YILDA 250-300 İŞ KAZASI: KKTC’de 2006- 2014 yılları arasında 55 kişi iş kazaları nedeniyle yaşamını yitirdi. 2015’in ilk bir ayında bir işçi yaşamını yitirirken, çöken bir inşaat Ocak ayına damga vurdu. Bakanlık kolları sıvadı, denetim de ceza da artırılıyor

İŞTE TEDBİRLER: Çalışma Bakanlığı, altı maddelik  İş Sağlığı ve Güvenliği Önlem Paketi hazırladı. İşte o önlemler:

1-  Daha etkin bir denetim sistemi

2- Devlet ihale sistemi, iş sağlığı ve güvence sistemi içinde olacak, kazasız iş yerleri ihalelerde, daha avantajlı olacak

3- İş sağlığı ve güvenliği konusunda okullardan başlanarak farkındalık artırılacak

4- İş sağlığı ve güvenliği uzmanı sayısı artırılacak

5- Sosyal Sigorta Sistemi’nde, “iş kazası” olmayan iş yerleri ödüllendirilecek, aynı oranda ceza gelecek

6- Ceza ve yaptırımlar artırılacak

Baykan GÜRSES ÖZDAĞ

Ülkede meydana gelen iş kazalarını önlemek amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 6 maddelik bir önlemler paketi hazırladı. İlgili odalarla daha etkin bir denetim hedefinde olduklarını söyleyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Aziz Gürpınar, hedeflediklerini Havadis’e anlattı.
KKTC’de yılda 250-300 civarında iş kazası meydana geldiğini belirten Gürpınar, bu kazaların 6 ile 8’inin ölümle sonuçlandığını söyledi.

İş yeri denetimlerinden, işverenlerin alacakları önlemlere, cezai müeyyidelerin artırılmasına kadar ciddi bir çalışma içinde olduklarını ifade eden Gürpınar, hassasiyetle denetimlerini sürdürdüklerini ancak personel bakımından yetersizlik içinde olan bakanlığın, bu konuda 2015 yılında yapılacak istihdamlarla bu yöndeki eksikliği de gidermiş olacaklarına söyledi. Avrupa Birliğinin istatistiki bilgilerine göre Güney Kıbrıs’ta yılda ölümle sonuçlanan iş kazası sayısının 5 olduğunu, Kuzey Kıbrıs’ta ise bunun 6 buçuk ile 7 civarında değişim gösterdiğini ifade etti.

Soru: İş kazalarını önlemede bakanlık nasıl bir denetim içindedir? Bu denetimlerin göstermelik olduğuna dair görüşler ortaya konuluyor. Bakanlık bu denetimlerde yeteriz mi kalıyor?

Gürpınar: İş sağlığı ve güvenliği bizim önem verdiğimiz bir konu. Üzerinde hassasiyetle duruyoruz. Bu şahsen de özel ilgi duyduğum bir konu, çünkü ben de İş sağlığı ve güvenliği uzmanıyım. Şu anda uygulamada olan İş Sağlığı Yasası da, 2008 yılında geçmiş bir yasa, o yasayı hazırlayan teknik komitenin de başkanlığını yürüttüm. Avrupa standartlarında bir yasa.

Uygulamasında birtakım sıkıntılar yaşıyoruz ama yasal mevzuat açısından baktığımızda son derece tatminkar düzeyde hazırlanmış bir yasadan söz ediyoruz.

Sadece bakanlığımızın yapacağı bir denetimle iş kazalarının önüne geçmek mümkün değil. Denetimlerimizde eksiklik olduğunu da kabul ediyoruz elbette… Bakanlığımızın ve dairemizin yürütmekle yükümlü olduğu diğer sahalar için de bu yetersizlik mevcut. İş Yasası’nın uygulanması, çalışma saatlerinin denetlenmesi, diğer çalışma koşullarının denetlenmesi, iş sağlığı ve güvenliği dışında kalan çalışanların hak ve menfaatleri olan diğer tüm unsurların ve kaçak işçiliğin denetlenmesini bir bütün olarak düşündüğünüzde, dairemizin denetim kapasitesinin yetersiz olduğunu söyleyebilirim.

2014 yılında bütçede sıkıntılı bir dönem geçirdik ve 2014 yılı içinde mevcut istihdam potansiyelini sadece sağlık ve eğitim alanında kullanabildik. Bunun dışındaki sahalara istihdam desteği yapamadık. Sayı artmamış olmasına rağmen iyi bir organizasyon yaparak 2013 yılına göre 2014 yılındaki denetim performansımızı  yüzde 23 oranında artırdık. 

