8 Mart Dünya Kadınlar günü kutlu olsun!

Kadının özgürlük mücadelesi, yüzyılın en temel gündemi haline gelmiş olsa da kadınlara yönelik şiddet bir türlü son bulmuyor. Emekçi ve ezilen kadınların büyük bedeller ödeyerek bugüne kadar getirdikleri kadın mücadelesi şehirli kadının yaşam alanını genişletse de, taşrada yaşayan kadın yüzyıllar önceki sorunlarıyla boğuşmaya devam ediyor.

Ezilen, duyguları ve kimliklerini bastırmak zorunda kalan, canı yakılan, şiddete maruz kalan, koca dayağını yaşayan, ayrılma gibi bir kararı alma yetkisi olmayan, horlanan, sesi kısılan kadın derdini, sadece kocasına değil, kendi ailesine bile anlatamıyor. 

Kıbrıs’ta kadın olmak, dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan kadınlara göre daha şanslı olmak demek ama Lefkoşa Surlariçi’nde kadın olmak hayli zor. KKTC’nin en çok dış göç alan bölgelerinden olan Surlariçi, yazık ki kadınlarına karşı Kıbrıs’ın o mülayim yaşantısını sunamıyor. 

Kadınlar 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kendileri için hiçbir şey ifade etmediğini çünkü mutlu olmadıklarını ifade ediyor. 

Hatice Talan: “Kadınlar öldürülürken nasıl mutlu olabiliriz”

“Hiç mutlu değiliz. Kadınlarımız dayak yiyor, öldürülüyor. Özgecan gibi gencecik kızımızı öldürdüler. Sizce kadının bu hayatta bir değeri var mı? Kadının ölmediği bir gün dahi yok. Çocuklarımızı bilinçli yetiştirelim. İyilik de, kötülük de aileden geliyor. İçinde aileden gelen bir vicdan varsa zaten, kötü yollara başvurmaz. Ben çocuklarıma bu konuda çok dikkat ettim ve öyle yetiştirdim Allaha şükür bana kötü bir olay yaşatmadı.” 

Rabia Yağcı: “Biz mutlu değiliz, erkekler mutlu”

“Kadınlar günüyle ilgili ne söyleyebiliriz ki… Kadınlarımız mutlu değil ama erkekler mutlu. Günümüzde dayak yiyen çok kadınımız var. Kadınlar rahat ve huzurlu yaşasın istiyoruz. Çalışan kadın, dayak yiyen kadın… Daha ne yapabiliriz ki… Bunca çabaya rağmen, kadının dayak yemesi bizi çok üzüyor. Erkeklerin bilinçlenmesini istiyoruz.”

Sultan Hatırcı: “Bütün yük bizim omzumuzda”

“8 Mart Dünya Kadınlar günü bana hiçbir anlam ifade etmiyor. Mutlu değiliz. Bütün yük bizim omzumuzda. Artık erkeklerin yükleri bile bizim omzumuzda, nasıl mutlu olalım?”

Emine Kaya: “Gece sokağa çıkmaya korkuyorum”

“Bize sahip çıkılmıyor. Eskiden bu kadar olay olmazdı, şimdi kadına yapılan eziyetler eskisinden daha çok. Tecavüz, şiddet, erkeklerin yükü hepsine kadınlar maruz kalıyor. Kadınlara yapılan bu davranışları kimse sorgulamıyor. Ben 60 yaşındayım, gece sokağa çıkmaya korkuyorum. Her yerde kadınlarımıza kötü davranılıyor. Devlet kadına sahip çıkmalı.”