Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, "Ne MHP çözüm süreci üzerinden Türkiye bölünecek diye bir kara propaganda yönetsin ne de HDP çözüm sürecini kendi lehine çevirmeye çalışsın. Çözüm süreci Türkiye'nin en önemli projesidir ve ne surette olursa olsun nihayette başarıya ulaşacaktır" dedi.

Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilen Haber Türk Televizyonu canlı yayınında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın grup toplantısında "Seni başkan yaptırmayacağız" sözlerinin hatırlatılması ve izleme heyetine dair son durumun sorulması üzerine Başbakan Davutoğlu, "Bugün, Çözüm Süreciyle ilgili bazı engellerle karşı karşıya kalınıyorsa, bunun birinci mesulü HDP'dir veya onların yanlış yaklaşımıdır. Bizzat da söylüyorum Demirtaş'ın bizatihi kendisidir" diye konuştu.

Kobani olaylarında şiddete yönelinmeseydi, 1 Ekim'de çıkarılan genelgeyle kurulan Çözüm Süreci Kuruluyla süreci yılbaşına kadar tamamlama niyetinde olduklarını aktaran Davutoğlu, böylece seçim anaforuna girilmeden Çözüm Sürecinde mesafe alınmış ve silahsızlanmaya giden yolun açılmış olunacağını ifade etti.

Ancak 6-7 Ekim olaylarının yaşandığını anlatan Davutoğlu, tekrar süreci rayına oturtmanın bir kaç ayı aldığını aktardı.

İzleme heyeti tartışmalarının o zamanlarda olduğunu, yeni şeyler olmadığını vurgulayan Davutoğlu, öncelikle silahsızlanma iradesini görmek istediklerini belirterek, "Silahsızlanmanın olmadığı yerde, herhangi bir şey tartışmak mümkün değil" dedi.

6-7 Ekim olaylarından sonra Özgürlüklerin Korunması ve İç Güvenlik Reform Paketini hazırlamak zorunda kaldıklarına dikkati çeken Davutoğlu, kamu düzeninin sağlamanın bu olaylarla geciktiğini ifade etti.

Aralık'ta sürecin tekrar rayına oturtulduğunu ve görüşmelerin tekrar başladığını anımsatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir yere kadar gelindi. Geçen hafta Demirtaş'ın tam da nevruza doğru güzel bir şeylerle Dolmabahçe'de açıklanan çerçevede silahsızlanma yönünde yeni bir adım atılacağı konuşulurken, Demirtaş bu açıklamasıyla açıkça süreci sabote etti. Bir kere de 6-7 Ekim olaylarında attığı tweetle sabote etti. Şimdi de bu şeyle. Demirtaş, seçim öncesindeki tutumlarıyla son 6-7 aylık tutumuyla, 6-7 Ekim olaylarından bu yana, esas niyetinin diğer HDP'lilerin de bazen görüşlerine aykırı bir şekilde, gelen mesajlara da aykırı bir şekilde, esas niyetin Çözüm Süreci değil, başka bir proje olduğunu ortaya koydu."

"Nedir bu proje?" şeklindeki soruya karşılık da Davutoğlu, 2002'de AK Parti iktidara giderken Genç Parti'nin, 2007'de de AK Parti'den ayrılan kişilerin, Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi'ni birleşerek Demokrat Parti'nin kurulduğunu, bunların hepsinin birer proje olduğunu ifade etti.

"ŞİMDİ DE BİR DEMİRTAŞ PROJESİ VAR VE HDP PROJESİ VAR

Meselenin AK Parti'nin önünü kesmek olduğunu ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:

"2011'e giderken, bir başka proje ortaya atıldı, Kılıçdaroğlu projesi. Kasetlerle vesaireyle Kılıçdaroğlu getirildi. Gandi. Gandi'nin hayat hikayesini bilir mi? Bilmem. Nerede yaşadı, bilir mi? Bilmiyorum ama bir PR ile alternatif çıkarılmaya çalışıldı. Kaset senaryoları arkasından Kılıçdaroğlu'nun gelişiyle. Şimdi de bir Demirtaş projesi var ve HDP projesi var, AK Parti'nin önünde. CHP'den ümidi kestiler. MHP'nin zaten sadece engelleyici bir rolü var. Çözüm Süreci işte engelle. Bir kendisinin iktidara gelme değil de bir şeyleri engellemeye odaklı bir yaklaşımı var. Geriye bir ümit olarak ne kaldı? HDP diye bir proje geliştirmek bunu da Demirtaş'ın dillendirmesi. Şimdi bütün ümitler, içeride ve dışarıdaki çevrelerin ümidi buraya. Aynen Genç Parti'nin engellemeye çalışması daha sonra 2007 öncesindeki bir takım gizli pazarlıklarla yeni partilerin çıkması gibi, şimdi de Kılıçdaroğlu, şimdi de HDP üzerinden. Düşünülüyor ki 'HDP barajı aşarsa, AK Parti 300 civarına inecek ve aşağı', söz konusu değil ama matematik o kadar hassas olacak ki AK Parti kendini güvende hissedemeyecek ve yeni senaryo oynayabiliriz. Senaryoyu onlar oynamaya çalışıyor da senaryoyu millet yazıyor bunu bilmiyorlar."

