BAŞBAKAN: TÜRKİYE'DEN KABLO İLE ELEKTRİK GETİRİLMESİ ZORUNLUDUR

Züleyha KARAMAN

Başbakan ÖzkanYorgancıoğlu, elektrik fiyatlarının genellere orantılı olarak pahalı olduğu bir gerçek olduğunu ifade ederek, “Bugünkü yapı ile enerji fiyatlarının istenilen düzeye düşmesi mümkün değildir. Çünkü enerji üretmek için kullanılan dizel ve buhar santrallerin minimum düzeyde ürettikleri enerji miktarı ve maliyeti belidir. Bunun düşmesi de mümkün değildir” dedi.

Halkın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Başbakan Yorgancıoğlu, elektrikte farklı seçeneklere bakmaları gerektiğini, kablo ile enterkonnekte sisteme bağlı olmalarının kaçınılmaz bir gereklilik olduğunu vurgulayarak, “Biz hükümet olarak enterkonnekte sisteme bağlı olmamızın doğru bir seçenek olduğunu düşünüyoruz. Türkiye ile kablo aracılığıyla bağlı olmamızın bir zorunluluk olduğunu da düşünüyoruz. Bununla ilgili çalışmalar yürütülüyor” diye konuştu.

Ankara’ya yaptıkları son ziyarette, narenciyede yaşanan sıkıntıların da gündeme geldiğini ve
sıkıntıların nasıl aşılacağı konusunda görüş alışverişinde bulunduklarını aktaran Başbakan Yorgancıoğlu “Şuanda bilebildiğim kadarıyla Türkiye’de bu konuda değerlendirmeler yapılıyor. Önümüzdeki günlerde bunun sonuçları çıkacak. Ben, umarım ve dilerim ki gerçekten bu konudaki sıkıntılarımızı aşma yönünde Türkiye hükümeti yapıcı bir tavır sergileyecek. Yani bizim edindiğimiz, aldığımız bu yöndedir. Umarım sonuçta böyle olur” dedi.

Cypfruvex’in yeniden yapılandırılması ve belki de üreticilere devredilmesinin gündemde olduğunu kaydeden Yorgancıoğlu, bunu narenciyecilerle de paylaştıklarını söyledi. Yorgancıoğlu, şuan Meclis’te olan Kamu Reformu Yasa Tasarısı’nın 150 maddeden ouştuğunu ve 120 maddesinin komitede görüşülüp kabul edildiğini ve hedefin, bütçe görüşmelerinden hemen sonra, yani yılbaşından önce bu yasa tasarısını Mecliste yasalaştırmak olduğunu kaydetti.

Başbakan Yorgancıoğlu, Kamu Reformu Yasa Tasarısı’yla ilgili olarak, “Testiyi boş götüren
ile dolu götüreni ayırt eden bir anlayışla hazırlanmış bir tasarıdır. Bu tasarı yasalaştıktan sonra
buna bağlı olarak bütün dairelerin yeniden şemalarının ve yapılarının değiştirilmesi gerekir.
Hemen arkasından da o çalışmalara başlanacaktır” dedi.

Türkiye’den gelecek suyun yönetiminin nasıl olacağı konusundaki çalışmaların devam ettiğini
ifade eden Yorgancıoğlu, muhtemelen ideal olan modelin kamuözel ortaklığı olduğunu,
belediyelerin hak ve menfaatlerinin de korunması gerektiğini söyledi.


Müşavirlik sisteminin sonunu getirmek istediklerini ve bunun ilacı da kamu görevlileri yasası
olduğunu dile getiren Yorgancıoğu, yasa çıkana kadar da daireleri boş bırakmamanın da
kimsenin yararına olmadığını kaydetti.

Başbakan Yorgancıoğlu, Halkın Sesi’nin sorularını şöyle yanıtladı:

Soru: Türkiye ile imzalanan ekonomik programı uyguluyor musunuz, göreve geldiğinizden bu yana hangilerini uyguladınız?

