Bir grup çevre örgütü, ülke adına büyük bir kazanç olacak Ülkesel Fizik Planı’nın adanın özelliklerini ve üstünlüklerini geriletmemesi, doğal kaynaklarını baskılamaması, insan kaynaklarına saygılı ve bu değerlerin taşıma kapasitelerini hassasiyetle gözetmesi gerektiğini belirtti.

Ülkenin sürdürülebilir kalkınması için, en büyük iki varlığının, özenle korunmuş çevresi, kültürü ve yetenekli insan kaynağı olduğuna dikkat çeken çevre örgütleri, Devlet Planlama Örgütü’nün, Ülkesel Fizik Planı Tasarısı’nın danışma, değerlendirme ve uygulama süreçlerinde mutlaka yer alması gerektiğini vurguladı.

Yeşil Barış Hareketi, ÇEKOVA, Lefke Çevre ve Tanıtma Derneği ve Uluslararası Kalkınma Derneği, “Çevre Örgütleri” olarak imza attıkları ortak açıklamada, Ülkesel Fizik Planı Tasarısı’na ilişkin görüş ve önerilerine yer verdi.

“ÜLKESEL FİZİK PLANI DÜZGÜN,  GÜNCEL BİR YOL GÖSTERİCİ OLMALI”

Ortak açıklamada, “Ülkedeki bütün dengeleri alt-üst edecek ezici bir nüfus artışı, zaten dar olan adamızdaki kaynakların üzerindeki baskıları taşınamaz boyutlara vardıracaktır. Nüfusun hızlı artışı; başta işsizlik olmak üzere, sosyal, sağlık ve eğitim sorunlarını daha fazla artırmaktan başka bir sonuç vermeyecektir. Yerli nüfusun dışa göç nedenlerini giderecek bir yapı içermesi olumlu bir strateji olacaktır. Ülkesel Fizik Planı düzgün,  güncel bir yol gösterici ve çevrenin korunması doğrultusunda gerçekten duyarlılığı olan bir yapıda yaşam bulmalı” denildi.

Hazırlanma sürecinin çeşitli aşamalarında tasarıya ilişkin görüşlerini paylaşıp, Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı ile Meclis’te toplantılara katılarak, taslağı değerlendirdiklerine dikkat çeken örgütler, Bakanlar Kurulu’nca yeniden gözden geçirilmek üzere iade edilen Ülkesel Fizik Planı Tasarısı’nın 30 gün içinde gözden geçirilip, yeniden Bakanlar Kurulu’na gönderilmesi gereğine vurgu yaptı.

“ŞİDDETLE GEREKSİNİM VAR”

Ortak açıklamada, ülkede “Ülkesel Fizik Planı”na şiddetle gereksinim olduğu ve bu görüşün herkes tarafından paylaşıldığına işaret edildi.

Açıklamada “Hazırlanmış olan taslağa, onaylanmadan önce son ana kadar olumlu katkılar koyabilmek adına, tamamlanması gereken yanlarına ve/veya eksiklerine dikkat çekmek ve önerilerde bulunmayı gerekli ve tarihi bir sorumluluk olarak gördük” denildi.

Ülkesel Fizik Planı’nın, İmar Yasası gereği, Başbakanlığa bağlı Devlet Planlama Örgütü ile işbirliği halinde, İçişleri Bakanlığı’na bağlı Şehir Planlama Dairesi tarafından hazırlanması gerektiğini ancak DPÖ tarafından son yıllarda 5 yıllık kalkınma planlarının hazırlanmadığı bir ortamda planın sosyo-ekonomik boyutunun sahipsiz kaldığı ileri sürüldü.

“DPÖ’NÜN KATILIMI MUTLAKA SAĞLANMALI”

Çevre örgütleri, DPÖ’nin Ülkesel Fizik Planı Tasarısı’nın danışma, değerlendirme ve uygulama süreçlerinde mutlaka katılımı sağlanması ve kalkınma planlarının esas alınması gerektiğine dikkat çekti.

