Hellimin dünyada önemli bir imajı olduğunu kaydeden Çolak, “Bu ürün aynı zamanda çözüm ve barış arayışının içinde de boyundan büyük bir yer kaplıyor” ifadesini kullandı.

Hellim üretiminin tescil ve denetim konusunun Güven Artırıcı Önlemler çerçevesindeki anlayışla çözüme kavuşturulmasının, her iki tarafın ekonomik menfaatine olacak şekilde sonuçlanmasının, çözüm sürece olumlu yansıyacağını kaydeden Çolak, “Bunun aksine bir tavır, yaklaşım ve strateji, şu andaki olumlu giden görüşmeleri olumsuz yönde etkilenebilir” dedi.

Kıbrıs Türk Sanayi Odası’nın (KTSO) düzenlediği “Hellimin Coğrafi İşaret Tescilinin Sosyo-Ekonomik Önemi” konulu panelinde konuşan Çolak, KKTC’nin toplam ihracatının dörtte birini ihtiva eden hellimin nüfusun yaklaşık yüzde 17’sine de iş imkanı sağladığını söyledi.

“KKTC KENDİ ŞAHSINA MÜNHASIR BİR YER”

KKTC’nin kendi şahsına münhasır bir yer olduğunu belirten Çolak, “KKTC, hellimin ekonomik, sosyal, kültürel hatta siyasi olayların, dış ilişkilerin göbeğinde olabileceği ender yerlerden biri olsa gerek” dedi.

Çolak, Güney Kıbrıs’ın tanınmışlığına karşı KKTC’de Avrupa Birliği müktesebatının askıda olduğuna işaret ederek, KKTC’nin farklı bir konumda hellimin coğrafi tescili için mücadele verdiğini söyledi.

Dışişleri Bakanı Çolak, müzakerelerin kritik bir aşamaya geldiği bu günlerde ülkenin kültürel yapısına, tarihine ve geleneklere göre üretilen ürünlere sahip çıkılmasının önemine vurgu yaparak, Kıbrıs Türk Sanayi Odası’na teşekkür etti.

Çolak, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin “Hellimin Coğrafi Tescili” amacıyla AB Komisyonu’na başvurduğunu anımsatarak, süreci şöyle anlattı:

“Hellim üretim ve denetiminin sadece ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hâkimiyeti altında olan tüm bölgeler ibaresi altında tanımlanmasını talep etmiştir.

Bu aşamada tarafımızca komisyona yapılan başvuruda kuzeydeki denetimlerin Rum Bakanlığınca yapılmasının mümkün olmadığı bildirilmiş, görüşümüz komisyonca benimsenmiş ve ara formüller aranmaya başlanmıştır.

Bu bağlamda, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Juncker’in, 16 Temmuz 2015 tarihinde liderlerle görüşmesi sonucunda hellim üretimi ve tescili konusunda ‘özel bir durum’ oluşturulması yönünde ortak bir uzlaşı kağıdı geliştirilmiştir.”

“HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR”

Çolak, “Hellim, bizim geleceğimiz, adanın geleceği için hayati önem taşıyan, bizi nihai sonuca götürecek sürecin ortasında masada tartışma konusu haline geldi” dedi.

Bakan Çolak, konuşmasının devamında mutabakatın içeriği konusunda şu anımsatmayı yaptı:

“Bu uzlaşı neticesinde kuzeydeki denetimler için komisyon tarafından onaylanıp atanacak bağımsız bir kurumun görevlendirilmesi kabul edilmişti. Komisyon, bu çerçevede Yeşil Hat Tüzüğü’nde yapılması öngörülen değişikliğe ilişkin taslak bir metin hazırlamış ve hellimin coğrafi tesciliyle söz konusu Yeşil Hat Tüzüğü’ndeki değişikliklerin eş zamanlı olarak ele alınıp, ilerlemesini öngörmüştür. Bu aşamadan sonra Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Avrupa Komisyonu ile bu uzlaşı belgesi üzerinden yaptığı müzakerelerde, egemenlik haklarının olumsuz anlamda etkilendiğini iddia ederek, değişik noktalarda yeni talepler ileri sürdü.”

