CTP -BG eski Genel Sekreteri Kutlay Erk, partide son yıllarda artan iç çatışmalarda egoların tatmin edilmesi veya edilmemesi üzerine tartışan, ileri gidişe fren basan bir süreci yaşadıklarını anlatarak, bunu engellemeye çalıştıklarını ancak başarılı olamadıklarını ifade etti

EGOLAR ÖNE ÇIKTI:  Erk: Bütün kadroların el birliği içinde tartışarak oluşturduğu siyasetleri ileri taşıyan bir parti olamadık, aksine egoların tatmin edilmesi veya edilmemesi üzerine tartışan, ileri gidişe fren basan bir süreci yaşadık

İSTİHDAMLARDAN PARTİNİN HABERİ YOK: Kıb-Tek’e yapılan istihdamların, CTP’nin tabanına borcu olduğunu belirten Erk, tarihi bir itirafta bulundu: Maalesef LAÜ’ye ve Kooperatif Merkez Bankası’na yapılan istihdamlardan partinin haberi yok. Tartışmaları basından izledik

STATÜKOLARLA UĞRAŞTIK: Genel sekreter olduğu dönemde, partinin, iktidar olduğunu hatırlatan Erk, bazı makam sahiplerinin hizmeti değil egoyu öne koyduğunu ima ederek, “Kazanılmış statüler üzerinden kurulan statükoların egosunu parti içinde önlemek için uğraştık” itirafında bulundu

KAVGALILAR FIRSAT VERMEDİ: Erk: CTP içindeki çatışmalı taraflar, birbirlerinin hesabını dürmek ve görmek istemekten vazgeçmedi. Çatışmalı taraflar egolarını terk etmedi. Çatışmalı taraflar diğer tarafı yok etmeyi görev saydı. Parti yönetimi ne kadar müdahale etmişse o hırs, kontrol altına alınamadı

Baykan GÜRSES ÖZDAĞ

CTP -BG eski Genel Sekreteri Kutlay Erk, partinin son yıllarda artan iç çatışmalarda egoların tatmin edilmesi veya edilmemesi üzerine tartışan, ileri gidişe fren basan bir süreci yaşadığını söyledi.

Son yıllarda ülke siyasetine yön verecek adımların değil, egoların ve tartışmaların öne çıktığını anlatan Erk, bir süre siyasetten uzak kalacağını vurguladı.

Havadis’e konuşan Kutlay Erk, merak edilen birçok konuda açık cevaplar verdi.

Erk, CTP’de her daim dinamizm içinde hareket eden, derin siyasi tahliller yapan ve bunlardan ülke için çalışılması gereken yeni siyasi anlayışlar üreten yapının son yıllarda değişerek yerini egoların tatmin edilmesi üzerine oluşan yapıların aldığını söyledi.

Erk, “Kazanılmış statüler üzerinden kurulan statükoların egosunu parti içinde önlemek için uğraştık. Uğraşmasaydık çok daha kötü sonuçlar yaşanırdı” diye konuştu.

Yeni dönemde partinin toparlanması gerektiğine işaret eden Kutlay Erk,  “CTP toparlanmak zorundadır. Ya çatışmalı taraflar kendileri bu çatışmaları bırakacak ya da kenarda kalacaklar. Parti tabanı bu çatışmalı tarafları daha fazla sırtında taşımakta isteksizdir” dedi.

Soru: Genel sekreter olarak görev yaptığınız dönemdeki CTP’yi nasıl özetlersiniz? Neler gördünüz, neler yaşadınız?

Erk: CTP her zaman dinamik bir parti olmuştur. Dinamizmi ile ileri giden bir parti olmuştur. Kendi içinde çok tartışan, çok derin tahliller yapan ve o derin tahlillerden derin politikalar üreten, kadrolarıyla hep beraber ileri giden bir partidir.
Son dönem içinde çok tartışan ama derin siyaset değil, egoların yarattığı tartışmaları tartışan bir dönem yaşadık. Dolayısıyla bütün kadroların el birliği içinde tartışarak oluşturduğu siyasetleri ileri taşıyan bir parti değil, egoların tatmin edilmesi veya edilmemesi üzerine tartışan, ileri gidişe fren basan bir süreci yaşadık.

