Başbakan Ahmet Davutoğlu, Avrupa'ya gitmek isteyen göçmenler için aynı sayıda göçmenin Avrupa'ya gönderileceğini dolayısıyla Türkiye içindeki göçmen sayısında bu sebeple herhangi bir artış olmayacağını belirtti.

Başbakanlık İzmir Ofisi'nde gerçekleştirilen Türkiye-Yunanistan 4’üncü Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı sonrası Başbakan Davutoğlu ve Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, ortak basın toplantısı düzenledi.

Konuşmasına Yunanca "Hoşgeldiniz" diyerek başlayan Davutoğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, 2010 yılında ilk adımları atılan Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı'nın 4'üncüsünün bugün çok özel mekanda ve çok özel bir günde gerçekleştirildiğini söyledi.

İzmir'in Anadolu'nun Ege'ye uzanan kapısı, Akdeniz'e uzanan penceresi ve Yunanistan'a en yakın noktadaki bir kenti olduğunu belirten Davutoğlu, "Burada dostluk mesajlarımızı, iyi komşuluk mesajlarını, Ege'yi, bir huzur ve refah bölgesi yapma irademizi birlikte sergilemiş ve deniz arasındaki iki dost ve komşu halkın birlikteliğini dünyaya göstermiş olduk" diye konuştu.

Toplantıda çok verimli görüşmeler gerçekleştirildiğini aktaran Davutoğlu, ele alınan konuların, ilişkilerin derinliği ve kapsamını gösteren boyutlara sahip olduğunu söyledi. İki tarafın 11 bakanının katıldığı toplantıda işbirliği alanlarının tanımlandığını dile getiren Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Her bir bakanımız muhatabıyla yaptıkları görüşmelerle bu işbirliği alanının kapsamını, bundan sonra atılacak adımları ele aldılar. Hem de dün Avrupa Birliği Zirvesi'nde buraya geldik birlikte, dolayısıyla son gelişmeleri, Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerini, Suriye krizi ve bunun doğurduğu sonuçları ele alma imkanı bulduk. Hem de bundan sonraki gündemimizin ana maddelerini tespit etmiş olduk."

Başbakan Davutoğlu, görüşmelerde bakanların kurdukları derin dostluk ilişkilerinin kendisini memnun ettiğini ifade etti.

İki ülke arasında önemli projeleri de toplantıda dile getirdiklerini aktaran Davutoğlu, şunları söyledi:

"Türkiye ile Yunanistan arasında çok büyük iş imkanları var ama en önemlisi bu iş imkanlarını hayata geçirecek en önemli unsur, iki taraf arasındaki dostluk ilişkisidir. Bakanlarımızın bundan sonra da ailenin fertleri gibi karşılıklı temaslarla geleceğimizi, gelecek nesillerin dostluk köprülerini kuracağına inanıyorum. Çok önemli projeleri birlikte düşünüyoruz. Ulaştırma alanında Ege'nin iki yakasını daha çok yakınlaştırabilmek için çok güçlü bir irademiz var. İzmir ile Selanik arasında feribot seferlerinin başlaması için altyapı çalışmalarımız tamamlanıyor, inşallah iki güzel Ege şehri birbirine tarihte olduğu gibi bugün de doğrudan bir hat ile bağlanacak."

Davutoğlu, İzmir, Selanik ve İstanbul arasında da hızlı tren çalışmasını gerçekleştirmek istediklerini bildirdi.

HAVYOLU ULAŞIMI

Ayrıca Atina ile Ankara arasında doğrudan havayolu ulaşımı bulunmadığını farkettiklerini belirten Davutoğlu, "Türk Hava Yolları yetkilileriyle, Yönetim Kurulu Başkanı ile temas kurduk, inşallah Ankara ile Atina arasındaki uçuşlar en kısa sürede başlayacak. İki dost komşu ülke arasında başşehir arasında havayolu ulaşımının olmaması kabul edilebilecek bir durum değil. Ümit ederiz Ankara'dan Atina'ya, Atina'dan Ankara'ya uçan uçaklar burada İzmir'de oluşturduğumuz barış mesajını daha da güçlü bir şekilde taşıyacaklar" diye konuştu.

