Özge Kizir

Hükümetten bir beklenti içerisinde olmadığını ifade eden Zeki Çeler, “Kendilerine yüzde sıfır veremem. Protokol imzalanacağında, imzalanacak olan maddelerin ne olduğunu çok merak ediyorum. Yüzde 99 umutsuzum” dedi.

Kartal Harman’ın Kanal T’de sunup yönettiği “Ayaküstü 1 Saat” programının konuğu Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Milletvekili Zeki Çeler oldu.

Ülkede kendini yetiştiren birçok genç olduğunu vurgulayan Çeler, “Bütün gençler telefonlara bağlı olarak yaşamıyorlar. O çocuklar haber sitelerini açarak sorguluyorlar. Salona gittiğimde herkesin 40 dakika da bitirdiği işi 1,5 saatte yapıyorum. Nedeni de gençlerden bir tanesi yanıma gelerek soruyorlar. ‘Abi iş bulabilecek miyiz’ diye sormuyorlar. Daha çok ‘neden böyle oldu, biz neden böyle olduk’ veya ‘nasıl bu hale geldik’ diye soruyorlar. Şu anda sorgulayan bir nesil vardır. O yüzden bu gençlik sadece kendilerine bu şeffaf yönetimi gerçekten sağlayabilecek ve iktidara da geldiğinde dönüp değişmeyip bunu devam ettirebilecek birileri başta olduğu zaman bu toplum arkasından devam edecektir” dedi.

“31 defa ‘Türkiye’, 10 defa da ‘Anavatan’ geçerse, kusura bakma ben sana ‘Şükran Hükümeti’nden başka bir hükümet diyemem”

Hükümet programını bir “şükran belgesi” olarak nitelendiren Çeler, “Hükümet programını ele aldığımızda,3-4 gün içerisinde hazırlanan bu program geçmişten gelen diğer 36 hükümetin özellikle Ulusal Birlik Partisi (UBP) ve Demokrat Parti’nin (DP) kendi yaptıkları programların tıpatıp aynı kelimeleriyle yazılırsa, içerisinde de 31 defa ‘Türkiye’ 10 defa da ‘Anavatan’ geçerse, kusura bakma ben sana şükran hükümetinden başka bir hükümet diyemem. O ‘şükran belgesi’ idi” şeklinde konuştu.

“Yüzde 99 umutsuzum”

Hükümetten bir beklenti içerisinde olmadığını ifade eden Çeler, “Kendilerine yüzde yüz sıfır veremem. Protokol imzalanacağında, imzalanacak olan maddelerin ne olduğunu çok merak ediyorum. Yüzde 99 umutsuzum. Kendilerine yüzde 1 de şans veriyorum. Çünkü birbirlerinden nasıl hesap soracak noktasında Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ve UBP hükümetine şans vermiştim. Senelerdir o onun yolsuzluğundan bahseder, diğeri onunkinden bahseder. İkisi bir araya geldiğinde birbirlerine nasıl hesap soracaklar diye düşünmüştüm. Hesap da sorulmadı” ifadesini kullandı.

“Sadece inceliyor ve gözlemliyoruz”

Kıbrıs Türk Hava Yolları ile ilgili Araştırma Komitesi’nin kurulacağına dikkat çeken Çeler, sözlerine şöyle devam etti: 

“Komitede çoğunluk onların araştırma komitesidir. Bizden biri bile yoktur. Sadece inceliyor ve gözlemliyoruz. Komite başkanı ya da başkan yardımcısı onlardan. Komitelerin oluşumu konusunda ilk olarak bir gerekçe vardır. Gerekçenin ardından da komitenin kurulması talep edilir. Komitede ise grubu olan vekiller olabilir. İç tüzüğe göre grup sayısı 5’tir. 5 ve üzeri sayıda milletvekili olan partiler grup kurabilir. Onlar bu tür komitelerde ve divanda yer alırlar. Bir tek Ad-Hoc Komite vardır. 

“Bir süper vekil yaratıldı, tüm komitelerde yer alacak”

Diğer komitelerde, örneğin İdari İşler ve Sağlık veya Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi’nde biz yoktuk. Anayasa değişikliği konusunda bu hükümet değişiklik yapmayacaktır. Şimdi komiteler bile düzgün çalışmayacak. Bir tane süper milletvekili yaratıldı ve her komitede o yer alacak. Aldığımız duyuma göre bağımsız milletvekilleri girecekleri komitelerde dinlesinler veya muhalefet etsinler ve oylamaları da Mustafa Arabacıoğlu katılsın diye gidebilir. Öyle bir formülasyon yaratmışlar. 

“Hükümet edenin istediği yasalar yapılır veya istemedikleri yapılmaz”

Hala daha bir şeyi anlayamıyoruz, farklı siyasi partilerden seçilmiş olabiliriz, ama meclisin yasa yapma yeri olduğunu, hükümetin meclisi değil, meclisin aslında hükümeti idare etmesi gerektiği noktasını bilmiyoruz. Yani hükümet Yürütme’dir. Kurumlarını yürütecektir veya idareyi iyi sağlayacaktır. Meclis de eksik gördüğü yasaların tamamlanmasını ve hükümetin halkın refahını göz önünde bulundurarak daha kolay icraat yapmasını sağlayacak düzenlemeleri yapar. Bizde ise hükümet edenin istediği yasalar yapılır veya istemedikleri yapılmaz. Hükümette halkın refahına aykırı bir hareket varsa, meclis içerisinde hükümetin tarafında olan milletvekillerinin buna destek vermesi ve muhalefetin karşı çıkması beklenir. 

