Fehime Alasya

Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı ülkede kayıtlı 35 bin yabancı çalışanın olduğuna değinerek, yabancı işgücünün bir ihtiyaç olduğunu belirtti ve özellikle üçüncü ülke vatandaşlarının ihtiyat sandığı yatırımlarını ‘külfet’ olarak değerlendirdi. Sosyal yatırımlarda yapılması gereken birtakım iyileştirmelerin sanayi sektörüne yansıyacağının altını çizen Çıralı, “üçüncü ülke vatandaşlarının ihtiyat sandığı olmasa da olur.” ifadelerini kullandı. 

Dövizin karşısında her geçen gün boynu bükülen sanayicilerin alacağının Türk Lirası, borcunun ise döviz olması sanayi sektörünü büyük bir sekteye uğratıyor. Sanayi sektörünün genel ekonomi içerisindeki payının her geçen yıl gerilediğini dile getiren Ali Çıralı, genel ekonomi içerisindeki sanayi payının %15 olması gereken yerde %9’lara indiğini dile getirdi.    

“YABANCI İŞ GÜCÜ İSTİHDAMINDA OLAN BİRTAKIM ZORLUKLARI, GEREKSİZ VE YÜKSEK MALİYETTE OLAN BÜROKRASİYİ DÜŞÜRMEK GEREKİYOR”

Ülkedeki yerli işsiz sayısının işsizlik rakamlarının çok altında olduğunu dile getiren Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı, KKTC’nin yabancı işçi gücüne ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Ülkede kayıtlı 35 bin yabancı çalışanın olduğuna değinen Çıralı, ülkede bu miktarda işsiz olan yerli vatandaşın olmadığına, bu rakamın 8 bin kişi civarında olduğuna dikkat çekti. Bu bağlamda ülkede yabancı işçiye ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Ali Çıralı, yabancı işçi istihdam etmenin işverenlerin önünü tıkadığını vurguladı. Çıralı; “Tüm yerli işsizlerimizi dahi işe alsak yine de 20 bin kusur işçiye ihtiyacımız olurdu. Bizim işverenler olarak yabancı iş gücü istihdamında olan birtakım zorlukları, çok fazla ve yüksek maliyette olan bürokrasiyi düşürmek gerekiyor. Normal bir vatandaşın maliyetinin çok üzerindedir. Yerli istihdam yeterli olmadığından dolayı yabancı çalıştırmamız gerekiyor.” dedi.

Çıralı, şirketlerin çalışma hayatında verimliliği arttırıcı en önemli etkenin çalışma ortamı olduğuna dikkat çekti ve “Çalışma hayatını konuşurken her iki taraftan da bakmak gerek, hem işveren hem de işçi açısından bakmalıyız. Çalışma ortamı ne kadar iyi olursa, verimlilik de o kadar artıyor ve bunu tüm işverenler de biliyor. Bu doğrultuda işveren, elinden gelen en iyi çalışma ortamını yaratmalıdır.” ifadelerini kullandı.  

“SOSYAL FONLAR AĞIR GELİYOR, ÜÇÜNCÜ ÜLKE VATANDAŞLARININ İHTİYAT SANDIĞI YATIRIMI İŞVERENE KÜLFETTİR.”

Üçüncü ülke vatandaşları için yapılan ihtiyat sandığı yatırımları için ‘olmasa da olur’ diyerek değerlendiren Çıralı, bu yatırımların işverene külfet olduğunun altını çizdi. Alternatif çözüm üreterek üçüncü ülke vatandaşlarının ihtiyat sandığı yatırımlarında düzenlemelere gidilmesi gerektiğini savunan Çıralı, olası iyileştirmelerle birçok alanda verimlilik elde edileceğini ve işverenlerin rekabet gücünün dahi artacağına işaret etti. Çıralı konuya ilişkin açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Yabancı kişilere İhtiyat Sandığı yatırılmamalıdır. Özel sektörde çalışanların emekliliğinde ikramiye gibi alabilecekleri bir fondur ve yabancı kişiler buradan emekli olmaz, kısa vadede çalışıp giderler. Vatandaşlar için bu geçerli değil. İhtiyat Sandığı olmasa da olur. Ayrı bir fon oluşturulur ve bazı başlıklar çıkartılır veya bazıları eklenir. Örneğin sağlık primi olmalı, işsizlik primi olmamalı, emeklilik primi de alınmamalı diye düşünüyorum. Bu yatırımlar külfettir, üretim ve girdi maliyetlerinde önemli bir etkendir ve bu yüzden böylesi bir iyileştirme özel sektörün de rekabet gücünü artırabilir. Türkiye sanayisi ile rekabet ediyoruz, bir de bu sosyal fonlar ağır geliyor ve rekabet imkânımız da azalıyor. Bunlarda iyileştirilmeler yapılırsa rekabet gücümüz de artmış olur.