Anadolu ile Yunan adaları arasındaki ulaşımı da daha seri ve hızlı olmasının turizm açısından da önem taşıyacağına işaret eden Davutoğlu, bu durumun karşılıklı turist geliş gidişlerini daha da teşvik edeceğini kaydetti. Davutoğlu, iki ülke arasında turizm alanında çok geniş işbirliği potansiyeli bulunduğunu ifade ederek, ileriki yıllarda bunu geliştirmeye kararlı olduklarını söyledi.

Davutoğlu, açıklamasında, Yunan mevkidaşı Çipras'ın, Türkiye-Yunanistan 5. YDİK Toplantısı'nı Selanik'te yapma teklifinde bulunduğunu, kendilerinin de bunu memnuniyetle kabul ettiklerini ifade etti.

TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN ARASINDA ÇOK GENİŞ İŞ İMKANLARI VAR

Türkiye ve Yunanistan'ın, TANAP ve TAP hattıyla Hazar'ı Adriyatik'e bağlayan iki ülke olduğunu ifade eden Davutoğlu, bu iki projesinin Şahdeniz ve Hazar bağlantısı itibarıyla büyük önem taşıdığını anlattı.

İki ülke arasındaki ticaret hacminin 6 milyar dolara yakın olduğunu, bunu 10 milyar dolara çıkarmak istediklerini dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Yine özellikle karşılıklı yatırımlar bağlamında Yunanlı yatırımcıları, Türkiye'de ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. 7 milyara yakın bir yatırımı var, Yunanistan'ın Türkiye'de. Türk şirketlerini de Yunanistan'a daha fazla yatırımda bulunmaları çağrısında bulunuyoruz buradan, biraz sonra yapacağımız iş forumunda da çağrıda bulunacağız. Bütün bunlar gösteriyor ki Türkiye ile Yunanistan arasında çok geniş iş imkanları var. Ayrıca şirketlerimizin üçüncü ülkelerde yaptığı işbirliğinden de memnunuz. Son olarak Doha’da önemli projede Türk ve Yunan şirketleri birlikte çalıştılar, başarılara imza atıyorlar. Daha çok şirketimizin birlikte çalışmasından memnuniyet duyarız."

"ORTAK TARİH YAZIMI KONUSUNDA DA ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜYORUZ"

Davutoğlu, iki ülkenin kültür ve eğitimde de ortak çalışmalar yürüttüğüne işaret ederek, "Bütün bu işbirliği alanlarını taçlandıracak şekilde, kültür ve eğitim alanında da iki halkın gelecek nesillerinin geçmiş bazı olumsuz hatıralarla değil geçmişteki olumlu hatıraları gelecek on yıllara, yüzyıllara aktaracak, güzel irtibat kurabilmesi için ders kitaplarımızın gözden geçirilmesi dahil, kültür ve eğitimde ortak perspektifle ortak tarih yazımı konusunda da çalışmalar yürütüyoruz" diye konuştu.

Dün Brüksel'de Yunan Başbakan Çipras ile çok önemli zirveye birlikte katıldıklarını anımsatan Davutoğlu, "Bugünlerde Sayın Çipras ile çok sık görüşüyoruz. 3 ay içinde bu kendisinin Türkiye'ye ikinci ziyareti. Brüksel'de yaptığımız görüşmede de Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerini, göçmen sorununu ele aldık" dedi.

TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİNİN BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR

AB-Türkiye ilişkilerinde yaptıkları katkıları dolayısıyla Yunanistan'a teşekkür eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Her zaman Türkiye'nin üyeliğini desteklediler. Son dönemde Suriye'den kaynaklanan göçmen krizi konusunda da Türkiye Yunanistan aynı perspektifi paylaşmaktadır. Bu göçmen krizi ne Türkiye’den ne Yunanistan ne AB’den kaynaklandı, aksine Suriye'de barbar rejimin, barbar rejimin zulmünün oluşturduğu boşluktan istifade eden barbar terör örgütlerinin şiddetinden, teröründen kaçan Suriyeli masumlara, Türkiye kapısını açtı. 2,7 milyon Suriyeli ağırlıyoruz. Bu göç esnasında Yunanistan da doğrudan etkilenen ülkeler arasında. Avrupa içinde yaşanan tartışmalarda, Yunanistan ve Türkiye'nin bu yükü iki komşu olarak üstlenmesi yönünde tavır sergileyenlere karşı Türkiye ve Yunanistan zirvede bugün de burada birlikte ortak bir perspektifle cevap veriyor ve bu meselede Türkiye ve Yunanistan'ın ortak perspektifle meseleye yaklaştığını bir kez daha vurguluyoruz."

Dün Brüksel'deki zirveden alınan kararların uygulanmasında, Türkiye ile Yunanistan arasındaki işbirliğinin büyük önem taşıdığına işaret den Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün İçişleri Bakanlarımız arasında imzalanan anlaşma da bu işbirliğinin çerçevesini çiziyor. Önümüzdeki günlerde, haftalarda, aylarda Ege'nin, masumların hayatlarını kaybettiği, bir üzüntü ve dram denizi değil aksine Türkiye ile Yunanistan arasında dostluğun, mutluluğun paylaşıldığı bir deniz olmasını arzu ediyoruz. Bu konuda birlikte çalışmaya devam ediyoruz."

"GEREK EGE SORUNLARINDA GEREK KIBRIS’TA ÇÖZÜME ÇOK YAKINIZ"

İki ülke arasındaki ortak meseleleri de ele aldıklarını anlatan Davutoğlu, şunları söyledi:"Ege sorunu, Kıbrıs sorunu bağlamında çok dürüstçe, dostça ele aldık. Yine azınlıkların karşılıklı hakları konusunu da çok açık renklilikte paylaştık. Ben bütün istişarelerde Sayın Çipras'ın gösterdiği işbirliği anlayışı dolayısıyla kendisine teşekkür ediyorum. Gerek Ege sorunlarında gerek Kıbrıs’ta çözüme çok yakınız. Birlikte güçlü irade sergileyerek bu on yılların biriktirdiği sorunları aşıp Doğu Akdeniz ve Ege'yi çekim haline getirebiliriz. Biz Doğu Akdeniz'in krizlerle anılan bölge değil Türkiye-Yunanistan işbirliğiyle, ortak çalışma kültürüyle ve ortak gelecek perspektifiyle anılan refah ve huzur bölgesi olmasını arzu ediyoruz."

İzmir'deki Başbakanlık Ofisi'nde de ilk kez yabancı bir ülke başbakanını ağırladıklarını belirten Davutoğlu, "Başbakanlık Ofisini geçen sene açtık. Şu ana kadar herhangi bir muhatabımızı ağırlamamıştık. Bu Başbakanlık İzmir Ofisi’nde ilk ağırladığım misafirin, hemen karşı yakamızdan, Yunanistan'dan dost bir başbakan olması beni çok mutlu etti. Bu vesileyle İzmirlilere misafirperverliklerine teşekkür ediyorum. Bu Başbakanlık Ofisini çok daha sık değerlendireceğiz. Sayın Çipras, Türkiye’ye gelip bu ofisi kullanmak isterse her zaman kullanabilir, değerlendirebilir" ifadesini kullandı.