Başbakan Yorgancıoğlu:Türkiye ile imzalanan protokol konusunda, daha önce de ifade ettik,
bazı konularda endişelerimiz vardı ve biz bunu Türkiye ile paylaştık. Hatta bazı konuların
revize edilmesiyle ilgili mutabakatlarda vardı.

Soru: Hangi konulardı?

Başbakan Yorgancıoğlu: Elektrik konusu olsun, ekonomik politikalarla ilgili yeni açılımlar
yapmamızla ilgili olsun. Ancak tabi bu protokollar kamu yönetimin daha verimli hale
getirilmesi konusunda sıkıntımız yoktu. Onunla ilgili kamu görevlileri yasası Meclis’tedir.
Veyahutta mesai saatlerinin halkımızın yararına düzenlenmesiyle ilgili konularda sıkıntımızı
yoktu, onlarda çalışılıyor. Dolayısıyla bazılarını hayata geçirmiş olduğumuzu söyleyebilirim,
bazılarının yürürlüğe girmesi için adımlar attığımızı söyleyebilirim, bazılarında da geri
olduğumuzu söyleyebilirim. Bütünüyle ilgili hiç birini uygulamıyoruz diye bir durumumuz
yoktur. Ama içinde bulunduğumuz durumu da gözeterek ve bir seçim yaşadığımızı belirterek,
bizim bu konuda çalıştığımızı söyleyebilirim.

NARENCİYE ANKARA’DA MASAYA YATIRILDI

Soru: Ankara’ya yaptığınız son ziyarette kaynak talebinizin olduğu basına da yansıdı,
talebiniz Ankara’da nasıl karşılandı?

Başbakan Yorgancıoğlu: Son Ankara ziyaretinde iki gündemimiz vardı; bir Kıbrıs sorunu, bir
e ülkemizle ilgili, tabi beklenmeyen alanlarda yaşanan giderlerin veyahutta geriye
dönüşmeyen eldeki mevcut stokların ekonomiye kazandırılması adına, veyahut finansal, ilgili
sektörlere kaynak aktarılmasında neler yapabiliriz diye tartıştık.

Şunu söyleyebilirim. Kıbrıs konusunda Ankara hükümeti ile aynı düşündüğümüz, yani ,
Kıbrıs sorununu siyasi eşitlik temelinde, iki bölgeli, iki toplumlu bir federal çözüm için aynı
noktada olduğumuzu bir kez daha teyit ettik. Yine, yaşanan krizin bir an önce masada
çözülmesi gerektiği konusunda hem fikir olduk. AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan
Bozkır’ın geçen geldiğinde yaptığı açıklamalar da vardır; artık bu bölünmüş başkentin, bunu
bölen duvarlardan kurtulması gerektiğini, bunun bir utanç vesilesi olduğunu sayın bakan da
ifade etti. Bu bizim açımızdan da doğrudur, bunun biran önce de, bu ülkede yaşayan hem
Kıbrıs Türkler, hem Kıbrıslı Rumlar adına ortadan kaldırılması gerektiğine inanıyoruz.
Kıbrıslı Türklerin de artık uluslararası hukukun bir parçası olması gerektiğini düşünüyoruz ve
bunun için zaten uğraşıyoruz. Onun için mücadele yapılması da gerekiyor.Onun için tabiî ki
olaya baktığımızda Kıbrıs konusunda Türkiye hükümeti ile Kıbrıs sorununun çözümü adına
ortaya konan çabaları birlikte yürütüyoruz ve aynı anlayışa sahibiz.