Bu dönem içinde de iki seçim geçirdik. Bu dönemin başlangıcı da başka bir seçim 2013 Temmuz seçimlerinden sonra başlamış bir dönemdi, benim genel sekreter olduğum dönem. 2013 seçimlerinden sonra da yaşanan iç tartışmalar vardı bilinen ve Havadis gazetesinde de çıkmış bir rapor vardı. Onun sonunda başladığım bir görevim vardı. Genel sekreter olarak geçirdiğim 18 aylık süreci, o tartışmaların devamıyla başladığım ve ondan sonraki yerel seçimlerinin ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin çalışmalarının ve tartışmalarının yaşadığı bir dönem olarak geçirdim.
Bu tartışmalar içinde biz siyaset, ekonomi, dış politika, çözüm süreci gibi konularda çok fazla kendi içimizde tartışan, üretim yapan bunları da Kıbrıslı Türklerle paylaşan bir durumda olmadık. Hükümet partisiydik, özellikle ekonomide yapacağımız birçok şey vardı, bizden beklenenler vardı. Bunları yapmaya uğraşacaktık ama bunları yapmak için yeterince zaman ve enerjimizi toplayamadık.

Bu kazanılmış statüler üzerinden kurulan statükoların egosunu parti içinde önlemek için uğraştık.

Önlemek için çok girişim yaptık

Soru: Önlem alamadınız mı? Üzerine gitmediniz mi? Gerçek anlamda bir girişim yaptınız mı?

Erk: Çok girişim yapıldı. Bunun benzerini geçen genel sekreterliğimde de yaşadım. O zaman törpüleyebilmiştik, uzlaşı çalışması yapmıştık. Taraflar arasında bilimsel bir uzlaşı çalışması yapmıştık ve bir miktar törpülemiştik. Arkası getirilmedi.

2011’den sonra bunun arkası getirilmeyince açılan yeni sayfa kapatıldı ve eski defterler yeniden açıldı. Bu yeni bir ivme kazandı ve yeni tartışmalar çıktı. 2013 seçimlerinde o bilinen raporda sözü edilen olaylar yaşandı. Bunlar derin yaralar açtı.

Yeni bir yöntem ve girişimle o yaraları sarabilirdiniz.

Soru: En büyük eleştiri yönetimin bu olayları dindirmemiş olmasıdır. Genel başkan, genel sekreter ve MYK’nın bu yaşanları ortadan kaldırmada bir zafiyeti mi oldu?

Erk: Hayır, yoktu. O yönde parti yönetimi bu çatışmalı ilişkileri olan taraflar üzerinde ilişkilerini çatışmadan çıkarıp barışçıl olmaları için çok çaba saffetti.

Buna rağmen çatışmalı taraflar birbirlerinin hesabını dürmek ve görmek isteğinden vazgeçmedi. Çatışmalı taraflar egolarını terk etmedi. Çatışmalı taraflar diğer tarafı yok etmekle kendi görevli saydı. Parti yönetimi ne kadar müdahale etmişse o hırs kontrol altına alınamadı.

Soru: Hırs diyorsunuz, ne hırsı? Ne amaç için?

Erk: Gücü kullanabilmek. Benim geçen genel sekreterlik görevimde de benzer olaylar yaşanmıştı. 2009-2011 yılları arasında da benzer olaylar yaşandı. Bilimsel bir uzlaşı çalışmasıyla tarafları bir miktar yatıştırmıştık.
Ama belki de bunun bir etkeni o dönem muhalefette olmamızdı. Paylaşılacak güç yoktu. Dolayısıyla insanlar daha sakindi. Bu defa egosantrik statükolar güce hakim olma iddiası ile diğeriyle çatışma haline girdi. Kimse parmağının arkasına saklanmasın.

