Burcu, Genç TV’de konuk olduğu programda yaptığı açıklamalarda, devam eden müzakerelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre, Burcu, Kıbrıs müzakerelerini, geçmişle mukayese edildiği zaman çok daha umutlu olunması gerektiğini söyledi.

İnsanların değişik kültür, dinlerin ve kimliklerin bir arada yaşayabileceği iyi örneklere ihtiyacı olduğuna vurgu yapan Barış Burcu, kötü örneklerin sarmal etki yarattığı gibi iyi örneklerin de bu etkiyi sağlayabileceğini belirtti.

“BU DÖNEM FARKLI”

50 kusur yıldır Kıbrıs sorununun devam ettiğini anımsatan Burcu “Biz Kıbrıslılar sütten çıkmış ak kaşık değiliz. Bu sorunun bu kadar uzun zamandır devam etmesinden kaynaklanan kendi hatalarımız da var. Kıbrıslı Türklerin olduğu gibi Kıbrıslı Rumların da var. Ama bu aynı zamanda dünyanın da sorunudur. Bu sorunun bu kadar uzuyor olmasında, dünyanın da en az Kıbrıslılar kadar hatası var” dedi.

Bu dönem konjonktürün farklı olduğuna vurgu yapan Burcu, “Dünyada ve bölgede ortaya çıkan çıkar fırsatları ile tehdit algılarına bakıldığında, bir de adanın şartlarına bakıldığında, gerçekten sürdürülebilir, refah ve barış içinde bir ortamın sadece çözümle yaratılabileceği görülüyor” diye konuştu.

“ÇÖZÜM, HER İKİ TOPLUMUN DENGESİNE OLMALIDIR”

Sözcü Burcu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir çözüm olacaksa her iki toplumun dengesine olmalıdır ki her iki tarafın da olurunu alabilsin. Sayın Cumhurbaşkanımızda bu dengeler vardır. Dünyanın ve barışın dilini iyi bilir. Ama Kıbrıs Türk halkının kendisinden de ne beklediğini iyi bilir. Bütün bunları yoğurarak bir vizyon oluşturmuştur.”

Kıbrıs Türk halkının AB’ye hazırlanması için Ad-Hoc Komite kurulduğunu anlatan Burcu, bakanlıkların, çalışma gruplarının ve teknik komitelerin bu hazırlıklarla ilgili çalışma yaptığını belirtti.

“Başka ülkelerin 10 yılda kat ettiği yolu bizim 3-5 ayda elde etmemiz beklenemez. Ama biz ne kadar hızlı hareket edersek o kadar iyidir. Şimdi yaptığımız da budur” diye konuşan Burcu sözlerine şu şekilde devam etti:

“Umarım çözümün getirdiği ek dinamikler de hazırlanma sürecine bir ivme daha katmış olur. Yani çözümün kendi dinamiği içerisinde, hazırlanma süreci de devam eder. Sayın Cumhurbaşkanımız defalarca açıkladı. Kesinlikle varılacak çözümün, halkın kabul edebileceği bir çözüm olduğu algısı oluşmazsa, zaten kendisi bunu imzalamaz. Bilgi demiri keser. Şu anda görüşmeklerin temel prensipleri var. Nedir bu? Her şeyde anlaşmadan hiç bir şeyde anlaşmış olunmuyor. İkincisi de gizlilik ilkesidir. Bu koşullarda bütün her şeyi paylaşmanız mümkün değildir. Ama günü gelirse, yeterli bir zaman dilimi içerisinde halkımızla bunları paylaşacağız”.

“DEVRİMSEL BİR DEĞİŞİM”

Çözümle birlikte dünyada siyasal bir yer edinileceğini ve uluslararası hukukun da içine girileceğini kaydeden Burcu, “Bu bizim statümüz için muazzam, devrimsel bir değişim olacaktır. Bu bizim binamızın temelidir. Bu temeli bu çözümle ilk günden alacağız” dedi.

Burcu, şöyle devam etti:

“Yasama nasıl olacak? Bu Anayasa nasıl değiştirilecek? Federe devletlerin yetkisi ne olacak? Kararlar alınırken Kıbrıs Türk toplumunun gerek alt gerekse de üst mecliste sesi nasıl duyurulacak? Tüm bunlar çok önemlidir. Yargı sistemi nasıl olacak? Yürütme nasıl olacak? Kamu yönetimi nasıl olacak? Gerek kurucu devletlerde gerekse de federal devlette bunlar nasıl olacak? Kurucu devletlerdeki polis, federal yapıdaki polis nasıl olacak? Hayat bu kadar geniş bir şey ve bizim bütün bunları ölçüp biçip halkımızın yararına değerlendirmemiz lazım”

“AB NORM VE STANDARTLARI BİZE EŞİK ATLATACAK”

“Bugün her şeyden şikayetçiyiz. Standartlarımızdan, alınan hizmetlerden şikayetçiyiz. Bütün bunların düzeltilmesi için AB norm ve standartları bize eşik atlatacaktır” diyen Burcu, günlük yaşantıda gözle görünür bir ilerleme yaşanacağını kaydetti.

