Başbakan Ahmet Davutoğlu, "HDP yetkililerine de, bu saldırıya karşı sergiledikleri tutumu Adıyaman'daki saldırıya ve şehit askerimize karşı da tutarlılık içinde beklediğimizi ifade etmek isterim" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Suruç'ta meydana gelen olaydan sonra Başbakanlık Çankaya Köşkü'nde Güvenlik Zirvesi düzenledi. Daha sonra kameralar karşısına geçen Davutoğlu açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını cevapladı.

Başbakan Davutoğlu, canlı bomba olma ihtimaline yönelik bir soru üzerine, "Bulgularımız ve bana aktarılan bilgiler canlı bomba olma ihtimalini çok yüksek oranda tutuyor" ifadelerini kullandı.

Başbakan Davutoğlu, canlı bombanın kimliği ve polis tarafından kişinin takip edilip edilmediğine ilişkin olarak, "Şu ana kadar saldırganın kimliği tespit edilemedi. Zaten canlı bomba ihtimali de bunun üzerinden yürütülüyor. Diğer kaybettiğimiz vatandaşların tümünün beden bütünlüğü anlamında sorun yok ama bir cenaze ciddi bir şekilde bütünlüğünü kaybetmiş durumda olması sebebiyle canlı bomba ihtimali üzerinde yoğunlaşılan bir durum söz konusu. Kimlik tespiti yapılır yapılmaz bağlantıları ve kökeni nereye giderse gitsin bütün irtibatları tespit edilip gereken çalışmalar bu çerçevede yürütülecek ve kimlik tespiti yapılır yapılmaz kamuoyuna duyurulacak" şeklinde konuştu.

ARKASINDA ESED REJİMİ OLABİLİR Mİ ?

Davutoğlu, olayın arkasında Suriye rejiminin olup olmadığına dair soruya, "Bu saldırının eğer canlı bomba ise ve Kobani'de o anda gerçekleşen patlamalar söz konusu olduğunda DEAŞ ihtimali güçleniyor. Ama nihai hüküm verecek noktada değiliz. Reyhanlı saldırısında olduğu gibi başta farklı görüntü içinde çıkmış olmakla birlikte sonra rejim irtibatları açıkça ortaya kondu. Elimizdeki verilerden hareketle söylüyorum; bunun canlı bomba ihtimali yüksektir. DEAŞ başta olmak üzere bütün ihtimaller güvenlik birimlerimiz tarafından araştırılıyor. Kim olursa olsun, kim yapmış olursa olsun bu saldırı Türkiye'ye dönük bir saldırıdır" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, HDP eş başkanlarının yaptığı açıklamaya ilişkin olarak ise şunları kaydetti:

"Eğer bir güvenlik ve istihbarat zaafı varsa, bütün soruşturma yapılıyor. Kimde herhangi bir ihmal söz konusu olmuşsa, bunun da gereği yapılır. Türkiye bir hukuk devletidir, böyle bir eksiklik varsa, bunu takip etmenin yöntemleri bellidir. Olay olduktan kısa bir süre sonra, olayı yapanları saldırganlardan çok hükümeti ve AK Parti'yi suçlamak sorumsuzluktur. Olayı yapanların ekmeğine yağ sürmektir."

Paris'te DEAŞ'ın saldırı yaptığında hükümetin suçlanıp suçlanmadığını sorgulayan Davutoğlu, "Bazılarının niyeti üzüm yemek değil, bağcı dövmek ise bu olayı istismar ederek, daha önce örnekleri olduğu gibi büyük şiddet sarmalına yönelmekse, buna karşı da bütün halkımızı sorumluluk içinde davranma konusunda çağrıda bulunmamızın sebebi budur. Kesinlikle partimize ve hükümetimizi yapılan tüm ithamlar gerçek dışıdır. Herkesten daha çok Türkiye Cumhuriyeti hükümeti DEAŞ terörüne karşı tedbir almıştır. Daha çok DEAŞ Türkiye Cumhuriyeti hükümetine ve Türkiye'ye dönük tehdit odağı oluşturmaktadır. HDP ziyaretinde bu konuda ellerinde belge varsa, ortaya koymaları gerektiğini söyledik kendilerine, ellerinde belge yoksa, Türkiye'yi itham ederek, temsil ettikleri halkın, seçmen kitlesine saygısızlık olacağını ifade ettim. Türkiye tam bugünlerde bu ülkenin huzuru hepimizin huzurudur. Bunu sahiplenmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz. HDP yetkililerine de, bu saldırıya karşı sergiledikleri tutumu Adıyaman'daki saldırıya ve şehit askerimize karşı da tutarlılık içinde beklediğimizi ifade etmek isterim. Terörün "şu niteliği bizim için uygundur, şu terör şu hedefe yönelirse, tehdittir, şu terör mazur görülmelidir" dendiği anda bir ülkede meşru siyaset yapma alanı kalmaz. Hangi terör olursa olsun onun karşısındayız ve DEAŞ başta olmak üzere bu saldırıların müsebbibi kim varsa, hepsine dönük tedbirleri almaya hazırız" değerlendirmesini yaptı.