Partinin yüce çıkarları, sosyalizmin çıkarları için değil, kendi egosantrik statükosunun devamı için gücünü paylaşmak istemediği için karşı tarafı izole etmek, yok etmek üzerine kurulmuş bir çatışmadır.  Kimse parmağının arkasına saklanmayacak, bunu söyleyecek. Parti eğer bu dönemde muhalefette olsaydı bu olmazdı.

Mesele hükümette olan partide ağırlıklı olabilmekti. Bu ağırlık ve etkiyi kendi statükosuyla birlikte yaşamak, başka bir statükoyla paylaşmak istememesinden kaynaklıydı. Bu itiraf yapılmadan bu sorun çözülemez.

Soru: Bu yeni dönemle böyle bir ihtimal görüyor musunuz?

Erk: Bu yeni dönemde artık herkesin yaşananlardan dersini alması gerekiyor. Parti yönetiminin artık o taraf bu taraf diye bir gayesi olmaması lazım. Bunları barıştıracağım diye bir iddiası da olmaması lazım.

Bu parti bunların çatışmaları ile yaşamayacak diye bir iddiası olmalı. Taraflara da bu söylenecek. Kavga edebilirsiniz ama parti sizin kavganızı yaşamayacak denmesi lazım. Bunu demeye çalıştık ama parti yönetimi bütünlüklü şekilde söyleyemedi. Parti yönetimi herkese eşit ve bütünlüklü yaklaşamadı.

Parti yönetiminden bazılarının tarafı vardı. O tarafgirlik aslında parti yönetiminin diğerini herkese eşit olalım ve toparlayalım çabalarını başarılı olmasında engeldi. Eğer parti yönetimi kendisi bir bütün olarak bu çatışmalı taraflara eşit mesafede dursaydı ve sizlerin haklı ve haksız olduğunuz yanlar var denilseydi biz belki de o zaman daha fazla mesafe alabilirdik.

Ama parti yönetiminde bazı taraflardan yana olundu. Bazılarının kusurları abartıldı, bazılarının da sevapları görmezden gelindi. Parti yönetimi derken de sadece Genel Başkanı, Genel Sekreteri ve MYK’yı kastetmiyorum. Parti Meclisi de dâhil olmak üzere, örgütler de dâhil olmak üzere bunu söylüyorum.

Çatışmalar yerel seçimi etkiledi

Soru: Yerel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde çıkan sonuçta da mı egoları üzerinden statükolarını korumaya çalışan kesimler etkili oldu?

Erk: Payı var. Ama sadece onlar değildi. Yerel seçimlerde bu çatışmaların da payı var, belediye başkanlarının performansının da payı vardır, partilerin de kampanya performansı vardır. Kolektif bir sonuçtur.
Parti içi sıkıntıların da elbette önemli bir payı vardır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de aynı şekilde partinin yürüttüğü kampanyanın etkisi vardır, adayın ve partililerin de performansı vardır. Şu nedenle kaybettik denilecek gibi değil.

Sosyal medya… Rahatsızım…

Soru: Parti içi tartışmaların sosyal medya üzerinden yansımasını nasıl değerlendirirsiniz?

Erk:  Bu bizi çok rahatsız etti. CTP’ye yakışan bir tavır değildir. Herkes sosyal medyada kendi neşriyatını yapmaya başladı. Sonuç ne oldu, ne değişti. Ortada sadece bir kayıp var. Bunu yapan kazanmadı.

Soru: Yeni dönemde toparlanacak bir CTP var mı?

