Çeler, hükümeti, “bir an önce bu yanlıştan dönmeye, verdikleri zararların boyutlarını tekrar gözden geçirmeye” davet etti.

Çeler, TDP Basın Bürosu aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamada, Ulusal Birlik Partisi-Demokrat Parti (UBP-DP) koalisyon hükümetinin, ülkede “sürdürülebilir olmayan”, “adalet ve eşitlikten yoksun”, “çıkara dayalı” düzenin devamından yana olduğunu savundu.

Çeler, toplumun malı olması gereken araziler ile kıyı şeritlerinin “yağmalanmasının” bunun göstergelerinden biri olduğunu ileri sürdü.

Hükümetin bir yandan halkın anayasal hakkı olan, kıyı şeridinin kullanımının önüne emirnameler ile engeller çıkarmaya devam ettiğini, diğer yandan adanın tarihsel değerlerini görmezden geldiğini savunan Çeler, tüm Orta Doğu’nun tarihsel, kültürel ve dünya mirasının izlerine ev sahipliği yapan adada, bu gibi tarihsel değerleri görmezden gelmenin dünya tarihini de hiçe saymak anlamına geldiğini kaydetti.

Çeler, bir taraftan kitle turizminin toplumsal ekonomiye katkı sağlayamadığını kabullenen, turizmde çeşitliliğin önemine vurgu yapan hükümetin, diğer yandan bu uygulamalarının kültür ve tarih turizminin önünü tıkadığını savundu.

Zeki Çeler, "Sit alanları gibi dünya miraslarının varlığının, tüm dünyada bir değer sayıldığı günümüzde, kültür turizmini hiçe sayan hükümet, aslında turizm planlamasında da ne kadar vizyonsuz olduğunu gözler önüne sermektedir" ifadelerine yer verdi. 

Çeler şöyle devam etti:

“Gelip geçici hükümetlerin bu denli kalıcı hasarlar bırakarak, devasa bir utanca imza attıklarını bilmelerini isteriz. Bu ada, sadece şu anda üzerinde yaşayanların değil, gelecek nesillerin de varlığıdır. Sivil toplum örgütlerinin toplumsal bilincimize verdiği desteğin önemini bir kez daha bizlere hatırlatan Dayanışma örgütüne teşekkür eder, her türlü haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı sivil toplum ile birlikte hareket etmeye devam edeceğimizi yineleriz.”