Özkan Yorgancıoğlu’nun başbakanlık yaptığı dönemde BRTK Yönetim Kurulu’ndan keyfi bir şekilde görevden alınan Hasan Hançerli, dönemin CTP-BG – DP-UG hükümetine dava açmış ve alınan ara emri sayesinde görevine devam etmeye hak kazanmıştı.

Ancak hükümetlerin değişmesi ile UBP-DP hükümeti yeni bir karara imza atarak Hasan Hançerli’yi yine görevinden aldı. Ara ermine rağmen yapılan bu görevden almayı, Hançerli’nin avukatı Serkan Mesutoğlu’na sorduk. Mesutoğlu, bu olayı tam bir fiyasko olarak nitelendirdi.

SORU: BRT YÖNETİM KURULU ÜYESİ HASAN HANÇERLİ’NİN GÖREVDEN ALINMASINI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

MESUTOĞLU: Müvekkilim Hasan Yıltan Hançerli’nin görevden alınmasını hukuk devleti ilkesi açısından tam bir fiyasko olarak nitelendiriyorum. Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz sene, CTP BG – DP UG hükümeti döneminde hükümet bir karar alarak Hasan Yıltan Hançerli’nin BRTK yönetim kurulu üyeliğine son vermişti. Hükümetin aldığı bu kararın hukuka aykırı olduğu iddiasıyla Yüksek İdare Mahkemesi’nde bir dava açmıştım.

Bu davanın açılmasındaki en büyük neden hükümetin aldığı kararın gerekçesiz olmasıydı. Çünkü hukuk devleti ilkesinin geçerli olduğu bir yerde kararlar gerekçesiz bir şekilde alınamaz. Ne var ki, CTP BG – DP UG hükümeti, BRTK Yasası’nda bir yönetim kurulu üyesinin hangi gerekçelerle görevden alınabileceği yazmasına rağmen, hiçbir gerekçe göstermeksizin Hasan Bey’i görevden aldı. Bu anlayışın adı “ben yaparım olur” anlayışıdır. Açtığımız dava aslında göreve gelen siyasetçilerin “ben yaparım olur” anlayışına karşı açılmıştı.

Nitekim açtığımız davada CTP BG – DP UG hükümetinin aldığı kararın yürütmesini durdurmuştuk. Böylece müvekkilim Hasan Yıltan Hançerli, dava sonuçlanıncaya kadar BRTK Yönetim Kurulu üyeliğine devam edebilecekti.

Bu bir sene içerisinde davamız ilerledi ve Haziran ayı içerisinde davanın esasıyla ilgili karar verilebilmesi için duruşma günü verildi.

Ancak geçtiğimiz hafta içerisinde, bir süre önce göreve gelen UBP – DP UG hükümeti, davamızı ilgilendiren yeni bir karar aldı ve bu kararla Hasan Yıltan Hançerli ikinci bir kez görevden alındı. Üstelik alınan karar CTP BG – DP UG hükümetinde olduğu gibi yine gerekçesiz bir karardır. BRTK Yasası, görevden alma gerekçelerinin neler olabileceğini yazmasına rağmen şimdiki hükümet, CTP BG – DP UG hükümeti gibi karar alırken tenezzül edip de gerekçe sunmadı.

SORU: HÜKÜMETLERİN YASALARA KARŞI GELDİĞİNİ Mİ DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

MESUTOĞLU: Üzülerek söylüyorum ki bu ülkede hukuk devleti ilkesini tanımayan yerleşmiş bir siyasi gelenek vardır. Düşünün Hasan Bey’i ilk olarak görevden alan hükümet CTP BG –DP UG; ikinci defa görevden alan hükümet ise UBP – DP hükümeti… Yani 3 farklı partinin oluşturduğu iki farklı hükümetten bahsediyoruz. Ama Hasan Yıltan Hançerli’nin BRTK yönetim kurulundan alınma kararına bakınca üçünün de hukuka bakış şeklinin aynı olduğunu görüyoruz. Yani keyfi kararlar alan, hukuku takmayan, gayri yasal bir anlayıştan bahsediyorum burada.

Ben ciddi anlamda siyasetçilerimizin bir çoğuna “hukuk devleti ilkesi nedir?”, “anayasa nedir?” “yasa nedir? adalet nedir?” gibi dersler verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Anayasamızda açık açık yazmaktadır: K.K.T.C. hukukun üstünlüğü ilkesine dayalı bir cumhuriyettir. Görevde olan bakanlar anayasamızda yazılan ilkelere uymak zorundadırlar. Kimsenin, özellikle de seçilmiş kişilerin, hukuku çiğneyerek kararlar alma gibi bir lüksü olmamalıdır bu ülkede. Bu ülke yönetenlerin aile çiftliği değildir. Hukuk devleti dediğimiz ilke sadece vatandaşların hukuk kurallarına uymasını değil daha da önemlisi yönetenlerin kurallara uymasını öngören bir ilkedir.

SORU: DAHA ÖNCE ALINAN BİR MAHKEME KARARI VARDI, ŞİMDİ NE OLACAK?

MESUTOĞLU: UBP DP UG Hükümetinin, Hasan Yıltan Hançerli’yi BRTK yönetim kurulu üyeliğinden alma kararı hukuka aykırıdır. Gerekçesizdir; keyfidir. Üstelik Hasan Yıltan Hançerli’nin BRTK Yönetim Kurulu üyeliği ile ilgili Yüksek İdare Mahkemesi’nin gündeminde bir dava devam etmektedir. Hal böyleyken, UBP DP hükümetinin müvekkilim Hasan Bey’i gerekçesiz bir şekilde görevden alma kararı vermesi Yüksek İdare Mahkemesi’nin daha önce aldığı ara emri kararını ve şu an huzurundaki davayı dikkate almamaktır. Eğer bir hükümet, mahkeme kararlarını dikkate almadan tasarruflarda bulunursa o zaman o kararların değeri erozyona uğrar. İnsanımızın mahkeme kararlarına, adalete olan inancı azalır. Hükümet bu nedenle sorumlu davranıp aldığı kararı gözden geçirmelidir.

Ayrıca, göreve gelen hükümetlerin keyfi ve gayri yasal aldıkları kararlarla Başsavcılık’ı da gereksiz yere meşgul ettiklerini düşünüyorum. Başsavcılık, yani ülkenin Hukuk Dairesi, siyasetçilerin aldıkları keyfi ve gayri yasal kararların savunculuğunu yapmak zorunda olduğu bir kurum değildir. Hiç kimsenin Başsavcılık’u keyfi kararların savunculuğunun yapıldığı bir devlet kurumu yapmaya hakkı olmadığını düşünüyorum.

İdare, hukuka aykırı bir şekilde aldığı kararı her zaman geri alabilir. Bu gerçeği ve yukarıda saydığım tüm nedenlere dayanarak Bakanlar Kurulu’nunun aldığı kararı gözden geçirmeye ve geri almaya davet ediyorum. Aksi takdirde, Bakanlar Kurulu aleyhine ikinci bir kez dava açmak ve ikinci bir kez aldıkları gerekçesiz ve keyfi kararın yürütmesinin durdurulması için talepte bulunmak durumunda kalacağım. (Kaynak: Haber Kıbrıs)