Erk: Yeni dönemde toparlanması gereken bir CTP vardır. Toparlanmak zorundadır. Ya çatışmalı taraflar kendileri bu çatışmaları bırakacak ya da kenarda kalacaklar. Parti tabanı bu çatışmalı tarafları daha fazla sırtında taşımakta isteksizdir. Parti tabanı ya bu yükü sırtından atacak ya da bu yük olanlar parti tabanına yük olmamayı becerecek. Her iki sonuçta da bu parti toparlanacak. Talat bu partiyi toparlayabilecek karizmada birisidir. İyi bir ekip çalışması yapabilirse partiyi toparlamak için çok iyi bir şans olur. Çatışmalı taraflar kendileri de durumlarını gözden geçirmelidirler.

Soru: Yeni hükümetten beklentiniz nedir?

Erk: Mevcut hükümet reform hükümeti olarak kurulmuştu. Hem CTP’nin hem de ortağı DP’nin çelişkili süreçler yaşamasından dolayı reform hükümeti başlattığı reformları yapmakta çok da başarılı olamadı. Ancak hükümetin çok başarılı olan birçok çalışmaları da oldu. Benim gördüğüm bir zafiyet vardı ki bu da tek odak noktası olan memur maaşlarını gününde ödeyebilelim. Mali politika denilen şey aslında ay başı memur maaşını ödeyecek parayı toparlayabilmek politikasıydı. Ama onun yanında reel sektörde üretici ve hizmetler sektörlerinde uygulanması gereken ekonomi politikaları hep yanda kaldı.

Bu yönde faal olan bakanlar aslında maliyeden desteği göremediği için kendi programlarını uygulayamadı. Süt üreticileri, narenciye, hayvancı ödemeleri hepsi de memur maaşlarının toplanmasından sonra ödenebilecek ödemeler gibi görüldüğü için, bu ödemelerden sorumlu bakanlar da maliyenin altındaki bir memur gibi muamele edildiği için hükümet reel ve üretici sektörler üzerinde iyi bir izlenim bırakamadı.

İstihdamlardan haberimiz yok

İstihdamlar konsusunda özeleştiri yapması istenen Erk, özellikle UBP hükümeti tarafından işten sırf CTP oldukları için durdurulan partililer için Kıb- Tek formülü üretildiğini söyledi.

Erk, buna karşın, partiden habersiz, LAÜ ve Kooperatif Merkez Bankası’na istihdamlar yapıldığını belirterek, bunu eleştirdi.

Soru: Yapılan istihdamlarda hükümete ve CTP’ye yönelik eleştiriler ortaya konuldu. Kıb-Tek bir örnek… Burada partizanlıktan çok kişi odaklı bir zümreye menfaat sağlandığı söylendi. Siz geçmişte CTP’lileri istihdam edeceğiniz yönünde bir açıklamanız olmuştu. Kastettiğiniz ile bu tartışmalı süreçteki istihdam politikası tutarlı mıydı?

Erk: Geçmişte kamuda işe başlayan CTP’lileri 2009 yılında UBP durdurmuştu. Yüzlerce insan CTP’lidir ya da CTP döneminde işe alındı diye durdurulmuştu.

Durdurulanların yerine de UBP’liler alındı. Durduruldu ve kimse alınmasaydı insan gam yemezdi. O dönemin parti yönetimi durdurulanlara bizim namusumuzsunuz, sizi yeniden işe alacağız dedi. Parti 2013 yılında iktidara gelince hemen bu gündeme gelindi. Hükümet bunu yapmadığı gibi UBP kurultayında işe alınan 266 kişiyi de tuttu.
Bir sınav marifetiyle 82’si durduruldu ama gerisi kaldı. Şimdi CTP’liler de hani biz namustuk ve işe alınacaktık demeye başladı. 2013 Temmuz’u ile Aralık ayı arasındaki tartışma buydu. Ben Genel sekreter olunca bu konu önüme konuldu.

Meclis kürsüsünde verilmiş bir sözdü bu. Bu kadar iddialı verilmiş bir sözdü. Bu parti bu sözü vermişse de çözecekti, çözmeliydi. Bu hala çözülememişse de bu hiçbir hakka sığmaz.

