Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "ABD ile yürütmekte olduğumuz DEAŞ ile mücadeleye ilişkin işbirliğimizde artık üzerinde mutabakata varılan somut bir çerçeveye dönüştü" dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Bakanlık'ta bir basın toplantısı düzenledi. Son günlerde Türkiye'yi hedef alan terör saldırılarının yürekleri yakan kayıplara yol açtığını belirterek, "Bu vesileyle Suruç'ta, Diyarbakır'da, Ceylanpınar'da ve son olarak Kilis'te kaybettiğimiz vatandaşlarımıza ve şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Esasen 5.yılına giren Suriye kaynaklı risk ve tehditlerin bölgenin istikrarına ve ülkemize ne denli ciddi bir tehdit oluşturduğunu başından beri söylüyoruz, söyleye geldik. Suriye'deki çatışma ortamının doğurduğu tehditler DEAŞ terör örgütünün ortaya çıkışıyla çok boyutlu bir hal almıştır. Biz her zaman terörün her türlüsünü lanetledik. Terörün dini, dili, ırkı olmaz dedik. Terörle mücadelenin ancak ortak ve kapsamlı bir stratejiyle mümkün olabileceğini söyledik. Çünkü biz terörle 40 yıldır mücadele eden çok kayıp veren ve terörün acısını herkesten daha iyi hisseden bir ülkeyiz. Terörle nasıl etkin bir şekilde mücadele edileceği konusunda da tecrübe sahibi bir ülkeyiz. Son olarak 20 Temmuz'da Suruç'ta yaşanan saldırı ile terörün acı yüzüyle bir kez daha karşılaştık. Türkiye her zaman DEAŞ'ı ülkemizin ulusal güvenliğine bir tehdit olarak görmüştür. Ancak buna rağmen ısrarlı ve kasıtlı olarak Türkiye bu konuda son derece çirkin ve mesnetsiz bir algı operasyonuna maruz kalmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızı ve çocuklarını dahil DEAŞ terör örgütüyle ilişkilendirecek kadar haddini aşan bu algı operasyonunun ulusal olsun, uluslar arası olsun tüm taraflarını bir kez daha kınıyorum" diye konuştu.

"YURT İÇİNDE YAPTIĞIMIZ OPERASYONLARDA BİNE YAKIN KİŞİYİ ÖRGÜTLE BAĞLANTISI OLDUĞU GEREKÇESİYLE GÖZALTINA ALDIK"

"Biz DEAŞ'ı terör örgütü olarak ilan eden ilk ülkelerden bir tanesiyiz" ifadesini kullanan Çavuşoğlu, "Henüz birçokları bu örgütün varlığından haberdar değilken biz 10 Ekim 2013'te terör örgütleri listesine aldık ve bu örgütü hem Türkiye hem de küresel barış açısından ortak bir tehdit olarak gördük. Bu örgüte yönelik yurt içinde yaptığımız operasyonlarda bine yakın kişiyi örgütle bağlantısı olduğu gerekçesiyle gözaltına aldık. Çok sayıda mühimmat ve malzemeyi de ele geçirdik. Uluslar arası planda DEAŞ ile ve bu örgüte katılan ya da katılmaya çalışan yabancı terörist savaşçılarla mücadeleye etkin katkıda bulunuyoruz. Bu kapsamda 16 binden fazla yabancının ülkemize girişin yasakladık. Bin 600'den fazla yabancı terörist savaşçıyı yakaladık ve ülkelerine geri gönderdik. Aynı şekilde bin 300'den fazla yabancıya da sınır kapılarımızda yaptığımız kontroller çerçevesinde ülkemize girişini engelledik" dedi.

"ABD İLE YÜRÜTMEKTE OLDUĞUMUZ DEAŞ İLE MÜCADELEYE İLİŞKİN İŞBİRLİĞİMİZDE ARTIK ÜZERİNDE MUTABAKATA VARILAN SOMUT BİR ÇERÇEVEYE DÖNÜŞTÜ"

Çavuşoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye 60'dan fazla ülkenin yer aldığı DEAŞ ile mücadele küresel koalisyonunun aktif bir üyesidir. 10 aydır devam eden uluslar arası koalisyon hareketlerine milli imkan ve yeteneklerimizle katkıda bulunuyoruz. Ülkemiz koalisyon bünyesinde teşkil eden 5 çalışma grubundan birisi olan yabancı terörist savaşçılar çalışma grubunun eş başkanlığını Hollanda ile birlikte yürütmektedir. Bu çerçevede Hollanda Dışişleri Bakanı ile de iki gün önce bir telefon görüşmesi yaptım. Ancak 20 Temmuz sonrasında ortaya çıkan gelişmeler DEAŞ'ın sınırımızdaki bağlarının ve faaliyetlerinin ulusal güvenliğimize doğrudan oluşturduğu tehdidin giderek büyüdüğünü bir kez daha ortaya koydu. Bu tehdide karşı alınabilecek önlemler konusunda devletimiz tüm birimleriyle eş güdüm halinde çalışmalarını yürütüyor. Başbakanımız Başkanlığında bir güvenlik toplantısı yaptık. Bu toplantının ardından da son dönemdeki gelişmeler bağlamında daha farklı adımları atmaya başladık. Gerek büyüyen bu tehdide gerekli karşılığın verilmesi, gerek terörle mücadeleye ilişkin bilinen tutumumuz çerçevesinde ABD ile yürütmekte olduğumuz DEAŞ ile mücadeleye ilişkin işbirliğimizde artık üzerinde mutabakata varılan somut bir çerçeveye dönüştü. En son Sayın cumhurbaşkanımızın ABD Başkanı Obama ile telefon görüşmesinde de ele alınan bu mutabakatla ilgili hem Sayın Cumhurbaşkanımız hem Sayın Başbakanımız gerekenleri kamuoyumuzla paylaşmıştır. Türkiye'de ki krizin başından itibaren şunu söyledik; Suriye'de gelinen noktanın baş sorumlusu Esed ve onun ele kanlı çevresidir. Rejim başından beri DEAŞ ile işbirliği yapmış bu örgütün topraklarında palazlanması için uygun ortam ve imkanları sağlamıştır. Gelinen noktada bu tehdit çok farklı bir boyut kazanmış başından itibaren dile getirdiği kaygılarında Türkiye maalesef haklı çıkmıştır. Ortak tehditlerle mücadele ancak ortak çaba ve eylemlerle mümkün olabilir. Ortaya çıkan tabloda ABD ile işbirliğimizi önemsiyor ve bunun DEAŞ tehdidi ile mücadelede etkin sonuçlar doğuracağına inanıyoruz. Kimsenin endişesi olmasın milletimiz müsterih olsun. Türkiye kendisine yöneltilen her türlü tehdidi bertaraf edecek kudret ve kararlılığa sahiptir. Terör örgütü DEAŞ'ta Türkiye için bir tehdittir. Bu tehditle mücadelede gereken yöntem ve mekanizmalar tereddütsüz şekilde harekete geçirilmiştir. Türkiye aklı selimle metanetle meselelerin üzerine gidecek bu mücadelesinde tarihinden ve milletinden aldığı güçle başarıya ulaşacaktır."