AA’ya konuşan Burcu, Anastasiadis'in son liderler zirvesinde konuyu gündeme getirdiğini belirterek, “1960’ta bizim de ortak olduğumuz ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin’ resmi dillerinden biri Türkçe” ifadelerini kullandı.

Federal bir Kıbrıs için uğraş verdiklerini söyleyen Burcu, "Herhangi bir anlaşmaya varmamız halinde müstakbel birleşik federasyonun da resmi dilinden bir tanesi Türkçe olacak" dedi.

Anastasiadis'in Türkçenin AB'nin resmi dilleri arasında yerini alması için başlattığı girişimi "geç kalınmış adım" olarak nitelendiren Burcu, "Kıbrıs Cumhuriyeti AB üyesi yapılırken Türkçenin de resmi bir dil olduğu konusunda anlaşmalara geçilmesi gerekiyordu. Bu yönde geç kalınmış bir adım. Türkçemizde bir söz vardır 'geç olsun güç olmasın'. Güzel Türkçemizin Avrupa dillerinden biri olması kurumsal manada büyük bir kolaylık olacaktır. İyi niyetli bir girişim olduğunu söyleyebiliriz" diye konuştu.

Kıbrıs'ta devam eden müzakerelerde zorluklar olsa da ilerleme kaydedildiğine işaret eden Burcu, şunları söyledi:

" Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum lider Anastasiadis iyi niyetle ve enerjik bir biçimde süreci taşıdıklarını düşünüyorum. Kıbrıs sorununun çözümünde dünyanın katkısının ve ilgisinin gerekli olduğu kanaatindeyim. Kıbrıs sorunu 53 senedir çözülemeyen dünya ile yaşayan bir sorun. Sorunun çözümünde gecikme olmuşsa bu gecikmenin tek sorumlusu Kıbrıslı Türkler veya Kıbrıslı Rumlar değildir. Bir gecikme olmuşsa herkesin bunda bir sorumluluğu vardır. Çözümü gecikmiş bütün köklü sorunların çözüm maliyetleri yüksek olur. Biz böyle bir durumla karşı karşıyayız. Dünyanın ilgisini ve desteğini hem teknik anlamda hem de finansal anlamda almamız gerekir. Kıbrıs sorununun çözümünde iyi bir aşamaya gelirsek Türkiye’nin AB başlıklarında da daha farklı bir yaklaşım söz konusu olabilir."

"DAVOS FIRSAT OLABİLİR"

Davos'ta yapılacak Dünya Ekonomi Forumu’nda ilgili bütün kesimlerin orada olacağını belirten Burcu, "İyi değerlendirilirse bunun bir fırsat olabileceğini düşünüyorum. Hem KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı hem de Rum lideri Anastasiadis tarafından ayrı ayrı hem de birlikte böyle bir duyarlılık yaratılabilir diye düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.