar tanımadıkları ya da ‘değişir’ düşüncesiyle evlilik kararı alabildikleri görülmektedir. Ama maalesef kimse değişmiyor ve bu ümitle evlenen çiftler, ortak bir yaşam alanı paylaşamadıkları için boşanabiliyor” dedi.

Ailelerin ve çevrenin baskısı

Çiftlerin birbirini yeteri kadar tanıyamama” noktasında devreye ailelerin girdiğini anlatan Kurnaz, “Aileler çevre ve kültürel baskılardan dolayı gençlerin yeteri kadar birlikte zaman geçirmelerine izin vermiyor ya da nişanlanmak kaydıyla izin verebiliyor. Bu durumda bırakılan gençler ise erken kararlar verip bilmedikleri ve tahmin etmedikleri bir yolda kendilerini yalnız ve mutsuz bulabiliyorlar. Yani bir başka sebebimiz ‘toplum baskısından ve aile baskısından kaçmak’ için evlilik kararı verilebiliyor. İnsan değişen bir varlık. 20 yaşındaki bir gencin beklentileri ile aynı gencin 30 yaşındaki beklentileri çok farklıdır. Bu yüzden erken yaşlarda yapılan evliliklerde bireylerin beklentilerinin değişip farklı yönlere gitme ihtimalleri daha yüksektir” şeklinde konuştu.

Olumsuz yaşam koşulları ve stres

Boşanmaların başka bir nedeninin de modernleşen dünyada gelişen teknolojiyle de beraber stres faktörlerinin artması ve bireyin ‘tahammül seviyesinin çok düşmesi” olarak dile getiren Kurnaz, “Evlilikle beraber sadece kendinden sorumlu olan birey, bir ailenin sorumluluğunu almakta ve bazen bu sorumluluk altında ezilebilmektedir. Özellikle ailelerin çocuklarını fazla korumacı büyütmeleri ve almaları gereken sorumlulukları zamanında vermemeleri bunun en büyük nedenidir. Yani ‘ailelerin çocuklara yeterli sorumluluk vermemesinden dolayı’ evlilik sorumluluğunun altında ezilen kadınlar ve erkekler yüzünden evlilik sona erebilmektedir. Bütün işi ve sorunları ailesi tarafından çözülmüş bir birey aile sorumluluğunu kolay kolay kabullenemez, kaldıramaz ve bu onun suçu değildir. Bu yüzden aileler zorluk çekmemeleri için çocuklarının sorumluluklarını kendi üzerlerine almamalı ve çocuklarını ‘gerçek hayata’ hazırlamalıdırlar. Aksi takdirde sağlıklı ilişkiler, sağlıklı evlilikler ve sağlıklı aileler kurulamaz” ifadelerini kullandı.

Sosyal medyanın ilişkilere yansıyışı

Gelişen teknolojiyle beraber internet ve sanal ortamların insan hayatında çok fazla yer almasının da insanların gerçek ilişkilerine yeteri kadar önem vermesinin önüne geçtiğini de savunan Kurnaz, “Aile ile geçirilecek zamanın internette sanal ortamda geçirilmesiyle aile ilişkilerinin bozulmasına neden olmaktadır. Yeteri kadar zaman geçiremeyen çiftler birbirlerinden uzaklaşmakta ve ilişkileri bozulabilmektedir.

Ailelerin ve çevrenin evliliklere olan müdahalesi

Gene benzer bir sebep olarak ‘ailelerin ilişkilere ve evliliklere fazla karışması’ da sorunların daha da büyümesine ve çözülmez bir hale girmesine sebep olmaktadır. İlişkiyi yaşayan kişiler sorunlarını sağlıklı iletişim kurarak çözmeye çalışmalı, çözemedikleri noktada ise aile danışmanlarından destek almalıdırlar. Ailelerin sorunlara karışması kimi zaman olumlu sonuç verirken, çoğu zaman objektif yaklaşılamadığı için sorunların büyümesine neden olur” diye konuştu.

Kadının ekonomik özgürlüğünü kazanması

Boşanmaları arttıran başka bir neden olarak “kadının iş yaşamına girmesi”nin de sayılabileceğini anlatan Kurnaz, “Daha önceleri ekonomik bağımsızlığı olmayan kadın mutsuz olsa dahi evliliği sürdürmek zorunda iken, bu bağımsızlığı kazandıktan sonra boşanmaya daha kolay karar verebilmektedir. Bunun yanında boşanmayla ilgili toplumsal baskının bir nebze de olsun azalması da toplum uğruna evli kalan çiftlerin ayrılma yolunu seçmesinin başka bir nedenidir” dedi.