Gazetemize konuşan Sosyolog ve Aile Danışmanı Ayça Kurnaz, ülkedeki okullarda bu konuda hiçbir eğitim müfredatı olmaması nedeniyle ve gençlerin kendilerini “popüler” bir gruba ait hissedebilme uğruna farkında olmadıkları bağımlılıkların göbeğinde bulduklarına dikkat çekti.

Ayça Kurnaz,  ülkede bağımlılıklara yönelik bir rehabilitasyon merkezi olmadığına işaret ederek, böyle bir merkezin olmamasının uyuşturucu ile mücadeleyi engelleyen faktörlerden biri olduğunu söyledi.


dsc_5648.jpg
Kıbrıs’ın Kuzey’inde son yıllarda gençlerin uyuşturucu kullanımında büyük bir artış yaşanması toplumda tedirginlikler yaratıyor. Özellikle son birkaç ay içinde polis tarafından yapılan uyuşturucu operasyonlarında 14-16 yaşlarındaki çocukların yargı huzuruna çıkarılarak tutuklanması, ülkedeki uyuşturucu kullanımının ne denli ciddi boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor.

Gazetemizin yaptığı araştırmada ülke genelinde son bir ay içinde narkotik ekipleri tarafından düzenlenen uyuşturucu operasyonunda, uyuşturucu kullandığı gerekçesiyle yargı huzuruna çıkarılan 38 kişiden 22’sinin genç veya çocuk olduğu gözlemlenirken, yaşanan olaylar toplumda tedirginliğe neden oluyor.  Gazetemize konuşan Sosyolog ve Aile Danışmanı Ayça Kurnaz, ailelerde ve okullarda uyuşturucuya yönelik bilinçlendirme eksikliği olduğunu söyledi. Kurnaz, ülkedeki okullarda bu konuda hiçbir eğitim müfredatı olmaması ve gençlerin kendilerini “popüler” bir gruba ait hissedebilme uğruna farkında olmadıkları bağımlılıkların göbeğinde bulduklarına dikkat çekti.

Sosyolog Ayça Kurnaz, bu durumdan sonra gençlerin sadece hüsran değil, yıkılan hayaller, içinden çıkılamayan sorunlarla karşılaştığını ve “Bu çocuk çok değişti” diyen, ama nedenini anlayamayan anne-babaların ortaya çıktığını kaydetti.

Kıbrıs Türk toplumunun artık yaşanan gerçeklerle yüzleşip çözümler üretmesi gerektiğine vurgu yapan Ayça Kurnaz, Türk toplumunun toplumsal benliğini yitirme noktasında olduğunu söyleyerek, “Sorunlar arasında sıkışan birey”, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığıyla gününü geçirmeye çalışan vatandaşların, tatminsizlik ve mutsuzluk duygusunun daha ne kadar görmezden gelinebileceğini sordu.

Bilinçlendirmek için en önemli durak “okullar”

Sadece aile faktörünün yeterli olmayacağına da vurgu yapan Sosyolog Ayça Kurnaz, bilinçlendirmenin ikinci ve en önemli durağının ise “okullar” olduğunu söyledi. Eğitimin bilinçlendirmeyle birlikte verilmesi durumunda doğru hedeflere ulaşmanın daha mümkün olacağına değinen Kurnaz, çocuklar ve gençlerin öncelikle kadın ve erkek rolleri konusunda bilinçlendirmesi gerektiğini açıkladı. Kurnaz, erkeklerin “erkek” oldukları için ailenin bütün sorumluluğunu almak zorunda kalmaması, kadınların ise “kadın” olduğu için ezilmemesi gerektiğini söyledi. Bunun yanında bağımlılıklarla, hayatta karşılaşacakları sorunlarla ve kendi hayatlarını sorgulayarak öğrenme şekliyle ilgili okullarda, çocuklara ve gençlere bilgilendirici ve bilinçlendirici eğitimin de verilmesi gerektiğini vurguladı.

Görmezden gelmemeli…

Kurnaz, gençlerin sosyalleşmek uğruna kendi kişiliklerinden vazgeçmemesi ve alkol, sigara ve uyuşturucunun zararları konularında bilinçlendirilmesi, bağımlı olan gençler için ise rehabilitasyon merkezleri açılarak tedavi edilmeleri gerektiğine vurgu yaptı. Kurnaz, “Olan sorunları görmezden gelmek, sorunları daha da çözümsüz hale getirir” dedi.

Gündemde olması popülerliğini artırıyor

Kurnaz, ülkedeki uyuşturucu kullanımının ve bağımlılığın son yıllarda ciddi bir artış göstermesinin birçok nedeni olduğunu aktararak, bunlardan bir tanesinin uyuşturucunun sürekli gündemde olmasından dolayı özellikle gençlerde merak uyandırması olduğunu söyledi. Uyuşturucunun eskiye kıyasla daha kolay ulaşılabilir olmasının da uyuşturucu kullanımının artmasına yol açan başka bir sebep olduğunu kaydeden Sosyolog ve Aile Danışmanı Ayça Kurnaz, bunun yanında uyuşturucuyla mücadeleye yönelik önleme çalışmalarının olmaması ya da yetersiz olmasının da bu ciddi artışın başka önemli bir sebebi olduğunu açıkladı.