Yine öteden beridir, genel olarak, sıkıntılı dönemlerde özelikle Türkiye hükümetleri Kıbrıs
Tük halkına yardımlar yaptığını da hepimiz biliyoruz. Burada bir açmazımız vardı. Narenciye
sektörüyle ilgili. Özellikle Cypfruvex’in satın aldığı ürünlerin konsantreye çevrilmiş olması
nedeniyle satılmamış olmasında dikkate alarak, üreticilere ödeme yapma konusunda sıkıntılar
yaşadığımızı biliyoruz. Burada tabi, bu sıkıntıyı nasıl aşabileceğimiz konusunda görüş
alışverişinde bulunduk. Şuanda bilebildiğim kadarıyla Türkiye’de bu konuda değerlendirmeler yapılıyor. Önümüzdeki günlerde bunun sonuçları çıkacak. Ben, umarım ve dilerim ki gerçekten bu konudaki sıkıntılarımızı aşma yönünde Türkiye hükümeti yapıcı bir tavır sergileyecek. Yani bizim edindiğimiz, aldığımız bu yöndedir. Umarım sonuçta böyle olur.

Burada önemli olan, bir taraftan bu yardımlar yapılırken, bir taraftan da ülkemizde reformlar
yaparak bazı alanlarda değişimler giderek, bugün yaşadığımız sıkıntıları yeniden yaşamamaktır. Biz bu konuda da kararlıyız. Artık, narenciye fazlasını giderebilmek adına bir taraftan tür çeşitlenmesine giderken, ki biz bunu geçtiğimiz günlerde bakanlar Kurulu’nda yaptığımız bir kararnameyle bu yıl için 6 bin dönümlük bir valansiye ürünün ürün değişikliğine gidilmesini öngören bir destek programı açıkladık ama aynı zamanda bundan sonra bu piyasanın kendi koşulları içerisinde yürütülmesi gerektiğine de inanıyoruz. Piyasasının kendi kendini regule emesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu bakımdan Cypfruvex’in yeniden yapılandırılması, belki de üreticilere devredilmesi gerekir diye düşünüyoruz ve bunu da kendileri ile paylaştık.

Soru: Cypfruvex’in yeniden yapılandırılması özelleşeceği anlamına mı geliyor, bunu
biraz açar mısınız?

Başbakan Yorgancıoğlu: Özelleşme değil ama narenciye üreticileri kooperatiflerine devretme.
Daha doğrusu kooperatifleşmesini teşvik etme. Kendi ürününe sahip çıkma duygusu yüksek olan üreticilerin aynı zamanda yönetici durumuna gelmesini sağlamak modelini önerdik, kendilerine. Umarım bunda da bir sonuca ulaşacağız. İlk yaptığımız önerilerde itiraz olmadığını gördük. Tabi bunun zamanlaması olur, mevcut yapının nasıl devredileceği, borçlarının nasıl olacağı ayrı bir konu ama önemli olan üreticilerin kendilerin, kendi sorunlarına ve kendi ürünlerine daha yoğun bir şekilde sahip çıkmalarını sağlamaktır. Bu konuda da bir sonuç alacağımızı düşünüyorum.

KAMU REFORMU YASASI YILBAŞINDAN ÖNCE

Soru: Çok tartışılan konulardan biri de kamu reformu. Kamu reformu ne zaman
hayata geçecek, reform neyi değiştirecek?

Başbakan Yorgancıoğlu: Kamu Reformu Yasa Tasarısı şuanda Melis’tedir. Yaklaşık 150
maddeden oluşmaktadır ve 120 maddesi, bilebildiğim kadarıyla komitede görüşülüp kabul
edilmiştir. Geriye 3035  madde kalmıştır. Bildiğim kadarıyla da komite çalışmalarına devam
etmektedir. Bizim hedefimiz, bütçe görüşmelerinden hemen sonra, yani yılbaşından önce
bu yasa tasarısını mecliste yasalaştırmaktır. Burada esas olan kamu görevlilerinin kamu
görevi yürütürken hem görevlerini, hem sorumluluklarının ne olduğunun yasada belirtilir olmasıdır, terfilerinin, atamalarının belirli likayatlara bağlı olmasıdır. Çünkü hepimiz biliyoruz kişimdi kamu görevine bir insan girdi mi otomatik olarak sürekli bir üst bareme çıkma şansına sahiptir. Halbuki, çalışkanlık, verimlilik, vatandaşa karşı takınılan tavırların bir üst amir tarafından rapor edilerek yani iyi çalışanın terfi etmesi mekanizmalarını hayata geçirerek, bu mekanizmaların oluşturulması gerekir. Kamu Görevlileri Yasası bütün buları içeren bir mantıkla hazırlanan bir tasarıdır, bu nedenle verimliliği artıracak inancındayız. Uygulanan ülkelerde de bu verimlilik esas alınmaktadır ve sonuçlar üretilmektedir. Yine aynı yasada kamu çalışanlarının hakları ve menfaatleri de teyit edilmektedir ama bir denge içerisindedir. Testiyi boş götüren ile dolu götüreni ayırt eden bir anlayışla hazırlanmış bir tasarıdır. Bu tasarı yasalaştıktan sonra buna bağlı olarak bütün dairelerin yeniden şemalarının ve yapılarının değiştirilmesi gerekir. Hemen arkasından da o çalışmalara başlanacaktır.