"ÖZEL GÜVENLİK DİYE BİR HUSUS YOK"

HDP'lilerin halkın kendini korumasına yönelik yaptığı çağrılara yönelik ise Davutoğlu, "Türkiye'de özel güvenlik diye bir husus yoktur. Türkiye Cumhuriyeti devleti bütün sınırları içinde her bir santimetre karesinde güvenliği meşru güvenlik birimleri sağlar ve meşru güvenlik birimleri dışında kim kendisinden menkul bir tedbir almaya kalkarsa, kendisinden menkul bir tutum sergilemeye kalkarsa, güvenlik birimlerimiz gerekli tedbiri alır. Bir daha 6-7 Ekim gibi olayların yaşanmasına izin vermeyiz. Bu konuda herkesi duyarlı ve sorumlu davranmaya davet ediyorum. Türkiye ne Suriye'dir ne de Ukrayna'dır, ne de herhangi başka ülkedir, muktedirdir, her bir santimetrekaresi bedeli ne olursa olsun vatandaşlarımızın her birinin güvenliği sağlama sorumluluğu meşru güvenlik birimlerine aittir. Güvenlik birimleri tedbiri alırken de, şu vatandaşın etnik kimliğine, mezhebine, siyasi ideolojisine bakmaz. Bütün vatandaşlarımızın canı bizim için kutsaldır" ifadelerini kullandı.

78 milyon vatandaşın her birinin canının ve onurunun kendilerine emanet olduğunu söyleyen Davutoğlu, dünyanın her yerinde terör vakası ile karşılaşıldığını kaydetti. Davutoğlu, "Birbirimizi suçlamak yerine, halkı provoke etmek yerine, yersiz ve mesnetsiz ithamlarda bulunmak yerine hepimizin ortak bir pozisyonda buluşmamız lazım. İşte sınav günü bugün. Grup Başkanvekillerimiz temas halinde. Gelin ortak bir deklarasyona imza atalım. En açık ve net ifadeyle bütün terör örgütlerine karşı, şiddete karşı her türlü siyasi tutuma varız. Ama terör örgütlerine karşı tavır almak yerine, meşru hükümete, meşru güvenlik birimlerine karşı tavır almaya yönelinirse, Türkiye'yi kaosa sürükleme isteyenlere karşı da güvenlik birimlerimiz talimatlandırılmıştır, Türkiye'nin hiçbir köşesinde, köyünde daha önce yaşandı türde olayların yaşanmaması için her türlü tedbiri alırız" şeklinde konuştu.

DEAŞ'IN MİSİLLEMESİ Mİ ?

'Türkiye'de IŞİD'e yönelik yapılan operasyonlara karşı misilleme mi yapıldığı" sorusu üzerine ise Davutoğlu, "Türkiye DEAŞ ve benzeri örgütlerin Türkiye içinde tehdit oluşturmaması için her zaman tedbir almıştır, almaya da devam etmektedir. Bu tedbirlerin bir rahatsızlık doğurduğu aşikardır. Ama bu tahkikat bitmeden bir şey söylememiz zor. Türkiye'de terör tehdidine karşı alınacak tedbirler konusunda hiçbir kaygı ve zaman kaybı getirecek tereddüt söz konusu olmayacaktır. Bu konuda mücadelemiz Türkiye içinde ve dışında şimdiye kadar olduğu gibi sürdürülecek. Sınırdaki alınacak tedbirler daha da arttırılarak sürdürülecek. Ama vatandaşlarımız şunu göz önüne alması lazım; Türkiye'nin etrafında şu anda yaşadığı istikrarsızlıklar, iç gerilimler, çatışmalar Türkiye'deki iç huzuru da etkileyecek mahiyete dönüşebiliyor. "Türkiye'de kamu güvenliğini esas almak lazım" diyoruz. "Türkiye'de kamu güvenliğini, düzenini bozacak eylemlere karşı hep beraber davranalım" diyoruz. Kamu düzeninin bozulduğunda nelerin yaşanabildiğini çevre ülkelerden görüyoruz. Kamu düzenini, özgürlüklerimizi koruyacağız ama en önemlisi de demokrasimizi koruyacağız. Çünkü, demokrasinin olmadığı ülkelerde kamu düzeninin, özgürlüklerin nasıl yok edildiğini görüyoruz. Her şeyin demokrasi içinde tartışıldığı zaman, demokratik haklar, özgürlükler çerçevesinde ele alındığında mutlaka bir çözüm bulunur. Bu terör örgütleri Türkiye'ye düşmandır, Türkiye yaşayan demokrasi olarak İslam dünyasında tam da onların temsil ettiği ideolojiye karşı doğrudan panzehir ve o ideolojiler karşısında tek alternatif olabilecek sağlam bir siyasi yapıya sahiptir. Hepimizin öncelikli görevi bu kamu düzenini ve bu siyasi yapıyı korumak olmalı. Gün birbirimizi itham etme günü değil, omuz omuza verme günü. Gün uluslararası bazı çevrenin istekleri doğrultusunda AK parti ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerini DEAŞ ile birlikte gösterme çabası içine girme günü değil. AK Parti ve diğer partiler omuz omuza vererek, teröre karşı güçlü bir siyasi irade çıkarma günüdür. Yarın Suruç'ta ertesi gün başka bir yerde ama Adıyaman'da da, askerimize karşı yürütülen saldırılarda da, güvenlik birimlerimizin şehit olduğu saldırılarda da ortak resim vereceksek, o zaman Türkiye huzura, sükuna kavuşur, o zaman bugün yapılan açıklamalar bir samimiyet testinden geçer. Her zaman her yerde teröre karşı omuz omuza vermeye hazırız" diye konuştu.