KİLİS'E YAPILAN SALDIRI

Gazetecilerin sorulanı da yanıtlayan Davutoğlu, Kilis'e yapılan roketli saldırıyla ilgili soru üzerine, şunları kaydetti:

"Bugün Kilis'te üzücü olay yaşadık, Kilis'teki sınırımızın öte yakasından DEAŞ tarafından bir roket atışı söz konusu oldu. 2 vatandaşımızı kaybettik, angajman kuralları çerçevesinde misliyle ve daha fazlasıyla mukabele edildi. Sayın Valimizden ve ilgili güvenlik birimlerimizden gerekli bilgileri aldık. Türkiye'ye yönelik her türlü saldırıya en şiddetli şekilde mukabelede bulunması konusunda da zaten TSK'ya verilmiş talimatlarımız var. Bu konuda alınacak her türlü tedbir gözden geçirilmiştir. Zaten hazırlıklarımız vardı. Bu da Suriye'deki ateşkesin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Zaten DEAŞ ateşkes tarafı değildi. DEAŞ ile ılımlı muhalifler arasında çatışmalar söz konusuydu. Bu çerçevede Türkiye'ye yönelik her türlü saldırıya anında mukabelede bulunacaktır."

"TÜRKİYE İÇİNDEKİ GÖÇMEN SAYISINDA HERHANGİ BİR ARTIŞ OLMAYACAK"

Brüksel'de prensipte anlaşmaya varılan taslağa göre, geri kabul formülünün uygulanabilir olup olmadığının sorulması üzerine de Davutoğlu, şunları söyledi:

"Vardığımız mutabakat konusu, bu üzerinde detaylı şekilde çalışılmış plandır. Aldığımız bütün tedbirlere rağmen , 29 Kasım’dan bu yana Türkiye'yi bir transit göç yolu gibi kullanmak isteyen insan kaçakçıları var. Bu insan kaçakçılarının yol açtığı insani trajediler, sahillerimize çocuk bedenleri var. Bunlar karşısında bizim kayıtsız kalmamız mümkün değil. Bu Türkiye'nin, Yunanistan, Avrupa'nın sebep olduğu kriz değil. Ama önümüzde böyle kriz varsa herkes elini taşın altına koymalı. Bunun birinci derece sorumluları Suriye rejimidir, oradaki terör örgütleridir ve son dönemde Rusya'nın artan hava saldırıyla ortaya çıkan tablodur. Ayrıca Suriye’de bağımsız olarak başka ülkelerden bu koridoru kullanmak niyetiyle gelen savaş mağduru olmayan bazı art niyetli guruplar var.

Bunlara karşı dün teklif ettiğimiz çerçeve ve uzun müzakerelerden sonra Avrupa Birliği tarafından da kabul gören çerçeve, bu düzensiz göçü düzenli hale getirebilmek, uluslararası hukuk normlarını oturtabilmek için birlikte çalışma kararı aldık. Ege'de bu anlamda yakalanan göçmenler veya Ege adalarına geçmek isterken yakalanan göçmenler, Türkiye tarafından alınacak ancak bu göçmenlerin sayısı kadar göçmen de böyle bir maceraya yürümemiş, uluslararası hukuk kurallarını çiğnememiş ve mülteci hukuku çerçevesinde Avrupa'ya gitmek isteyen göçmenler için aynı sayıda göçmen Avrupa'ya gönderilecek. Dolayısıyla Türkiye içindeki göçmen sayısında bu sebeple herhangi bir artış olmayacak."

"NE KADAR ALIYORSAK O KADAR SAYIDA GÖÇMENİ AVRUPA'YA GÖNDERECEĞİZ"

"Ne kadar göçmeni alıyorsak o kadar sayıda göçmeni düzenli olarak, ayrı göçmenleri tabi düzenli olarak Avrupa'ya göndereceğiz" diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bu konuda Sayın Rutte ile Sayın Merkel ile vardığımız mutabakat var. Bu düzensiz göç engellenince düzenli göç, AB'nin tespit ettiği prensipler çerçevesinde sürmeye devam edecek. Aksi takdirde, bunu yapmamamız durumunda düzensiz göçü teşvik eden tablo ortaya çıkıyor. Esas hedef düzensiz göçü ve bu tür maceracı eğilimleri engellemek, caydırmak, düzenli göçü de kurallarını koyup Avrupa'nın kabul edeceği göçmenleri de bizim kamplardan, Türkiye'deki Suriyelilerden tespit ederek, gönüllü şekilde gitmek istemeyen, zorlayacak değiliz, gönüllü şekilde gitmek isteyenler de normal yollarla gidecekler. Bunun maliyetine bakıldığında geri kabul dolayısıyla zaten bu Türkiye-AB arasındaki Geri Kabul Anlaşması'nın gereğiydi, 1 Haziran'da devreye girecek olan. Bunu öne almış olduk. Bunun karşılığında da AB vize muafiyeti haziran ayında başlayacak. Bu önemli kazanımdır vatandaşlarımız için."

Kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayan Davutoğlu, "Türk ve Yunan kadın ve anneleri gelecek nesillere dostluk türküleri öğretsinler, Ege'nin dostluk şarkılarını öğretsinler. Ümidimiz budur. Ege'nin iki yakasında bir daha hiçbir şekilde kadınların ağladığı, hüzün duyduğu anılar yaşanmasın, acı göçler ve acı savaşlar yaşanmasın" diye konuştu.

Davutoğlu, İstanbul kökenli Yunanistan Başbakanı Çipras'ın, bu anlamda bu topraklara derinden bağlı olduğunu kaydetti.

Bu salonda Selanik kökenli çok İzmirli bulunduğunu, kentin bu anlamda göç veren ve alan bir mekan olduğunu söyleyen Davutoğlu, bugün Çipras ile Girit'ten gelen Türklerin yaşadıkları hatıraları, Trabzon'dan giden Yunanlıların hatıralarıyla karşılaştırdıklarını söyledi.

Davutoğlu, "Bunların hepsi bizim hatıralarımız. Hiçbir hatıra diğerinden daha baskın olmaz" değerlendirmesinde bulundu.

Bugünün Avrupa için de önemli olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, bugün uzun yıllar Avrupa'nın en önemli meselelerinden biri gibi görülen Türk-Yunan geriliminin aksine Avrupa'nın, Brüksel'de aynı mesajları veren iki başbakanın zirvesine şahit olduğunu belirtti.

Davutoğlu, "Brüksel'de ne mesaj verdik biliyor musunuz? Dün yapılan ve saatlerce süren toplantılarda, Türkiye ve Yunanistan aynı mesajı verdi ve Avrupa'ya aynı çağrıda bulundu; 'Gelin, mültecileri çaresiz bırakmayalım, gelin bu sorunun kökenine gidelim, Suriye'de bu meseleyi tartışalım ama mültecileri Ege'nin sularında ölüme terk etmeyelim' dedi. Ben de bunu söyledim, Sayın Çipras da. Avrupa'da bazıları 'Müslümanların bu kıtada yeri yok' derken, takdir ediyorum Sayın Çipras, Müslümanların da Türklerin de Avrupa'nın ayrılmaz bir parçası olduğunu ve Türkiye'nin AB entegrasyonunu desteklediğini dün de ifade etti" yorumunu yaptı.

Türkiye'nin götürdüğü öneriler üzerinde tartışırken ilk desteği Çipras'ın verdiğini kaydeden Davutoğlu, bu önerileri götürürken ve hazırlıklarını yaparken de Yunanistan ve Türkiye'nin menfaatini veya kaygılarını hiç ayırt etmediğini anlattı.

Davutoğlu, "Bugün ulaştığımız noktada ümit ederiz ki bu formülle Ege'nin o güzel mavi sularında bir daha çocuk cesedi görmeyeceğiz. Ümit ederiz ki alçakça, canice o insanların güzel gelecek hayalini istismar eden insan kaçakçılarına karşı hep beraber mücadele edeceğiz" ifadelerini kullandı.

İzmirlilere seslenen Davutoğlu, insan kaçakçılarına karşı İzmirlilerin desteğine ihtiyaçlarının olduğunu dile getirdi.

