Teoman Turan

Dışişleri Bakanı Emine Çolak, Kıbrıs sorunu konusunda en çok tartışılan konunun, mülkiyet olduğuna dikkati çekti. Son günlerde mülkiyetle ilgili özellikle Güney Kıbrıs basınında çıkan haberlerin gerçek olmadığını vurgulayan Emine Çolak, Güney Kıbrıs’ta taşınmaz malını bırakan Kıbrıslı Türk ile, Kuzey Kıbrıs’ta taşınmaz malını bırakan Rum’un karşı karşıya kesinlikle gelmeyeceğine dikkati çekti. Bakan Çolak, “Bu konuda kurulacak olan Taşınmaz Mal Komisyonları kararı verecek” dedi. 

Halkı bu konuda soğukkanlı olmaya çağıran Emine Çolak, “Her kimse, beni atacaklar ve beni mülksüz bırakacaklar diye korkuyorsa onlara çağrım ve onlara söyleyebileceğim şudur. Sizin malınızı alıp da Rum’a iade etmekten başka çareler de olacak ve vardır” şeklinde konuştu. 

Erçin Şahmaran’ın sunduğu Gündeme Bakış programında önemli açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı Emine Çolak, Kıbrıs sorununun siyah beyaz gibi basit olmadığına da dikkati çekti. 

Dışişleri Bakanı Emine Çolak’ın programda yaptığı açıklamalarından öne çıkan detaylar şöyle; 

“KIBRIS SORUNU KOLAY BİR SORUN DEĞİL” 

“Hukuki ve siyasi bir sorun Kıbrıs sorunu. Sosyal siyasal yönü var. Tarihçisi var, potansiyeli var. Siyah beyaz gibi basit olmadığı için tıkanık kaldı. Kıbrıs sorunu kolay bir sorun değil. “ 

“SAĞDUYULU VE SOĞUKKANLI OLMAK GEREKİR” 

“Mülkiyet sorunu çok tartışılan bir konu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları var. Hem kullanıcıyı hem mal sahibini korumaya çalışan kararlar var. Öncelikle sağduyulu ve soğukkanlı olmak gerekir. AİHM kararları da hepimiz için önemli bir zemindir. Şöyle ki bu şu anki kullanıcı mı koçan sahibi mi hangisi daha önde. Sanki bir yarış gibi. Öyle bir şey yok. Hukukta da bu şekilde ifade edilmiyor. “ 

“TAKAS DA, TAZMİNAT DA VAR” 

“Rum tarafı veya Kıbrıslı Rum sahibi ,benim mülkiyet hakkı insan hakkıdır ve bunun ihlali varsa malımı geri alırım. Onların ısrarı ve AİHM’e götürülen de buydu . Kullanım kaybının tazminatını da talep ediyordu. 

AİHM de bu davaları görüşe görüşe farklı bir prensipte 2010’dan beri Annan planından da sonra o önde bu geride demiyor. Sadece mülkiyet anlamında insan haklarını tatmin etmek için iade tek yöntem değildir. Takas da var tazminat da var. Çünkü, şu an bir kullanıcı var dior. O kullanıcı orada hayat kurmuştur veya yatırım yapmıştır. Veya ailesi ile yuva yapmıştır. O insan kendisi belki Güneyden belki ,Türkiye’den gelmiştir. 

Orada şu anda kurulmuş bir hayatı var. Siz onun kurulmuş hayatını göz ardı edemezsiniz. Aksi takdirde bir kişiye insan hakkı tanıyacaksın diye, diğer kişinin insan hakkını ihlal edemezsin. Bu dengelerdi tartışılan. Bu bizim için çok önemli değişiklikti daha önceki korkulu rüyamız olan Orams davası gibi panikleten. Bu farklı bir bakış. Bu AİHM ‘deki hukukun bir gelişmesidir aslında. Orada farklı bakış açıları var. Farklı yerlerden gelenler var.” 

“İADE TEK ÇÖZÜM DEĞİLDİR” 

“Çözüm derken hukuki çözüm ararken çareler ararken iade tek çözüm değildir. 

