Dayanışma Kent Atölyesi, “ülkede artık kronik bir boyuta ulaşmış kural tanımazlığın son bir örneğinin Girne’de Kaya Grubu’na ait otel inşaatında yeniden izlendiğini” savundu.

Dayanışma Kent Atölyesi’nden yapılan yazılı açıklamada, yatırım aşamasında bile mahkeme emirlerini yerine getirmeyen otelin, yerel yasalara ve bölge halkına dair kayıtsızlığı ve saygısızlığının bir kez daha kanıtlandığı ifade edildi.

Bahse konu, şirketin 31 Mart’a kadar yıkmakla yükümlü olduğu 1 katı yıkmayıp, kaçak katlarını yasallaştırmak için yeni yollar aradığı belirtilen açıklamada, otelin yapılan 3 katının yasal sınırlar içinde olmadığı savunularak, buna rağmen 1 katı hakkında yıkım kararı çıkartılması eleştirildi.

Mahkeme kararları ve ilgili mevzuatların uygulanmaması için yerel ve merkezi otoritenin işbirliği yaptığı iddia edilen açıklada, son günlerde yayınlanan haberlere göre, otelin olduğu bölgede “kat artırımının” Girne İmar Planı çerçevesinde öngörüldüğü ve Kaya Turistik Tesisleri Anonim Şirketi ve Banayan Beach Limited ile Girne Belediyesi arasında bu yönde bir protokol imzalandığı belirtildi.

Açıklamada, söz konusu protokole göre otel sahiplerinin Haziran-Temmuz ayında hayata geçeceği iddia edilen imar planında “kat artırma ihtiyacı” doğmaması halinde en geç Temmuz 2017’de izinsiz 1 katı yıkmayı taahhüt ettiği ve bunun üzerine Girne Belediyesi yıkım yapılması için kendi açtığı davayı askıya aldığı belirtildi.

Açıklamada, Temmuz ayında bitip bitmeyeceği henüz belli olmayan plan çalışması üzerinden taahhüde gidilmesi ve hakkında yıkım kararı olan bir inşaatın taahhütlerle ertelenmesinin makul bir açıklaması olmadığı, bundan sonraki süreçlerde yerel yönetimlere karşı hukuksuzluğu cesaretlendireceği ve imarda “emirnameler sonrası protokoller döneminin” başlayacağı savunuldu.

Dayanışma Kent Atölyesi açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Girne kentinin son yıllarda bir ‘köşe kapmaca’ düzenine kurban edildiğinin, rant uğruna şehrin kapasitenin kat kat üstünde nüfus barındırdığının ve şehirdeki ciddi altyapı sorunlarına rağmen inşaat izinlerinin son hızda devam ettiğini görmekteyiz. Bilimsel veriler ve yerel halkın müşterek çıkarlarını gözetmekle yükümlü imar planı sürecini devlet, yerel yönetim ve sermaye arasındaki bir protokol ile etkileme çabası kabul edilemez. Yerel halktan gelen tüm tepkilere kulak tıkayan gerek merkezi hükümetlerin gerek yerel yönetimlerin artık Girne’yi nasıl bir felakete sürüklediklerinin farkına varmaları gerekmektedir. Kentlerimizin adilce, yaşanabilir, dağ ve deniz gibi özgün ekolojileri korunmuş, düzgün planlanan, ve kamusal alanlara sahip bir yapıya kavuşması için mücadele eden örgütler ile dayanışma içinde olacağız.”