Çiğdem AYDIN 

Tanınmış işadamlarından Asım Dedezade, Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan sorunların başında yönetim zaafiyeti olduğunu söyledi. 

Diyalog’a ‘Pazar Konuğu’ olan Dedezade, “Türkiye bizi dünya ile uyumlaştırmaya çalışıyor, yanlışlarımızı dile getiriyor ve yol gösteriyor. Ne yazık ki bizim reaksiyonumuz ‘Türkiye dayatıyor, Türkiye bizim adam olmamızı istemiyor’ şeklindedir” dedi.

Siyasilerin tavrını sert ifadelerle eleştiren Dedezade, Türkiye’ye yönelik tepkileri şöyle yorumladı:   

“Bunun bir nedeni olmalı. İşimize geldiğinde hepimizin üniversite mezunu olduğumuzu iddia ederiz, yüzde 98 okuma yazma oranı var deriz. İşimize geldiğinde de Türkiye dayatma pozisyonundadır deriz. Bizim siyasilerimiz devlet adamı değilse nedir sorusuna cevap; halkın satın alacağı ne varsa halkın önüne koyan insanlardır. Yani pazarlamacıdırlar.”

“Dünya ve bizim ülkemiz o kadar sık değişikliklere şahit oluyor ve bunu yaşıyor ve tecrübe ediyor ki bu değişiklikleri yönetecek kapasiteye sahip yöneticilerimiz yoktur” diyen Asım Dedezade “Size göre bugün yaşanan sorunların temelinde ne vardır?” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Değişiklikleri yönetemediğimiz zaman, aşırı sayıda aşırı karmaşık sorunlarla karşılaşıyoruz ve o zaman da onları yönetemeyiz. Sanırım bugün yaşananların birinci nedeni de budur. Yönetim tecrübesi olmayan insanlar hak ettiklerinden, yönetebileceklerinden, omuzlarında taşıyabileceklerinden  kat kat üstün sorunlarla karşılaştıklarında çaresiz kalıyorlar. Hem tecrübelerinin, hem de devlet adamı vasfında olmadıklarını görüyorum.”

Türkiye tarafından bakınca

Dedezade, yaşananlara bir de Türkiye tarafından bakılması gerektiğini belirterek şunları kaydetti:

“Türkiye;  devlet adamı olmayan insanlarla nasıl protokol yapacağını ve nasıl konuşacağını 41 yılda öğrenmedi ne yazık ki.. Örneğin bir ay önce bizi ziyaret eden Sayın Davutoğlu bu ülkeden ayrıldıktan sonra 25 bin kişinin vatandaş yapılmasını  istemiş diye bir haber çıktı ve hükümet bunu yalanlamadı. Demek ki Sayın Davutoğlu da karşısındakinin kim olduğunu tam bilmeden dedikoduya maruz kalacak şekilde kişilerle konuştuğunu umarım artık anlamıştır. Bir örnek daha vereyim, bundan iki yıl önce de “Alo ben Beşir” konusu ortaya atılmıştı. Yine orada da Türkiye Cumhuriyeti kanadı temsilcisi karşısındakinin, kendisini ne kadar yanlış bir pozisyona düşürebileceğini hiç düşünmeden ve saf saf onun bir devlet adamı olduğunu düşünerek ve zannederek efendi efendi telefon açıyor ve kapatıyor. 24 saat sonra herkes dedikodusunu yapıyor. Demek ki bu yaşadığımız ortamda ilk Türkiye’nin bir şeyler öğrenmesi gerekiyor. Koskaca Türkiye Cumhuriyeti artık bu tür yanlışlara sebebiyet vermemeli ve artık kiminle görüştüğünü, kiminle konuştuğunu, kiminle diyalog halinde olduğunu iyi tanımalı ve ona göre konuşmalı. Türkiye Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu açıklama yaparak “biz su konusunda mutabık kalmıştık” diyor adam, bizimkilere hatırlatıyor. Ben de bunu soruyorum “Efendim siz karşınızdakini devlet adamı sandınız herhalde ki bunu şimdi hatırlatıyorsunuz?”