ÇIRALI; “YAPILAN AF İŞVERENLERİN YENİDEN İŞ HAYATINA DÖNMESİNİ SAĞLIYOR”

Yatırımlar için çıkartılan af konusuna da değinen Çıralı, bazı değerlendirmelerde bulundu: “Her zaman bu aflar çıkartılıyor. Ekonomik krizden dolayı gününde ve zamanında yatırılamayan harçlar cezaya girer, cezalar da yüksek, birkaç ay üst üste ödenmeyince de artık ödenemez bir hal alır ve bu yükü hafifletmek için af çıkartılır. Şunu belirtmekte fayda var, hiçbir af kapsamında anapara affedilmemiştir, af kapsamına alınan cezalar ve faizlerin belli bir miktarıdır. Bu affın işverenlerin yeniden iş hayatına dönmesini sağladığına inanıyorum. Çünkü bu kurumlara borcunuz olduğu zaman işleriniz çok fazla çıkmaza girer. Hemen hemen hiçbir yerde işlem yapamazsınız. Tapuda, devlet dairelerinde, bankalarda, birçok alanda… Bu tarz borçların olmaması herkesin arzusu fakat özellikle bu döviz krizi ile borçlardan kaçmak mümkün değil…

“SANAYİCİNİN BORCU DÖVİZ, ALACAĞI TÜRK LİRASI”

Tüm ülkeyi etkisi altına alan dövizin en fazla sanayiciyi etkilediğini dile getiren Çıralı, özellikle ham maddesi ithal olan sanayicilerin sürekli döviz ile çalıştığını ve borçlarının döviz, alacaklarının ise Türk Lirası olduğunu aktardı. Bu sanayicilerin elinde olan çeklerin, piyasadan alacakları karşısında %17 değer kaybettiğini sözlerine ekleyen Çıralı, buna karşılık ise bankaya olan borçlarının % 17 arttığını kaydetti. Bu durumun sanayici için çok zor bir durum olduğuna değinen Çıralı, sanayicinin zorda kalmasının tüm halkı etkileyeceğini söyledi. Çıralı şöyle devam etti: “Dövizin sanayiciyi etkilemesi, dolayısıyla halka yansıyacaktır. Bu durum Türk Lirası bazında, her alanda pahalılık getirecektir. Sanayiye gelen pahalılık vatandaşın cebine yansıyacaktır. İster ithal, ister yerli tüm ürünlerde bu pahalılık görülecektir.”

SANAYİDEKİ GERİLEME GİDEREK ARTIYOR

Sanayi sektörünün genel ekonomi içerisindeki payının her geçen yıl gerilediğini dile getiren Ali Çıralı, genel ekonomi içerisindeki sanayi payının %11’den %9’lara indiğini dile getirdi. Genel ekonomi içerisindeki sanayi payının %15 olması gerektiğinin altını çizen Çıralı, bu payın büyümesi için uygun şartlar olmadığını işaret etti. Çıralı, “Bu payın %9’lara inmesi şu anlamda oldu, başka sektörler büyürken sanayi büyümediyse demek ki eksik veya yanlış yatırımlar vardır. Sanayi alanında üretim alanında da genel üretim içerisindeki payımızın %15’lerde olması gerektiğine inanıyorum fakat %9’larda… Buna ulaşabilmek için de yatırım yapmamız gerek. Peki, yatırım iklimi, yatırım ortamı uygun mu? Buna da bakarsak pek de uygun değil… Yasalarımız, çere yasası, finansman faaliyetleri, iyi bir ölçü yok maalesef. Yatırım olmazsa da büyüme olmaz…” ifadelerini kullandı.