Deniz Abidin

Mağusa İnisiyatifi sözcüsü Okan Dağlı, Mağusa’nın ekonomik yönden iyi durumda olmadığını belirterek, kentin sadece üniversitenin döngüsüyle ayakta durduğunu söyledi.

Dağlı, Mağusa’nın ekonomik yönden kötü olmasının ana nedenin kentin bölünmüş olmasından kaynaklandığını ifade etti.

Dağlı, Maraş gibi bir yerleşim alanının  43 yıldır kapalı ve hayalet şehre dönüşmesinin Mağusa üzerinde olumsuz etkisi olduğunu belirtti. Dağlı, insanların denizden, günlük yaşamdan ve turizmden koparıldığını söyledi.

Dağlı, iki yıl önce Mayıs ayında iki liderin ilk anlaştığı konunun Derinya ve Aplıç Kapısı’nın açılması olduğunu anımsatarak, “Süreç yavaş ilerliyor. İki taraf da isteksiz ve gönülsüz” dedi. Mağusa İnisiyatifi sözcüsü Okan Dağlı, Derinya Kapısı’nın açılması için tamamlanması gereken sadece bir yol kaldığı şeklinde Rum Basını’nda çıkan habere değinerek, tamamlanmayı bekleyen sadece tek yolun olmadığını belirtti. Dağlı, yapılması gereken yolun yapılmadığını, ara bölgedeki bu yol için bir an önce ihaleye çıkılması ve finansmanının sağlanmasıyla tamamlanması gerektiğini söyledi. Dağlı, yolun Güney ve Kuzeyi’nde yapılması gereken yerlerin bugün itibarıyla tamamlanmadığını belirtti. Dağlı, “Ne Kuzeydeki yetkililer ne de Güneydeki yetkililer ara bölgeye kadar olan kısım tamamlanabildi demedi. Şu an biten kısım  Avrupa Birliği’nin finanse ettiği Kuzey’deki asfalt kısmıdır. 28 kilometrelik bir asfaltı AB finanse etti. Onun dışında yaklaşık 4 kilometrelik telleme, kabinlerin yapımı, elektrik, telefon, su altyapısının tamamlanması Kuzey’deki hükümete aitti. Bugün sadece telleme ve askerin duracağı yer konusunda ihaleye çıkıldı. İlgili firma telleme faaliyetlerine girişti. Yolun bir kısmının sağlı sollu tellenmesi yanında mevcut olan tellerin de sökülerek yenisinin takılması gerekiyor. Bu nedenle 4 kilometrelik telleme ihalesine çıkıldı. Fakat henüz daha elektrik, telefon, su hattı ve sivil güvenliğin duracağı, kapılarda geçişi sağlayan polislerin duracağı kabinlerin ihalesine geçilmedi” diye konuştu.

“İki taraf da isteksiz ve gönülsüz”

Dağlı, iki yıl önce Mayıs ayında iki liderin ilk anlaştığı konunun Derinya ve Aplıç Kapısı’nın açılması olduğunu belirterek, sürecin çok yavaş ilerlediğini söyledi. Dağlı, iki tarafın da gönülsüz ve isteksiz olduğunu ifade ederek, inançsız olduklarını kaydetti. Dağlı, Derinya Kapısı’nın açılmasıyla iki taraf arasında ulaşımı kolaylaştıracak, Mağusa kentini bütünleştirecek ve insan akışını hızlandıracak böyle bir olumlu havaya inanmadıklarını kaydetti. Dağlı, böyle bir atmosferin gelişmesinin engellenmek istendiğini ifade ederek, yolun elektriğinin, telefonunun, telleme altyapısının veya asfaltlanmasının zor olmadığını düşündüğünü söyledi.

Dağlı, söz konusu yolun AB’den finanse edildiğine dikkat çekerek, “bu kadar ayak sürmenin başka nasıl bir izahı olur?” diye sordu.

“Somut adım atmadılar”

Dağlı, bu zamana kadar iki liderin somut bir şey yapmadığını belirterek, sadece 2 yıl boyunca konuşulduğunu, müzakere edildiğini, müzakerelerin geldiği noktada toplumların güvenini azaltacak söylemlere dahi girildiğini söyledi. Dağlı, iki toplumu yakınlaştıracak, sadece siyasi olarak değil, iki toplumu da birbirine yakınlaştırıp güvenini artıracak somut bir adımın atılmadığını kaydetti.

