Deniz Abidin

K.T. Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı, Sanayi Odası olarak Türkiye patenti üzerinden tescil yapıldığını belirterek, Güney Kıbrıs tarafından da Avrupa Birliğine yapılan tescil olduğunu söyledi. Çıralı, Yeni Bakış'a yaptığı açıklamada,  Avrupa Birliğindeki tescil sürecinin devam etmekte olduğunu belirterek, henüz neticelenmediğini, geçtiğimiz hafta içinde itiraz edenler olduğunu kaydetti. Çıralı, İngiltere, Amerika, Yeni Zelanda, Türkiye ve bazı Arap ülkelerinden itirazlar geldiğini belirterek, itirazların değerlendirileceğini dile getirdi. Çıralı, tescilin üç beş ay içinde son şeklini alacağını kaydetti. Çıralı, Güney Kıbrıs'ın yaptığı tescil başvurusunda hellim adını taşıyabilmesi için küçük baş hayvan sütünün en az yüzde 20 civarında olması gerektiğini belirtti. Çıralı, tescil gerçekleştikten sonra 10 yıl süre zarfında hellim adını taşıyabilmesi için yarıdan biraz fazla küçük baş hayvan sütü, yarıdan biraz az da inek sütü olabileceğini kaydetti. Çıralı, söz konusu süt miktarının ne Kuzey'de ne de Güney'de mevcut olmadığını belirterek, küçük baş hayvan sütünün üretiminin artırılması gerektiğini söyledi. Çıralı, bir plan dahilinde çalışılması halinde bunun mümkün olduğunu dile getirdi.

"Plan dahilinde çalışılmalı"

Çıralı, şunları söyledi, "Geçmişte inek sütü üretiminde bir plansızlık vardı. Her yıl yüzde 10 civarında bir artış vardı. Ancak bu yıl fazla olan süt pazarlanamaz hale geldi. Üreticinin elinde kalan süt sokağa döküldü. Bunların yaşanmaması için bir plan dahlinde çalışılmalıdır. Hellimin tescili olduktan sonra ilk etapta AB ülkelerinde hellim adıyla yapılan üretim bu isimde yapılamayacak. Dünyada tüketilen hellim ve halloumi Kıbrıs'ta üretilerek bu pazarlara ulaşması noktasına gelinecek. Burada üretilen hellim dış pazarda başka rakibi olmadığından çok kolay pazar bulabilecek. Biz ne kadar küçük baş süt üretirsek o kadar hellimi de dış pazarda satabileceğiz. Kıbrıs ekonomisinin kalkınması açısından hellim önemli bir faktördür. Bu hedefe ulaşmak çok zor değildir. İklimimiz de küçük baş hayvancılığa uygundur. Anavatandan gelen su da buna katkı sağlayacak"

"Su kurumu oluşturulmalı"

Çıralı, su projesiyle ilgili olarak ise, suyun yönetiminin KKTC makamlarına ait olduğunu söyleyerek, su kurumunun oluşturulması gerektiğini belirtti. Yap işlet devret modelinin kabul gördüğünü ifade eden Çıralı, bunun doğru bir uzlaşı olduğunu kaydetti. Çıralı, devletin su konusunda tüm bu yatırımları yapacak kapasitesinin olmadığını belirterek, uygulanacak olan bu modelin dünyada da uygulanmakta olduğunu vurguladı. Çıralı, sermayesi olan ve bu işi bilen firmaların ihaleye katılarak bu işin altyapısını yapacağını belirterek, yatırdığını kazandıktan sonra belirlenen yıl zarfında mal sahibine devredeceğini söyledi. Çıralı, bu sistemin uygulanması durumunda ekonominin de kalkınabileceğini belirtti.

"Kamu Reform Yasası şart"

Çıralı, yapılan bütün araştırmalarda ön plana çıkan sorunun kamunun hantal bir yapı içinde olması ve finansman maliyetlerinin yüksek olmasının iş yapmaya engel olduğunu kaydetti. Çıralı, tüm bunların önüne geçilmesi için kamu reform yasasının çıkması gerektiğinin altını çizerek, bunun sadece yeni müşavirler yaratmama gibi algılanmaması gerektiğini, kamuda verimli çalışmayı da öngörmesi gerektiğini söyledi. Ali Çıralı, Hükümetin öncelikle yapması gereken konular arasında kamu reform yasasının yer alması gerektiğini kaydetti. Çıralı, bunun yanında AB'ye uyum yasasında eksiklikler olduğunu, çıkarılan bazı yasaların tüzüklerinin hazır olmadığını, bunların çıkarılması gerektiğini söyledi. Çıralı, tüm bunların genel ekonomiyi ilgilendiren konular olduğunu belirterek, bunların uygulanmaması durumunda ekonomi yönünden ilerlemenin mümkün olmayacağını anlattı.