Toplam eleman sayımız 18’dir. Çok yetersiz bir sayı. 18 personelimiz sadece iş sağlığı ve güvenliğinde değil, çalışma mevzuatının tüm konularıyla ilgili denetleme yapmakla yetkili kişiler.

Soru: Denetim yapan kişi sayısını artırmak mümkün değil mi?

Gürpınar:  Onu yapmaya çalıştık. Dağınık olan denetim elemanlarımızı belli gruplara bölerek daha güçlü elemanlar yaratarak, dönem dönem kazalardaki diğer elemanları da merkeze toplayarak belirlediğimiz alanlarda özel nitelikli teftişler gerçekleştirdik. 2015 yılı içinde denetim elemanı sayısı bakımından da kadrolarımızı güçlendirebileceğiz. 2014’ e göre de çok daha iyi bir denetim performansı sergileyebileceğiz.

Denetimciler için yeni istihdam yapılacak.

Soru: Yapı emniyeti konusunda dikkat çekiyorsunuz. Nasıl bir sistemden söz ediyorsunuz?

Gürpınar: Özellikle yapılarda yapı emniyeti dediğimiz unsurun devreye girmesi lazım. İnşaatların daha temel aşamasında bitişine gidene kadar her aşamada yapı kontrol mühendisliğinin devrede olması lazım. Bu tartışılan bir konudur. Geçtiğimiz dönem de Kadri Fellahoğlu’nun belediye başkanlığı döneminde, belediye ile Mimar ve Mühendis Odaları’nın arasında imzalanan bir protokolle Lefkoşa Belediyesi sınırları içinde uygulama konulmuştu. Biz bunu yaptığımız temaslar çerçevesinde bu uygulamayı ada geneline yaymayı hedefliyoruz, bu konuda yasal bir engel de varsa onun çalışması içindeyiz.

Bununla her aşamada inşaat yetkili bir kontrol mühendisi tarafından denetlenecek ve onun onayı ile bir sonraki aşamaya geçilecek. Eğer bu sağlanırsa, birkaç gün önce yaşanan kalıp dökme olayı gibi olaylar da gündeme gelmeyecek.

Soru: Yasal bir zorunluluk haline neden getirilemiyor?

Gürpınar: Orada bir yasal boşluk vardır. O yüzden bir anlayış birliği içinde Lefkoşa’da başladı.

Soru: Yasal boşluğa rağmen bunu Lefkoşa’da yapabilmişseniz neden diğer yerleşim yerlerinde de bu iş birliğini geliştirmiyorsunuz?

Gürpınar: Yasal zorunluluk haline getirilmesi için de çalışıyoruz. Örneğin bu olmuş olsaydı, geçen yıl ölümlü kazanın yaşandığı Girne’deki olay önlenebilirdi. Orada da kontrol mühendisliği eksikliği vardı. Bizim dairemizin müfettişleri iş sağlığı ve güvenliğini denetlemeye gittiği zaman bizim yasamız ve tüzüklerimizin koyduğu kurallar çerçevesinde denetim yapar. Onlar da çok açık ve net şekilde görülebilen hususlardır.

Örneğin iskelelerin korkuluğu var mı, düşmeye karşı önlem alındı mı, baretler var mı gibi konulara bakar. Ama binanın veya kalıbın dökülecek olan betonu taşıyıp taşıyamayacağı konusunda bizim müfettişlerimizin böyle bir yetkinliği ve ehliyeti yoktur.

Böyle bir şey beklenmiyor ve aranmıyor da zaten dünyanın hiçbir yerinde… Bu özel uzmanlık gerektiren inşaat mühendislerinin alanına giren bir konudur.

Soru: Yapı kontrol mühendisliği konusunu yasal bir zemine oturtana kadar belediyeler ve ilgili birlikte bunu ada geneline neden yaymıyorsunuz?

Gürpınar: Temaslar yapılıyor. Birkaç ay önce ölümlü iş kazasından sonra özellikle  ilgili sivil toplum örgütlerini ve belediyeleri bir araya getirdik, bir dizi toplantılar gerçekleştirdik. Bu toplantıların sonucunda da 6 maddelik bir iş sağlığı ve güvenliği önlemler paketi çıkardık.

6 maddelik bu paketin bir kısmını uygulamaya koyduk, bir kısmı için de yasal düzenleme gerekiyor, bunlar için çalışıyoruz.

Soru: Nasıl bir denetim sistemi oluşturmak gerekiyor. Burada bakanlık dışında kimlere görev düşüyor?