Açıklama, şöyle devam etti:

“Hükümete onay için sunulan Ülkesel Fizik Planı Tasarısı (ÜFPT) SWOT analizi ve nüfus analizinin güvenilir somut istatistik verilere dayanarak yapılmamış olması önemli bir eksiklik olarak görülmüştür. Ülkesel Fizik Planı’nın doğru temellere oturmaması nedeni ile bu çabaların çökmesi hiç arzu edilir bir durum değildir. UFP’nin adamızın özelliklerini ve üstünlüklerini geriletmeyecek, doğal kaynaklarını baskılamayacak, insan kaynaklarına saygılı, bu değerlerin taşıma kapasitelerini hassasiyetle gözetmesini beklemekteyiz. Plan ile ilgili daha önce çeşitli platformlarda, Biz Çevre Örgütlerinin bu doğrultuda yaptıkları öneriler gerektiği gibi değerlendirilmemiş ve/veya gözden kaçmıştır”

“NÜFUS ÖNGÖRÜLERİYLE İLGİLİ CİDDİ SIKINTILAR VAR”

Örgütlerin ortak açıklamasında, planda, ülkenin nüfus öngörüleriyle ilgili ciddi sıkıntılar bulunduğu ileri sürülerek, “Nüfusun 16 yılda 2 katı olacağı öngörülmekte ancak yapılması planlanan bina ve yatırımlar, doğal çevre ile tarım alanları üzerinde büyük bir baskı oluşturacaktır. Ülkedeki bütün dengeleri alt-üst edecek ezici bir nüfus artışı, zaten dar olan adamızdaki kaynakların üzerindeki baskıları taşınamaz boyutlara vardıracaktır” denildi.

Açıklama, şöyle devam etti:

“Ülkesel Fizik Planı Tasarısı’nın vizyonunda, özellikle ülkeye yönelik bir göç politikası ile nüfus artışı yer aldığı anlaşılmaktadır. Nüfus artışında, içe doğru ‘niteliği belirsiz kitlesel bir göç’ yerine; istihdam başta olmak üzere, ‘yerli nüfusun dışa göç nedenlerini giderecek’ bir yapı içermesi olumlu bir strateji olacaktır. Plan tasarısında kaybolmakta olan nüfusun ülkeye dönüşünü sağlayacak özendirici kolaylıklara ve politikalara yer verilmemesi planın temellerini sarsacak büyük bir eksikliktir. Nüfusun hızlı artışının, başta işsizliği de içeren, sosyal, sağlık ve eğitim sorunlarını daha fazla artırmaktan başka bir sonuç veremeyeceği görülmelidir. Bunun da, ülkenin mevcut olan ekonomik, çevresel, kültürel, sosyal, sorunlarından da öte, daha büyük, toplumsal yaşam kalitesine ve barışına olumsuz bir ortam yaratabileceği potansiyeli açıktır”

“EN BÜYÜK VARLIK ÇEVRE, KÜLTÜR VE YETENEKLİ İNSAN KAYNAĞI”

Ülkenin sürdürülebilir kalkınması için, en büyük varlığının, özenle korunmuş çevresi, kültürü ve yetenekli insan kaynağı olduğu belirtilen açıklamada, “Biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynakların özünü ve zenginliğini oluşturan ve özenle korunması gereken toprakların birçok AB ülkelerinde olduğu gibi, mevcut KKTC vatandaşlarının mülkiyet hakları korunmasını ön gören yasal enstrümanlar hazırlanmalı” denildi.

Açıklama, şöyle devam etti:

“İnsan kaynakları konusunda, kalifiye insan gücünü sağlamak üzere, uygulamayı da öngören bütünleşmiş bir öğrenim ve eğitim sistemi öngörülmeli. Ülkeye gelerek yerleşke oluşturan yüksek öğrenim kuruluşları da hiçbir ayrıcalık sağlanmadan bu doğrultuda planlanmalıdır.

Tasarıda ön görülen ‘Yeşil Koridor”lar özellikle kritik önemi nedeniyle mutlaka korunmalıdır.  ÖÇKB’ler kadar biyolojik çeşitlilik ve eko-sistem yönünden kritik öneme haiz olup özenle korunması gereken dereler ve pınarlar sulak alanlar olarak tasarıda yer almalıdır. 

Ülkesel Fizik Planı Tasarısı’nın iyi niyet ve yol gösterici bir misyonla, şeffaf ve ancak, çevreye verilecek önemle, sosyal ve Fizik yapıyı tahribata uğratmayacak yapılaşma kabul edilebilirdir. 

Çevreyi de olumsuz etkileyecek şekilde yeni turizm bölgeleri alt yapıları önerilirken, yıllarca Turizm Bölgesi olmasına rağmen İskele Boğazı plan tasarısında Turizm Bölgesi olarak gösterilmemesi büyük bir eksikliktir ve bunun giderilmesi gerekir”