Vicdanı tertemiz ve yüreği insan sevgisi dolu, çağdaş değerleri milli değerlerle birleştiren İzmirlilerin, bu topraklardan, bu şehirden insan kaçakçılığı üzerinden işlenen cinayetlere açık ve net bir sesle karşı çıkması ve bunu kim işliyorsa onun karşısında tavır sergilemesi gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, insan kaçakçılarının İzmir'de, Türkiye'de, Ege'nin iyi yakasında barınmasına izin vermeyeceklerini söyledi.

"İZMİR'DEN, ANADOLU'DAN ADALARA, YUNANİSTAN'A RAHATLIKLA GİDİP GELİNECEK"

Davutoğlu, şöyle konuştu:"Getirdiğimiz yeni formülle, Ege'den aldığımız her mülteci karşılığında Türkiye'de düzenli bulunan mültecilerden Avrupa'ya mülteci gidecek. Yani bu maceraya yönelmeyen ve sırasını bekleyen mülteciler Avrupa'ya gidecek. Dolayısıyla Türkiye sayı itibarıyla bu sebeple herhangi bir mülteci artışına şahit olmayacak. Ne kadar bize geliyorsa o kadar Avrupa'ya gidecek, vardığımız prensip anlaşması bu. Ama bunun yanında Geri Kabul Anlaşması işlemeye başladığı için dün ve önceki gün Avrupalılardan net bazı taahhütler istedik.

Bunlardan biri de artık Türkiye'nin Avrupalı kimliğini tartışmayacaklarının bir işaret olarak vize muafiyetinin bir an önce devreye girmesi. Nitekim dün vardığımız mutabakatla inşallah en geç haziran sonuna kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları başları dik, ellerinde kudretli aziz Türkiye Cumhuriyeti pasaportu olarak Avrupa'ya serbestçe gidebilecekler. Zor oldu, gerçekten bu süreç zor yaşandı. 2010'da ilk vize muafiyeti talebinde bulunduğumuzda, AB'den neredeyse o kadar çok olağanüstü bir şey talep etmişiz gibi tepkiyle karşılaşmıştık. O zaman Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin kararıyla Türkiye ve Yunanistan birlikte, birkaç günlüğüne Adalara gidebilmek için Türklere muafiyet tanınsın mı diye aylarca müzakere etmek zorunda kalmıştık. Şimdi böyle bir müzakere olmayacak. İzmir'den, Anadolu'dan Adalara, Yunanistan'a rahatlıkla serbestçe herhangi bir vize gerekliliği olmadan gidip gelinecek. Bu haklı bir talepti. İki gün müzakere edildi, tatlı sert görüşmeler oldu ama sonunda hakkımız olan bu hususu elde ettik."

Davutoğlu, Türkiye'nin AB entegrasyonunun önünü açacak 5 faslın açılması için de prensip kararına varıldığını kaydetti.

Davutoğlu, "İş adamlarımız fuarlara katılmak için gitmek istediklerinde mal gider, iş adamı burada kalırdı. Malın gitmesinde bir sorun yok Gümrük Birliği üzerinden ama iş adamının gitmesinde bir problem vardı. Sanki mallar iş adamından daha kıymetli gibi. Böyle bir anlayış olabilir mi? Şimdi bunlar yıkılacak" diye konuştu.

MUHALEFET PARTİLERİNE ÇAĞRI

Muhalefet partilerine çağrıda bulunan Davutoğlu, şunları dile getirdi:

"Haziran ayında vize muafiyetini alabilmemiz için mart ve nisan ayında gerekli olan düzenlemelerin, 9 kanunun çıkması lazım. Bunun için Meclis'in bloke edilmeden çalışması ve bu 9 kanunun Meclis'ten çıkması konusunda herkesin işbirliği yapması lazım. Buradan bir kez daha çağrıda bulunuyorum. Vize muafiyeti yasaları bloke edilmesin, tartışmalar başka eksene kaydırılmasın, yoksa gecikmenin vebali bu Meclis çalışmalarını bloke edenler üzerinde olur. Biz hükümet olarak gereğini yaptık. AK Parti olarak da gereğini yaptık. Tüm bu yasaları önümüzdeki günlerde Meclis'e sevk edeceğiz ve o andan itibaren diğer partiler bir sınavla karşı karşıya kalacak. Çok açık söylüyorum; ya bu yasalara destek verecekler - ki hepsi çağdaş Avrupa standartlarına ulaşmak için yasalar ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bir an önce vize muafiyeti hakkını elde edecekler - ya da engelleyecekler. O zaman millete vermek zorunda oldukları bir hesap olur."