Gürpınar: Etkin bir denetim sisteminin oluşturulması gerekmektedir. Burada bizim yapacağımız denetimlerin dışında diğer kurumlarla da işbirliği halinde İnşaat Taşeronları Birliği ile temasımız oldu ve birlikte de denetimlere başladık.

İnşaat Mühendisleri Odası’nın diğer meslek odalarının kendi üyeleri ne dönük bilgilendirme çalışmaları da var. Bu sistemi ne kadar fazla işbirliği içinde yürütürsek, daha iyi sonuç alacağız. Etkin bir denetim sisteminden kastımız, sadece bizim denetimlerimizi artırmamız değil, ilgili diğer tüm kurumların da eşgüdüm halinde denetim içinde yer almasını sağlamaktır. Kimse bu işbirliğinden kaçınmıyor.

Örneğin İnşaat Taşeronları Birliği ile sahada denetimde de çoğu zaman birlikte davranıyoruz. Bizim ekiplerimizin içinde onlardan da elemanlar geliyor ve birlikte denetim yapılıyor.

Sigorta sisteminde değişim

Soru: Sigorta sisteminde nasıl bir değişiklik öngörüyorsunuz?

Gürpınar: Sosyal Sigorta Sistemi’nin içerisine iş sağlığı ve güvenliği unsurlarının da dahil edilmesini hedefliyoruz. Bu konuda yapısal değişikliği yaptık Başsavcılığa gönderdik, görüş gelir gelmez Bakanlar Kurulu aracılığıyla Meclis’e havale edeceğiz.

İşveren tarafından ödenen primlerinin bir bölümü iş kazaları ve meslek kazalarının yarattığı giderlerin karşılanmasına dönüktür. Yatırılan primlerin bir kısmı bu amaç için yatırılmaktadır. Yasamızda bir düzenleme yapıyoruz. Eğer bir işletme iş sağlığı ve güvenliği konusunda daha iyi bir performansa sahipse bir sonraki yıl ödeyeceği meslek sigortası primleri düşürülecek. Ama o iş yerinde daha kötü bir iş sağlığı ve güvenliği performansı varsa, ki koyduğumuz kriter şudur, yıl içinde ölümle sonuçlanan bir iş kazası olmuşsa veya 5 günden daha fazla iş görmezliğe neden olabilecek 3 tane iş kazası meydana gelmişse, takip eden yıl bu işletmenin iş kazaları prim oranları iki puan artırılacaktır.

Bu işletmelere motivasyon sağlayacak, arka arkaya 2 yıl iş kazası meydana gelmiyorsa 3. Yıl iş kazaları prim oranlarında bir düşüş sağlayacak, kendisine ekonomik gelir olarak motivasyon sağlayacak. Ama bunun tam tersi olursa takip eden yılda da daha çok sigorta primi ödeyecek. Şu anda Başsavcılık’tan bu konuda görüş gelmesini bekliyoruz, ardından Meclis’e sevk edeceğiz.
Bu işletmelere ciddi bir motivasyon sağlayacak. Sigorta primleri açısından hassasiyet gösteren işletmelerle göstermeyenler arasında bir fark yaratılmış olacak.

Motivasyon sağlanması amacıyla iş sağlığı ve güvenliği unsurlarını devlet ihale sistemine de dahil edeceğiz. Nasıl ki sigorta sistemine dahil edeceğiz, devlet ihale sistemine de dahil edeceğiz.
Bu konuda da yasal düzenleme gerekiyor, çalışmaları sürdürüyoruz. Devlet ihale sisteminde bir yapı yapılacağı zaman firmalar ihale komisyonuna teklif sunuyorlar. İhale komisyonu bunu değerlendirirken bir puanlama sistemi ile bunu yapar. İş sağlığı ve güvenliği konusunda iyi bir geçmişi varsa bir puan değeri olarak ihalenin değerlendirilme sürecinde ya artı ya da eksi puan olarak eklenecek. Yasal düzenleme gerektiriyor, bu konuda Maliye Bakanlığı ve Merkezi İhale Komisyonu ile çalışma yapmaktayız.

Sadece denetimle çözemeyiz

Soru: Toplumda bu konuda farkındalık bulunuyor mu?

Gürpınar: Salt denetimle çözmek mümkün değildir. Denetim çok önemli bir unsurdur ama aynı zamanda bizim bu alanda bir iyi niyet dönüşümüne de ihtiyacımız var. Kültürel bir değişime ihtiyacımız var. Sadece işverenlerle değil, kişi olarak bizler de bu konuda yeterince farkındalığımız gelişmiş değildir. Basında ve toplumda son 1 yıldır ciddi bir hassasiyet oluşmuştur.

