Suna Erden

Avukat Barış Mamalı, kısa süre önce yürürlüğe giren “Denetimli Serbestlik Yasası’nın” bilimsel ölçülerden uzak, rant amaçlı olduğunu ifade etti. Mamalı, yasadan yararlanacak kişilerin psikiyatride tedavi olması şartı koşulduğunu, tedavi süresinin bir yıl olduğunu ifade ederek, devletin sanıklara bu hizmeti sağlayacak alt yapı ve tesisi olmadığını ayrıca sanığın özel doktora gitmesi halinde tedavi ücretini kendisini karşılamak zorunda olacağını söyledi. Star Kıbrıs’a konuşan Mamalı, “Ülkede psikolog çok ancak psikiyatrist sayısı azdır. Devlet bu imkânı sunmayacağına göre kişiler devlet denetiminden uzak olan özel alana yönelmek zorunda kalacaktır. Bu tür tedaviler çok pahalıdır. Keza bu hizmeti yasaya göre ilgili kişinin en az bir yıl alma zorunluluğu da vardır. Bu durumda yasadan faydalanıp hapse girmekten kurtulacak olanlar “zenginler” veya “zengin çocukları” olacaktır” dedi. Mamalı, yasada boşluklar olduğunu da değinerek ilginç açıklamalarda bulundu. 

ALTERNATİF CEZA YÖNTEMİ 

“Denetimli Serbestlik” yasasının modern infaz sistemi içerisinde alternatif bir ceza modeli olduğunu kaydeden Mamalı, alternatif ceza sistemi ile mahkumlara bir deneme süresi içerisinde belirlenecek olan şartlar dâhilinde sosyal çevrelerinden koparılmadan ıslah olma isteklerini ispat etme fırsatı verildiğini söyledi. Mamalı, kısa süre önce yürürlüğe giren yasanın genel anlamda bir denetimli serbestlik düzenlemesi olmadığını sadece “uyuşturucu madde bağımlıları ve kullanıcıları” için özel bir kanun olduğunu ifade etti. Mamalı, “Bağımlılık” anlamında böyle bir yasaya ihtiyacımız olmasına rağmen, hazırlanan bu kanunun içeriğine baktığımızda pratik uygulamalarla çelişen, bilimsel realiteleri dışlayan, ölçüsüz, amacından sapmış, denetimsizlik ve rantçılık ihtiva ettiğini görebilmekteyiz” dedi. Uyuşturucu madde kullanan herkesin bağımlı veya mağdur kotasına koyulmaması gerektiğini dile getiren Mamalı, her kullanıcının mağdur veya bağımlı olmadığını, bu bakış açısının bilimsel dayanağı olmadığını ifade etti. Mamalı, her içicinin bağımlı veya mağdur olduğuna dair anlayışın belirli çevrelere çok ciddi rant sağlayacağını öne sürdü. 

KİMLER KAYMAĞINI YİYECEK 

Mamalı “rant” iddiasını ise şu sözlerle açıkladı: “Bağımlılar açısından bir tedavi ve rehabilitasyon sürecinin hapsetme yerine alternatif bir ceza metodu olarak getirilmesi anlamlıdır. Ancak tedavi ve rehabilitasyon sürecinde kişi, devlet hastanesinde veya psikiyatristi olan özel hastanede veya özel psikiyatrist kliniğinde tıbbi hizmet alacak ve hakkında hazırlanacak raporla hapse gidecek yada özgür kalacaktır. Devletin bunu yapabilecek tesisi veya alt yapısı yoktur. Bu durumda iş özel alana yani işin ticari rant alanına kayacaktır. Ülkede psikolog çok ancak psikiyatrist sayısı azdır. Devlet bu imkânı sunmayacağına göre şimdi bu kişiler devlet denetiminden uzak olan özel alana yönelmek zorunda kalacaktır. Ve yasa diyor ki, özel klinikte veya hastanede yapılacak tedavilerin tüm ücretini sanık yani kullanıcı olan kişi bizzat kendisi üstlenecektir. Bu tür tedaviler çok pahalıdır. Keza bu hizmeti yasaya göre ilgili kişinin en az 1 yıl alma zorunluluğu da var. Bu durumda yasadan faydalanıp hapse girmekten kurtulacak olanlar “zenginler” veya “zengin çocukları” olacaktır. Hani nerede eşitlik, nerede sosyal devlet anlayışı? Peki, iş parayla olacağı için parayı fazlasıyla ödeyip iyileşmemesine rağmen olumlu rapor temin edilmesi halinde bunu kim ve nasıl denetleyebilecektir? Yasada bir kuruldan bahsedilmektedir ancak etkisinin zayıf olacağı da ortadadır.”İşin parayla döndüğü her yerde “yolsuzluk” olma ihtimalini de göz önüne alıp buna yönelik tedbirler alınması gerektiğini kaydeden Mamalı, tedavi ve rehabilite hizmetlerini verebilecek kurumların belirli kıstaslara ve ölçülere sahip olması gerektiğini söyledi. 