SUYUN YÖNETİMİ NASIL OLACAK?

Soru: Türkiye’den gelecek suyun yönetimiyle ilgili çalışmalar ne aşamadadır. Hükümetiniz, suyun idaresi konusunda ne düşünüyor?

Başbakan Yorgancıoğlu: Bu konuda nasıl bir model olacağıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Bir su yönetimi çalışmaları yürütülüyor, henüz tamamlanmış değildir ama burada amaç gerek Türkiye’den gelecek olan suyun, gerek ülkemizdeki su kaynaklarının en verimli, en sürdürülebilir bir şekilde, en kaliteli ve en ucuz bir şekilde halka sunulmasını gözetmektir. Bunu yaparken de bir taraftan belediyelerimizin hak ve menfaatlerini korumak gerekir ama aynı zamanda yönetim açısından da yeni yatırımlara olanak verecek bir anlayışın da hakim olması lazım. Bütün bunları, prensipleri ortaya koyduğumuzda nasıl bir model ortaya çıkacağı önümüzdeki yakın bir tarihte belli olacaktır. Muhtemelen ideal olan, tabi anayasal haklarının kamu tarafından yürütülürken diğerlerinin kamu özel ortaklığı gibi bir modele dönüşebilmesini sağlayabilmektir. Burada bütün paydaşların otak bir noktada
buluşabilmesini sağlamak önemlidir, bunun için de çalışılıyor.

Soru:Telekomunikasyonun da özelleşeceği ve özerkleştirileceği konuşuluyor, ki özelleştirilmesi ekonomik programda da var. Telekomunikasyon konusundaki düşünceleriniz nedir?

Başbakan Yorgancıoğlu: O konuda bir tartışma yeni yeni başladı. Nasıl bir noktaya varacağı şimdiden belli değildir ama bütün devlet yapısını yeniden organize etmek gerektiği bir gerçekliktir. Çalışma mekanizmalarını yeniden oluşturmak, verimliliği artırmak, vatandaş eğer müşteri gibi algılanır ise, ki para vererek devletten hizmet alıyor, müşteri memnuniyetini en üst noktaya çıkarmak olmalıdır. Olaya bu açıdan bakmak gerekir diye düşünüyorum. Ama
henüz bu konuda bir model oluşmuş değildir. Yeni yeni başlayan bir tartışma süreci vardır ve
bu süreçte önemli olan devlet dairelerin halka hizmet götürürken, bu hizmetin, kalitesinin,
suretinin en yüksek noktada olasını sağlamaktır.

ERCAN’DA YER GÖSTERME SORUNU

Soru: Eran Havaalanı’nda, işletmeciye yer gösterimi yapılmadığı için, inşaata başlayamıyor ve devlet de hasılattan payını alamadığı için de gelir kaybına uğruyor. Yer gösterme neden gecikiyor, bu konudaki çalışmalar ne durumdadır?