“BİZ MEMNUNDUK….”

“Biz o anlaşmadan çok memnun kalmıştık, bir açılım diye görmüştük” diyen Çolak şöyle devam etti:

“Bir uzlaşıya varmışken, bu uzlaşıyı kendi egemenlik iddialarına tehdit olarak gören Rum tarafının değişiklikleri bizi rahatsız etti ama gelinen süreçte komisyon, Rum tarafının itirazlarını dikkate alarak, bir metin hazırladı. Konseye havale ederek, konunun daha fazla tartışılmasına izin vermeyen bir tutumla sonuçlandırma yönüne gitmeyi tercih etti.”

Dışişleri Bakanı Emine Çolak, şöyle devam etti:

“Hellim üretiminin tescil ve denetim konusunun güven artırıcı önlemler çerçevesindeki anlayışla çözüme kavuşturulması ve bu anlayışla her iki tarafın ekonomik olarak menfaatine olacak bir şekilde sonuca varılmasının, müzakere sürecine de olumlu olarak yansıyacağı kesindir.

Bunun aksi bir tavır ya da Avrupa Birliği’nden bir yaklaşım ve strateji, hellim yüzünden olumlu giden görüşmeleri olumsuz yönde etkileyebilir.

Bu küçük adada, 2 tarafın toplam 1 milyonu aşmayan bir nüfusundan çok daha büyük bir imajı ve yeri olan bu önemli ürün aynı zamanda çözüm ve barış arayışının içinde de boyundan büyük bir yer tutuyor. Hellim konusundaki Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların ortak menfaat ve paylaşım anlayışı, ekonomik açılımın önemli bir eksersizidir. Aynı zamanda devam eden ciddi bir müzakere süreci ve nihai bir çözüme gidecek bu ortama etkisi ve gölgesiyle önemli bir husustur. Bir paket hellime baktığınız zaman, bu paketten daha ağırlığı olan bir olaydan bahsediyoruz.

Bu aşamada komisyonun, hellimin menşe korumalı ürün olarak tescili hususunda Rum tarafının talebi doğrultusunda alacağı bir karar,  Kıbrıs müzakereleri sürecinde elde edilen yapıcı atmosfere katkı sağlamayacaktır. Rum kesimi, üretim ve denetim konusunda Türk tarafı ile işbirliğine yanaşmadığından, Avrupa Birliği Komisyonu’nun bu süreçte Yeşil Hat Tüzüğü uygulamalarını da göz önünde bulundurması gerekmektedir. Kuzey Kıbrıs’ta ilgili odalarımızın, Tarım Bakanlığımızın ve kuzeyde mali yardımları denetleyen Avrupa Birliği’nin de içinde bulunacağı bir denetleme kurulunun oluşturulması daha doğru yöntem olur.”

Çolak, “Müzakere sürecinde gelinen aşamada Avrupa Birliği Komisyonu’nun Kıbrıslı Türklerin de, Kıbrıslı Rumlar gibi eşit haklara sahip olduğu gerçeğinden hareket etmesi beklentimizdir. Kıbrıs Türk tarafı olarak da ilgili tüm kesimlerin haklı itirazlarımızı etkin bir şekilde her seviyede savunması gerektiğine inanmaktayım” dedi.

Dışişleri Bakanı Çolak, bu konuda Sanayi ve Ticaret Odaları, sivil toplum örgütleri, bakanlıklar ve Cumhurbaşkanının müzakere ekipleriyle işbirliği, elbirliği ve güçlü bir kararlılık ve sinerjiyle hareket ettiklerini söylemekten mutluluk duyduğunu söyledi.