“Derinya Kapısı için hükümet zorlanmalı”

Dağlı, alınan plebisit kararının Rum Parlamentosunun aldığı bir karar olduğunu söyleyerek, Anastasiadis’in alınan bu kararı engelleyebileceğini, ancak engellemediğini belirtti. Dağlı, benzer bir suçlamanın Cumhurbaşkanlığı için de yapılabileceğine dikkat çekerek, Derinya Kapısı’nın açılmasıyla ilgili kararın hayata geçmesi için hükümetin zorlanması gerektiğini kaydetti. Dağlı, Türk tarafının savunmasının, “Biz kararı aldık, işi yapacak olan hükümettir” olduğunu ifade ederek, 2-3 kilometrelik yolun bir türlü bitmediğini söyledi.

Dağlı, şunları söyledi, “Bugün köy belediyelerine bakıldığında 3-4 kilometre yol dökülüyor. Bir liderlik verdiği bir sözü iki yıldır yerine getiremiyor. Söz konusu bu yol Mağusa Belediyesine ait Vahit Güneri caddesidir. Normal trafiğin işlediği bir caddedir. Belki de belediyenin yapması gereken bir yoldu”

“Mağusa, üniversitenin döngüsüyle ayakta”

Dağlı, Mağusa’nın ekonomik yönden iyi durumda olmadığını belirterek, kentte bulunan üniversitenin döngüsüyle ayakta durduğunu söyledi. Dağlı, Mağusa Limanı’nın geçmişi aradığını, Mağusa sahillerine turizm yatırımı yapılabilecek herhangi bir alanın olmadığını belirtti. Dağlı, genellikle askeri bölgeler ve limana ait bölgelerin yasak bölgelerle kapatıldığını, insanların denizden, gerek günlük yaşamdan gerekse turizmden koparıldığını kaydetti.

Dağlı, Mağusa’da ekonomik döngünün sıkıntıda olduğunu söyledi. Dağlı, Mağusa’nın ekonomik yönden kötü olmasının bir başka nedenin de kentin bölünmüş olması olduğunu ifade ederek, Maraş gibi bir kentin 43 yıldır kapalı kalmasıyla birlikte hayalet şehre dönüşmesinin olumsuz etkisi olduğunu belirtti.

“Limana Akdeniz’in kirli atıkları bırakılıyor”

Dağlı, şöyle devam etti, “Denizler, turizm alanları, limanlar kullanılmaz durumda. Güney Kıbrıs’ta Mağusa Limanı gibi limanlar artık marinaya dönüştürülüyor. Bizim ise Mağusa Limanı çöplük durumuna geldi. Liman, bütün Akdeniz’deki kirli atıkların getirilip bırakıldığı duruma geldi. Halbuki Güney’de Mağusa Limanı’na benzer Limasol, Larnaka hatta Ay Napa’ya kadar yat limanları yapılmaktadır. Bunun turizme büyük katkısı vardır. Mağusa Limanı bunun dışındadır. Yük gemileri destinasyonunun dışındadır”

“Hiçbir soruna çare üretilmiyor”

Dağlı, siyasetin ülkenin hiçbir sorununa çare üretecek durumunda olmadığına dikkat çekerek, Girne ve Lefkoşa gelişti derken, bunun sağlıklı bir gelişme olmadığını kaydetti. Dağlı, Mağusa dışındaki diğer ilçelerde ekonominin biraz daha iyi döndüğünü ifade ederek, insan yaşamının kalitesini etkileyen her türlü sıkıntının devam etmekte olduğunu belirtti. Dağlı, Girne’nin yaşanmaz bir kent durumuna geldiğini söyleyerek, inşaat, bina ve beton durumundan dolayı bir kentin kaybedilmekte olduğunu vurguladı.

“Sandıktan çıkan hiçbir sonuç iradeye dönüşmedi”

Dağlı, gelmiş geçmiş hükümetlerin hayatı kolaylaştıracak herhangi bir hamlede bulunmadıklarını söyleyerek, ciddi bir şehir planının yapılmadığını belirtti. Dağlı, “43 yıldır konuşuyoruz, ancak hayata geçen bir durum yok” diyerek, günlük yaşamın kalitesinin düştüğünü söyledi. Dağlı, “Yeşil alanlar azalıyor, betonlaşma artıyor.

Trafik sıkışıklığı her geçen gün düzensiz gelişememekten dolayı artıyor. Günlük yaşam her geçen gün kötüye gidiyor. Böyle bir sıkıntıyla karşı karşıyayız” dedi.

Dağlı, sandıktan bugüne kadar zaman zaman güçlü denilebilecek sonuçların ortaya çıktığını belirterek, iradeye dönüşemediğini söyledi. Dağlı, güzel söylemlerle güzel hükümetlerin kurulduğuna dikkat çekerek, hiçbir zaman icraata yansıyıp ne kamu reformunu ne de sivil yaşamı etkileyen önemli kararlar alınmadığını belirtti.