Başbakan Yorgancıoğlu: Ercan Havaalanı’nda belirli bir alanında askeri birlikler de var. İkinci pistin yapılabilmesi için de bu askeri birliklerin oradan çıkmış olası gerekir, oradan çıkabilmesi için de onlara başka mekanlar yapılması gerekir. Biz hükümet olarak, 2014 yılı içerinde, 10 milyon TL’lik bir kaynak ayırdık ve binalar için bunu bloke ettik, ihalelere çıkılıyor. Dolayısıyla askerin önümüzdeki günlerde ya oradan çıkacak olması gerekir, ya da şuana kadar çıkmış olması gerekir. Ama olayı geciktiren yalnızca işin bu yanı değildir. Olayı geciktiren etkenlerden bir tanesi de müteahhit firmanın ihale edilen modeli değiştirmek istemesidir. Biz de bunu kabul etmiyoruz. Bunu doğru bulmuyoruz. Çünkü ihaleye çıkılırken ortaya konulan koşullar, ihaleye katlan herkes için eşittir. Bunu değiştirme demek ihaleye katılan ve ihaleyi kazanmayan firmaların hukuka başvurmasının önünü açmak, onlara
haksızlık yapmak demektir. Bunu doğru bulmuyoruz.

Soru: İlgili firma neyi değiştirmek istiyor?

Başbakan Yorgancıoğlu: Mevcut projeye göre binaların güney kısmında, yani askerin bunduğu yere yapılası geriyor, onlar bunu şuandaki binaların yanına yapılması önerisini getiriyor, dolayısıyla biz bunu uygun bulmuyoruz.Önümüzdeki gülerde yer teslim denen işin de biteceğini biliyorum. Biz ilgili şirketten yeniden inşanın bir an önce başlatılması gerektiğini düşünüyoruz, bunu kendisinden isteyeceğiz. Çünkü sizin de ifade ettiğiniz gibi her geçen gün bu bir kayıp vesilesi oluyor ve bu aslında devletin kaybıdır ki buna da hiç kimsenin göz yummak gibi bir hakkı yoktur, biz de dahiliz buna.

ELEKTRİK KONUSU

Soru: Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros’un elektrik ücretleri konusunda çarpıcı bir açıklaması vardı. 19 kuruş olması gereken elektriğin kilowatsaatine 60 kuruş ödendiğini ve bunun intiharla eş değer olduğunu söyledi. Elektrik fiyatlarının ucuzlatılması yönde nasıl bir çalışma yapmayı planlıyorsunuz ve Türkiye’den kablo ile elektrik getirilmesine hükümetiniz nasıl bakıyor?