ÖLÜME NEDEN OLAN UYUŞTURUCU İLE AZ ZARARLI UYUŞTURUCU AYNI KEFEDE 

Yasadaki boşluklara ve göz ardı edilen noktalara da değinen Mamalı, yasanın bağımlıları, kullanıcıları ve ithal edenleri kapsadığını ifade ederek, belirli bir miktarda en tehlikeli uyuşturucu maddeyi ülkeye sokan bir kişinin “kullanmak için getirdim” demesi halinde yasadan yararlanabileceğini söyledi. Mamalı, hintkeneviri ile sentetik cannabinoid için yasadaki limitin 12 gram olduğunu, bu limitlemenin bilimsellikten uzak ve ölçüsüz olduğunu ifade ederek, her iki maddenin aynı sepete konmaması gerektiğini dile getirdi. Mamalı, insan sağlığına diğer kimyasal içerikli uyuşturucu maddelere göre verdiği zararın azlığı nedeniyle hintkeneviri kullanımının birçok ülkede belirli serbestliğe kavuşturulduğunu, diğer tarafta ise insan sağlığı açısından önemli bir tehdit olan ve kısa sürede ölümlere kadar uzanan yıkımlar yaratan “sentetik” denilen kimyasal maddeler karıştırılmış cannabionidler olduğunu söyledi. Mamalı, “Şimdi siz bu ikisini alıp “12 gram” olarak limitliyorsunuz. Hintkenevirinin yasaklanmasında küresel rant çetelerinin parmağı bulunduğunu ve ayrıca yapılan bilimsel araştırmalar ile sigara ve alkolün insana verdiği zararın kenevirden kat kat fazla olduğunu idrak eden gelişmiş batı ülkeleri esasen kimyasal içerikli maddelerle ciddi mücadeleye girişmektedirler ”dedi. 

YASADA BOŞLUK VAR 

Mamalı, yasadaki boşluğa değinerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer bir kişi ülkeye girerken 35 adet (4.3 gram) extacy hap ve bunun yanında 3 gram da kokain getirip yakalandığında “ben bunları kendim kullanırım” dediği takdirde bağımlı olup olmadığına bakılmaksızın bu yasadan yararlanıp hapis almaktan kurtulacaktır. Hatta yasa diyor ki, ülkeye dışarıdan uyuşturucu madde getiren kişi yasal limitleri aşıyorsa ve 4-5 çeşit uyuşturucu madde ithal ediyorsa dahi mahkeme onun kullanıcı olduğuna ikna olursa yine denetimli serbestlikten yararlanabilecektir. Sınır varmış gibi görülse de aslında ipin ucu açık bırakılmıştır. Öte yandan yasada kullanıcıların tasarrufunda bulunacak uyuşturucu madde türleri ve azami miktarları belirtilmiş olmakla birlikte, kullanıcıların en fazla kaç türlü uyuşturucu madde ile yakalanmaları halinde bu kanundan faydalanacakları belirtilmemiştir. İthal edenler için en fazla 2 tür sınırlaması var ancak ithal etmeden (yani satın alarak veya başka türlü tedarik edenler) kullananlar açısından bu şekilde hiçbir sınırlama koyulmamıştır. Yani üzerinde yasada belirtilen miktarlarda birçok tür uyuşturucu madde ile gezerken yakalanan bir kişi, “ben bunları kullanmak için taşıyorum” diyorsa bu yasadan yararlanma hakkı olabilecektir. Çünkü tüm maddeler limitler içerisindedir ve yasada en fazla kaç tür maddeyle yakalanılırsa denetimli serbestlik hakkı olacaktır diye bir sınırlandırma da yapılmamıştır. Bu yasa kapsamında olan bir kişi mahkemeye çıkacak ve yargılama sonucunda mahkum olsa dahi hakkında “ceza emri” verilemeyecektir. Mahkûm olduktan sonra gidip denetimli serbestlik uygulamasına tabi olacaktır. Eğer bu husustaki yükümlülüklerini yerine getirmez ise yani başarısız olursa tekrar konu mahkeme huzuruna gelecek ve o kişiye oturup mahkeme bir ceza (hapis veya para) emri verecektir. Bu noktada önemli sorunlar ortaya çıkabilecektir. “ 

YA SANIK KAÇARSA 

Mahkemenin ceza hükmü verebilmesi için sanığın mittigation safhasında hazır olması ve her hâlükârda mahkemeye hitaben hafifletici sebeplerin sunulması gerektiğini kaydeden Mamalı, “Sanık yoksa bu nasıl gerçekleşecektir? Buna yönelik bir önlemi yasada görmemekteyiz. Çünkü mahkûm olduktan sonra o kişiye yurt dışı çıkış yasağı getiremeyeceksiniz. Yasada, mahkûm olduktan sonra denetimli serbestlik süresi boyunca o kişi için mahkemenin yurt dışına çıkış yasağı verme yetkisi getirilmedi. Sadece o kişiye polisin istemiyle belirli günlerde karakolda ısbat-ı vücut etmesi söz konusu olabilecektir. Peki, bu şahıs bu 1 yıllık süre içerisinde bir gün kalkar ve ülkeyi temelli terk ederse ne olacaktır? İfadelerini kullandı.