Özlem Çimendal

Zeki Çeler, ülkede son günlerde tansiyonun yükselten su konusu ve diğer konularda  çarpıcı açıklamalarda bulundu. Çeler, ülkede yaşanan kaosun sorumlusunun sadece siyasiler olmadığını o siyasileri o makamlara taşıyanların da sorumlu olduğunu kaydetti

“Bu sistemi hükümetçilik oynayan beceriksizler yarattı”

Su ve hükümet kriziyle ilgili Zeki Çeler, “Yıllardan beri hükümetçilik oynayan beceriksizliklerin getirdiği sistemin sonucudur geldiğimiz nokta. Daha önceden protokol ve anlaşmaların var olduğunu ve devamının ne gibi sonuçlara yol açacağını göz önünde bulundurmayanların son anda yumurta kapıya dayandı mantığıyla yaptıkları icraatların ceremesini tüm toplum çekmektedir” dedi.

“Yapılmak istenen KKTC’nin bağımlılığının devamıdır”

KKTC’yi kimsenin tekelleştirerek bu toplumu zarara sokamaya hakkı olmadığını ifade eden Çeler, “Kimse kimseye beleş iş yapmaz. Bu özel şirketler mutlaka yaptığı yatırımın parasını çıkaracak. Kuyudakinden yağacak suya kadar elimizden alınacak. Bununla KKTC’yi bir şekilde bağlı tutmak istiyorlar. Ama bu demek değil ki bizim tüm kaynaklarımız yandaşlara peşkeş çekilecek” açıklamalarında bulundu.   

“Halklar arası sürtüşmeyi birileri koltuk, makam uğruna kullanıyor”

KKTC’nin kurumlarının içinde bulunduğu durumu ve Türkiye-Kıbrıs ilişkilerinde bazı konularda yaşanan gerilimleri de değerlendiren Çeler, “Türkiye bizi sömürmek istiyor dediğimizde biz halktan bahsetmiyoruz. Biz yönetimden bahsediyoruz. Bu kullanılan kelimeleri sırf birileri kendi koltuğunu korumak için ve tutunacak başka dalı olmadığı için bir algı operasyonuyla empoze etmeye çalışıyor” şeklinde konuştu. 

“Muhataplık konusunda, ret görüşme duruşu sergilenebilirdi”

“Su konusunda Türkiye’ye giden bakanlarımızın protokol düzeyinde denklerini bulamaması konusuna “Diplomasi çok önemlidir” diyen Çeler, kendini devlet olarak kabul eden bir yapının diplomatik çerçevede yapacağı görüşmelerde de karşılığını bulacağı makamlarla muhatap olması gerektiğini ifade etti.

Maliye Bakanı Birikim Özgür’ün protokol imzalanmazsa önümüzdeki ayki maaşların KKTC kaynaklarından ödeneceği ve her türlü riski göze almayı gerektirecek durumların olabileceği söylemlerine de değinen Çeler, “Hükümet olarak sermayenin üzerimizden elini çekmesini sağlamamız lazım. Bankalarda faiz oranlarının düşürülmesi gerekir çünkü halk borç içindedir. Ama hepimiz bencillik yapıyoruz. İnsanlar borcunu ödeyebilecek ve hayatta kalabileceği bir güvencelerinin olması neticesinde tabii ki zorluklara göğüs gerebilir ve her türlü sıkıyı çeker. Bunu yapmadan korkutarak bırakın imzalayalım da beceriksizliktir” ifadelerini kullandı. 

“Sudan alım garantisi isteniyor ama…”

KKTC’ye gelen suyla üreticinin üreteceği ürünleri dış pazarda ya da Türkiye’de satma garantisinin KKTC’ye verilip verilmeyeceğini soran Zeki Çeler, “Bize alım garantisi veriyorlar mı? Gümrüklerde ürünlerinizi bekletmeyeceğiz, uygulanan ambargoları görmezden gelerek KKTC’yle ticari ilişkileri geliştirmeyi en üst seviyeye taşıyacağız diyorlar mı? Hayır. O zaman neyin özelleştirilmesinden bahsediliyor?” diyerek, kimsenin kusura bakmamasına ve KKTC’nin de bu peşkeşe direnmesinin gerektiğine işaret etti.

“TDP halkı bilgilendirmeye devam ediyor”

Hükümetin hala su krizini bir açıklığa kavuşturamamasını ve olası bir hükümet düşmesinin akabinde TDP’nin gündemde olduğu konusunu değerlendiren Çeler, “Bizim gündemimizde olmayan bir konu bu çünkü bizim duruşumuz budur. Biz belediye ve köy ziyaretlerimizi devam ettiriyoruz. Halkı aydınlatmak ve ortada olan ve gizlenerek süslenip sunulan noktalara değinmeye çalışıyoruz” açıklamasında bulundu.

“Bu topraklara sahip çıkama adına bir duygu bırakmadılar”

Tüm yaşananlara rağmen CTP tabanını su konusundaki duruşundan dolayı tebrik de eden Çeler, UBP hakkında da şunları kaydetti:

“UBP’nin yaptıkları ortadadır. Göç yasasının imzalanmasından suyun adaya gelmesinde atılan imzalardır bu halde olmamızın nedeni. İrsen Küçük hükümetinin acaba gururları var mıydı, bugün yaşadığımız olaylardan vakti zamanında gurur duyduklarından bahsediyorlardı. Bu sistemden kim guru duyar? Bu topraklara sahip çıkan ve sevme adına bir duygu bırakmadılar. Gençlerimizin hepsi yurt dışında geleceklerini merak ediyorlar ve dönüp dönmeme konusunda çaresizlikleri var.”

“En az siyasiler kadar, onları seçenler de suçlu”

KKTC’nin kaos ortamında oluşunun tek sorumlularının siyasiler olmadığına en az onlar kadar, onları o koltuklara oturtanların da suçlu olduğuna dikkat çeken Çeler, “Bu sistemi yaratan biziz. Hepimiz sorumluyuz bu yaşananlardan. KKTC turizminin de kamuoyuna yansıtıldığı gibi çok başarılı ilerlemediğini de eleştiren Çeler, tanıtım ve katılımlarda doğru çalışma yapılmadığını ve reklamın daha ciddi yapılması gerektiğini ifade etti.

“Seçim sisteminin değişmesi çare değil”

Seçim sistemini değiştirmek yerine, asıl sistemi ahbap-çavuş ilişkisiyle siyasi seçilmemesini değiştirmek gerektiğine inandığını söyleyen Çeler, “Benim seçim sisteminin değişmesiyle her şeyin değişeceğine inancım yok. Bölgecilikten şikayet ediliyor ama yine yapılacak bu defa da oy yoğunluğunun olduğu yere yönelecek bu kişiler” dedi.

Kaynak: Yeni Bakış Gazetesi