Başbakan Yorgancıoğlu: Elektrik fiyatlarının genellere orantılı olarak pahalı olduğu bir gerçek ama dünyanın en pahalı elektriği olduğu iddiası doğru değil. Çünkü hemen yanımızdaki Güney Kıbrıs’ta elektrik fiyatları bizden daha pahalıdır. Ama bu bizi haklı kılmaz. Yani onlarınki bizden daha pahalıdır da biz ucuz demek gibi bir durumda değiliz. Burada önemli olan, ülkenizde yeni bir anlayışla bir enerji sektörü oluşturmaktır. Şimdiki duruma baktığımızda Kuzey Kıbrıs’ta enerji üreten iki aktör vardır; bir tanesi devlet, bir tanesi özel. Devlet Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KıbTek)
aracılığı ile enerji üretiyor, özel AKSA ismiyle enerji üretiyor. Ve AKSA’ya 2014 yılına kadar alım garantili bir bağlantımız vardır. Ben şunu söylüyorum; bugünkü yapı ile enerji fiyatlarının istenilen düzeye düşmesi mümkün değildir. Çünkü enerji üretmek için kullanılan dizel ve buhar santrallerin minimum düzeyde ürettikleri enerji miktarı ve maliyeti belidir. Bunun düşmesi de mümkün değildir. Dolayısıyla bizim daha farklı seçenekler de, yani bu iki üretimin yanında farklı seçenekler de yaratabilmemiz gerekir. Bunlardan bir tanesi güneşten enerji elde etme yöntemidir, bir tanesi rüzgar enerjisi, bir tanesi de enterkonnekte sisteme bağlı olmak demek. Şimdi rüzgar ve güneş enerjilerinin elde edebileceği, yani alternatif enerji dediğimiz, ki bir tane de katı atıktan enerji elde etme projesi vardır, alternatif enerji dediğimiz bu tür enerjilerin üretilebileceği miktar bellidir. Yani enerji ihtiyacınızın yüzde 2025 kadarını bu tür modelden üretebilirsiniz, fazlasını üretmezsiniz ama bu bile olsa güneş, rüzgar ve benzeri enerjiler devreye girmediği sürece anlamlı bir fiyat düşüşünü beklemek mümkün değildir. Onun dışında siz hep ithal ettiğiniz fueloilin fiyatına bağımlısınız, gün gelir fiyatı düşer düşürürsünüz, ama gün gelir artar, artırmak zorunda kalırsınız. Bu bir istikrarsızlıktır. Esas olan, üretim maliyetlerinin düşürülerek sürdürülebilir bir enerji politikasına sahip olmaktır. Bu açıdan baktığımızda, bizim, kablo ile enterkonnekte sisteme bağlı olmamız açınılmaz bir gerekliliktir. Ama bunu Türkiye ile de Güney Kıbrıs’la da yapabilmemiz gerekiyor. Bu aslında bizim enerji sistemlerimizin, enerji iletim hatlarımızın da güven altına alınmasıyla ilgilidir. Herhangi bir arıza olması durumunda, eğer yedekleme söz konusu ise, enterkonnekte sisteme bağlı olmamız söz konusu ise, bizim enerji arz güvenliğimiz güvenlik açısında daha iyi noktada olacak. Şimdi herkes, Türkiye’den buraya kablonun gelmesini ille de sonsuza kadar bizim Türkiye’den enerji alacağımız gibi yorumlar. Ben bunu böyle yorumlamıyorum. Gün gele bu ülkenin solar (güneş) enerji üretme
kapasitesini yeterince kullanırsak ve bunu ucuza mal edersek, aynı zamanda belki Türkiye,
belki Türkiye’deki enterkonnekte sistem üzerinden başka ülkelere enerji ihraç etmemiz de mümkün olacaktır. Olaya bu açıdan da bakmak gerekir diye düşünüyorum. Biz hükümet olarak enterkonnekte sisteme bağlı olmamızın doğru bir seçenek olduğunu düşünüyoruz.

Soru: Enterkonnekteye bağlanma, Türkiye ve Güney Kıbrıs’la aynı zamanda mı olacak?

Başbakan Yorgancıoğlu: Aynı anda demiyoruz ama arz güvenliği açısından iki tarafa da bağlı
olursak daha güvende olduğumuzu söylüyorum. Yani eş zamanlı olası iddiam yoktur. Türkiye öncelikli de olabilir, Güney Kıbrıs hiç de olmayabilir ama olması halinde bunun enerji sistemleri açısından, enerji güvenli açısında hem bizim, hem Güney, hem Türkiye için daha güvenli olacağını düşünüyorum.

Soru: Böyle bir durumda, bir sonraki adımı düşündüğümüzde, Güney Kıbrıs’ın enterkonnekte sistem üzerinden Türkiye’den elektrik alma ihtimalini de gündeme getirecek midir?

Başbakan Yorgancıoğlu: Tabiki, dediğim gibi onların fiyatı şuanda bizimkinden daha pahalıdır. Çünkü yeni yatırım yaptılar, yatırım maliyetleri üretim maliyetinin üstünde yük olarak durmaktadır. Yani biz de 50 kuruş ise onlarda şuanda enerji fiyatları 65-70 kuruştur.

Bütün bunlara baktığımızda bizim, Türkiye ile kablo aracılığıyla bağlı olmamızın bir zorunluluk olduğunu da düşünüyoruz. Bununla ilgili çalışmalar yürütülüyor ama şuanda karar verilecek olsa bile iki buçuk, 3 yıl sonra bunun realize olması mümkündür. Çünkü, bunu üreten firmaların azlığı nedeniyle ve dünyada yüksek talep olması nedeniyle, talepkar olan firmaların ve ülkelerin sıraya girmesi gerekir. Ama prensip olarak biz bunu benimsiyoruz, kabulleniyoruz ve zorunlu görüyoruz.

