Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), hükümete, Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nu toplantıya çağırarak, tüm sektörlerle döviz krizi ve fahiş zamlarla nasıl başa çıkılabileceği hususunda görüş alış-verişinde bulunması ve oluşacak somut önerilerin Meclis’te partilerin de katkısının alınacağı bir genel görüşmede ele alınması yönünde çağrı yaptı.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) hükümetin icraatlarını eleştirdiği yazılı açıklamasında ”Bu büyük ekonomik krizin toplumsal seferberlikle aşılması gerekmektedir” dedi.

CTP basın bürosundan yapılan açıklamaya göre, CTP; hükümetin, geniş halk kesimlerinin alım gücünü artırmaya dönük iç piyasadaki mal ve hizmetlerin ucuzlamasını sağlayacak maliye politikaları uygulayamadığı gibi bunun aksine, çalışan kesimlerden daha fazla vergi toplamaya yöneldiğini iddia etti.

Dövizdeki artışın ülke ekonomisini ciddi şekilde etkilediğine vurgu yapılarak, hal böyle iken hükümetin ardı ardına aldığı zam kararlarının en çok ücretli kesimlerin yaşam koşullarını kötüleştirdiği savunuldu.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

“9 aylık dönemde mali disiplini bozarak uluslararası anlaşmalara bağlı dış kaynak teminini de güçleştirip kamu maliyesini 2017 yılındaki ödeme mükellefiyetlerini yerine getiremeyecek pozisyona sokan hükümet, başta Fiyat İstikrar Fonu (FİF) oranlarının düşürülmesi olmak üzere geçici bazı tedbirlerle zamları öteleyememekte ve enflasyonun ciddi şekilde yükselmesine adeta seyirci kalmaktadır. Siyaseten bu durumu düzeltmeye odaklanmak yerine ise maalesef çareyi çalışan kesimlerin ödediği vergiyi artırmakta bulmaktadır.”

Asgari ücretle ilgili “alicengiz” oyunu oynandığı  iddiasında bulunulan açıklamada, “Asgari ücretle ilgili alicengiz oyununu bu halk düşmanı politikaların son perdesi olarak tanımlamaktayız” ifadesi kullanıldı.

Açıklamada şunlar da ifade edildi:

“Hiç kimsenin tespit edilen 2.020 TL brüt asgari ücretin yeterli olduğunu iddia dahi edemediği koşullarda, üstüne üstlük bir de asgari ücretin yürürlük tarihini Şubat 2017 olarak uygulamaya sokan hükümet, muafiyetlerin eski asgari ücret üzerinden hesaplanmasının da yolunu açmış bulunmaktadır. Bu basit oyun, vergi mükellefi çalışan kesimlerin daha fazla vergi ödemesi sonucunu doğurmuştur. Bu basit alicengiz oyunu sayesinde aylık 3 bin TL geliri olan bir vergi mükellefinin yıllık ödeyeceği vergi yaklaşık 450 TL artırılmakta ve net maaşında yaklaşık yüzde 1,5’lik bir düşüşe sebebiyet verilmektedir. Brüt geliri 4 bin 500 TL civarında olan bir çalışanın ise yıllık ödediği vergi 650 TL dolaylarında artırılmış olmaktadır.

3 yıllık iktidar dönemimizde vergi oranlarını artırmaksızın dolaysız vergilerin tahsilatlarını, yani nitelikli vergi addedilen kurumlar ve gelir vergisi tahsilatlarını artırmak suretiyle yerel gelirlerin cari harcamalarımızın yüzde 95’ini karşılayabilecek düzeye çekilmesini sağlayan parti olarak 9 aylık azınlık hükümetinin mali disiplini bozarak elini yurttaşlarımızın cebine atmasını kabul etmemiz mümkün değildir. “

“HÜKÜMETİN DUYARSIZLIĞI KAYGI VERİCİ”

CTP açıklamasında, son dönemde yaşanan gelişmeler ve hükümetin “duyarsızlığı” kaygı verici olarak nitelendirilerek şunlar kaydedildi:

“Söz konusu dönemde kamu maliyesine ek hiçbir mükellefiyet yaratmamaya özen göstererek elde edilen mali başarı sayesinde yine o dönemde yaşanan döviz krizi ile başa çıkabilmek adına temel tüketim maddelerine kur artışından dolayı maliyet yansımasını azaltacak biçimde vergi ve fonlarda 90 gün süreyle kur sabitlemesine gitmiş, tapu devir harçları ve stopajlarında da sabit kur uygulamasını hayata geçirmiş, kira stopajını TL’de yüzde 7’ye düşürerek yurttaşlarımızın krizden daha az etkilenmesini sağlamış parti olarak son dönemde yaşanmakta olan gelişmeleri ve hükümetin duyarsızlığını kaygı verici olarak nitelendirmekteyiz.”

“ASGARİ ÜCRETİN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİ 1 OCAK 2017 OLARAK ELE ALINMALI”

Hükümetin “derhal” asgari ücretin yürürlüğe giriş tarihini 1 Ocak 2017 şeklinde ele alması veya vergi hesaplamalarında kişisel muafiyetin yanı sıra dikkate alınan özel indirim oranını yükseltme yoluna gitmesi istenilen açıklamada “Hükümete çağrımız, uzun süredir toplanmayan Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nu derhal toplantıya çağırması, tüm sektörlerle döviz krizi ve fahiş zamlarla nasıl başa çıkılabileceği hususunda görüş alış-verişinde bulunması ve oluşacak somut önerilerin Meclis’te tüm siyasi partilerin de katkısının alınacağı bir genel görüşmede ele alınmasını sağlamasıdır. Bu büyük ekonomik krizin toplumsal seferberlikle aşılması gerekmektedir. Çare, asla ama asla, yurttaşlarımızın cebine el atarak günü kurtarmak değildir.”