Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum liderlerin Kıbrıs sorununu kendilerinin çözmeye çalıştığı bir dönemden geçildiğini, bunun süreci de zor kılan unsur olabileceğini ancak 2004’de referanduma sunulan Annan Planından en önemli farkının bu olduğunu belirtti.

Nuland ile ikinci kez görüşecek olmasıyla ilgili olarak ise, Nuland’ın kendi görüş ve düşüncelerini aktarabileceğini ancak sürecin Kıbrıslı bir süreç olduğunu vurgulayan Akıncı, “Ortada olağan dışı bir şey yok, herhangi bir Amerikan planı da yok” dedi.

Akıncı, kurulacak federasyonun “yürümemeli” denememesi için anlaşmada caydırıcı bir güç olması gerektiğini de vurguladı.

Akıncı, Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis ile görüşmesinin ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayında basına açıklamada bulundu.

“KARAR ALMA SÜRECİ YARINKİ GÖRÜŞMEDE TAMAMLANABİLİR”

Akıncı, bugünkü görüşmede, merkezi yönetimin karar alma sürecinde eksik kalan noktaların üzerinde durulduğunu, bu konuların yarın tamamlanabileceğini, bugünkü görüşmede de bir takım yakınlaşmalar elde edildiğini söyledi.

NULAND’LA İKİNCİ GÖRÜŞME

Bu sabah görüştüğü ABD’nin Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland’la bugün tekrardan görüşecek olmasının nedeninin sorulması üzerine Akıncı, Nuland’ın, 11 Şubat ortak metnine katkıda bulunan, ABD Dışişleri Bakanı ve ABD Başkan Yardımcısı ile yaptığı görüşmelerde bulunan, dolayısıyla Kıbrıs sorununu bilen bir kişi olduğunu, ancak “ortada bir Amerikan planı var, getirdi ve onun üzerinde konuşuyoruz” şeklinde bir durum bulunmadığını söyledi.

“ORTADA AMERİKAN PLANI YOK”

Nuland’ın kendi görüş ve düşüncelerini aktarabileceğini ancak sürecin Kıbrıslı bir süreç olduğunu kaydeden Akıncı, “Ortada olağan dışı bir şey yok, herhangi bir Amerikan planı da yok” dedi.

Akıncı, Nuland’ın Kıbrıs Türk tarafından duyduğunu Güney Kıbrıs yetkilileriyle, Güney Kıbrıs yetkililerinden de duyduklarını Kıbrıslı Türk yetkililerle paylaşmak istiyor olabileceğini söyledi.

Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum liderlerin Kıbrıs sorununu kendilerinin çözmeye çalıştığı bir dönemden geçildiğini belirten Akıncı, bunun süreci de zor kılan unsur olabileceğini ancak 2004’de referanduma sunulan Annan Planından en önemli farkının bu olduğunu kaydetti.

1476367005.jpg

GARANTİ VE GÜVENCE

Garantiler konusunda bir soru üzerine Akıncı, garantilerin en son bölümde ele alınacak ve İngiltere, Yunanistan ve Türkiye’yi de ilgilendiren boyutu olan bir konu olduğunu, çünkü söz konusu ülkelerin imzası olmadan anlaşmanın herhangi bir noktasında değişikliğe uğratılamayacağını söyledi.

“AB üyesi oluyoruz, güvenceye ne gerek var, garantilere ne gerek var? Kestirme yaklaşımlara” Kıbrıs Türk halkının rağbet etmediğini defalarca dile getirdiğini kaydeden Akıncı, Kıbrıs Türk halkının “yaşanmışlıklarının“ bulunduğunu, 1961’de Kıbrıslı Rumların, Kıbrıs Cumhuriyetini kuran “anlaşmayı hazmedemediğinden” nasıl değiştirilebileceği arayışına girdiğini ve 13 maddeyi değiştirmeye çalıştığını anımsattı. Akıncı, “Öyle bir durum ortaya çıktı ki, bu anlaşmaya imza atanlar, bu anlaşmayı hazmetmediler ve hemen onu nasıl değiştirebiliriz telaşına düştüler” dedi.

DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIK

Kıbrıs Rum tarafında bazı kesimlerin “dönüşümlü başkanlık veremeyiz” ifadelerine de atıfta bulunan Akıncı, Kıbrıs Rum kesiminde yer alan son parlamenterler seçiminin ardından Kıbrıs Rum Temsilciler Meclisinin oluşumundan Kıbrıs Türk tarafının da endişelerinin olmasının doğal olduğunu söyledi.

Akıncı, “Parlamentoda güç kazandığını gördüğümüz bazı siyasal gruplar, iki kesimli, iki toplumlu federasyonun kavramına bile karşı çıkıyorlar,  ilkesel anlamda karşı çıkıyorlar. Bu ilkesel anlamda karşı çıkanlar yarın ‘biz bunu hazmedemedik, onun için bu Federasyon yürümemeli’ dediği noktada caydırıcı bir güç olması lazım. Her şey olup bittikten sonra birilerinin gelip bir şeyler yapmasından bahsetmiyorum. Buna tevessül edecek olanların caydırıcılık unsuruyla  karşı karşıya kalacağını bilmesi lazım. Bu çok önemli. Olaya sadece güvence güvenlik boyutuyla ilgili değil, bunun yanı sıra bir de kuracağımız federal statünün yaşayabilirliğinin bir şekilde garanti altına alınması meselesidir” dedi.

Federal statünün en büyük garantisinin, anlaşmanın “beyinlerde ve yüreklerde yeşermesi” olduğunu kaydeden Akıncı, “federasyona ilkesel karşı çıktığını söyleyen önemli bir grup varsa bunu görmezden gelemeyiz” dedi.

Akıncı, bir tarafın kaygılarının diğer tarafa tehdit unsuru oluşturmayacak şekilde ele alınmasıyla çıkış yollarının bulunabileceğine inandığını söyledi.

Bu konuları Kıbrıs Rum yönetimi lideri Anastasiadis ile de paylaştıklarını kaydeden Akıncı, dönüşümlü başkanlığın bugün görüşülmediğini ancak dönüşümlü başkanlığı içermeyen bir anlaşmayı halka sunmanın “mümkün olmadığını, söz konusu olamayacağını” söyledi.