Özge Kizir

Meclis oturumunda koltukların boş olmasını olağan karşılayan Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Girne Milletvekili Zeki Çeler, “Koltukların boş olmasını şikâyet etmeyeceğim çünkü özellikle yeni seçilen arkadaşlarımız olarak bizler, bazen bu mecliste tencere dibin kara seninki benden kara söylemlerinden gerçekten usanıyoruz. Hizmet veremediğimizde gerilmemek adına ya dışarıda koltuklarda oturur, ya da geçer bir yerde dışarıdan dinleriz. O yüzden koltukların boş olmasına gocunmayacağım.  Zaten bizim halimizden ancak biz anlayabiliriz” şeklinde konuştu. 

“Karpaz’daki gencin sıkıntısıyla Yeşilırmak’taki gencin sıkıntısı aynı…”

Gençlerin sosyal, ekonomik ve eğitim alanlarındaki yaşadığı sıkıntılar konusunda konuşma yapan Çeler, “Seçim zamanında yapılan geziler esnasında yaş aralığımız da çok farklı olmadığı için insanlar bize gönül rahatlığıyla gelip yaşadığı sıkıntıları anlatıyorlar. Karpaz’daki bir gencin ne derdi varsa emin olun ki Girne’de ve Yeşilırmak’ta da aynı dert mevcuttur. İşsizlik, iş kuramama ve ev kuramama bunları hep dinledik gördük” dedi.

“Fırsat eşitliği yoktur”

Çeler sözlerini şöyle sürdürdü: “Köyde gençlerin sosyal yaşamını sürdürebilmeleri için köyün bahçelerinden birinin su kuyu motorunun kulübesini kendileri restore ediyorlar. İçine bir koltuk ve bir eski televizyon koyarak oralarda toplanıyorlar. Çünkü köyde kahvehane bile yoktur. Düşünün bu gençlerin hiçbir sosyal aktivitesi yok ancak üç beş kişi toplanacaklar ve o kulübenin içinde konuşacaklardır. Onun dışında kırsal arazide yaşayan gençlerimize her seçim döneminde, ‘arsa vereceğiz’ gibi sözler verilerek oyları alınır ama kimisine verilir, kimisine verilmez. Öteki taraftan şehirde yaşayan gençler göz önüne alındığında fırsat eşitliği yoktur.” 

 “Milletvekili maaşımla bile bir ev ya da bir arazi almam mümkün değildir”

Ülkede gençlerin ev sahibi olabilmesi için bile bir sistem olmadığını vurgulayan Çeler şunları söyledi: “Kendimden bile örnek verecek olursam düşünün ki şuan milletvekili maaşım olmasına rağmen ailemden bana kalan bir arazi yada arsa olmadığı, babam da şehit olmadığı için bu maaşımla bile gidip de bankalardan borç alıp bir ev ya da bir arazi almam mümkün değildir.

“5 TL’ye bile muhtaçtırlar”

Ülkede evli çiftlerin ikisinin de asgari ücret aldığını var sayarsak bin 675 TL. İkisinin aldığı maaş 3 bin 350 TL oluyor. Bankadan 50 bin sterlin borçlanacak olsalar, sterlin üzerinden borçlanırlarsa 10 yıllık borçlanma bu gençlerin her ay o bankaya 643 pound, TL’ye çevrildiğinde ise 2 bin 700 TL vermek zorundadırlar. 3 bin 350 TL’den 2 bin 700 TL’yi çıkardığımızda 650 TL kalıyor. Hesapladım ve dedim ki eğer bu gençler günün üç öğünü bir ekmek alıp ikiye bölseler ekmeğin arasına domates ve hellim koyacak olsalar, üç öğün bunu yeseler ayda 500 TL yapacaktır. Geriye kalacak 150 TL su parası. Onu da çeşmeden içecek çünkü bu miktardaki parayı başka türlü karşılayamazlar. Geriye kalan 150 TL için elektrik faturasına ödeyecek olsalar geri kalan masraflarda göz önüne alındığında 5 TL’ye bile muhtaçtırlar.

“Anamız babamız vardır diye şükreder durumdayız”

Hala daha anamız babamız vardır diye şükreder durumdayız. Birileri de çıkıp söyleyecek ki bu gençler neden özel sektörde çalışmıyor. Düşünün ki bir yerde çalışırsınız ve iş güvenliğiniz, sosyal hakkınız yoktur. Çünkü bizim ülkemizde özel sektörde çalışanların sendikalaşma hakları anayasaya göre vardır ama maalesef sömürülüyor. Bazı şirketler gerçekten bu konuda hakkını veriyor onları zan altında bırakamayız.” 

“Denetim var gibi görünür ama yoktur”

Özel sektörde çalışan insanların neler çektiğini kimsenin bilmediğini belirten Çeler, “Özel sektörde çalışan insanlarla hiç konuştunuz mu? Bir garsonun haftanın 7 günü çalıştığını, aldığı ücretin asgari ücretten daha az olduğunu, tipslerinin tip box’tan alınıp patron tarafından kullanıldığını, yatırımların yarım buçuk yapıldığını ve ağzını açarsa işten kovulacağını biliyor muyduk? Biliyoruz ama ne yapıyoruz? Bazıları sermayenin insanları olduğu için herhalde ondandır ki elini ayağını buralara uzatmıyor veya söz geçiremiyorlar. Denetim var gibi görünür ama yoktur” şeklinde konuştu.

“Kıbrıs Türkü bu adada yaşayamıyor”

“Kıbrıslı Türkler tembeldir ana baba parası yemek ister diye” bir algı yaratıldığını ancak bunun doğru olmadığını ifade eden Çeler, Kıbrıs Türkü’nün ezilmeye karşı olduğunu belirterek şöyle dedi: “Kıbrıs Türkü tembel derler, hep bizi ezmeye çalışırlar. Bırakın Kıbrıs Türkünü hangi insan gidip de çalıştığı ortamda küfür duymak ister? Hangi insan aşağılamaları kabul edebilir? Asla kabul edemeyiz. Hiçbir hakkınız ve güvenceniz yoktur. Bir anda sizi işten kovabilirler. Bu durumlardan dolayı Kıbrıs Türk genci artık bu adada yaşayamıyor.