Peki kime hatırlatıyor, devlet adamı olmayan kişilerle protokol yapıyorsun, devlet adamı olmayan kişilerle de hatırlatmaya yapıyorsun. Açıkçası ben şuna inanıyorum “Türkiye bizimle ne yapacağını bilmiyor?” sanırım durum budur. Ortada bir devlet vardır ve Türkiye’nin iyi niyetli zoru ile bu devlet yaşatılıyor, bir de “Türkiye dayatıyor” anlayışı ile bu devlet yaşatılıyor kanısındayım.”

Devleti yönetemedik

Asım Dedezade “KKTC’nin sorunları nasıl ve ne şekilde çözülecek?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Burada sorunlar oluştuğunda çözemiyorlar, bu nedenle bizi hala sorunlar bekler. Ve belki de bu nedenle bir anlaşma Rumlarla yapılamadı. Bana göre bugüne kadar iki şey yapılamadı. Birincisi bu devleti, devlet gibi yönetemedik ve bu devletin ekonomik alanda güçlü bir noktaya gelmemesinde en önemli neden Rumlarla devam eden görüşmelerdir. Bakınız çözüm olmadığı için demiyorum.Ya da çözüm olsun da demiyorum. Görüşmelerin devam etmesi diyorum, ben bu iddiadayım. Rumlarla görüşmeler devam ettiği sürece, burayı yönetenler buranın “geçici bir yönetim” olduğunu düşünürler, bazı vekiller bu düzen böyle devam etmeyecek derler, onlar da biteceğini biliyorlar ama bitmemesinin nedeni Rumlarla olan görüşmelerdir. Bakın barış olursa demiyorum Rumlarla olan görüşmeler tamamlanır ve biterse o zaman KKTC kendine gelecek, KKTC insanı kendine gelecek. Ben inanıyorum KKTC’nin kökleşmesi ve ileriye taşınmasının önündeki en büyük engel Rumlarla olan görüşmelerdir ve bunun devamıdır.”

Reformlar için ayrılan para nerede?

“Eski Maliye Bakanı Zeren Mungan bir anlaşmaya hazır olmadığımızı belirtiyor ve kısa sürede bir anlaşmanın felaket olacağını belirtiyor. Siz ne dersiniz?” sorusuna işadamı Asım Dedezade şu yanıtı verdi:

“Türkiye reformlar için 190 milyon TL ayırmış. Ama bu ülkede ne yazık ki hiç bir şey yapılmıyor. Ben bu hükümeti haklı çıkarabilecek hiçbir şey bulamıyorum ve utanıyorum. Bu durumda bir senaryodan bahsedelim birinci senaryo CTP her zamanki hali sergileyerek iktidar dönemini tamamlamadan hükümetten kaçmayı planlamaktadır.

Eğer Türkiye ben sizin için yüzde 25 bütçe ayırdım yatırımlar için durup bir düşüneceksin mecliste bütçe görüşmeleri başladı bitti bütçenin yüzde 84’ü devlet memurlarına gidiyor. Bütçenin yüzde 25’ini de Türkiye karşılıyor. Peki sorarım sen nasıl oluyor da Türkiye ile ekonomik protokol imzalıyorsun? Toplam bütçenin yüzde 25’ini karşılayacak Türkiye ortada yok.Size bütçenin yüzde 25’ini verecek olan Türkiye ile ekonomik protokolü imzalamadan nasıl bütçe hazırlıyorsun ? Oturup kendi başlarına gelin güvey oluyor bu insanlar. Bütçe hazırlıyor, bütçenin yüzde 25’ini verecek Türkiye ile bir anlaşma yok meclisten bütçe geçiriyorlar.”