"DEMİRTAŞ SÜRECİ SABOTE ETMİŞTİR"

"Olursa diye bir 'b' planınız, 'c' planınız var mı? HDP barajı aşarsa" şeklindeki soruya karşılık Davutoğlu, "Kimin başkan olacağına, ne olacağına Demirtaş karar verecek değil. Demirtaş şu anda statükocuların yeni projesidir. Çok net söylüyorum ve iki hamlesiyle de çözüm sürecini sabote etmiştir. 6-7 Ekim olaylarını kışkırtan tweeti ile sonra da tam nevruzdan 3 gün önce güzel bir açıklamayla silahsızlanma yönünde adım atılacakken doğrudan cumhurbaşkanımızı hedef alan yaklaşımıyla iki kere sabote etmiştir. Kim adına sabote etmiştir? Onu Dimirtaş'ın son dönemde görüştüğü kişiler veya yaptığı çalışmalarla ilişkilendirebilirsiniz" dedi.

Herkes çözüme odaklanmışken ve tam da çözüm süreci konuşulurken 2,5-3 dakikalık grup toplantısı yapıp cumhurbaşkanına "hakaret ederek saldırılmasının" sebebinin ne olabileceğini soran Davutoğlu, "Çünkü birileri statüko adına hem çözüm sürecini durdurmak, hem cumhurbaşkanımızın meşruiyetini tartışmaya açmak, hem de bu tarafta, AK Parti tarafında kendince bir takım manipülasyonlara yönelmek. Bir taşla bir kaç kuş kendilerince..." değerlendirmesinde bulundu.

"Bu tutumuyla 7 Haziran'dan sonra eğer HDP, Demirtaş, Meclise giremezlerse şikayet etmeyecekler" diyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Aynen Genç Parti'nin, o zamanki Doğru Yol Partisinin şikayet etmeyip köşesine çekildiği gibi köşelerine çekilecekler. Ancak şuysa oyun, 'biz ne yaparsak yapalım Meclise gireriz. Girmezsek Meclise bu Meclisi illegal ilan edip şiddete yöneliriz. Onun için de şimdiden çözüm sürecini baltalayalım ki o zaman şiddete yönelmemizin bir gerekçesi olsun' diye bugün çözüm sürecini baltalamışsa Demirtaş, bu ateşle oynamaktır. 8 Haziran günü, şu anda öyle HDP'yi biraz da abartarak yukarı çekme çabası var, kamuoyunda böyle bir beklenti oluşturup. 'Az kaldı. Hadi çıkıyor' deyip daha çok kitleyi HDP lehine oy vermeye teşvik etme çabası var. AK Parti düşmanlığı üzerinden, Cumhurbaşkanımıza dönük tavır sebebiyle. Milletin verdiği iradeye razı olacaklar. Buna hazırlarsa hodri meydan. Seçime gidiyoruz, hakaret etmeden, tartışmadan, herkes kendi projesini ortaya koyar, Türkiye ile ilgili düşündüklerini, sonunda bir neticeye varırız."

"Çözüm süreci, silahsızlanma, bütün bunlar seçim sonrasına mı kaldı?" şeklindeki soruya karşılık Davutoğlu, "Hayır" yanıtını verdi.

Davutoğlu, nevruzdan iki gün sonra çözüm süreci kurulunu toplayıp görevlendirmeler yapıldığını belirterek, herkesin çalışmasını sürdüreceğini söyledi.

Davutoğlu, çözüm sürecinin kimsenin malı olmadığını kaydederek, şöyle konuştu:

"HDP veya Demirtaş açıklama yaptı diye duracak değil. HDP dediğiniz yapı da tek parçalı bir yapı değil. Bizim tarafımızda irade güçlüdür. Bu konuda Cumhurbaşkanımızla aramızda bir görüş farkı olduğu kanaati üzerine yatırım yapmasın kimse. Cumhurbaşkanımız bugün de tekrar vurguladı, çözüm sürecine olan hem bağlılığını hem de bu işi tekrar başlatan bir konumunu. Bu millet çözüm sürecine sahip çıktı. Bize gelen kamuoyu anketleri çözüm sürecine desteğin yüzde 70'lerde olduğunu gösteriyor. Ne MHP çözüm süreci üzerinden Türkiye bölünecek diye bir kara propaganda yönetsin ne de HDP çözüm sürecini lehine çevirmeye çalışsın. Çözüm süreci Türkiye'nin en önemli projesidir ve ne surette olursa olsun niyayette başarıya ulaşacaktır. Bu konuda çabalarımız sürecek" diye konuştu.

"Sayın Cumhurbaşkanı'nın 'bir şeyden haberim yok' dediği için nevruzda okunan Abdullah Öcalan mektubunda silahsızlanma tarihi, silah bırakma tarihinin son anda çıkarıldığı bilgisi doğru mu?" sorusuna Davutoğlu, "Onun için iki gün öne alıyorum ben. Sayın Cumhurbaşkanımızdan iki gün önce de Demirtaş'ın açıklamasına bakın. Sabote eden Demirtaş'tır. Sayın Cumhurbaşkanımızla bizim aramızda bu anlamda bir iletişim problemi yok" yanıtını verdi.