Devlet uyuşturucuyu önlemede yetersiz!

Devlet politikasının uyuşturucuyu önlemede yetersiz noktada olduğuna değinen Kurnaz, bunun en büyük göstergesinin de her geçen gün artan uyuşturucu kullanımı olduğunu belirtti.

“Ülkemizde maalesef bağımlılıklara yönelik bir rehabilitasyon merkezi yoktur. Böyle bir merkezin olmaması uyuşturucu ile mücadeleyi engelleyen faktörlerden başka bir  tanesidir. Devletin uyuşturucu kullanımını ve bağımlılığını azaltmak için acilen önlemler alması ve bir rehabilitasyon merkezi açması gerekmektedir” şeklinde konuşan Kurnaz, ülkede uyuşturucu satıcıları ile içicilerin aynı şartlarda yargılandığını, içiciler ile satıcılar arasında bir ayrım yapılamadığına dikkat çekti.

“Amaç suçlu bir toplum yaratmak olmamalı”

Bu durumun 1-2 gramdan yakalanıp cezaevine gönderilen gençleri olumsuz yönde etkilemekte ve medyanın da etkisiyle toplum dışına itilmelerine sebep olduğuna değinen Kurnaz, bu yüzden acilen bir yasanın oluşturulması ve içiciler ile satıcıların ayrılması, içicilerin hapse değil, bu bağımlılıklarından kurtulabilmek için açılacak olan bir rehabilitasyon merkezine gönderilmesi gerektiğini söyledi. Ülke politikasının amacının suçlu bir toplum yaratmak ve bu bireyleri toplum dışında tutmak olmaması gerektiğini de kaydeden Sosyolog Ayça Kurnaz, bu bireyleri topluma yeniden kazandırmanın şart olduğunu vurguladı.

Tabu görmek yerine, toplum bilinçlenmeli

Sosyolog ve Aile Danışmanı Kurnaz konuşmasına şöyle devam etti:

“Uyuşturucu  toplumsal bir sorundur. Bu sorundan kurtulmak için toplumun her kesimine roller düşmektedir. Toplumun görevi uyuşturucu kullanan bireyleri toplum dışına itmek değil onların bu topluma kazandırılmasına yardımcı olmak olmalıdır. Bu sorunu önlemede başarılı olmak isteniyorsa bu sorunu tabu olarak görmek yerine toplumun uyuşturucu konusunda bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır. Bu konuda, devlet yanında aile ve eğitim sektörüne de büyük roller düşmektedir”  

Rehabilitasyon merkezi yok!

Ülkede bağımlılıklara yönelik bir rehabilitasyon merkezi olmadığına ve özellikle 18 yaş altı bireylerin BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde de yer  aldığı şekilde  “18 yaşın altındaki her kişi çocuk kabul edilmelidir” maddesinin çok önemli bir madde olduğuna değinen Kurnaz, ancak ülkemizde yasalardaki uygulamaya bakıldığında 14 yaşından büyük 18 yaşından küçük çocukların “genç” olarak değerlendirilmekte olduğuna dikkat çekti.

Rehabilitasyon merkezi kurulması önemli!

Sosyolog Ayça Kurnaz, bu yaştaki bireylerin yetişkin bireylerle aynı yerde tutulmasının psiko-sosyal gelişimleri için olumsuz etki yaptığına, gelecekteki hayatlarını olumsuz etkilediğine ve bundan dolayı gerek bağımlılıkla ilgili, gerek diğer suçlarla ilgili çalışabilecek bir rehabilitasyon merkezinin kurulmasının hem çocuk hem de yetişkin bireylerin topluma kazandırmak açısından çok önemli olduğunu kaydetti.

“Kötü olaylar ötekilerin başına gelir” diye düşünülüyor…

Toplumdaki bilinç düzeyinin düşük olduğunu düşündüğünü de sözlerine ekleyen Kurnaz, “Herkes etrafta olan kötü olayların hep ‘ötekilerin’ başına geldiğini düşünmektedir. Ancak maalesef gerçeğin iç yüzü bu şekilde değildir. Uyuşturucuyu ele alırsak, uyuşturucu toplumsal bir sorun olup toplumdaki her bireyi bir şekilde etkileyebilmektedir. Uyuşturucu konusunda sadece gençlerin değil, ailelerin de bilinç ve farkındalık eksikliği söz konusudur” dedi.

Ergen çocuğu olan aileler dikkat!

Uyuşturucu konusunun cinsellik gibi henüz toplumumuzda tabu olduğuna, konuşmak, tartışmak ve çözüm yolları bulmak yerine yok saymayı tercih edildiğine değinen Kurnaz, özellikle ergenlik çağında çocuğu olan ailelerin çocuklarını yakından takip etmeleri ve çocuklarındaki değişimleri tespit etmeleri gerektiğini kaydetti.