“Türkler de ‘evet’ demeyecek”

“Tahmin ediyorum ki Rum tarafı kolay kolay ‘evet’ demeyecek. Artık Türk tarafı da şimdi ‘evet’ demeyecektir. Türk tarafında tavizler ortadadır. Bu tavizler nasıl, neye göre olacak? Verilen tavizlere bakıldığı zaman olacak gibi değildir.”

Türkiye’den ithalatın 1.5 milyar, KKTC’nin ihracatının 180 milyon dolar olduğuna işaret eden Maliye Eski Bakanı Coşar, 80 milyonluk pazarı bulunan Türkiye ile Serbest Ticaret Anlaşması imzalanması gerektiğini vurguladı.

Özge KİZİR

Maliye eski Bakanı Salih Coşar, KKTC ve Türkiye arasında büyük miktarda ticaret hacmi olduğuna dikkat çekerek, “Yuvarlak bir rakam söylemek gerekirse Türkiye’den 1.5 milyar dolar ithalat yaparız. İhracatımız ise 170-180 bin dolardır. Muazzam fark vardır” şeklinde konuştu. Türkiye ile Serbest Ticaret Anlaşmasının yürürlüğe konması gerektiğini vurgulayan Coşar, KKTC ekonomisinin ancak o şekilde canlanabileceğine dikkat çekti.

KKTC ile Türkiye arasında Serbest Ticaret Anlaşması bulunmadığını ifade eden Ekonomi ve Maliye Eski Bakanı Salih Coşar, bu durumun ülke açısından büyük bir eksiklik olduğunu ifade etti. Coşar, “Anavatanda geçmişte benim zamanımda yapılan bir anlaşma vardır. Fakat bu serbest ticaret anlaşması değildir. Mersin’de yapılan bir anlaşmadır ve hala daha işlevsiz durmaktadır. Anavatan Türkiye ile olan serbest ticaret anlaşması, Avrupa Birliği’nden (AB) dolayı problem olsa bile, geçmişte bir ara bu ülkeden yolcu beraberiyle çok mal götürülüp satılıyordu. İster bavullarla, isterse farklı türlü durumlarla bunlar yapılıyordu. Bana göre şimdi anavatan Türkiye’yle, ismi ne olursa olsun Serbest Ticaret Anlaşması yapmamız lazım” şeklinde konuştu.

“2016-2018 Orta Vadeli Program’a konulacağını düşünüyorum”

Serbest Ticaret Anlaşmasıyla ekonominin canlanabileceğini belirten Coşar, “Bugün anavatan Türkiye’de 78 milyon nüfus vardır. Bu belki 80 milyondur. 80 milyonluk bir kıta vardır. Onun için serbest ticaret anlaşmasını canlandırabiliriz. Bunun, ‘2016-2018 Orta Vadeli Program’a konulacağını düşünüyorum. Konması gerekir diye düşüyorum” dedi.

“Hangi branşta öncülük olacağı iki tarafa bağlı bir durumdur”

Devlet Planlama Örgütü (DPÖ) tarafından hazırlanan Orta Vadeli Program’da hedeflenen yüzde 5’lik büyüme konusunda değerlendirmede bulunan Coşar şunları söyledi: 

“2 yıl hedef alınarak hedeflenen bir uygulamadır. 2016–2018’e kadar bir program yapıldı. Program yapılırken, buradaki imkânlar ve alınabilecek yardımlar baz alınarak yapılmıştır. Bir maddi duruma göre hazırlanma vardır, bir de ne yapmak istediğine göredir. Yani hangi sektöre öncelik verecekler. Turizm mi, yoksa üniversiteler mi önde olacak? Yani hangi branşta öncülük olacağı, iki tarafa bağlı bir durumdur.”
***

“Suyumuz artığı için elbette üretimimiz de artacaktır”

Su imkânlarında yaşanan sorunların artık ortadan kalktığına dikkat çeken Coşar, “Görünen havada Kıbrıs’ta üretim zor oluyor. Örneğin su meselesinde Mesarya’nın sulanma imkânı ortaya çıkınca, üretim artacak. Güzelyurt bölgesinden şimdi Lefkoşa veya Mağusa’ya su alındığı için tuzlanma vardır. Şimdi bu tuzlanma ortadan kalkacak. Çünkü Güzelyurt’tan hiçbir yere su verilmeyecek. Bu durumda Türkiye’den gelen su alınacak. Yani su imkânlarımızda bu problem ortadan kalkmıştır. Suyumuz artığı için elbette üretimimiz de artacaktır.  Ancak ne zaman, nasıl, ne kadar yatırım olacağı belli değildir. Onun dışında gündemde olan daha çok turizm ve eğitimdir” dedi.