Bugün Avrupa için de tarihi dönemecin yaşandığını aktaran Davutoğlu, "Avrupa'nın ayrılmaz parçası olan, Asyalı olduğu kadar Avrupalı bir halk olan milletimizin Avrupa'ya tam entegrasyonu yolunda en önemli adımlardan birini attık" yorumunu yaptı.

Bugün insanlık vicdanı adına Avrupa'ya dönük olarak Türkiye ve Yunanistan'ın birlikte attıkları imzalarla, illegal göç konusunda ortak tavır alacaklarını ilan edip, bunu metne bağladıklarını ifade eden Davutoğlu, bu tarihi günü birlikte yaşadıkları Çipras ve arkadaşlarına teşekkür etti.

İzmir'den Atina ve Selanik'e, Ankara'dan, İstanbul'dan ve Konya'dan tüm Anadolu'dan Yunanistan'a dostluk mesajlarını gönderen Davutoğlu, "Birlikte acı tatlı geçmiş tarihi tecrübelerimiz oldu. Bunların olumlu yönlerini öne çıkararak - varsa ki tüm milletler arasında vardır - olumsuz yönlerinden dersler çıkararak beraber el ele Ege'yi bir barış denizi, Doğu Akdeniz'i bir refah bölgesi yapma konusunda güçlü bir siyasi irade sergilemeliyiz. Sayın Çipras'a, tüm Yunan halkına parlak bir gelecek, huzurlu ve istikrarlı bir yeni dönem dileğinde bulunuyorum" dedi.

Başbakan Davutoğlu ve Yunanistan Başbakanı Çipras tarafından vergi rekortmenleri arasında yer alan İzmir'deki iş adamlarına ve Türk-Yunan ortaklığı bulunan firma sahiplerine madalya verildi.

Davutoğlu ve Çipras, iş adamlarıyla aile fotoğrafı da çektirdi.

ÇİPRAS:"BİZE KİMSE NEYİ, NASIL ÇÖZECEĞİMİZİ DİKTE EDEMEZ. ÇÖZME KONUSUNDA SON DERECE KARARLIYIZ"

Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Avrupa'ya düzensiz göç akışını önlemek konusunda son derece kararlı olduklarını belirterek, "Bu konudaki irademiz kesinlikle tamdır" dedi.

Çipras, dinlerin, kültürlerin ve insanların buluşma noktası olan İzmir gibi tarihi ve kozmopolit bir şehirde ağırlanmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek, gösterdiği misafirperverlik için Başbakan Davutoğlu'na teşekkür etti.

İzmir'in olumsuz anılarla hatırlanmasını istemediklerini dile getiren Çipras, "Ortak sorunları aşarak halklarımıza daha iyi bir gelecek hazırlamak için adım atmak istiyoruz" diye konuştu.

İki ülke arasındaki ilişkileri daha ileriye götürecek pek çok ortak nokta olduğuna dikkati çeken Çipras, Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı'nın (TANAP) hayata geçirilmesi, iki ülke arasında uçak, feribot ve demiryolu seferleri başlatılması konusunda mutabık kaldıklarını söyledi. Çipras, Meriç Nehri'ndeki taşkınların önüne geçilmesi ve yeni bir sınır kapısının açılması konusunu da ele aldıklarını ifade etti.

