DAÜ-SEN ve DAÜ BİR-SEN, yayınladıkları ortak açıklamada, uzun yıllardan sonra ilk kez Gazimağusa halkının, öğrencilerin ve üniversite çalışanlarının huzur içerisinde olduğunu, bu durumun bozulmasına izin vermeyeceklerini belirtti.

Açıklamanın amacının yeni hükümet kurulurken geçmişi hatırlatmak ve geleceğe yönelik kaygılarını kamuoyuyla paylaşmak olduğu ifade edildi.

Açıklamada, İrsen Küçük’ün Başbakan, Kemal Dürüst’ün Milli Eğitim Bakanı, Abdullah Öztoprak’ın DAÜ rektörü olduğu dönemde üniversitede “hukuksuzluk ve adaletsizlik” yaşandığını, sendikacılar ve her türlü muhalefetin bastırıldığının iddia edildi.

Açıklama şöyle devam etti:

“UBP’siz ve Rektör Abdullah Öztoprak’sız DAÜ’de huzur, çalışma barışı, verimlilik, hukukun üstünlüğü ve adaletin kurumun mali istikrarına da katkıda bulunabilecek şekilde aynı anda olabileceği ispatlanmıştır. Yarım kalan en önemli işin özellikle de DAÜ’de geçmiş UBP döneminden ve yöneticilerinden yapmış oldukları hukuksuzlukların ‘hesabının sorulması’ iken UBP’nin geçmiş dönemin bakanları ile yeniden, CTP ile birlikte hükümet olacağını görmekteyiz. Bizler UBP’yi çok iyi tanıyoruz. Bu nedenle DAÜ’de bundan sonra da neler yapabileceğini de öngörebiliyoruz. Bu bağlamda, kurulmak üzere olan CTP-UBP hükümetini ve özellikle de DAÜ’nün bağlı bulunduğu UBP’li Eğitim Bakanını şimdiden uyarmak istiyoruz:

1. Meclisten geçerek yasalaşmak üzere olan ‘Özerk ve Demokratik’ DAÜ Yasasının çıkarılmasına engel olacak girişimde bulunurlarsa;

2. Peşkeş çekildiği Meclis Araştırma Komite raporu ile de belirlenen DAİ ve DAK’ın TC’den gelen özel bir eğitim kurumu ile olan sözleşmesinin uzatılmaması ve geri alınıp Mağusa halkına iade edilmesi yönünde vermekte olduğumuz mücadelede karşımızda olurlarsa;

3. İmzalanan toplu iş sözleşmesi ve protokollerin tek bir maddesine bile uyulmaz ise;

4. Geçmiş UBP hükümeti ve Rektör Abdullah Öztoprak döneminde hukuksuz olarak alınan kararlara karşı açmış olduğumuz davalar neticesinde ortaya çıkan tazminat yükünü sorumlulara değil de vatandaşa ve/veya DAÜ çalışanlarına ve/veya öğrencilerimize ödetmeye kalkarlarsa;

5. Uzun yıllardan sonra ilk kez Mağusa halkının, öğrencilerimizin ve çalışanlarımızın huzur içerisinde olduğu bu ortama baskıcı anlayışları ile, partizanca ve teslimiyetçi bir zihniyetle davranarak zarar verirlerse demokratik haklarımızı özellikle de Mağusa halkının ve tüm Kıbrıslı Türklerin desteğini de alarak kullanacağımızı kamuoyunun bilgilerine getirmeyi bir görev biliriz.”