“İhracatımız ise 170-180 bin dolardır”

Ekonominin gelişebilmesi için faizlerin düşürülmesi noktasında değerlendirmede bulunan Coşar, “Biz Türk Lirası kullanıyoruz. Türkiye’deki faizlerle hemen hemen paraleldir. Türkiye’de Amerika faizi çok yükseltecekti. 0,25 kadar bir kımıldatma yaptı. Ona karşılık Türkiye’de de faizler yakın zamanda açıklanacaktır. Amerika Merkez Bankası (FED, önceki gün açıklama yapmıştı. Faizler bekleniyordu ve dolar yükseldi. Yani faizleri düzenlemek bize ait bir şey değildir. Çünkü biz TL kullanıyoruz ve Türkiye ile büyük miktarda ticaret yapıyoruz. Yuvarlak bir rakam söylemek gerekirse Türkiye’den 1,5 milyar dolar ithalat yaparız. İhracatımız ise 170-180 bin dolardır. Muazzam fark vardır. Yani 180 milyon gönderiyoruz, biz oradan 1,5 milyar dolar ithalat yapıyoruz” şeklinde konuştu.

“Rum tarafı kolay kolay evet demeyecek”

Çözüm sürecine umutsuz baktığını ifade eden Coşar şöyle konuştu: 

“Ben şahsen çözüm olabileceğine inanmıyorum. Nedeni ise Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis, masaya 6-7 tane taviz koyuyor. Bu tavizler daha konulmamış ve anlaşılmamıştır. Bunlar anlaşılmadığına göre nasıl olacak?  Yani şimdi millet okuyor ve tavizlere bakıyor ‘Bu tavizler nasıl olsa olur’ diyor. Artık bu Annan Planı’na benzedi. Annan Planı da zamanında yapıldığında o kitabı okuyan ya 50 kişi ya da 100 kişidir. Çoğu okumamıştı. Kimse farkında bile değildi. Fakat biz gittik oy verdik ‘evet’ dedik. Rum tarafı da yüzde 75 vermedi. Tahmin ediyorum ki Rum tarafı kolay kolay ‘evet’ demeyecek. Artık Türk tarafı da şimdi ‘evet’ demeyecektir. Türk tarafında tavizler ortadadır. Bu tavizler nasıl, neye göre olacak? Verilen tavizlere bakıldığı zaman olacak gibi değildir.” 

“KKTC’de çok sayıda Rum malı vardır”

Kıbrıs’taki özel mülkün bir kısmının Rum kesimine ait olduğuna dikkat çeken Coşar, sözlerine şöyle devam etti: 

“Örneğin toprak istiyorlar. Rum kesiminden bize kalan, vatandaşa dağıtılan ve koçanları verilen… Tazminatı, kim verecek veya takası kim yapacak. Bunun parasını kim ödeyecek? Rum’un mal miktarı çok yüksektir. Hem Kuzey’de hem de Güney’de çok yüksektir. Kıbrıs’ta özel mülkün ¾’ü Rum’un, ¼’i Türk’ündür. Yani bizim özel mülkümüz azdır. Şimdi bunu hemen satın alamayız. Rum tarafı ‘ben evimi isterim’ diyor. Gelmek isteyen de vardır.

“Bu 60 bin kişi nereye yerleşecek”

Medyadan takip ettiğimize göre 100 bin kişi ara bölgeye, 60 bin kişi Kuzey’e gelecek. Bu 60 bin kişi nereye yerleşecek? Bizim idaremizde olan bir kısmı Güney’e vereceğiz. Bütün bunlar isteniyor. Bunlar nasıl olacak? Bunları düşününce kolay olmadığı görülüyor.”