DAÜ YASASI MECLİSE SUNULUYOR

Soru: DAÜ’de devam eden rektör krizinin DAÜ yanında eğitim sektörüne de zararları olacağı değerlendiriliyor. DAÜ’deki bu sorunun giderilmesi için Hükümet olarak bir müdahale etme düşünceniz var mı? Bir de “siyaset DAÜ’den elini çeksin” eleştirileri var, tüm bunlarla ilgili ne diyeceksiniz?

Başbakan Yorgancıoğlu: Siyaset toplumdışı bir şey değil, insanların siyasetten ürkmemesi
gerekir ama siyaseten birine müdahale etmek doğru değildir. Çünkü, bugün akademisyenler
de eski rektör de, senato da aslında siyaset yapıyor, aslında baktığınızda. Kendi mantıklarının,
kendi doğrularının, kendi öngörülerinin hayat bulması adına siyaset yapıyorlar. Ama siyaseten, siyasi çıkar elde etme adına eğer hükümet DAÜ’ye müdahale ediyor ise eleştirileri haklıdır.

Bizim dediğimiz şudur, düzletilmesi gereken DAÜ yasası vardır. Biz, bu yasansın düzeltilmesi için daha önceden bu arkadaşlarla görüştük, bir noktaya varma adına çaba ortaya koyduk, bunu başaramadık. Ama başarmayacağımız anlamına gelmez. Dolayısıyla herkesin bu konuda yorum yapmak yerine herkesi n kendi bulunduğu konumu korumak yerine demokratik bir anlayışla bir uzlaşı yolunu bulmak konusunda çaba ortaya koyması gerekir.

Biz, muhtemelen pazartesi günü (bugün), kısa da olsa yeni bir yasa tasarısını, hemen arkasından da bütünlüklü bir DAÜ yasasını Melis’e göndereceğiz. Burada amaç üniversitesinin kendi demokratik yapısı içerisinde kendini yönetecek kurumsal yapıyı oluşturmasını sağlamaktır. Buna nasıl ki hükümet hassasiyet gösterir, DAÜ’nün görevlilerinin de hassasiyet göstermesi gerekir. Biz sorunu çözmek adına DAÜ’nün zarar görmesini engellemek adına üzerimize düşeni yapmaya hazırız.

2 MİLYON DOLAR KONUSU MAHKEMEDE

Soru: Gazimağusa Belediyesi’nin ve DAÜ’nün sahibi olduğu Rauf Denktaş Kongre ve Kültür Merkezi’nin inşaatını yapan Tosunoğlu firmasının DAÜ’den, kur farkı olarak önce 4 milyon dolar istediği sonra fiyat indirimi yaparak 2 milyon dolar istediği ve önceki rektör Abdulah Öztoprak’ın buna karşı ve ayrıca kur farkı talebinin de sözleşmede yer almadığı bilgileri var. Bu konu sizin bilginize geldi mi?

Başbakan Yorgancıoğlu: Tabi ben böyle şeylere müdahil olmak istemem ama benim bildiğim bu konu mahkemededir. Mahkeme ne karar verirse taraflar buna razı olmak zorundadır. Ama bildiğim başka bir şey daha vardır, ki iddialar bu yöndedir ve bunlar doğru değildir, iddialar şöyledir; yeni Vakıflar Yönetim Kurulu karar alıp bunu ödeyecek. Ben de diyorum ki, böyle  bir karar almayacak ve mahkeme kararı ne ise ona saygılı olacak. Burada esas olan mahkemenin vereceği karardır. Çünkü olay mahkemeye taşınmıştır.

MÜŞAVİR ATAMALARI

Soru: Hükümete, müşavir atamaları konusunda da yoğun eleştiri var, müşavir
atamaları devam edecek mi?