Görüşmelerde sığınmacı krizinin de gündeme geldiğini aktaran Çipras, başka bir ülkede daha iyi hayat bulmak için yola çıkan göçmenlerin Ege Denizi'nde yaşadıkları dramların her iki ülkenin kültürel değerleri açısından utanç olduğunu vurguladı.

"Bize kimse neyi, nasıl çözeceğimizi dikte edemez. Çözme konusunda son derece kararlıyız" diyen Çipras, kaçak göçleri organize edenlerin kaynaklarını kurutmak için gerekli tüm adımları atmakta kararlı olduklarının altını çizdi.

"Birbirimize tavır alarak bir şey kazanamayacağımızı biliyoruz" ifadesini kullanan Çipras, Suriye'de ilan edilen ateşkesin devam etmesi, barış ve demokrasinin tesis edilmesi, terörün sona erdirilmesi yönündeki çabaların sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.

Çipras, iki ülke arasındaki geri kabul anlaşmasını güncellediklerini de söyledi. Her iki ülkenin de ortak tavır sergileyerek, hukuk çerçevesinde kaçak göçmenlerin Avrupa'ya gitmesine engel olacağını dile getiren Çipras, yasa dışı göçe karşı verdikleri mücadeleyi yoğunlaştırarak sürdüreceklerini belirtti.

Çipras, "Bu konudaki irademiz kesinlikle tamdır" dedi. Her iki ülkenin de yaşanan göçmen dramının sorumlusu olmadığını kaydeden Çipras, son derece insancıl bir yaklaşım sergileyerek on binlerce insanı misafir ettiklerini dile getirdi.

Yaptıkları görüşmelerde Kıbrıs konusunu da değerlendirme fırsatı bulduklarını ifade eden Çipras, sorunun BM kararları temelinde, AB çerçevesinde adil ve kalıcı bir şekilde çözülmesi gerektiği konusunda hemfikir olduklarını kaydetti. Çipras, çözümün, adada yaşayan Türkler, Rumlar ve diğer azınlıkların medeni koşullarda yaşama fırsatı sunması gerektiğini dile getirdi.

EGE DENİZİ

Çipras, Ege Denizi'ndeki durum ve hava sahası ihlalleriyle ilgili kaygılarını da ilettiğini kaydetti.

Bir gazetecinin iki ülke arasındaki kıta sahanlığı anlaşmazlığına ilişkin sorusu üzerine "casus belli" anlayışının 1960'ların anlayışını yansıttığını, halihazırdaki dostluk ve işbirliği çabalarıyla örtüşmediğini söyledi. Anlaşmazlığın çözümü için görüşmelerin devam ettiğini kaydeden Çipras,
ihtilafın diyalogla ve diplomatik yollarla çözülebileceğine inandığını vurguladı.

Çipras, "Geçmişe ait bu casus belli gibi hususları geçmişte bırakmamız gerekiyor" ifadesini kullandı.

TÜRKİYE’NİN ÜYELİĞİNE DESTEK

Görüşmede Türkiye'nin AB üyeliğini de ele aldıklarını kaydeden Çipras, Türkiye'nin üyeliğinin Birlik için stratejik önemde, bölgedeki barışı ve istikrarı artıracak nitelikte olduğuna işaret ederek, "Türkiye'nin üyeliğini her zaman desteklediğimizi bir kere daha ifade ettik" diye konuştu.

Başbakan Çipras, bir soru üzerine düzensiz göçün önlenmesine ilişkin Türkiye'nin dünkü AB zirvesinde sunduğu teklifin büyük bir ciddiyet ve dikkatle ele alınması gerektiğini belirtti. İnsan kaçakçılarının engellenmesi kadar yasal süreci takip eden göçmenlerin Avrupa'ya ulaşmalarını sağlamaları gerektiğini dile getiren Çipras, "Son derece önemli bir öneriydi. Zirvedeki durumu değiştiren bir öneriydi" şeklinde konuştu. Çipras, bir sonraki zirveye kadar bu öneriyi değerlendireceklerini ve sonuca varacaklarını umduklarını sözlerine ekledi.