Bir ileşitim sıkıntısı olmadığını ve olmayacağını vurgulayan Davutoğlu, "Varsa eğer belli bir... Bu da giderilir. Her zaman oturup konuşuruz. Herhalde biz saatlerce bir araya geldiğimizde, burada kamuoyu önünde konuştuğumuz gibi... Çay içiyoruz, sohbet ediyoruz, bütün memleket meselelerini konuşuyoruz" dedi.

"İzleme heyetinin görüşmesi için Bakanlar Kurulu kararı gerekli olacak mı?" sorusu üzerine de Davutoğlu, "Hayır" karşılığını verdi.

Bu çalışmaların Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde, 2014'te yasalaştığını anlatan Davutoğlu, terörün önlenmesi ve Çözüm Süreci ile ilgili bir yasa çıktığını hatırlattı.

Davutoğlu, bu yasanın Bakanlar Kurulu'na çözüm sürecini başarıya ulaştırmak için gerekli çalışmaların yapılması için görev verdiğini söyledi.

Bakanlar Kurulu'nun Çözüm Süreci Kurulu'na görev verdiğini dile getiren Davutoğlu, "Bizim yapımız açık ve berrak. Karşı tarafta ise bu anlamda... İşte bir açıklamayla ortalığı berhava edilebileceği konjonktür doğabiliyor" diye konuştu.

Davutoğlu, bunun sonrasında bir izleme heyeti kurulup kurulmayacağı sorusuna karşılık, "İzleme heyeti tabiri dahi bizim çok şey kullandığımız bir tabir olmadı. Dikkat ederseniz Yalçın Bey de... Daha netleşmiş ve nihayete ermiş, noktası konmuş bir husus değildi. Gelen düşünceler, Çözüm Süreci Kurulu'na gelip karar verecektik. O aşamada zaten Demirtaş'ın açıklaması, arkasından Cumhurbaşkanımızın açıklaması geldi" dedi.

Davutoğlu, sürecin bütünüyle ilgili değerlendirmeler yaptıklarını vurgulayarak, atılacak adımların ne olabileceğini konuştuklarını kaydetti. Bu çerçevede hem Milli İstihbarat Teşkilatı'nı hem de Kamu Güvenliği Müsteşarlığı'nı gerekli şekilde görevlendirdiklerini ifade ederek, "Bizim açımızdan süreç kendi doğası içinde seyretmektedir. İnşallah silahsızlanma taahhüdü, 2013'te Türkiye'yi terk edeceklerdi silahlı gruplar, şimdi ise taahhüt o değildir, taahhüt silahsızlanmadır. Silahsızlanmayla ilgili sağlam adımlar ve perspektif gördüğümüzde... Bunlar olmayacak şeyler değil. Her türlü adım silahsızlanma bağlamında atılır" dedi.

Son iki gündür Şırnak'ta, Dağlıca'da saldırı haberleri geldiğinin ifade edilmesi üzerine Davutoğlu, "Çözüm süreci akamete uğrarsa neler olabileceğini hepimizin dikkatlice takip etmesi lazım. Kimse ateşle oynamamalı Türkiye'de" diye konuştu.

Şehit annelerinin ve evlatları dağa çıkarıldığı için Ankara'ya gelen annelerin acısını bildiklerini vurgulayan Davutoğlu, herkesin şimdi soğukkanlılıkla, basiretle ve aklı selimle hareket etmesi gerektiğini bildirdi. Davutoğlu, "Kişisel düşüncelerimizi, hesaplarımızı bu kadar büyük bir meseleye kurban edersek, bedelini hepimiz öderiz. Sadece şu veya bu taraf değil" değerlendirmesinde bulundu.

YEMEN'DEKİ OLAYLAR

"Yemen'de ne oluyor? Bir Sünni-Şii çatışmasına mı gidiyoruz?" sorusuna da Davutoğlu şu yanıtı verdi:

"Maalesef Arap Baharı dediğimiz olgu, eşit vatandaşlık ilkeleri çerçevesinde demokrasilerin Ortadoğu'da neşet etmesi için gençlerin talepleriyle başladı. Fakat öylesine ekseninden saptırıldı ve öylesine yanlış yerlere çekildi ki değişik yerlerde mezhep çatışmalarına döndü. Yemen'de yaşanan olaylar bu bakımdan çok acıdır, hatta Yemen iyi bir model olarak gösteriliyordu."

Bu başarılı geçişin dahi çatışma ve kaos ortamına dönüştürüldüğünü, burada bütün ilgili ülkelerin doğru tavır almaları gerektiğini belirten Davutoğlu, "Başta İran ve oradaki çatışan gruplara destek veren taraflar olarak herkesin, soğukkanlılıkla ve bu bölgenin yeteri kadar ateş çemberi içinde olduğunu bilerek davranması önem taşıyor" dedi.