Başbakan Yorgancıoğlu: Müşavirleşmeyi engelleyecek yasa tasarısı kamu görevlileri yasasıdır. Son süratle bunu çıkarmaya çalışıyoruz ama şöyle bir örnek vermek istiyorum; 1 yıldır hükümetteyim Devlet Planlama Örgütü’nün (DPÖ) bir müsteşarı, bir de daire müdürü vardı, üç daire müdürü boştu. Müsteşarı emekli oldu, daire müdürünü müsteşar yaptım, dört dairesi vardır, dördü de 1 yıl süreyle boştur. Yasanın geçmesi halinde bu müşavirlik sistemi ortadan kalkacak ama yasa geçene kadar ben ne yapayım, bu daireler boş mu kalsın?

Böyle de bir realite vardır. Dolayısıyla esas olan bana göre, hedeflerdir, prensiplerdir. Biz müşavirlik sisteminin sonunu getirmek istiyoruz. Bunun ilacı da kamu görevlileri yasasıdır. Ama bu yasa çıkana kadar da daireleri boş bırakmak kimsenin yararına değildir. İsabetli, haklı olmak kaydıyla, kamu vijdanında bir iki sıkındır ama kamuoyu vijdanında sorgulatmayacak insanları atamak kaydıyla da, işleri vatandaşın lehine yürümesine çalışacağız.

Soru: Hükümetinizin 2015’de öncelikli hedefleri nelerdir?

Başbakan Yorgancıoğlu: Hükümetin öncelikli hedefleri hedefleri programıyla ilgili konulardır ama programda olmayan ve günlük ihtiyaç olarak beliren konular da öncelikli hedefler arasına girecektir. Bizim için esas olan halkımızın refahını, mutluluğunu artırmaktır ve memnuniyetini sağlamaktır. Hedefimiz, bir taraftan program, bir taraftan da günlük yaşam içerisinde öne çıkan haklı ihtiyaçları tespit edip onların sorun olmaktan çıkarmaktır.

YENİ VATANDAŞLIK YASASI ADALET SİSTEMİ GETİRECEK

Soru: Yeni vatandaşlık yasası ne zaman Meclis’e gelecek, neler değişecek?

Başbakan Yorgancıoğlu: Ayrıntıları İçişleri Bakanı biliyor. Genel hatları ile biliyorum. Tasarı bazı değişikliklere de uğruyor. Ama geçmişten farklı olarak bir adalet sistemi getirecek, bir sıra sistemi getirecek, en önemlisi bir beyaz kimlikle ilgili, insanlarımızın vatandaş olmasalar bile yaşadığı sıkıntıları önleyecek bir formülasyon gelecek. Bu ülkede doğan ve vatandaş olmayan, yani doğan büyüyen, yaşayan ve vatandaş olmayan insanlarımıza vatandaşlık konusunda bir öncelik getirecek. Vatandaşlığın artık siyaseten istismar edilmesini istemiyoruz. Çok yaşadık, gerek vatandaş olan veyahut da vatandaşlık hakkı olduğu halde olmayanlar arasında bir çelişki yarattı bu siyasi istismar. Gerekse de eskiden vatandaş olup, sonradan vatandaş olanlar arasında çelişki yarattı. Düşünün ki, 1980’li yıllarda gelip vatandaş olan Türkiyeli vatandaşlarımız bile şimdiki bu vatandaşlık furyasına karşıdırlar. Adaletli sistem kurmak istiyoruz. Tabi bunun eksiği –fazlası olabilir ama onlarda düzeltilir. Esas olan, adaletli bir sistem ve yapı kurmaktır. Meclise, Ocak ayında gelecek diye biliyorum.

Soru: Kamunun ve piyasaların beklediği 13. maaşlar Aralık ayı içinde ödenecek mi?

Başbakan Yorgancıoğlu: Bu konu da Maliye Bakanımız benden çok daha net söyledi: 13. maaşlarda bir sıkıntı olmayacak.

Soru: Aralık ayında ödenecek mi?

Başbakan Yorgancıoğlu: Bilebildiğim kadarıyla öyle olacak