Her kimse korkuyorsa ben içeriden atacaklar ve beni mülksüz bırakacaklar diye, onlara çağrım ve onlara söyleyebileceğim şudur; 

Sizin malınızı alıp da Rum’a iade etmekten başka çareler de olacak ve vardır bu hukukum yerleşmiş prensibidir. Şu an konuşulan Taşınmaz Mal Komisyonları kurulup da bu komisyon üzerinde çareler üretilecektir. Her mesele bir bir ele alınacak. En az mağduriyet yaratan bir formül ile şu an kullanıcısını da koruyan çareler üretilecektir. Bu iade olmak zorunda değil AİHM bu takas da tazminatla da telafi edilebilir.” 

“BASINDA ÇIKAN SON HALİ DEĞİLDİR” 

“Her basında çıkanı da son hali değildir. Bu sır değil liderler bir birini ikaz ediyor ortak strateji yaratalım diyorlar. Her okuduğunuz mutlak doğrudur demeyelim. Her şey anlaşılana kadar hiçbir şey anlaşılmış değil.Panik yapılmasın. Zamanı gelince liderlik hükümet gerekli aydınlatmayı yapacak. Her şeyden önce sakin ve soğukkanlı olalım. Bizim liderin masaya bizi mağdur edecek diye oturduğuna inanmıyorum.” 

“MÜZAKERE HEYETİ EN İYİ SONUCU ALABİLMEK İÇİN ÇALIŞIYOR” 

“Müzakere heyeti en iyi sonucu alabilmek için çalışıyor. Neticede referanduma da gidilecek. Demetrios kararından sonra siyasi ve hukuk çevrelerini izlediğimiz zaman Rum tarafı başarı kazandıkları süreçte arzu etmedikleri bir noktaya geldi. Aslında kendileri zorladı. O agrasif hukuki mücadele tavrıyla 1500 davayı götürdüler AİHM’e. AİHM taraflara dedi ki bir sıkıntı var Lousidu davası var başka içtihatlar da var, mülkiyet ihlalleri de var. Gidin bir yerel mekanizma üretin ki kendi içinizde bu konuları çözün. 

KKTC’de Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) oluşturuldu ve çalışmaya başladı. Rumlar o bir çare üretmez dedi. Sonuçta Demetrios kararı çıktı. Her meselede iade değil bunun doğrusu. Bazı meselelerde tazminat ve takas kararı çıktı.” 

“TAPUSUNU ALAMAYAN NE KADAR YATIRIM YAPAR” 

“40 sene çözümsüzlük içerisinde donduracak mıydık, ya da 1974’te bulunduğumuz halde mi bırakacaktık. Aileler oldu, nüfusumuz oldu. Sanayimizi geliştirmek istedik. Ne kadar donmuş bırakacaktık. Tapusunu almayan ne kadar yatırım yapar. “ 

“BU ÇÖZÜMÜN BİR FATURASI OLACAK” 

“Bu çözümün bir faturası olacak. Annan planı döneminde çözümün getireceği maliyet için bir konferans oluşturulacaktı. Şu anda eğer ilerleyip de ciddi bir süreç içinde olduğumuz kesinleşirse AB mi, Türkiye mi, Yunanistan mı kendi sıkıntılarıyla boğuşuyor. Kıbrıs adasının kendi keşfedeceği kaynaklar mı.. Bunun bedeli 
olacak fatura çıkacak.” 

“MÜLKİYET HAKKINI TAŞINMAZ MAL KOMİSYONU VERECEK” 

“Çözümün içinde mülkiyet hakkı varsa o hakkı Taşınmaz Mal Komisyonu verecek. Güneydeki malı olan Türk’ün muhatabı da taşınmaz mal komisyonu olacak. O en uygun çareyi üretecek.” 

“GARANTİ ANLAŞMASIYLA İLGİLİ KARARI GARANTÖRLER VERECEK” 

“Garanti anlaşması ne olacak dendiğinde bunu Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’a verecek. Garantiler sonraya bırakılan farklı görüşler farklı endişelerle ilgili başlık olmakla birlikte o üç devletin de kendi çıkarları söz konusu. İnanıyorum ki şu an için Türkiye, Yunanistan ve İngiltere de, Kıbrıslı Türkler ve Rumlar da çözüm istemektedirler. O irade vardır. Masada müzakere edilerek soruna çözüm bulunur.