“Hiçbirimiz suçsuz değiliz”

Karışık bir durum oldu, fakat insanlar da bu duruma alıştı. Hiçbirimiz suçsuz değiliz. Toplum buna alıştı. Elimizi taşın altına koyarak oy kaybı olur veya olmaz korkusu taşımadan söylememiz gerekir. Bu ülkede bir sistemsizlik var ve o sistemsizliğin devamından yana olan, aslında değişmesini isteyip de kendine dokunduğu noktada devam etmesini isteyenler de vardır.”

“Beğenmediğin biri varsa ona oy vermeyeceksin”

Toplumdaki sosyolojik değişiklik konusunda eleştiride bulunan Çeler, “Değişiklik konusunu anlayamadım, yani çözemedim. Artık onu psikiyatristlere sormak lazımdır. Beğenmediğin biri varsa ona oy vermeyeceksin. Örneğin geçen seçim bana oy verdiysen ve yaptıklarımla seni memnun etmediysem veya hiçbirini yerine getiremediysem, o zaman bana oy vermeyeceksin. Beraber yeriz, içeriz veya çok iyi arkadaşız diye sen yine bana oy mu vereceksin? Bir iyiliğim dokundu diye, vefa borcu hissederek bana oy vermek zorunda mı olacaksın? Bu ülkede veya herhangi bir ülkede eğer devlet kurduysanız özellikle milliyetçi kesim, eğer devlet kurduysanız bu devletinizde yaşayan insanlara iş olanağı yaratmak zorundasınız” dedi.

“Genç iken kendi işimi kurayım”

Televizyon programında telefonuna gelen mesajı okuduğunu ve 4 oy kaybettiğini belirten Çeler, “Bu tarz insanlar beni kendi mevkileri için seçeceklerse ve bunun için oy vereceklerse zaten bunu gerçekleştirmediğim için o mecliste bir sonraki dönem olmayacağım. Şimdiden olmayım da hazır genç iken kendi işimi kurayım. Bu nedenle ne olduğumu şimdiden insanlar anlasın. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı TDP’lileri istihdam konusunda ‘evet’ etti. Başka partiler konusunda Özdil Nami görüşmeci oldu. Onu dışında Barış Burcu BDH dönemindendir. En yakın arkadaşları ve işleri birlikte yapacakları arkadaşlarını seçti.

“TDP’yi hep Türkiye’yi ve suyu istemez şeklinde görüyorlar”

Su yönetimi konusunda değerlendirmede bulunan Çeler, sözlerine şöyle devam etti: 
“TDP’yi hep ‘Türkiye’yi ve suyu istemez’ şeklinde görüyorlar. Hayır, biz suyun gelmesine değil, suyun idaresinde peşkeş çektirilmesine karşı olduğumuzu hep söyledik. Suyun idaresi ile ilgili Türkiye ‘neler yaptınız’ veya ‘ne gibi projeler ürettiniz’ diye sorduklarında, bizimkiler ‘tamam efendim’ deyip hiç bir şey yapmadılar. O noktada hak veriyorum. Bunu zaten sürekli olarak söylemiştik ama bu idarecilerin kabahatidir. 

“Dünyadan hangi firma gelirse bu adada tekel olacağı için peşkeştir”

Kürsüde bir konuşma yapmıştım. ‘Su gelecek, peşkeş çekilecek’ demiştik. Dünyadan hangi firma gelirse bu adada tekel olacağı için peşkeştir. Yani Türkiye’den bir yatırımcının almasına değildir. Amerika, Almanya ve Güney’den gelip bu suyu ihaleye girer ve alırsa, ona da ‘peşkeşleştirilmiştir’ diyeceğiz. İhaleye girebilecek ve bu işi götürebilecek insan yönetimde vardır, fakat maddi kısmında büyük firmalar bir araya gelir de bunu yaparsa kendilerine ‘bravo’ diyeceğim. 

“Özellikle Mesarya bölgesinde ve ovalarımızda üretim artacak”

Mesela su geldi ve özelleştiriliyor, peki sonra ne olacak? Herkes artık temiz su kullanacak. Tuzlu su aküferleri kapanacak. Özellikle Mesarya bölgesinde ve ovalarımızda üretim artacak. Bununla beraber üretim çeşitliliği ve kalitesi de artacak. Genel olarak çalışmalar baz alındığında gümrük kapılarından neler yaşanıldığını biliyoruz. Bununla beraber gelecek olan suyla birlikte üreteceklerimizin ve üretimimizin alım garantisini veren bir protokolde madde var mı? Yoktu ve ben onun olmasını sağlardım. Bireysel vatandaş olarak payımız olduğu sistemi kendimiz önyargıyla bir şey yapamayacağını söyleriz.

“Önlem olarak adını ızgara ya da mangal peyniri olarak değiştirdiler”

Üreteceğinin alım garantisini de sana vermeliydi. O zaman insan da gümrük kapılarında patatesin veya portakalın dönmeyeceğini bilecekti. Bileceklerdi ki onlara da satabileceklerdi. Örneğin hellim konusunda Rumlarla rekabet ederken bir de Türkiye ile rekabet etmek zorunda kalmayaydın. 80 milyon Türkiye’ye hellim üretelim demiyorum. Biz zaten Arap ülkelerine hellimi satıyoruz. Fakat onların düşük fiyat veya biraz serbestiyeti vardır ve yapar. Artık oradaki adı ‘hellim’ değildir. Önlem olarak adını ‘ızgara’ ya da ‘mangal peyniri’ olarak değiştirdiler. Markette öyle satıyorlar.”