Türkiye Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Kıbrıs meselesinin yakın zamanda çözüme kavuşmasını ümit ettiklerini belirterek, içinde bulundukları zamanı; “Kıbrıs sorununun çözümlenebileceği en uygun zaman dilimi” olarak nitelendirdi.

Bozkır, “Kıbrıs sorunu, Suriye krizinden, Ukrayna veya Filistin probleminden daha çözümlenebilir durumda. Kıbrıs meselesinin bu yıl çözüme kavuşturulduğunu görmeye yönelik gerçek bir şans var” ifadesini kullandı.

Türkiye AB Bakanı Bozkır, ABD temasları kapsamında başkent Washington’daki düşünce kuruluşu German Marshall Fonu’nda, “Türkiye, AB ve Ötesi” başlıklı konuşma yaptı.

Tarihi boyunca birçok zorlukla mücadele eden AB’nin son dönemde avro, sığınmacı krizi ve terör tehdidi gibi üç önemli sorunla yüz yüze bulunduğunu anlatan Bozkır, bu sorunların, birliğin temel unsurları arasında yer alan barış, refah ve güvenlik noktalarında halkın güvenini sarstığını dile getirdi.

Sığınmacı sorununun birliğin temel çekirdeklerinden olan “sınırlar içinde özgürce dolaşma seyahatini” tehdit eden bir hal aldığını vurgulayan Bozkır, AB’nin mülteci krizinde ortak tutum sergilemekten uzak durduğunu kaydetti.

Bozkır, AB’nin mülteci sorunuyla baş edebilmede başarısızlığa uğraması durumunda Schengen sisteminin çökebileceğine işaret etti.

Bakan Bozkır, Türkiye-AB ilişkilerinin son dönemde yeni bir başlangıç yaptığının altını çizdi.

Geçtiğimiz yıl sonunda “Ekonomik ve Parasal Politikalar” faslının açıldığını hatırlatan Bozkır, Türkiye’nin tam üyeliğinin gerçekleşmesi halinde birliğe sunacağı katkıları anlattı.

“Türkiye’nin AB’ye üyeliği hem Türkiye hem de AB için ‘kazan kazan’ olacaktır” diyen Bozkır, müzakere sürecini başarıyla tamamlamak için çalışmalarını, bu yoldaki reformlarını sürdüreceklerini kaydetti.

SURİYE’DE GÜVENLİ BÖLGE OLUŞTURULMASI

Bozkır, konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

Bir soru üzerine Bozkır, Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara kucak açılmasında önemli bir rol oynadığını dile getirdi. Türkiye’de şu anda 2,6 milyon sığınmacının yer aldığı, devletin de bu insanlar için bugüne kadar yaklaşık 10 milyar dolar harcama yaptığı bilgisini veren Bozkır, şiddetten kaçanlara Türkiye’nin kapısının açık olduğunu ifade etti.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in halkının isteklerine kulak vermek yerine babasının kurallarını vurgulayarak yanlış bir adım attığını belirten Bozkır, bugünkü terörizm, güvenlik, sığınmacı sorunlarının temelinde Esed’in takip ettiği çizginin etkisine işaret etti.

Bozkır, halkına zulmeden Esed’in gitmesi gerektiğini en başından beri Türkiye’nin ısrarla söylediğini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gitmesi gerektiğini dile getirdik çünkü eğer Esed kalırsa bu Frankenstein’ın neden olduğu sorunlar da bizimle olacak. Bombalamalardan, ölümlerden, terör saldırılarından kaçan sığınmacılar, eğer o görevde kalırsa ülkelerine geri dönmeyecek çünkü insanlar onun, Esed’in politikalarından kaçtı. Esed’in görevinden ayrılması, Suriye içinde güvenli alanlar oluşturulması gerekliliğini anlattık, dolayısıyla da ülkelerini terk eden insanlar için evler, şehirler kurabileceğimizi ve bu insanları oralara taşıyabileceğimizi ifade ettik. Eğer bunu yapmazsak, sığınmacı sayılarının artacağını vurguladık.”

Güvenli bir bölgenin inşa edilmesinin öneminden söz eden Bozkır, “Eğer çatışmalar devam ederse, Halep düşerse, yaklaşık 1,5 milyon insanı sığınmacı ya da göçmen olma riskiyle karşı karşıya kalacak. Daha kötüsü de olabilir, 3,5 milyon insan güneye veya kuzeye gitmek için harekete geçebilir. Bu, güvenli bölgenin niçin oluşturulması gerektiğinin izahıdır” diye konuştu.

KIBRIS SORUNU

Bozkır, bir soru üzerine Kıbrıs meselesinin yakın zamanda çözüme kavuşmasını ümit ettiklerini söyledi.

İçinde bulundukları zamanı, Kıbrıs sorununun çözümlenebileceği en uygun zaman dilimi olarak nitelendiren Bozkır, “Kıbrıs sorunu, Suriye krizinden, Ukrayna veya Filistin probleminden daha çözümlenebilir durumda. Kıbrıs meselisinin bu yıl çözüme kavuşturulduğunu görmeye yönelik gerçek bir şans var” ifadesini kullandı.

Bozkır, sorunun iki bölgeli, iki toplumlu ve siyasi eşitliğe dayalı bir çözüme kavuşturulmasını arzuladıklarını söyledi.