"Sanayi bölgeleri iyileştirilmeli"

Çıralı şöyle devam etti, "Her ülkede standartlar enstütüsü var.Bizde ise hala  yok. Gerek ithalatta gerekse o ülkedeki iç piyasada standartların belirlenmesi gerekiyor. Uygun olup olmadıkları denetlenmelidir. Özellikle gıda konusunda, gıda güvenliği de AB'ye girme bakımından önem taşır. Yasaların çıkması yeterli değildir, önemli oan uygulanmaya konulmasıdır. Sanayi alanında ise yeni yatırımların yapılabilmesi için yeni sanayi bölgelerinin iyileştirilmesi önemlidir. Biz bunun başlangıcını yaptık, ancak her hükümet döneminde sıfırdan başladık. Bunun Türkiye'de örnekleri vardır, çok da güzel çalışan örnekleri vardır. Biz her zaman aynı sistemin buraya getirilmesini talep ettik. Bunun için organize sanayi bölgesi yasasının çıkması gerekiyor. Bu yasayla birlikte bu bölgelerin yönetimi sanayi bölgelerinde faaliyet gösteren işadamlarının oluşturacağı bir yönetime devredilmesi gerekiyor. Maalesef bunu başaramadık. Şimdiki yapıda sanayi bölgelerinin idaresi ekonomi bakanlığına bağlıdır. Siyasi rant vardır. Yetkili bakan istediğine verebilir, istediğinden alabilir. Sanayi bölgelerinin bu siyasetten arındırılması gerekiyor. Bu da ancak yeni bir yasayla mümkündür. Organize sanayi bölgeleri dışında sanayi yatırımının yasak olduğuna yönelik yasada bu madde yer almaktadır. Sanayi bölgesi zaten dolu, mevcutlarda da boş yer yok. Dolayısıyla yeni yatırımcılara yatırımını buraya yap denilemiyor. Bu nedenle de yatırımlar pek gerçekleşemiyor. Geçmişte çimento fabrikası kurmak için gelen yabancı bir yatırımcı 2 yıl uğraşmasına rağmen bürokrasi engeline talkıldı ve sonunda vazgeçti. 60-70 milyon dolarlık yatırım  da gitmiş oldu. Hayvan atıklarının işlenmesiyle ilgili olarak tesis yatırımı için gelenler oldu. Onlara da yer gösterilemediği için onlar da vazgeçti. Çevre yasasındaki bu maddenin mutlaka kaldırılması gerekiyor" Çıralı, mevcut sanayi bölgelerinin kaportadan  ibaret olduğunu ifade ederek, bu durumun zaman zaman kötü görüntüye  sahne olduğunu belirtti. Çıralı, "Kaportanın ayrı bir yerde olması gerekiyor" diye konuştu.

"Koalisyon kültürü bizde gelişmedi"

Çıralı, bir önceki hükümetin KKTC tarihinde ilk  olduğunu belirterek, buna karşın umutların boşa çıktığını kaydetti. Çıralı, "Ekonominin iyileşmesini istiyorsak mutlaka siyasi istikrar şarttır"diyerek, bugüne kadar bunun temin edilemediğini anlattı. Çıralı, tecrübelere bakıldığında siyasi istikrarın bu ülkede ancak tek başına bir iktidarla mümkün göründüğünü söyledi. Çıralı, ülkede koalisyonların çok iyi gitmediğini dile getirerek, koalisyonlar arasındaki çekişmelerin hep ön plana çıktığını kaydetti. Seçim sisteminde de değişiklik yapılarak, çoğunluğu temsil eden bir partinin tek başına iktidara gelmesinin sağlanması gerektiğini söyleyen Çıralı, "koalisyon kültürü bizde gelişmedi" dedi.

"Hükümet programları hep 'copy paste'"

Çıralı, hükümet programlarının hep "copy paste" olduğuna dikkat çekerek, her zaman iyi şeylerin yazıldığını, ancak şimdiye kadar iyi bir ilerleme görülmediğini söyledi. Çıralı, "Hükümet programları çok da umut verici değildir, önemli olan uygulamadır. Meclis'te çıkan yasa sayısı da çok azdır"diye konuştu.

"Ekonomik protokol imzalanmalı"

Çıralı, Türkiye ile ekonomik bir protokolün imzalanmasının şart olduğunu söyleyerek, Güney Kıbrıs'ın da ekonomik krize girdiği zaman adaya gelen AB troykasının bir takım şartlar neticesinde ekonomik protokol imzaladığına dikkat çekti. Çıralı, aynı şekilde IMF'nin de birçok ülkeye kredi verdiğini ve onun da birtakım şartlar neticesinde bunu yaptığını anlatarak, "ekonomik protokolün çok ince detaylara girmesi doğru değildir" dedi. Çıralı, pakette özelleştirme olacaksa bun yazabilir, ancak özelleştirmenin detaylarına girmeye gerek olmadığını belirtti.

"Devlet sadece denetim yapmalı"

Çıralı şunları söyledi, "Özelleştirmelere ben olumlu bakıyorum. Dünyada kanıtlanmıştır ki devlet üretici olamaz. Üretebilir ama rekabet edemez. Bu bütünüyle kanıtlandı. Bunu Rusya bile kabul etti. Devletler üretimden çıktı. Devlet sadece denetim yapar. Bizim de buna geçmemiz gerekiyor. Limanların da sanayi bölgelerinin de yönetimi özele devredilmelidir. Devlet ise sadece denetimini yapmalıdır. Her zaman eleştirilir. Hava Yolları vardı, Sanayi Holding vardı hepsi battı diye. Battı, çünkü buraları devlet yönetirdi. Maliyetleri çok yüksekti. İdaresine siyasette karıştığından fazla istihdam oldu ve rekabet etme olanağı olmadı. Sürekli kamu bütçesinden finanse etmek gerekirdi. Dolayısıyla o yapıda olan bu işletmeler kapatıldı. KTHY o zaman özelleştirilseydi şimdi havada olacaktı"