Burcu, şöyle devam etti:

“Biz yeterince üretken, verimli ve rekabete hazır bir ülke değiliz. Çünkü içinde bulunduğumuz şartlar bizi yeterince üretken, verimli ve rekabete açık bir toplum olarak geliştirmiyor. Doğrudan ticaret ve ulaşımımız yok. Çözüm bize önemli imkanlar verecek. Bizim alt yapı eksikliklerimiz var. Bu çok açıktır. Özellikle ‘Ekonomi’ başlığı altında bunların nasıl giderileceğini tartışıyoruz. Turizm gelişecek. Euro ile birlikte istikrarlı bir para birimine kavuşacağız. İnşaat patlaması olacak ve bu 40 yan sektörü de geliştirecek.  Aynı şekilde turizm de yan sektörleriyle birlikte gelişecek. Üniversitelerimiz ev ödevlerini iyi yaparlarsa, tanınmış ve AB üyesi bir ülkenin üniversiteleri haline gelecekler. Elimizde mülklerin, uluslararası hukukta tanınmış bir statüsü olacak, değerleri artacak, belirsizlik kalkacak ve yatırım ortamı gelişecektir. Konuştuğumuz, bir tarafın kazanacağı, diğer tarafın da kaybedeceği bir mülk sistemi değildir. Her iki tarafın kazanacağı bir mülk sisteminden söz ediyoruz. Eğer bir kısım mülkler iade edilecekse, o mülklerin de karşılığı, alternatif bir mülk olarak veya tazminat olarak, içindeki kullanıcıya ödenecektir. Ve bu tazminatların ekonomimize de yeni bir girdi katacağı ve sermaye açığımızı da başka bir gerçekliktir. Gaz, su ve diğer fırsatlara hiç değinemedik. Zamanımız yetmedi ama onların da ekonomimize ciddi katkısı olacaktır. Bir çözümden siyasal, hukuksal, yönetsel, kimlik, statü ve ekonomik bakımdan ne büyük faydalar sağlayacağımızı, bir denge içerisinde tartmalı ve ona göre çözüme ne kadar ihtiyacımız olduğunu görmeliyiz.”

DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIK KONUSU

Konuşmasında, dönüşümlü başkanlık konusuna da değinen Burcu, “Bu henüz anlaşmaya varılmış bir konu değil ama tartışılmış bir konudur” dedi.

Bu konunun Kıbrıs Türk tarafı için olmazsa olmaz olduğunun iletildiğinin altını çizen Burcu, dönüşümlü başkanlığın sadece fonksiyonel değil, temsili açısından da çok önemli olduğunu belirtti.

Mülkiyet konusunun nerdeyse yarılandığına dikkat çeken Burcu, “Biraz daha ilerleme sağladıktan sonra toprak konusunu da görüşmeye başlayacağız. Toprak konusunu da tamamladığımız zaman, garantör ülkelerin de bir masa etrafında buluşacağız, güvenlik ve garanti meselelerini de tartışmaya başlayacağız” diye konuştu.

Bütün bunlar tartışılırken, bir kenara bırakılmış meselelerin de çoklu masa toplantısında halledilebilir diye düşündüğünü anlatan Burcu, “Bütün başlıklar tamamen bitecek ve en sonunda da toprak ve garantileri bitireceğiz gibi bir durumu ben pratik görmüyorum” şeklinde konuştu.

NÜFUSTA DÖRDE BİR KONUSU

Nüfusun sabitleneceği gibi toplumda yanlış bir algı oluşturulduğunun altını çizen Barış Burcu bu konuda şunları söyledi:

“Biz İçişleri Bakanlığımızdan ve Rumlardan nüfus rakamlarını istedik. Mukayese ettiğimiz zaman bu dörde bir oranına yakın çıktı. Bu demek değildir ki, kuzey kurucu devletin nüfusu ile güneyin nüfusu bu şekilde sabitlenecektir. Bu konu adada daimi ikamet edecek Yunan ve Türk vatandaşlarıyla ilgili bir konudur.  Bunların durumunu konuşuyoruz. Diyor ki, benim kurucu devletinde yüzde 5 oranında Yunan kalıcı ikamet alacaksa, sende de aynı oran olmalıdır. Ama oradaki nüfus yapısı şu anda bizim 4 katımız olduğu için bu da 4’e 1 oranı gibi konuşulmaktadır.”