Yılda 300 iş kazası

Soru: Son yıllarda olan iş kazaları konusunda nasıl bir istatistiki bilgi var elinizde?

Gürpınar: 25 yıldır istatistiki bilgi tutuyoruz. Her ay yayınlanan raporlarımız var. Bu raporlara baktığımız zaman her yıl ortalama 250-300 civarında iş kazası meydana gelmektedir. Her yıl bu iş kazalarında maalesef 6 ile 8 arasında bir iki yılda 6 ile 10 arasında ölümle sonuçlanan kazalar olduğunu görüyoruz. Geçmişten günümüze bu hep ola gelmiştir. Ama hassasiyet son 1 yıl içinde artmıştır.

Olayları önemsizleştirmek için söylemiyorum bunu, bu hassasiyetin öneminin arttığını vurgulamak istiyorum. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün rakamlarına göre her yıl 2 milyon 300 bin kişi iş kazaları sonucu hayatını kaybetmektedir. Bu her 15 saniyede birinin ölmesi demektir. Avrupa Birliği istatistiklerine göre 100 bin çalışana göre yapılmaktadır. Avrupa ortalaması 1,4’dür. Türkiye’de 17’dir.

İş sağlığı ve güvenliği konusunda bir numara olan ülke İngiltere’dir. Güney Kıbrıs’ta bu sayı 5’dir. Bizde ortalama 6 ile 8 arasında her yıl ölümlü kaza oluyor. İkisinin ortalamasını alsanız 6 buçuk 7 diyebilirsiniz.

Sadece rakamla bakmamak lazım. Geçmişten günümüzde rakamlarda yükselme yok. Hassasiyet yükseldiği için sanki 10 katı fazla ölümle sonuçlanan kaza varmış gibi bir algı oluşuyor.

Uzman sayısı artacak

Bakan Gürpınar, iş güvenliği uzman sayısını artırmayı hedeflediklerini söyledi. Var olan uzman sayısının yetersiz olduğunu anımsatan bakan Gürpınar, 2011 yılında iş sağlığı ve güvenliği uzmanları için düzenlenen kursların yeniden gündeme geleceğini söyledi.

Soru: İş sağlığı ve güvenliği uzman sayısı yeterli mi? Bu alanda daha çok uzmana gereksinim duyuluyor mu?

Gürpınar: İş sağlığı ve güvenliği uzmanlığının artırılmasını hedefliyoruz. Yasamızda yeri vardır. 2011 yılında dairemiz bu konuda hizmet vermek üzere iş sağlığı ve güvenliği uzmanı yetiştirme sertifika programı düzenledik.

Bu eğitim programlarının sonucunda iş sağlığı ve eğitimi alanında hizmet vermek adına uzman yetkisi verilmiş olan kişilere sertifika vermiştik. Bu 2011 yılında yapılan bir uygulamaydı. Bunun yetersiz olduğunu görüyoruz, yaygınlaştırmak istiyoruz. Önümüzdeki 2 ay içinde yeni bir sertifika programı açacağız. Böylelikle işletmelere destek vermek üzere uzmanlar yetiştireceğiz.

Cezalar yetersiz

Aziz Gürpınar, işletmelere uygulanan cezai müeyyidelerin de yetersiz olduğunu söyledi. İnsan hayatı söz konusu ise, tedbirlerin de artırılabileceğini vurgulayan Gürpınar, 10 kata kadar asgari ücret ve 6 ay hapis cezasının artırılması için çalışma başlattıklarını söyledi.

Soru: İş kazalarını önleme konusunda kusuru bulunan işletmelere uygulanan cezai müeyyideler yeterli mi?

Gürpınar: Ceza ve yaptırımların artırılmasını da gündemimize aldık. Yasamızda mevcut olan cezaların da yetersiz olduğunu düşünüyoruz. İş sağlığı ve güvenliği yasamızda herhangi bir kazadan dolayı ister ölümle sonuçlansın isterse sonuçlanmasın, eğer o kaza işverenin hatası nedeniyle gerçekleşmişse verilebilecek en yüksek ceza asgari ücretin 10 katı kadar para cezası veya 6 aya kadar hapis cezası veya her ikisinin verilmesidir.

Bunun özellikle ölümlü iş kazalarında yetersiz olduğunu düşünüyoruz. Bir insan hayatı söz konusudur. Somut bir kusur varsa işveren tarafından bunun karşılığında verilecek cezanın daha ağır olması gerektiğini düşünüyoruz. Geçen yıl meydana gelen ölümlü kazalarla ilgili bakanlığımız soruşturmalarını tamamladı, bunların yargıya çıkarılması için Başsavcılığa dosyaları gönderdik.