Kurbani Geyik

Başbakan Davutoğlu, Ankara'ya resmi ziyarette bulunan KKTC Başbakanı Ömer Soyer Kalyoncu ile Çankaya Köşkü'nde, heyetler arası görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Kameraların önünde, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında Su Temini ve Yönetimine İlişkin Hükümetlerarası Anlaşma’yı imzalayan iki lider, daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Davutoğlu, Rum kesiminin, KKTC'ye su temini anlaşmasını tanımayacağına dair açıklamalarına ilişkin, "Zaten bizim tanımadığımız bir ülkenin yorumu da bizi bağlamaz. Böyle demek icap eder. Aslında bu bir zihniyeti yansıtıyor. Biz bu kadar olumlu bir dil kullanırken karşı taraftan 'Bu anlaşma bizi bağlamaz' deniyor. Bağlasa ne olur bağlamasa ne olur. Onları da bağlamayıversin. Bunu o kadar dert etmeye gerek yok" dedi.

"Gerçeğini saptırma faaliyeti söz konusudur"

Davutoğlu, gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün yargılandığı davaya ilişkin, şunları kaydetti:

"İşin esasına gidildiğinde Türkiye Cumhuriyeti devletine, hükümetine ve halkına yönelik açık bir casusluk faaliyeti söz konusudur. Olayların gerçeğini saptırma faaliyeti söz konusudur. Milli duruşa sahip, insani hassasiyete sahip herkesin bir kere bunun farkında olması lazım.”

"Davaya açık bir müdahaledir"

Anayasa Mahkemesinin, Dündar ve Gül'le ilgili 'hak ihlali' kararı aldığını, yargı süreçleri tamamlanmadan Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağını belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Yargı süreçleri tamamlanmadan Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Tutuklu yargılanma ile ilgini Anayasa Mahkemesi'ne başvurulabilir, neden, çünkü bir tutuklu yargılanma kararı var. Ama işin esasına müteallik olarak dava devam ediyor. Davanın esası tutuklu olup olmaması değil, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine, devletine gizli belgeleri ifşa etmek suretiyle zarar verme konusunda bir başka dava sürüyor. O dava sürerken, bu davanın esasından koparılıp bir basın özgürlüğü davası olarak yansıtılması, sürmekte olan bir davaya açık bir müdahaledir."

"Kurumlar eleştiriye tabi tutulabilir"

Anayasa Mahkemesinin kararı üzerine herkesin görüş belirtme ve gerektiğinde eleştirme hakkı bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, "Nasıl siyasiler eleştiriden azade değilse, aynı şekilde bütün kurumlar da aldıkları kararlar doğrultusunda eleştiriye tabi tutulabilirler. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifadelerini bu bağlamda değerlendirmek gerekir" dedi.

"Kurumların mutabık kaldığı bir düzenleme düşünülebilir"

Bireysel başvuru hakkını savunduklarını vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Ama yetki aşımları söz konusu olacaksa bunun doğru tanımlanması için bazı ilkeler konması da aşikardır. Çünkü bir konuda verilen hak ihlali kararı, bakınız bütün yargı sürecini etkileyebiliyor. Öncelikle Anayasa Mahkemesinin, bunun bütün yargı süreçleri bittikten sonra kullanılan son hak olduğu temel ilkesini benimseyerek davranması, bu sorunları çözer. Gerekirse o bakımdan bütün kurumların üzerinde mutabık kaldığı bir düzenleme düşünülebilir."

"İzin vermeyiz"

Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, terör örgütü PKK'ya yönelik operasyonların sürdüğü Diyarbakır'ın Sur ilçesinde "izinsiz yürüyüş" çağrısına ilişkin, şunları kaydetti:

"Bunların meselesi, herhangi bir şekilde ülkede huzur ve sükun olması değil, aksine teröristlerle işbirliği yaparak Türkiye’yi kaosa sürüklemek. İzin vermeyiz. Bir kez daha söylüyorum. Söylediğimizin ne kadar ciddi olduğunu herkes herhalde zamanla görüyor. Orada tek bir silahlı birey kalmayıncaya kadar gerekli çalışmalar yürütülecek."

"Modelinizi getirin"

CHP’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonuna dönme şartına dair, uzlaşının, karşı tarafa bir şey dikte etmeden konuşmaya hazır olma anlamı taşıdığına işaret eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer siz 'Benim pozisyonum şudur, bunun dışında da bir şey düşünmem' dediğiniz anda komisyonun uzlaşma komisyonu olma niteliğini anlamamışsınız demektir. Bizim tercihimiz başkanlık sistemi, siz parlamenter sistemi tercih ediyorsanız modelinizi getirin. Hiçbir ön şart koymayalım oturup bunları konuşalım. Önemli olan bir anayasanın ruhudur, insan hak ve özgürlükleridir, güçler ayrılığı prensibidir, demokratik hukuk devleti kurallarıdır. Anayasanın ruhunda anlaşırsak, iskeletinin ne olacağını da halka sorarız. Yani sistemin ne olacağı konusunu gerektiğinde halka sorarız." (AA)