Kamuda istihdam için yol bulunması lazım dedik. Söyledim, parmağımın arkasına saklanmadım. 266 kurultay istihdamı orada dururken, 2009’da durdurulan CTP’lerin de işe girmesi gerekir.

Eğer CTP bu insanlara 2009’da namusumuzsunuz ve hükümete geldiğimizde sizi yeniden istihdam edeceğiz dediyse, CTP evet bunları istihdam edecektir. Bunun politik vebali ne olursa olsun bu yapılacaktır. Kamuda mümkün olmadı.

KIB-TEK’de de ayrılan 300’e yakın insan vardı, yerine istihdam yapılmadıydı. İstihdama ihtiyaç vardı. Bu istihdamlar da açıldığında bu arkadaşlarımıza öncelik verdik. Ama onların nitelikleri istihdam için aranan özellikleri kapsamazdı. Kapsayanlarda onlar istihdam edildi, kapsamayanlarda yeni insanlar istihdam edildi.
KIB-TEK’e yapılan istihdamlar bir ihtiyaçtı, bu giderilirken de partinin verdiği bir sözün yerine getirilmesiydi. Bir haksızlığın da giderilmesiydi.

İstihdam sadece Kıb-Tek’te olmadı. Fark etmediğimiz bir şekilde, değişik kurum ve kuruluşlara kooperatiflerden başlayarak istihdamlar yapıldı. Ya fondan ya mevsimlik diyerek yapıldı. Parti merkezi örneğin Lefke Avrupa Üniversitesi’ne istihdam yapıldığını yapıldıktan çok sonra öğendi. Kıb-Tek diye söylenir, bu yönden parti MYK’sı eleştirilir ama parti MYK’sının sonradan haberinin olduğu istihdamlar da vardır.

“Öğrenemedik”

“Örneğin bir türlü net olarak öğrenemediğimiz Kooperatif Merkez Bankası istihdamları var. Bu konuda bir sürü efsane dolaşır ama bunu doğrulayacak bir makam bulamazsınız. Kıb-Tek’e yapılan istihdamlar UBP’nin 2009’da haksızca durdurduğu CTP’lilerden işsiz olanları istihdam ettik ama kendi niteliklerine uygun olarak ettik.”

“Tek suçlu Özkan Bey değil”

Soru: Parti içinde ve hükümette olan başarısızlıkların tek faturasının Özkan Yorgancıoğlu’na kesilmesini nasıl yorumlarsınız? Doğru bir yöntem mi bu?

Erk: Yerel seçimlere baktığınıza başarısızlık büyük belediyeleri kaybetmekteydi. Birçok belediyeyi ise kazandık. Lefkoşa, Girne, Mağusa ve Yeniboğaziçi’ni kaybettik. Bu yerlerdeki başkanlarımız başarılıydılar.
Kadri Fellahoğlu, Lefkoşa’da kriz içindeki bir belediyeyi kısa sürede toparlamayı başarmıştı. Şu an Lefkoşa Türk Belediyesi’nin durumu iddia ederim ki, mali ve yönetsel durumu, Kadri Bey’in bıraktığı yerin gerisindedir, Cemal Bulutoğluları’nın bıraktığı yerin de gerisine düşmektedir. Mağusa ve Girne’de başkanlarımız uzun süre görev yapmıştı ve başarılıydılar.

Ancak iki bölgede de iç çatışmalar vardı. Bütün bu başarısızlıkların sorumlusu tek ve yek parti başkanı değildir. Parti yönetimi de bütün olarak sorumluluğunu kabul etmiş ve istifa etmiştir.

Hepimiz de sorumluklarımızı aldık. Sorumluluk alanlar içinde genel başkan yeniden aday olmadı. Ben de herhangi bir göreve aday olmadım. Bu tür başarısızlıklarda sembolik istifa başkanlardan gelir. Bu demokratik bütün yerlerde böyledir.